Ramazanda yediğimiz yemekler ile ilgili güzel bir yazı
11 Ayın Bir Sultanı: Ramazan ve Yemekler
Ramazan ayı boyunca herkesin nasıl huzur ve keyifle iftar sofralarını hazırladığını, topun atılmasıyla da oruç tutan ya da tutmayan ev halkının birlikte sofraya oturup oruç bozduğunu çocukluğumdan hatırlıyorum Biz küçükler oruç tutmak için herzaman çok hevesli olurduk Özellikle rahmetli nenemin iftar sofrası için hazırladığı birbirinden güzel yemekler Ramazan boyunca sanki daha başka bir lezzet kazanırdı İnsan ilişkilerine daha çok önem verilir, hoş görülü ve sevecen olmaya gayret edilirdi
Ama malum çocuklar büyüdü, koşullar değişti Artık Ramazanlar, o eski Ramazanlar değil
Burada ne ilişkilerden, ne hoş görüden ne de sevecenlikten bahsetmek istiyorum Zira artık tek bir değer yaşamlarımızı yönetiyor: maalesef maddiyat Ama bir gerçek var ki yaşlandıkça insanların daha çok eskiye döndükleri ve bu arada kaybettikleri birtakım manevi değerlerin farkına varıp eski gelenekleri yeniden uygulamak için çaba sarfettikleri
Yeniden birçok evde birtakım nedenlerden dolayı oruç tutulamasa bile Ramazanın ritüelleri yerine getirilmeye çalışılıyor İftar yemekleri hazırlanıyor, dostlar davet ediliyor Huzurlu keyifli sohbetler eşliğinde hepberaber kahveler içiliyor Böyle ortamlarda bulunmak insana ayrı bir mutluluk kazandırıyor
Gelin azınca kararınca, durumumuz elverdiği kadarıyla biz de bir iftar sofrası hazırlayıp sevdiklerimizi, mümkünse ihtiyacı olan kişileri davet edip hep beraber eski Ramazanlardan bahsedelim ve kaybedilenlerle şu andaki değerleri bir karşılaştırıp ne durumda olduğumuzu görelim Ve eğer sonuçtan biraz bile tedirginsek hayatımıza yeniden bir çekidüzen vermek için gayret sarfedelim Bizler eski adetlerden çok uzak sayılmasakta artık şartlar nedeni ile hiçbirşeyi gerektiği gibi yerine getiremiyoruz Düşünün biz böyleysek ya gelecek nesiller nasıl olacaklar? Kaç ailede Ramazan gerektiği gibi kutlanıyor? Hatta bayramlarımız? Tek düşündüğümüz nereye gideriz, ziyaretlerden nasıl kaçarız Ama şöyle bir Amerika ya da Avrupa kültürlerine bir bakın Bizdeki Ramazanlara benzeyen hatta şu dönemde aynı zamana denk gelen şükran günlerinde (Thanksgiven) tüm aileler birlikte olabilmek için ellerinden geleni yaparlar Ayrı evlerde, ayrı şehirlerde yaşayan gençler anne babalarının hatta eğer hayattaysalar büyükanne ve büyükbabalarının yanlarına gitmek için, zira aileleri de mutlaka oraya gidecektir, günler öncesinden planlar yapar biletlerini alırlar Ah peki bu onları daha zayıf bir toplum mu yapıyor? Hayır aksine çok daha kuvvetli Unutmayın örf ve adetleri olmayan toplulukların gelecekleri de kısa olur Bizler de çocuklarımıza Ramazanın önem ve değerlerini anlatalım, mümkünse onlara Ramazan boyunca sevdiklerimiz, dostlarımız, yakınlarımız hatta ihtiyacı olan kişilerle birlikte bir iftar yemeğinde biraraya gelerek Ramazan’ın helecanını yaşatalım Bu sıcak örf ve adetlerimizi onlara mümkün olduğunca gösterelim Sonra zaten hayat onların!
İşte sıcak bir iftar yemeği için eskiden büyüklerimizin hazırladıkları sofralarda olmazsa olmazlardan birkaç örnek:
Eskiden iftarda ilk yemek iftariye denilen çerezlerden oluşurdu Küçük tabaklarda hazırlanan peynirler, zeytin, reçeller, hurma vs Bir müddet ara verdikten sonra et veya tavuk suyuyla hazırlanan düğün, mercimek, yoğurt, pirinç, tarhana çorbalarına geçilirdi Ramazan'ın vazgeçilmez yemeği pastırmalı yumurta ise sahanlar içinde yanında mutlaka Ramazan pidesiyle sunulurdu Daha sonraki yemekler etinden sebzesine, pilavından böreğine ev sahibinin gücüne göre yapılan lezzetlerdi Kuru meyvelerden yapılan kompostolar, kat kat yufkadan oluşan baklava, kazandibi, kabak tatlısı, keşkül ve Ramazan'a has bir tatlı olarak bilinen gül kokulu güllaç ise iftar sofralarının vazgeçilmez tatlılarıydı
Tabii bu arada belirtmem gereken en önemli nokta ise iftar ve sahurda sağlık açısından az yemeye gayret edilmeli
Unutmayın eskiden söylenen bir söz var “Az yiyen melek olur, çok yiyen helak olur