Kadının Hayızı konusunda ELEŞTİREL BİR YAKLAŞIM
CAHİL MÜÇTEHİTLERİN YAKLAŞIMLARI (HAYIZ)
Kur’andaki Din Grubumuz, Türkiye'nin En Saygın Ünıversitelerinde Okuyan, Farklı Alanlarda (İlahıyat, Sosyoloji, Psikoloji, Ekonomi, Politika, Mühendislik Vb.) Lisans, Yüksek Lisans Ve Doktora Yapmış/Yapan Genç Kişilerden Oluşmaktadır. Eserlerimiz Ortak Çalışmaların Ürünüdür.
Kadınların Adet Halindeyken Namaz Oruç Gibi İbadetlerini Yerine Getirmelerinde Camiye Girmelerinde Bir Sakınca Var Mıdır?
Kuran'da Açık Bir Şekilde Kadınlar Adet Halindeyken Temizleninceye Kadar Onlar İle Cinsel İlişkiye Girmek Yasaklanmıştır. Bunun Dışında Kadınların Adet Halindeyken Namaz Kılmaktan Oruç Tutmaktan Camiye Girmekten Ve Kuran Okumaktan Uzak Tutulmaları Kuran’a Uygun Değildir. Adet Halinde Cinsel İlişkiye Girmek Dışında Normal Zamandakinden Farklı Davranmak Gereksizdir. Şayet Gerekseydi Cinsel İlişki Yasak Edildiği Gibi Bunlar Da Yasak Edilirdi. Bu Yüzden Uydurmaların Peşine Takılarak Allah’ın Açık Bir Şekilde Farz Kılmış Olduğu İbadetlerden Uzak Kalmak Doğru Değildir.
Bakara Suresi Ayet 222: Sana Âdet Halini De Sorarlar. De Ki: "O, İnsana Rahatsızlık Veren Bir Haldir. Hayızlı Oldukları Sırada Kadınlardan Uzak Durun Ve Onlar Temizleninceye Kadar Kendilerine Yaklaşmayın. İyice Temizlendiklerinde, Allah'ın Emrettiği Yerden Onlara Gidin." Şu Bir Gerçek Ki Allah, Çok Tövbe Edenleri Sever, İyice Temizlenenleri De Sever. >>>
İşte yeni ve modern müctehid güruhunun akli yorumları:Kur’anda sadece hayız halindeki kadınla cima olmayacağı bildirilmiştir.
Bunun dışındaki şeyler zikredilmemiştir.
Cimanın dışındaki meseleler yasak olsaydı Kur’anda zikredilirdi.
Zikredilmediğine göre (Hayızlının namz kılması, oruç tutması, Kur’an okuması, camiye girmesi) men edilemez.
Uydurmalara (Mütevatir ve meşhur hadisi şerifleri kasdediyor) tabi olmayın.
Kur’andan başka hüküm kaynağı yoktur.
Siz de aklınızla Kur’andan hüküm çıkartabilirsiniz.
Bu ve benzeri pek çok yeni fikirler, uydurma cereyanlar, bid’at sözleri hatta küfür akımları gittikçe her tarafa yayılmakta, cahil müslümanlar da bunlardan birinin tuzağına takılmakta. Çünkü her yerde alim yok, sağlam kitab yok, emri bil ma’ruf yapan yok. Bu yüzden bizler, internet sitemiz (www.alikarahoca.net) ve abı hayat bültenimizde bu gibilerine reddiyeler yazarak siz ehli sünnet kardeşlerimizi uyarıyoruz, ikaz ediyoruz. Allah için ilim yoluna kendiniz ve evlatlarınızı gönderin. Kur’anı aslından eski eskimez eserelerden Osmanlı medrese usulünden öğrensinler. Fıkıh, hadisi şerif ve itikad konularını iyi öğrensinler. Sağlam şuurlu mücahid birer müslüman olsunlar.
Şimdi şu cühela grubuna vereceğimiz cevabları, daha evvel sitemizde ve bültenimizde vermiştik, ancak tekrarda faide vardır kabilinden birkaç söz zikredelim.
Allahu teala buyurdu:
“Kim Resule itaat ederse, muhakkak Allaha itaat etmiştir.”
“Resul size neyi vermiş/getirmişse onu alın, neyden yasaklamışsa onu terk edin.”
“Muhakkak Allahın Resulünde sizin için çok güzel örnek vardır…”
“Hayır, Rabbine andolsun ki aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda seni hakem kılıp sonra da verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın (onu) tam manasıyla kabullenmedikçe iman etmiş olmazlar.”
“Allah ve Resûlü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına işlerinde muhayyerlik hakkı yoktur.”
“O hevasından konuşmaz…”
“Allah ve Resulünün arasını açmak istiyorlar…”
Bu zikrettiğimiz ayetlerden Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in de Allah adına dini hükümleri tayinde, farz-haram, emir-yasak koymada yetkili kılınmıştır. Zaten kendisi veda hutbesinde “Size iki şey bırakıyorum, bunlara tabi olursanız sapıtmazsınız. Allahın kitabı ve benim sünnetim” buyurmuştur.
