RE: ___ HAYDİ, NAMAZ SEFERBERLİĞİNE ! ___
Unutmamalı ki tevhidi bilmeyen, onu fıtratının derinliklerinde idrak edip hissedememiş gönüller için belki de bu tanım uygun olabilir ama bir muvahhid bundan, böylesi örneklemelerden beridir. Biz muvahhidi dünya görüşüne sahip bir müslüman olarak kuranın herbir kavramı birbiriyle içiçe olmasına rağmen namaz kavramını imame yapamayız. Bizim imamemiz Tevhiddir. Beşer önce tevhidi tanımalı, secde etttiği yöneldiği gücü tanımalıdır. "Lailahe illalah Muhammedun rasulullah" bizim imamemiz olmalı, vahyin ortaya koyduğu tedric ve tertil sureci gözönünde tutularak kavramlar beşer idrakinden hayata yansımalı aşama aşama o nüve insanlar olan sahabe neslinini tekrar hayata taşımalıyız. Bu tür platformların oluşması konum ve kimlik tesbiti yapamamaktan kaynaklanmaktadır. Tevhidi dünya görüşü iki tip insan toluluğu ortaya koyar. Ya İslam toplumu yada cahili toplum. Şayet yaşanılan toplum İslam toplumu ise böylesi bir toplumda namaz seferberliği diye bir seferberlik başlatılması topluma getirilen tanımla uyuşmamaktadır. İslam toplumunda tevhidi bir bilinçle beraber gelen bir eylemdir namaz. Tevhidi içselleştiren fertlerin kıldığı namaz küresel güçlerin korkusudurda. Allah'ın dininin, Kur'an ahkamının uygulanmadığı bir toplum islam toplumu olamaz. Olsa olsa içeisinde muvahhidlerin olduğu bir toplum olabilir. Zaten bu muvahhidlerinde varlıkları salatla özdeşmekte, salatları hayatı kuşatan bir işlev görmektedir. Topyekün bir toplum namaz kılsa ama hakimiyet Allah'ın değilde beşeri bir kısım güçlerinse bu toplumlara islam toplumu nazarıyla bakmak ne denli doğrudur. Bugün bir çok ortadoğu ulkesinde milyonlar namaz kılıyor, Kur'an okunuyor, hatta islamın bir kısım ahkamı devlet eliyle uygulanıyor olması o toplumlardaki muvahhidi direniş veren ve bunun bedelini ödeyen kardeşlerimize haksızlık hatta zulum olmazmı? Bugün Suudi Arabistanda, Mısırda insanlar belki milyonlar namaz kılıyor, ama bu ülkelerde Allah'ın dediği değilde ABD ve İsrailin dedikleri oluyorsa bu toplumlar islam toplumlarımıdır? Elbette bu coğrafyalarda vahyi hayata taşıma mücadelesi veren direnişçi kardeşlerimizi bundan beri tutarım. Tüm bu gerçekler iyice irdelenmelidir.
Şayet Cahili bir toplumda yaşanıyorsa ki Allah Rasulü böylesi bir toplumda yaşıyordu. "Sizi diriltici emirlere uymaya çağırdığı zaman Allah ve rasulüne itaat edin" diyen rabbimizin bu emri karsısında bizler nerede duruyoruz? ki o rasül yaşadığı cahili toplumda vahyi hayatına aktarırken Namaz eylemiyle başlamamıstır. Ki o günde bilinegelen hatta hanif olmaları sebebiyle toplumun pratize ettiği bir ibadet biçimiydi namaz. Önce tevhid. Önce "Lailahe illallah muhammedun rasulullah" Önce beşer hayatındaki putları devirmeli, yaşantıdaki Allah'tan gayri rableri irdelemeli, ayıklamalı vahyin gölgesinde bu değerleri ibrahimi bir bilinçle kırmalıdır. Bu dinin en önemli özelliğide budur zaten. Hiç bir beşeri felsefenin geerçekleştiremediği fitrat inkılabını gerçekleşitrmesidir. insanı kendi nefsine karsı kıyama kaldırmasıdır. Kendi nefsine karsı kıyama kalkamayan gönullerin beşeriyete verebileceği ne olabilir ki? İlah, Rab, İbadet, Din gibi temel kavramları vahyin gölgesinde özümseyememiş gönüllerin kılacağı namaz ne denli rabbanidir. Kur'an demiyormu "Ey suayıb senin salatınmı bizi atalarımızın dinene tapmaktan ve malı dilediğimiz sekilde harcamaktan alıkoyuyor" diye. Atalar dininin reddetmeyen bir din ne denli islamidir.
