HAYATIN SÜRPİZLERİ....
Evet..belki sen hayatı hiç bir vakit şaşırtamazsın amma hayat seni hiç beklemediğin bir anda her vakit şaşırtabilir.
Onun için hazır ol ey insan!
İnip de
SANAN'lardan olma dikkat !!!!!
Ummadığın bir anda ummadığın bir yerden ummadığın bir tokadı yiyebilir,
Havada üç beş takla atıp üç metre öteye 1.80 uzanabilirsin. Hazır ol...
Hazır olmalıyız.
Neye?
Sürprizlere!
Sürpriz ne demektir?
İnsanın beklemediği, yahut ne bulacağına,
Neyle nasıl karşılacağına hazır olmadığı bir şeydir.
Yalnız hayatta iyi sürpriz de vardır, Kötü sürprizlerde. Nasıl ayırd edeceksin?
Kapalı kutu. Nerden bileceksin içinde ne var?
Açmadan anlaşılmaz ki.
İnsanlar işin arkasını düşünmüyor..
Hepsi ninemden meraklı.!!!
Kutu kimden geldi, nerden geldi hiç önemi yok.
Hangi niyetle gönderildi. Kimin umurunda?
Varsa yoksa meraklarında, acaba kutudan ne çıkacak?
Kaz çıkacak, ördek çıkacak. Ya bir de akrep çıkarsa? Düşünen yok.!!
Pandoranın kutusu misali, ya hastalık, dert, keder çıkarsa içinden, kimsenin şuurunda değil.
Akılsız insanlar. Akıl kutularını kapatanlar elbette taş, çakıl kutularını açacaklar ve kaşlarını, kafalarını yaracaklardır...
Ben böyle deyince insanlar geliyorlar ve „peki yaw diyorlar."Madem çok biliyorsun o zaman sen bize söyle, kaşı, gözü, kafayı yarmadan bir kutu nasıl açılır?“
Anlatamıyoruz.Önemli olan kutuyu nasıl açacağımız değil ki. Kutunun nerden, kimden geldiği mühim mesele....
Nerden geliyor O ZARF ? Nerden geliyor o kutu ?..
Nefsinden mi, cennetin bahçelerinden mi ? Nerdennn ?...
.
Mühim olan bir hediye, bir sürpriz geliyorsa bunun bir dost hediyesi mi yoksa dostça hazırlanmış bir sürpriz mi olup olmadığının
şuurunda olmaktır.
İnsanlar hayatta neye dikkat edeceklerini bilmiyorlarrrr......
Asıl sorun da burda işte !..
Kutunun önemi, kimden ve nerden geldiğine göre değişir.
Bir insanın içi rahat ve korkusuz açacağı kutular, zarflar vardır, ki, bunlar dosttan geldiği malum kutular, paketlerdir, insan rahatça açar.
Bir de nerden geldiği belirsiz, şüpheli, türlü biyolojik, kimyasal testlere,kontrollere tabi tutarak yahut patlatarak açacağın kutular, paketler var.
Bugün bütün devletler, hükümetler bile artık her paketi hemen açmıyorlar, Gelen kimdendir dosttan mı, düşmandan mı titizlikle bakıyorlar, inceliyorlar öyle açıyorlar.
Niye? Çünkü artık uyuma değil, uyanma vaktindeyiz.
Dostu düşmanı birbirinden ayırd etme vaktindeyiz ki, kötü sürprizlerle karşılaşıp kaşı, gözü yarmayalım....
Bir insana en kötü sürpizi kim yapabilir ? Dışarda arama, diyor Evliyalar.
Kendi içine bak..!.
İnsana en kötü sürprizler umumiyetle hep kendi nefsinden gelir.
Kendi nefsi aslında insana en kapalı kutu..
Onun için iyi bak da, nefs denilen sana karanlık o kapalı kutuda ne kötü sürprizler var, gör! Nefs öyle kötüdür ve sana öyle düşmandır ki, açmaman gereken ne kadar kutular varsa sana açtırır da, açman gereken ne kadar kutu varsa hepsini kapattırır. Her kötü sürprizin başı sonu, anası-babası insanın kendi nefsidir. Onun için başka yerde arama diyor Evliyalar !..Çünkü bulamazsın...
Bazen sorarlar gelip bana , İnsana nefsin en büyük kötülüğü nedir diye, Yağmurun bu soruya cevabı her zaman kesin ve nettir , asla değişmez , İnsana nefsin en büyük kötülüğü CEHALETİDİR derim...Ama insan bunu dahi yaşamadan asla asla asla öğrenemez !..
Nefs ne kadar cahil kalırsa o nispette de kötülük eder sahibine.
Çünkü cahil nefs, her vakit hadiselere ve kişilere tersinden ve yamuk bakar. Bu bakış neticesinde de insan güzeli çirkin, çirkini güzel görür, dostu düşman, düşmanı dost kabul eder ve buna göre hareket eder. İşte bütün kötü sürprizlere fırsat kapıları ancak böyle açılır.
Cehalet ile.!!..
Zahiri ilimleri okumuş olmak demek, insanın kendi nefsine dair olan ilimlerden de haberi olmak demek değildir. Lakin kendi hakikatına dair olan ilimden habersiz yaşayan, ömrü boyunca hasta gezen adama benzer. Ona hiç bir doktor yardım edemez, çünkü hasta da kendisidir, ilaç da !!! Bunu hiiççççç unutmayalım !..
Hasta da kendinsin, ilaç da sensin ..
Amma evvela hasta olduğunu KABUL EDECEKSİN !..
Devam Edecek...