Kur’an’da Örnekleme (3)
Dr.İbrahimiyan
Kur’an-ı Kerim Allah’ı, vahyi ve kıyameti inkar eden kafirleri, çobanın sözlerini algılayamayan ve sadece sesler duyan hayvanlara benzetmektedir. İşte bunlar göz, kulak ve dilden yararlanamadıklarından ötürü aklî konuları anlamaktan da yoksundurlar. Bu bağlamda Kur’an-ı Kerim şöyle buyurmaktadır:
“Kâfirler, hiçbir şey duyup dinlemeden bağırıp çağıran kimseye benzerler. Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler, akıl da edemez onlar.” [1]
Kur’an-ı Kerim, yüce Allah’a şirk koşan kimseyi, güçsüz ve aciz veya bir kaç efendisi olan bir köleye benzetmektedir. İşte böyle bir kölenin elinden bir şey gelmez, efendilerinin tümünü memnun edemez ve de ücretini kimden alacağını bilemez. Kur’an-ı Kerim, imanlı bir kulu ise tek efendisi olan güçlü bir köleye banzetmektedir. İşte böyle bir köle, rahatlıkla efendisini razı edebilir, onun isteği doğrultusunda hareket edebilir ve de zahmetlerinin karşılığını ondan talep edebilir.
Kur’an-ı Kerim’in bu örneklemeleri yaptığı ayetler şunlardır:
“Allah bir örnek getirmiştir: Bir köle olsa ve hiçbir şeye gücü yetmese ve bir de güzel bir sûrette rızıklandırdı-ğımız birisi bulunsa da rızıklandırdığı-mız şeylerin bir kısmını, gizli, açık yoksullara harcasa, onları geçindirse bunlar eşit ve denk olur mu hiç? Hamd Allah'a, eşit değildir bunlar, fakat çoğu bilmez. Ve Allah, gene iki kişiyi örnek getirir: Biri dilsizdir, hiçbir şeye gücü yetmez, sâhibine bir yüktür, nereye yollasa hayırlı bir iş becerip gelemez. O, hiç adâletle emreden ve doğru yolu tutmuş olan adamla eşit olur mu?” [2]
“Öğüt ve ibret alsınlar diye biz, andolsun ki, bu Kur’ân'da her çeşit örnek getirmedeyiz insanlara. Çekinsinler diye Arapça, eğrisi-büğrüsü olmayan, dosdoğru Kur’ân bu. Allah, bir örnek getirmede: Bir adamın ortakları var, ahlâkları kötü, geçimsiz ve birbirleriyle çekişip durmadalar ve bir adam da varki bir kişiye teslîm olmuş, yalnız onun hizmetinde, bunlar hiç bir olur mu? Hamd Allah'a, hayır, fakat çoğu bilmez.” [3]
Kur’an-ı Kerim doğru ve hak sözü, derin kökleri üzerinde sağlamca duran güçlü bir ağaca benzetmektedir; işte bu ağaç, her zaman toplum için faydalıdır. Yanlış ve batıl söz ise çalı-çırpıya benzer ki hızla büyür ve kökü de olmadığı için yok olup gider. Kur’an-ı Kerim’in bu husustaki ayeti şöyle buyurmaktadır:
ٍ»“Görmedin mi Allah nasıl örnek getirmede, temiz söz, tertemiz bir ağaca benzer; kökü sâbittir, dalları, budakları gökte. Meyvesini her zaman verir Rabbinin izniyle ve Allah, düşünüp ibret alsınlar diye insanlara örnekler getirir. Pis söz de pis ağaca benzer; kesilip yerden çıkarılmıştır, duracak hâli yoktur onun.” [4]
Bir başka ayette de hak, suya ve batıl ise köpüğe benzetilmiştir. Kalıcı ve faydalı olan sudur; köpük ise ne kalıcıdır, ne faydalıdır ve ne de susuzluğu giderebilir. Kur’an-ı Kerim şöyle buyurmaktadır:
َ»“Gökten yağmur yağdırır da vâdilerde alabildikleri kadar seller, ırmaklar olur, çağlayıp akar, akarken de üste çıkan köpükleri sürükler götürür. Ziynet eşyâsı, yahut faydalanmak için kullanılan araçları yaparken ateşte eritilen şeylerde de buna benzer bir köpük, bir posa meydana gelir. İşte Allah gerçekle boş şeyi bu çeşit bir örnekle anlatır. Köpük, dağılır gider, halka fayda verecek şeyse yerinde kalır. İşte Allah, böyle örnekler getirir.” (5)
[1] Bakara, 171
[2] Nahl, 75-76
[3] Zümer, 27-29
[4] İbrahim, 24-26
[5] Ra’d, 17