Atalar dinini inkar etmeyen, sorgulamayan gönullerin kılacagı salat ne denli tevhididir. "Vay o namaz kılanların haline ki kıldıkları namazdan gafildirler" diyen Allah neden bahsetmektedir. 17 milyonun insandan 6 milyonunun sabah namazına kalkmadığı bir istatistik ile nerelere varılmak istenmektedir. Neden konuşmamaktadır, yazmamaktadır muvahhidler, neden seslerini çıkarmamaktadırlar? Neden insanımızın cehd ve gayretleri böylesi noktalara kanalize edilmektedir. yarın birileride kalkar zekat seferberliği, oruç seferberliği gibi seferberlikler, platformlar oluşturursa ne diyebiliriz? dostlar ne yaptığımıza değil neyi nasıl yaptığımıza bakalım. Yüzbinler hatta milyonlarca kitap basmış olabilirsiniz, onlarca yüzlerce sempozyumlar düzenleyebilirsiniz ama varmısınız "tevhid seferberliği" adı altında bir seferberliğe? varmısınız böylesi platformlar oluşturup yüzbinler saten kitaplarımızdan elde ettiğimiz tüm gelirleri bu noktaya kanalize etmeye? İnsanımıza Uluhiyeti, Rububiyeti anlatalım. Bu din kuştüyü yataklarda, bir eli balda bir eli yağda, o sıcak yaz günlerinde en lüks yazlık ve tatil beldelerinde, yanında çalıştırdığı işçisinin sigortasını bile ödemeyip en lüks otolarda yada kürsülere geçipte hayata fildişi kulelelerden bakarcasına atılan nutuklarla yaşanabilecek bir din değildir. Namaz eylemini hayata aktarırken engelleneen bir peygamberin ümmetiyiz biz. Tevhid eylemi olan namaz hayatın içerisinde yürür. Yürüyenleri görüyoruz, bedel ödeyenleride ama bedel ödemekten kaçanlarıda. Bu platformlar ümmetin içerisinde bulunduğu duruma herhangi bir yarar saglayacak değildir saglamasıda beklenmemeli. Olsa olsa toplumun içerisinde popülarite sağlar, bir kısım insanlar meşhur olur yuzbinlerle ifade edilen kitap satısları milyonlarla ifade edilebilir belki. Ama biz ask ehli olmak durumundayız. Kuru akıl ehli değil. Vahye rağmen aklımızı pratik hayatta öne koyamayız. Aklın önderliğindeki bir yol bizim yolumuz olamaz. Bizler aklımızın yularını vahyin eline vermedikçe hayata dair rabbani bir söylem ve eylem tarzı oluşturamayız. Yine de diyorum ki bir bacınız kardeşiniz olarak Namazla diriliş değil TEVHİD'LE DİRİLİŞ !...
Makyavelist düşüncelerden sıyrılıp, rabbani olana teveccüh etmedikçe küresel istikbar karşısında adeta dizleri üzerine çökmüş ve adeta üzerine ölü toprağı serpilmişscesine duran ümemtin tekrar inkışafıda vahyin gölgesinde vahyin öngördüğü bir insan olmakla, böylesi bir duruş sergilemekle mümkün olacaktır MÜKERREM BULUT |