AŞK-I ELİFBA
ELİF gibi, tekim, birim, yalnızım…
Yazdım… Elif dedim ilkin.. Mürekkebim bir damladan başlayıp uzarken sayfanın koynunda, ben bir Elif sevdâsı nakşettim sayfalara… Sayfanın koynu şerha şerha… Sayfa baştan sona âh ü figân, tepeden tırnağa kan revân… Elif’le başladım bu aşkı anlatmaya… Elif dibâcedir, Elif mukaddim… Elif ilktir, Elif kadîm… Elif’tir hep ilk adım…
--------------------------------------
BE gibi, sırrımı noktaya sakladım…
Kulağa üflenen bir sır gibi esrârın tam ucundayım. Âlemin sırrını kalbinde saklayan Kurân’a, Kurân’ın kalbi Fatiha’ya, Fâtiha’nın kalbi besmeleye, besmelenin kalbi Be’ye ve Be’nin altındaki kara mürekkebe sevdâlıyım…Bir aşk Elifbâsı çarpar sol yanımda... Ben gelişi Elif’ten belli bir yüreğin sadâsıyım.
------------------------------------------
TE gibi, gülmeyi umarken ben hüzünle sınandım…
Harflerin sayfaya akseden yüzü bir hüzne bürünürken kalemimde… Ve kader, kederin bir diğer adı gibi dururken önümde… Nâzenin gül/ümseme gibiydi avucumda dikenler… Bir hârın âh u zârıyla imtihana sarıldım.
-----------------------------------------
SE gibi, bütünü arzularken ben payıma düşen üç noktayla uslandım…
Bütündü, tek parçaydı hep bu dünyada gördüğüm. Vahdet muhabbetle örülerek damla damla aktı rahlenin ortasına… Ayn, Şın ve Kaf’ı temsilen üç nokta yayıldı kitabın tam ortasına… Yandım…
-----------------------------------------------
CİM gibi, bir ben noktasına âşık olup karalar bağladım…
Sevgilinin yanağında kararan bir nokta idi ördüğüm… Sevgilinin yanağında ben, bahtım gibi bir kara ben gördüm. Cim suretiyle sahifeye düşen harfte aşkın en kara hâlini, süveydâyı gördüm. Kara sular indi kalbime… Kalbimi bir ben noktasıyla oyuk oyuk dağladım.
--------------------------------------------
HA gibi, boşluğumun çemberinde yaya kaldım…
Bir çemberdi bu aşk… Ezelî ve ebedî.. Başı-sonu olmayan bir halkanın tam ortasında kalakaldım. Boşluğumu halkalarla doldururken, halka içre halka çizerken Ha gibi çemberimin âteşinde yandım. Kendi ateşiyle yandı Kaknûs, âhh ben de âteşimle yeniden ayağa kalktım.
------------------------------------------------
HI gibi, başımdaki noktayı bedenden aşk için ayırdım…
Ömür bir mum gibi eriyerek tükendi. Ecel keskin bir alev gibi başımda bitti. Bir mum ve mum alevi gibi… Ayrı duran bir harf ve noktası gibi… Aşk için erittim bedenimi… Kanım, kıvrıla kıvrıla aksın sayfaya… Kanadım, sonunda kendi kanımı içerek kandım.
-----------------------------------------------------
DAL gibi, aşk deryasına iki büklüm daldım…
Uçsuz bucaksız bir okyanustu rahlemde açılan sayfa… Ezelden belâlı bir âşık gibi bıraktım kendimi suyun koynuna… İki büklümüm işte, dervişin elinde asâ gibi… Çile yurdundan gelmiş bir Dal’dan dahi belim eğri, boynum bükük… Deryâlara daldım, aşkla temizlensin diye kirlerim… Günah kokan ellerimle suya boyandım…
----------------------------------
ZEL gibi, kambur ruhumu noktayla taçladırdım…
Ervâh yurdundan kopup da geldim, denizin kıyıya attığı damla gibi… Ruhum kambur bir dilenci gibi kaldı yüce kapında.. Ellerim çâresiz, ellerim sahipsiz, ellerim kirli… Ruhum, günâhkâr ruhum ancak aşkınla diri… Koy aşkını bir nokta gibi başıma… Şâd olayım…