Dinimizde ve Örfümüzde Nişanlanma
Evlenecek kimseler, birbirlerinin üstlerine-başlarına, kılık ve kıyafetlerine, hatta servet ve dış güzelliklerine göre değil; bu en ciddî meselede, ruh güzelliği, namus ve ahlâk anlayışı, fezilet ve karakter yüksekliğine göre karar vermelidirler
İslâm'a göre evlenmek, sadece zevk ve haz için değil; aile teşkili, milletin bekâ ve devamı, ferdin duygu ve düşüncelerinin dağınıklıktan kurtarılması ve cismânî hazlarının zapturapt altına alınması içindir Bu konuda zevk ve hazlar ise, fıtratın çok meselelerinde olduğu gibi, birer avans ve imrendirmeden ibarettir
Fıkıh literatürümüzde evlenmenin başlangıcı kabul edilen nişanlanma müstakil bir başlık altında incelenmez Bu, nişanlanmayla ilgili hükümlerden bahsedilmediği mânâsına da gelmez Meselâ nişanlanacak kişilerin görüşmelerinde riâyet etmeleri gereken mahremiyet sınırı, iddet süresi içerisindeki kadına evlenme teklifinde bulunma, nikâh kıyıldıktan sonra zifaf gerçekleşmeden boşanma ve halvet-i sahiha konuları çeşitli yerlerde anlatılmıştır Nişanlanmayla ilgili hükümler ilk kez 1917 tarihli Hukuk-ı Aile Kararnamesi'nde müstakil bir başlık altında incelenmiş, sonraki dönem eserlerde de, nişanlanma müstakil olarak anlatılmıştır
Nişanlılığın psikolojik, sosyolojik, örf ve âdet, ahlâkî, dinî ve hukukî boyutları iç içedir Elbette sosyal bir müessese olan nişanlanmayla ilgili gelenek ve göreneklerden hangilerinin fıkıh kapsamına girip girmediğinin iyi analiz edilmesi elzemdir Bu analizden önce ise, nişanlanmayla alâkalı genel bilgiler vermek faydalı olacaktır
Nişanlanma
Türkçede nişan; nişanlanma sırasında yapılan tören, evlenmek üzere birbirlerine söz verme, yüzük takmak için yapılan merasim gibi mânâlarda kullanılır Nişanlı, parmağına yüzük gibi bir alâmet takılmış olan evlenecek adayı ifade eder Nişanlanma terim olarak, bir kadın ile bir erkeğin ileride birbirleriyle evleneceklerini karşılıklı olarak vaat etmeleridir Nişanlılık ise, nişanlanmayla başlayıp evliliğe kadar devam eden süreci ifade eder Bu özellikleriyle nişanlanma, sevgili, yavuklu, sözlü, arkadaş olma, birlikte çıkma ve flört etme kelimelerinden tamamen farklıdır Buna göre nişanlanma, söz kesme ile evlilik arasındaki ara dönemi ifade eder Diğer bir özelliğiyle nişanlanma, evlilik öncesi süreci tanımladığı için nikâh da değildir
Arapçada kıza tâlip olma ve nişanlanma mânâsına gelen 'hıtbe' kelimesi Kur'ân-ı Kerîm'de geçer İlgili âyette iddet süresi içerisinde kadına evlenme teklifinde bulunmanın (hıtbe) hükmünden (Bkz Bakara sûresi, 2/235) bahsedilir Ayrıca Kur'ân-ı Kerîm'de zifaf öncesi ayrılma durumunda mehrin yarısının ödenmesinden ve kadının iddet beklememesinden bahsedilir (Bkz Ahzab sûresi, 33/49)
Hadîs mecmualarında evlenme öncesi adaylarda bulunacak vasıflar, evlenecek erkek ve kadınların görüşmeleri, evliliğin ilân edilmesi, velîme verilmesi ve yeni çiftlere dua edilmesi gibi nişanlılık süresiyle ilgili hadîsler nakledilir Ayrıca hem Peygamberimiz'in (sas) nişanlanması hem de kızlarını nişanlamasıyla alâkalı hadîsler rivâyet edilir
İslâm Hukuku açısından kimlerle nişanlanılabilir meselesi tamamen nikâhı helâl ve haram olanlarla ilgilidir Bunlara ek olarak, Peygamberimiz bir hadîslerinde: "Kardeşinizin talip olduğu kişiye siz de talip olmayınız" (Buharî, Nikâh, 45) buyurur Elbette başkasının talip olduğu bir kadına tâlip olma, İslâm ahlâkıyla ve erdemiyle bağdaşmaz Dolayısıyla hadîste yasaklanan husus, kadının istenmesi safhasıyla kayıtlıdır
Nişanlanmayla ilgili fıkhî hükümler ise başlıca şunlardır:
a Nişan evlenme vaadidir;
b Nişan mahremiyeti kaldırmaz;
c Nişan mehre hak kazandırmaz;
d Nişan hediyeleri, hibe hükmündedir
Bu makalede bu hükümler ana hatlarıyla değerlendirilecektir