ŞEYHLERİN RESİMLERİNİ ASMAK
ŞEYHLERİN RESİMLERİNİ ASMAK
İslam dini hayatın her alanında müdahil olan ve belli başlı kuralları olan bir dindir. Müslüman demek bu esaslara yani kendisini Allah’a teslim etmedikçe iman etmiş olmaz. Bu esaslar içerisinde bulunan en küçük ve zararsızmış gibi görünen bir emir dahi Allah ve Rasulü tarafından kulun hidayeti için ve sapıklığa düşmemesi için gerekli görülmüştür. Hidayete ve kurtuluşa tabi olanlar Allah ve Rasulünün emirlerine tevilsiz ve sündürmeden uymak zorundadır.
Cenab-ı Hak (c.c.) buyuruyorki: “Kim Allah'a ve Rasulüne itaat ederse ve Allah’tan korkup O'ndan sakınırsa, işte kurtuluşa ve mutluluğa erenler bunlardır." [1]
“Resulüm deki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyunuz ki, Allah’ta sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir.” [2]
Sünnetten uzaklaşanların, özellikle tasavvuf çevrelerinin son dönemlerde yaptıkları yanlışlardan bir tanesi de şeyhlerin ve çeşitli şahısların resimlerini evlere, işyerlerine, vitrinlere vb. yerlere asmaları ve onlara tazim etmeleridir. Bu hastalığın Hz. Adem (a.s.)’dan günümüze kadar değişmeden devam ettiği tefsirlerden anlaşılmaktadır. Bu davranışın ilk başlangıcının Hz. Adem (a.s.)’a yakın dönemlere kadar uzandığını görünce insanın nasılda aynı hastalıkları devam ettirdiği ortaya çıkmaktadır.
“Âdem (a.s.)’ın birçok çocuğu oldu ve nesli çoğaldı insanlar babalarının dini üzereydiler Allah’a ibadet ediyor ona hiçbir şeyi ortak koşmuyorlardı. Şeytan bundan rahatsızdı. İnsanları puta tapmaya ve Allah’a şirk koşmaya alıştırmak istiyordu. Çünkü şeytan çok iyi biliyordu ki; şirk büyük bir zulümdür. Ancak buna insanları yöneltmek için bir yol bulması gerekiyordu. İnsanlara direkt olarak puta tapın dese insanlar ona itibar etmezdi.
Lakin şeytan bir yol buldu;
İnsanlar içinde gece gündüz ibadet eden Allah’tan korkan, Allah’ı çokça zikreden, Allah’ın onları sevdiği ve onlarında Allah’ı sevdiği zat’lar vardı. İnsanlar onlara büyük saygı duyuyor ve yüceltiyorlardı. Bu kimseler öldükleri zaman şeytan insanlara bu kimseleri hatırlatırdı. Onlarda “Sübhanallah! onlar Allah adamı, Allah dostuydu” derlerdi. Şeytan “onlar için hüzünlü müsünüz, özlüyor musunuz ?” dediğinde, evet şiddetli bir şekilde özlüyoruz derlerdi. Şeytan dedi ki: “niçin her gün onlara bakmıyorsunuz?”, “Onlar ölmüşken buna nasıl imkân bulabiliriz ki” dediler. Şeytan “onların resimlerini yapın her gün onların resimlerine bakar hatırlarsınız, onları yad edersiniz.” dedi. İnsanlar bu sâlih kimselerin resimlerini yaptılar. O resimlere bakıp işte bunlar sâlih kimselerdir derlerdi. Bu resimler zamanla temsili kabartmalara dönüştü. Bu resim ve temsilleri evlerine ve mescitlere astılar. Allah’a şirk koşmuyoruz çünkü bunlar ne fayda nede zarar verebilir ayrıca bunlar sâlihlerin temsilleridir diyorlardı. Bu temsiller gün geçtikçe çoğaldı ve bunlara tazim ve yüceltme artmaya başladı. Bunların yanında dua edince kabul olunacağına inanmaya başladılar. Ne zaman ki sâlih birisi ölse hemen onun temsilini yaparlardı. Yeni doğan nesil babalarını bu temsillere tazim eder halde ve rükû eder halde buldular babalarından gördüklerini daha da artırdılar. Onlara secde etmeye, onlardan istemeye ve onlar için kurban kesmeye başladılar. Bu temsiller sonunda heykellere dönüştü. İnsanlar Allah’a ibadet eder gibi bunlara ibadet etmeye başladı.[3]
Peygamber (s.a.v.)’de geçmiş ümmetler hakkında şöyle buyurdu:
“Onlar, içlerinden salih bir adam öldüğü zaman kabri üzerine mescid bina ederler ve orayı resimlerle donatırlardı. Allah katında insanların en şerlileri onlardır.”[4]
Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“İçinde resim bulunan bir eve melekler girmez.” [5]
“İçinde köpek ve heykeller bulunan bir eve melekler girmez.” [6]
“Cibril (a.s.) şöyle dedi: Biz içinde köpek ve resimler bulunan bir eve girmeyiz.”[7]
Aişe (r.a.)’den: “Rasulullah (s.a.v.) evinde bulunan her tasviri mutlaka yok ederdi.”[8]
Ali (r.a.) şöyle buyurdu: Rasulullah’ın beni vazifelendirdiği şey ile seni vazifelendireyim mi? Silmediğin resim ve yerle bir etmediğin yüksek kabir kalmasın.”[9]
Usame (r.a.)’den: “Kâbe’de Rasulullah (s.a.v.)’in yanına girdim. O bir resim gördü. Benden bir kova su istedi, ben de getirdim. Rasulullah bu su ile o resmi silmeye başladı. Ve silerken şöyle diyordu: “Allah yaratamadıkları şeylerin resimlerini yapanları kahretsin”[10]
Rasululllah (s.a.v.) Mekke’nin fethi günü Ömer radıyallahu anh’e Kâbe’nin üç duvarında bulunan bütün resimlerin silinmesini emretti. Rasulullah (s.a.v.) burada bulunan bütün resimler silinmeden içeri girmedi.[11]
Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Bana Cibrîl (a.s.) geldi ve: ‘Dün sana gelmiştim (ama yanına girmedim). Girmeyişimin sebebi de üzerinde timsaller bulunan perde bezi idi. Orada bir de köpek vardı, kapının üzerinde de insan resimleri bulunuyordu. Timsallerin başlarının koparılmasını emret ki ağaç şekline dönsün. Örtüden ayak altına atılacak iki minder yapılmasını, köpeğin de dışarı çıkarılmasını söyle!’ Bu söylenenler yapıldı.”[12]
Aişe (r.a.) anlatıyor: “(O yokken) ben, yüklüğün önüne, üzerinde resimler bulunan bir bez çekmiştim. Rasulullah (s.a.v.) perdeyi görünce, çekip attı, (öfkeden) yüzü de kızarmıştı.
“Ey Âişe! Buyurdu; Bil ki, kıyamet günü insanların en çok azab görecek olanı Allah’ın yarattıklarını taklit edenlerdir.” Hz. Âişe rivayetine devamla dedi ki: “Biz o bezi kestik bir veya iki minder yaptık.”[13]
Bazıları; bu gün şirk tehlikesi yok, biz şirk koşmak için yapmıyoruz, biz tazim etmiyoruz, biz muhabbet için asıyoruz ve rabıta kurmaya faydası olduğu için taşıyoruz, yada bunda ne kötülük olabilir diye mazeretler uydurarak bu olayı savsaklamaya çalışsalarda kesinkes bilinmelidir ki, bu davranışları emirleri sündürmek ve isyan etmek demektir. Ayrıca Rasulullahın hayır görmediği bir şeyde, yasakladığı bir şeyde sakınca görmeyenler onun sünnetine tabi olduklarını nasıl söyleyebilirler.
En tehlikeli olan ise peygamberimize ait olduğu iddia edilen güya rahip bahira tarafından çizildiği söylenilen bir çocuk resminin avamı bırakın bazı şeyhler tarafından bile evlerin baş köşesine asıldığına şahit oluyoruz. Bu fitnenin ileriki zamanlarda nasıl bir tahrifata neden olabileceğini kestiremiyoruz ama bu fiili yapanlara engel olunması gerektiği kanaatindeyiz.
Bu kadar açık delillerden sonra çeşitli insanların resimlerini evlerine, işyerlerine, vitrinlerine ve benzeri yerlere asanlar bilmelidir ki, bu davranış Allah ve Rasulünün emrlerine ters düşmektedir. Bu durumda elbette ebedi azabı hak etmeyi beraberinde getirir. Dolayısıyla derhal bu tip sünnet dışı hurafe davranışlar terkedilmelidir.
Ebu Muhammed Musab KÖYLÜOĞLU
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Nur, 24/51-52.
[2] Al-i İmran 3/31
[3] Kıssadün nebi
[4] Buhari ve Müslim.
[5] Buhari ve Muslim.
[6] Muslim.
[7] Sahih, Tirmizî
[8] Buhârî
[9] Muslim
[10] Sahih, Tayâlîsi
[11] Sahihtir, Ebû Dâvûd.
[12] Muslim.
[13] Buhârî ve Muslim.