Üç aylarda Ne Yapalım?
Üç ayları daha bereketli değerlendirmek için;
• Farzları yaşama ve haramlardan sakınma konusunda daha hassas davranalım.
• Farzları nafilelerle takviye etmeye bu aylarda çok daha önem verelim.
• Namazlarımızı cemaatle ve camide kılmaya daha çok dikkat edelim.
• Günlük Kur'an okuma virdi edinerek aksatmadan devam edelim.
• Sahih sünnetle sabit olan dua ve zikirlere daha çok önem verelim.
Teheccüt kuşluk abdest sünneti tehiyyetül mescid vb. nafile namazları kılalım. Günde bir cüz Kur'an okumaya çalışalım. Ramazan ayı dışındaki zamanlarda bu ağır geliyorsa; yarım cüz veya en az bir hizb (5 sayfa) okuyalım. Arapça bilmiyorsak okuduğumuz Kur'anın mealini de okuyarak manası üzerinde biraz tefekkür edelim ve ilahi mesajları daha yakından kavrayalım…
Camide cemaatle namaz kılmayı yoğunlaştıralım. Camiye giderken çocuklarımızdan uygun yaşta olanları da beraberimizde götürelim ki onlarda camiye aşina olsunlar.
Ülkemizde Kur'an okuma ibadeti nerdeyse ramazan ayına has gibi uygulanmaktadır. Halbuki en efdal zikir Kur'an okumaktır. Ne zaman ve nerede olursanız her harfine on sevap alırsınız. O halde sadece üç aylarda değil yıl boyu Kur'an virdimizi aksatmamalıyız.
İmamı Nevevî ezkar isimli büyük bir ciltte Resûlullah (sav) ın yaptığı ve bize de tavsiye ettiği dua ve zikirleri derlemiş. Aynı dua ve zikirleri tüm hadis kitaplarında bulabilirsiniz. Bu konuda şehit imam Hasan el Benna’nın derlediği “me’sûrat” isimli kitapçığı da kayda değer. Ayrıca günde yüz defa istiğfar yüz kelimeyi tevhid yüz salavat yüz defa “sübhanellahi vel hamdulillêhi ve lê ilêhe illellâh” vb zikirleri de aksatmamalıyız.
Kaldı ki bu dua ve zikirleri; evde işyerinde tarlada bahçede yürüyüşte yolculukta kısaca kendimizi verebileceğimiz her zaman ve zeminde rahatlıkla yapabiliriz. “Yükte hafif pahada ağır” deyimi tamda bu ibadetlere uymaktadır.
• Gücümüz oranın da bir nafile oruç programı yapalım.
Resûlullah (sav) ve ashabın uygulamasında sair ibadetler gibi oruç konusunda da çok zengin mönü bulabilirsiniz. Her hicri ayın 13 14 ve 15. günleri her hafta pazartesi Perşembe veya Davut (as) un orucu olan bir gün tutup bir gün yemek gibi…
• Ferdi davet ve tebliği yoğunlaştıralım.
Davet ve tebliğ her mü'minin değişmeyen sabit bir görevidir. Bunun için de müsait olan her zaman ve zemini değerlendirmelidir. Ancak üç aylar gibi bir rahmet ve fazilet iklimi davet ve tebliğden semere almanın en bereketli ve en uygun zamanıdır. Dolayısıyla bundan azamî derecede istifade etmeye çalışalım.
• Periyodik bir ders ve sohbet programına başlayıp aksatmadan devam edelim.
• Aile efradımızla ilgili de ameli ve kültürel bir ders programı yapalım.
• Akrabalarımızla ilgili sılayı rahim kabilinden ziyaretleşme ve görüşmelerimizi sıklaştıralım.
• Üç aylar okul tatiline de denk geldiğinden Kur'an öğretme ve öğrenme kampanyasıyla ilgili yapmamız gereken görevlerimizi daha dikkatli olarak yapalım.
• Hayır ve infaka da gücümüz oranında pay ayıralım.
• Zamanımızı faydalı işlerde değerlendirme konusunda dikkatli davranalım.
Özellikle kendimizi ve aile efradımızı tv internet vs medyanın zararlı yayınlarından koruyalım. Bazı insanlardan “boş zamanlarımı şurada burada geçiriyorum” gibi sözler duyarsınız. Halbuki mü'min “boş zaman” diye bir kayram tanımamalı. Zira onun her dakikası mutlaka faydalı bir işle doludur. Hatta zamanı yapması gereken faydalı işlere yetmediğinden adeta günlerin ayların daha uzun olası temennisindedir.
Siz bu maddelere daha nicelerini ekleyebilirsiniz. Bunlar sadece bazı örnekler. Ayrıca bu görev ve ibadetlerin hiç biri elbette üç aylarla sınırlı olmayıp ömür boyu görevlerimizdir. Allah (cc) bazı mekanlar gibi bazı zamanları da fazilet ve berekette de farklı yaratmıştır. İşte üç aylar da o farklı zamanlardandırlar…
Resûlullah (sav) üç aylara girerken çok yaptığı şu duayla bitirelim; “Allah’ım (cc) recebi ve şabanı bize mübarek kıl ve bizi ramazana (selametle) kavuştur.”