Kur’an’da Örnekleme (1)
Dr.İbrahimiyan
Hamd ve sena, alemlerin Rabbi Allah’adır; selat ve selam, yüce peygamberimiz ve efendimiz Muhammed Mustafa’ya (s.a.v), Ehl-i beytine (Allah’ın selamı onlara olsun) ve seçkin ashabınadır.
Allah’ın kulları, sizi ve kendimi Allah’tan sakınmaya ve takva edinmeye çağırıyorum.
Bu haftaki hutbenin içeriği, Kur’an’da örnekleme konusudur. Kur’an-ı Kerim, dakik ve derin manaları anlaşılır kılmak için örnekleme sanatını işlemiş ve böylece de aklî manaları, herkes tarafından anlaşılır ve ulaşılır türden kılmıştır.
Konuya girmeden önce, öncelikle “misal/örnek” kelimelerini tanımlamalıyım. Misal, temsil edilen (örneklendirilen) şeyin vasıflandırılması anlamına gelmektedir. Yüce Allah, hak yolunu gösteren her örnek ve misali Kur’an-ı Kerim’de kullanmıştır. Şanı yüce Allah, konu ile ilgili olarak Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır:
“Andolsun ki bu Kur'ân'da insanlara bütün örnekleri tekrar-tekrar anlattıksa da insanların çoğu kabûl etmedi, ancak küfre kapıldı.” [1]
Bazı Müslüman düşünürler, misali, örfî benzetme olarak ve diğer bazıları ise, varlıkların hakikatinin berzah alemindeki somut hali olarak tanımlamış ve buna da şöyle bir örnek getirmişlerdir: İlmiyle amel etmeyen bir alim, berzah aleminde eşek şeklinde belirecektir.
Yüce Allah, konu ve muradı aktarmada örnek kullanmaktan sakınmamış ve hatta çok önemli bir konuyu anlaşılır kılmak için çok küçük bir varlıktan bile yararlanmıştır.
Munafıkların ve Yahudilerin bir grubu, bu konuya muhalefet etmiş ve munafıklar şöyle demişlerdir: Bizim hakkımızda böyle misal/örnek getirmek Allah’ın yüceliği ile uyuşmaz.
Muhalefet edilen konu, aşağıdaki ayetin içeriğidir ve yüce Allah, bu ayette şöyle buyurmaktadır:
»“Onlar, bir ateş yakıp ışıklanmak isteyen kimseye benzerler.
Ateş, çevrelerindeki şeyleri aydınlattı mı Allah, nurlarını alıverir de onları karanlıklarda bırakır, görmezler. Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler, doğru yola dönemezler. Yahut da gökten boşana boşana yağan yağmura tutulmuşa benzerler; orada karanlıklar var, gök gürlemede, şimşek çakmada. Ölüm korkusuyla yıldırımların sesini duymamak için parmaklarıyla kulaklarını tıkarlar.
Allah'sa inanmayanları çepçevre kaplamış, kavramıştır. Şimşek neredeyse gözlerini alacak onların. Çakıp etraf aydınlandı mı yürürler, karanlıkta kaldılar mı dururlar. Allah dilerse duymalarını da alır, gözlerini de kör eder. Şüphe yok ki Allah’ın her şeye gücü yeter.” [2]
Yahudilerin muhalefet ve itiraz ettikleri aşağıdaki iki ayet ise şöyle buyurmaktadır:
“Allah'tan başka dost ve yardımcı edinenler, ağ kuran örümceğe benzerler ve evlerin en çürüğü, elbette örümcek ağıdır bir bilseler.” [3]
“Ey insanlar, bir örnek getirilmede, dinleyin onu: Allah'ı bırakıp da taptığınız putlar yok mu, onlar, bir sineği bile yaratamazlar kesin olarak, hattâ hepsi bir araya gelse bile ve sinek, onlardan bir şey kapıp gitse onu da tekrar geri alamazlar ondan; isteyen de âcizdir, istenen de.” [4]
Yahudiler, örümcek ve sineğin örnek gösterilmesinin Allah’ın şanına uygun düşmediği gerekçesiyle muhalefet ve itiraz etmişlerdir. Munafıkların ve Yahudilerin eleştirilerine (Kur’an’ın örnekleme tarzını eleştiren herkese) cevap olarak şu ayet inmiş ve şöyle buyurmuştur:
“Şüphe yok ki Allah, sivrisineği de örnek getirmekten çekinmez, ondan üstün olanları da. İnananlar bilirler ki bu örnek, yerindedir ve Rablerindendir. Fakat inanmayanlar, Allah bu örnekle ne demek istiyor ki derler. O, bununla çoklarını şaşırtıp azdırır, çoklarını da doğru yola getirir. Azdırıp şaşırttıkları, ancak kötü işler yapanlardır.[5]
[1] İsrâ, 89
[2] Bakara, 17-20
[3] Ankebut, 41
[4] Hac, 73
[5] Bakara, 26