Tekil Mesaj gösterimi
Alt 17 Temmuz 2009, 16:29   Mesaj No:27

KuM TaNeSi

Medineweb Emekdarı
KuM TaNeSi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:KuM TaNeSi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5998
Üyelik T.: 02 Ocak 2009
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:40
Mesaj: 1.956
Konular: 885
Beğenildi:21
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Miraç kandili hakkında...

Miraç Efendimiz (aleyhisselatü vesselam)’in ifa ettiği eşsiz kulluğuna mükafat olarak kazandığı velayetin bir ifadesinden barettir
Allah yerde eserleriyle kendisini beşere gösterdiği Peygamberimizi gökler âleminin sakinlerine de göstermek için O’nu o yüce meclislerde dolaştırmış ve her yer üzerinde hükmünün geçtiğini bütün âleme göstermiştir.

Peygamberliğinin değil kulluğunun bir semeresi ve neticesi olan Mirac yolculuğunda Efendimiz (sas) kendisini çepeçevre saran kanun ve sebepleri aşarak beşeriyete ait perdeleri geçip uzun mesâfeleri bir hamlede kat etmiş yıldızları sistemleri birer merdiven birer basamak birer atlama taşı gibi kullanıp Rabb’ini görmeye mâni buudları geride bırakmış cismen ve rûhen vardığı makamdan Cenâb-ı Hakk’ı müşahede etmiştir. Peygamberlerle selâmlaşmış melekleri görmüş Cennet’i ve güzelliklerini Cehennem’i ve azâmetini temâşâ etmiştir. Melekler O’na teşrifatçılık yapmış huriler perdedar olmuştur. Yıldızlar kaldırım taşı gibi ayaklarının altına serilmiş bineğiyle berk gibi bütün mekanı kat edip tekrar insanlık içine dönmüştür. İşte Miraç bu yüce yolculuğun adıdır.

Allah Nebisine sahip çıkıyor

Efendimiz (sas) bütün zorluklara rağmen kulluğunda öyle olgunluğa ve dolgunluğa ermişti ki kendisine açılan o kapıdan içeriye girerken kulluğun zirvelerine çıkmıştır. Miraç bir yönüyle bunun ifadesidir. Miraç en zor şartlar altında dahi kulluğundan fedakarlıkta bulunmayan Efendimiz’in (sas) insanların kendisine bütün bütün sırtlarını döndüğü bütün sebeplerin kapandığı “Bunlarla kız alıp vermeyeceksiniz. Çarşıda pazarda bir şey satmayacaksınız. Onlara hiçbir şekilde yardımda bulunmayacaksınız. Her türlü ilişkinizi keseceksiniz.” dedikleri dönemde ve zâhiren hiçbir çıkış yolunun görünmediği anda Allahu Teala Efendimiz’in (sas) kalbini taltif etmek ve kırılan gururunu onurunu hoşnut etmek için O’nu katına almıştı. Hatta böylesi olumsuzlukların yaşandığı bir dönemde Efendimiz (sas) bir de iki büyük yara almıştı.

Bu gece Allah Resulune Vahyedilen Bakara suresinin son iki ayeti:

“Peygamber Rabbi tarafından kendisine indirilene iman etti müminler de (iman ettiler). Her biri Allah’a meleklerine kitaplarına peygamberlerine iman ettiler. “Allah’ın peygamberlerinden hiçbiri arasında ayırım yapmayız. İşittik itaat ettik. Ey Rabbimiz affına sığındık! Dönüş sanadır” dediler. Allah her şahsı ancak gücünün yettiği ölçüde mükellef kılar. Herkesin kazandığı (hayır) kendine yapacağı (şer) de kendinedir. Rabbimiz! Unutursak veya hataya düşersek bizi sorumlu tutma. Ey Rabbimiz! Bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır bir yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği işler de yükleme! Bizi affet! Bizi bağışla! Bize acı! Sen bizim mevlâmızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et!”

Miraç nedir?

Miraç kelime manası itibarıyla “merdiven” “yükselecek yer” “en yüksek makam” manalarına gelmektedir. Bu gecede İnsanlığın İftihar Tablosu (sas) bir mucize olarak Mekke’deki Mescid-i Haram’dan Kudüs’teki Mescid-i Aksa’ya ve oradan da göklerin İlâhî derinliklerine doğru pervaz edip ruhen ve bedenen Cenab-ı Hakk’ın huzuruna çıkmıştır. Kur’an-ı Kerim (İsrâ 17/1; Necm 53/8-11.) ve hadis-i şeriflerle (Buhari Salat 1; Müslim İman 259.) hakikati sabit olan Miraç hadisesi beşer idrakinin üstünde ve zaman ve mekan hudutları dışında cereyan etmiş ulvî bir tecellidir.

Bu gece ne yapmalı?

Eğer kişi Kur’ân’ın dilinden kalp kulağıyla iman derslerini dinleyip başını kaldırıp vahdete tam yönelse “kulluğun miracı”yla kemalat arşına çıkabilir. Miraç’ta iman hakikatleri gözle görüldüğü için bu kandil gecesi imanî konuları ve o konular içinde Miraç’a ait meseleleri derinlemesine okuyup mütalâa etmek lâzımdır. “Mirac-ı imânî” ile âdeta İlâhî mükâlemeye nail olmalıdır. Camilerde cemaatle kılınan akşam ve yatsı namazları ve okunan Kur’ân’larla kıvamını bulan ruhlar daha sonra evlerine çekilmeli evlerindeki Mescid-i Haram mesabesindeki odalarından seccade Burak’ına binerek ilham Cebrail’i eşliğinde ihlas Mescid-i Aksa’sına varmalı; orada gözyaşıyla karışık bir kâse mânâ sütü içtikten sonra secdelerin miracıyla yükselip âyetlerin kanatlarında ruhunun mülk ve melekût semalarına yelken açmalı her rek’atta âdeta bir kat yukarılarına doğru yücelmeli bir noktadan sonra binek değiştirip ihsan Refref’ine binerek kendi kemal sidre-i müntehalarında pervaz etmeli nihayet insanda arş-ı azam mesabesindeki kalbin derece-i ufkuna urûç ile tâ kâbı kavseyne ulaşıp “Et-tahiyyâtü”nün sırrıyla huzur-u kibriya’da sünûhât ve ilhâmât ötesi bir nevi mükâleme-i İlâhiye ve müşahede-i Rabbâniye’ye mazhar olmalıdırlar.

Miraç Peygamberimiz’e hastır

Bütün namazlar niyazlar oruçlar ve çileler; namazın niyazın orucun manasını halka anlatmalar ve bütün bunları birer merdiven yapmalar Efendimiz’in (sas) miraca yükselmesine vesile olmuştur. Böyle bir şeref Efendimiz’den (sas) başka ikinci bir peygambere nasip olmamış sadece O’na has bir keyfiyettir. Her nebi kendi ruhunda Allah’ın huzuruna çıkmış kurbu huzura müşerref olarak iltifat görmüştür. Fakat bütün gökleri ve cennetleri bilemediğimiz keyfiyet içinde yapılan böyle bir miraç sadece Allah Rasûlü’ne hastır. İşte bizler de böyle kadri yüce civanmert bir Nebi’nin arkasında bulunmanın hazzı içinde doya doya bir namaz kılıyoruz.


ZAMAN
Alıntı ile Cevapla