Teravih Namazının Rekat Sayısı Hakkındaki Üç Görüş ve İncelemesi...
Bu konuda âlimlerin üç görüşü vardır:
Birinci görüşe göre teravih sekiz rekâttır Muhaddislerin ve muhakkiklerin görüşü budur
İkinci görüşe göre teravih yirmi rekâttır Üç imam; Şafiî, Ebü Hanîfe ve Ahmed böyle söylemişlerdir
Üçüncü görüşe göre ise teravih otuz altı rekâttır Bu da İmam Mâlik'in görüşüdür
Şimdi birinci görüşün delillerinden bazılarını verelim:
1) Hz Aişe'nin hadisi: O şöyle diyor: "Rasûlullah ne Ramazan'da ne de Ramazan'dan başka gecelerde onbir rekâttan fazla namaz kılmış değildir Önce dört rekât kılardı ki onların güzelliğini ve uzunluğunu sor*ma Sonra dört rekât daha kılardı Onlarında güzelli*ğini ve uzunluğunu sorma Sonra üç rekât namaz kılardı" [Hadis Muttefekun aleyhtir Buhâri (Fethu'l-Bâri ile birlikte) lll,33; Müslim, 1,509 (MFuâd Abdulbâkî baskısı)]
İbn Huzeyme de Sahih’inde [Sahîhu İbn Huzeyme, III,341] "Hz Peygamber'in Ramazan Gecesinde Kıldığı Namaz Sayısı Babı" başlığını taşıyan bir bölüm açmış ve orada bu hadisi zikretmiştir Nitekim Beyhakî de Süneni’nde [Beyhakî, el-Sunenu’l-Kubrâ, II,495] "Ramazan Ayındaki Gece Namazının Rekâtla*rının Sayısı Hakkında Nakledilenler Babı" başlığını taşıyan bölümde bu hadisi nakletmiştir
Açıkça görülüyor ki bunların hepsi Rasülüllah'ın Ramazan'daki ve Ramazan dışındaki gece namaz*larının rekâtları sayısını bildirmek için bu hadise da*yanmışlardır İmam Buharî de Sahih’inde"Teravih Namazı" bölümünün bitiminde bu hadisi rivayet etmiştir ki Allah'ın izniyle az ilerde buna tekrar dönülecektir
2) Câbir b Abdillah hadisi: O diyor ki; "Hz Pey*gamber bize Ramazan ayında sekiz rekât namaz kıldırdı Sonra da vitir kıldırdı" Bu hadisi Ebû Ya'lâ el-Mu'cemu's-Sağir’indeTaberânî nakletmiştir Heysemi’nin dediği gibi hadisin isnadında İsa b Câriye bulunmaktadır ki onu İbn Hibbân ve başkaları Mutemet kabul ederken İbn Maîn zayıf saymıştır [Mecmau'z-Zevâıd III172] Hafız İbn Hacer Fethu’l-Bâride [Fethu'l-Bâri, II, 12] bu hadisi İbn Hu*zeyme ve İbn Hibbân'ın naklettiğini söylemiş, el-Telhi’ste de [Telhis, 111,21] hadisi yalnız İbn Hibbân'a nisbet etmiş, ama, Mevâridu'z-Za'mân'da da zikredildiği gibi, İbn Hibbân'ın isnadında İsa b Câriye olmasına rağmen, hadisin isnadı hakkında bir şey dememiştir
Şeyh el-Elbânî bu hadisi zikretmiş ve onu İbn Nasr ile Taberânî'ye nisbet ederek "isnadı hasendir" demiş[Salâtu't-Terâvih, s21], fakat o da İsa b Câriye'den söz etmemiş*tir
Taberânî, hadisi el-Mu'cemu's-Sagîr'de [EI-Mu'cemus-Sağîr, 1,190], ken*di isnadıyla şöyle nakletmiştir: "Yâkub b Abdullah el-Kummî'nin İsa b Câriye'den rivayet ettiğine göre Câbir b Abdullah şöyle demiştir: Hz Peygamber bize Ramazan ayında sekiz rekât namaz kıldırdı Sonra da vitir kıldırdı Ertesi gece biz mescitte top*landık ve Rasulullah'ın geleceğini ümid ettik Fakat O mescide inmedi Sabah olunca yanına girdik De*dik ki: "Yâ Rasûlallah, dün gece biz mescitte toplan*dık ve senin bize namaz kıldıracağını ümid ettik?" Buyurdu ki: "Şüphesiz ben size bunun farz olmasın*dan korktum"
Taberânî şöyle devam ediyor: "Hadis Câbir b Abdullah'dan yalnız bu isnadla rivayet edilmiştir İsnad'da Yâkub tek kalmıştır ki O da mutemettir" Fakat Ta*berânî de İsa b Câriye'den bahsetmemiştir
Zehebî bu hadisi naklettikten sonra isnadının va*sat olduğunu söylemiştir [Mizanu'l-Itidal, III, 311]
Ben diyorum ki: İsa b Câriye, el-Ensârî el-Medenî'’dir, Hafız İbn Hacer onun gevşek olduğunu söylemiş, Zehebî ise onun hakkında şöyle demiştir: "O Cerir ve Cabir’den rivayette bulunmuş, kendisinden de Ebû Sahr Humeyd b Ziyâd ve hakkında farklı görüş*ler bulunan Yakub el-Kummî hadis nakletmiştir" İbn Maîn onun hakkında, "münker hadisleri var” demiştir [El'Kâşiî, 11,366] Mîzâri’da da şöyle diyor: Nesâî onun, "hadisi kabul edilmez birisi" (munkeru'l-Hadis) olduğunu söylerken, Ebû Zur'a,"zararı yok" (la be'se bihî) de*miştir Yakub b Abdullah el-Kummî’yi -ki o Ebu'l-Hasen el-Eş'arî’dir- Taberânî’nin mutemet addettiği daha önce zikredildi Nesâî onun hakkında "zararı yok", Darakutnî, "kuvvetli değil" diyor [EI -Hazrecî, et-Hulâsa, III, 182] Zehebî de onun "doğru sözlü sayıldığına" (sadûk) hükmediyor[el'Kâşif, III292]
Bundan anlaşılıyor ki, hadis hasen derecesinden aşağı değildir Bu sebeple Hafız, hadis hakkında susmayı tercih etmiş, el-Elbânî hasen olduğunu söylemiş, Zehebî, "isnadı vasattır" demiştir Malum*dur ki Zehebî iyi araştırıcılardandır(min ehli'l-istıkrâ')
Sonra, İbn Hibbân ve İbn Huzeyme gibi iki yüce İmam Sahihlerinde hadisi rivayet etmişlerdir Üstelik bu, Hz Aişe'nin hadisiyle de uygunluk arzetmektedir
İşte muhakkik hadis ve fıkıh âlimleri bu iki hadisi almışlardır Onlardan hiçbiri Hz Peygamber'in ne Ramazan'da, ne Ramazan dışındaki gecelerde se*kiz rekâttan fazla namaz kıldığını söylememiştir İhti*laf, yalnız bu rekâtların uzunluğu, kıraati, vakti ve ce*maatle kılınıp kılınmayacağı hususunda vuku bul*muştur
Teravih, Kıyam-ı Ramazan, Gece namazı ve Ra*mazan'da Teheccüd namazı hepsi bir tek şeyin anlatımıdır Şeyh Ubeydullah el-Mubârekfûrî şöyle diyor: Bilinmelidir ki, teravih, kıyam-ı Ramazan, gece namazı ve Ramazan'da Teheccüt namazı bir tek şe*yin anlatımıdır ve bir tek namazın adıdır Rama*zan'da teheccüt teravih namazından başka bir şey değildir Çünkü Ramazan gecelerinde Rasûlullah'ın, biri teravih diğeri teheccüt olmak üzere iki çe*şit namaz kıldığına dair sahih veya zayıf hiç bir rivayet sabit olmamıştır Ramazan dışındaki teheccüt, ramazanda teravihtir Nitekim Ebû Zer ve diğerleri*nin hadisi buna delâlet eder Feydu'l-Bâri sahibi olan Hanefî âlimi Şeyh Enver Şah el-Keşmirî’de bu görüştedir [Feydu'l-Bârî II, 420] O şöyle diyor: Bana göre tercih edilen görüş şudur: Teravihin devamlı olmayışı, cemaatle kılın*ması, bir defasında gecenin başlangıcında kılınma*sı, başka bir seferinde gecenin sonuna doğru kılınması, teheccüdün ise gecenin sonunda kılınması, onda cemaat olmaması gibi, sıfatları birbirinden farklı da olsa teravih ve gece namazı aynı şeydir Sı*fatlarının farklı oluşunu, çeşitlerinin de farklı oluşuna delil getirmek bence pek makbul değildir Aksine, bu, bir tek namaz idi Önce kılındığı zaman teravih, geç kılındığında teheccüt olarak isimlendirildi
Vasıfları farklı olduğu zaman o namazı iki isimle adlandırma hususunda hiç bir kural yoktur Çünkü ümmet onun üzerinde ittifak etmişse ismin farklı olmasında hiç bir mahzur yoktur Çeşitlerin farklılığı ancak, hem teheccüdü, hem de teravihi kıldığı şek*linde Hz Peygamber'den sabit olabilir [Mir'âtu'l-Mefâtîh, II,224-225]
Hanefî âlimlerinin ileri gelenlerinden olan Bedreddin el-Aynî de kesin bir şekilde şunu söylüyor: Hz Aişe'nin, "Rasûlullah, Ramazan'ın son on günü*ne ulaşınca diğer zamanlarda görülmeyen bir ibadet gayreti içerisine girerdi" şeklindeki ifadesinde anla*tılmak istenen şey, namaz rekâtlarında bir artırma olmayıp, O'nun son on gündeki namazların rukûlarını, secdelerini, kıyam ve ka'desini uzun yapmasıdır [Umdetu'l-Kari, VII204]
Yine Şeyh el-Aynî, Hz Peygamber'in namazının rekât sayısını isbat için başka sahabîlerden de on rivayet zikrediyor ve bunlardan vitir rekâtlarında dile*diği gibi ilâve ve kısaltma yapmakla beraber, Rasûlullah'ın namazının sekiz rekâttan fazla olmadığı so*nucuna ulaşıyor Hanefî muhakkiklerinden Şeyh İbnu'l-Humam da sekiz rekâtın sünnet, kalanının müstehab olduğu görüşünü benimsemiş, fakat yirmi rekâtın da sünnet olduğunu söyleyen Hanefî âlimleri onun bu görüşünü reddetmişlerdir [Şerhü Fethu'l-Kadîr, 1,334]
devam edecek inşAllah