Ayrıca “Benim sünnetime ve benden sonra gelen raşid halifelerimin (dört halife) sünnetine yapışın, onları azı dişinizle ısırın, işlerin yeni ortaya çıkanından sakının, zira herbir bid’at dalalettir, her dalalet ateştedir…” buyurmuştur.
Kadınların özel halleriyle alakalı hususların pek çoğu, Aişe r.anha validemizin naklettiği hadisi şeriflerle sabit olmuştur. Zira o hallere kıymetli annemizin vakıf olması, herkesten daha münasibtir. Ashabı kiram bu gibi hususları ona sormaktan çekinmezlerdi.
O halde Kur’anda sadece -hayızlı olan hanımlarınıza (cima için) yanaşmayın- hükmü zikredilmekle, kadınların diğer halleri ve ibadetlerinin durumu ne olacaktır? Sorusu, sadece bizim yeni cahillerin aklına gelmemiş, bilakis o zamandaki bütün müslümanların (kadın–erkek) aklına gelmiş, hemen sorup uygulamayı öğrenmişlerdir.
Sahihi Buhari:
Aişe validemiz r.anha, kendisi hayızlı iken odasında olup Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem mescid içinden mübarek başını uzatırdı ve onu yıkardı.
“Kadınlar hayızlı olunca namaz kılmaz oruç tutmaz değilmi? Evet, dediler. Buyurdu: İşte bu, dininin noksanlığındandır.”
Sahihi Müslim:
Kadının biri Aişe’ye r.anha sordu: hayızlının hali nedir? Orucu kaza eder de namazı kaza etmez!
Aişe r.anha dedi:
-Sen Haruriyyemisin?
-Hayır, Haruriyye (harici) değilim. Lakin soruyorum.
Aişe r.anha: Bize bu hal (hayız) isabet ederdi, orucun kazasıyla emredilirdik, namazın kazasıyla emredilmezdik.
Hazin Tefsiri:
Üçüncü mes’ele: Hayızlı üzerine namaz, oruç, mescide girmek, Kur’an okumak, Mushafa dokunmak ve onu taşımak haramdır.
Ravzatu- Talibin:
Hayızlıya, cünübe haram olan şeyler haram olur. Namazı kaza etmesi vacib değildir.
Umde şerhi:
Hayzın hükümlerinin subutunda asıl olan, Kitab, Sünnet ve icmadır.
Hayızlı on şeyden men edilir: Namaz kılması, namazın vacib olması, oruç tutması, tavaf yapması, Kur’an okuması, Mushafı şerife dokunması, mescid içinde durması, cima olunması, sünnet olan talak, aylarla iddet beklemesi, guslü icab ettirir, buluğa ermiş olur, hayızla iddet beklenir. Kanı kesilince oruç tutması, talak vermesi mubah olur, diğer sayılanlar ise yıkanınca helal olur.
Veciz Şerhi:
Hayızlı için, cünübe haram olan şeyler haramdır.
Namaz kılamaz, zira Nebi sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu: “Hayız gelince, namazı bırak.”
Tavaf edemez, zira Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem Aişe’ye r.anha, ihramda iken hayızlanınca şöyle buyurdu: “Hacıların yaptığı şeyleri yap, ancak Beyti (Kabe’yi) tavaftan başka…”
Mushafa dokunamaz: Zira Allahu teala buyurdu: “Ancak temiz olanlar ona dokunur.”
Mescitte kalamaz, zira Nebi sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu: “Mescidi cünüb ve hayızlı için helal etmiyorum.”
Kur’an okuyamaz, zira Nebi sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu: “Cünüp ve hayızlı, Kur’andan bir şey okuyamaz.”
Oruç tutması sahih olmaz, kaza eder, namaz bunun hılafınadır, namazını kaza etmez. Zira Ebi Said el Hudri’den r.a. rivayetle Nebi sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu: “Kadın hayızlanınca, namaz kılmaz ve oruç tutmaz.”
Rivayet edildi ki Muazetu-l Adeviyye, Aişe’ye r.anh dedi: Hayızlının hali nedir! Namazı kaza etmiyor, orucu kaza ediyor?
Aişe dedi: Sen Haruriyyemisin? Biz Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in zamanında oruç ve namazı bırakırdık, orucu kaza ederdik, namazı kaza etmezdik.
Şu rivayetler ve daha pek çokları, elimizde mevcut olan ilmihallerin kaynağı olup, dinimizi yaşamakta bizim için asıl ölçülerdir. Şu birkaç zavallı cahilin, sade Kur’an lafızlarıyla anlamaya çalıştığı noksan hükümler, aslında islamı tersyüz etmek, milleti çıkmaza sokmak, dini tahrif ederek itikadları bozmaktır.
Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem Yemene vali olarak gönderdiği sahabesi Muaz r.a. nasıl hükmedeceğini sordu.
-Allahın kitabıyla.
Onda bulamazsan?
-Allah resulünün sözleriyle.
Onda bulamazsan?
İçtihadımla.
Bunun üzerine Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem “Resulünün elçisini, Allah Resulünün razı olduğu şeye muvaffak eden Allaha hamd olsun” diyerek hamd etti.
İşte islami hükümlerin istihraç ve istinbatı (delillerden çıkartılması) meselesi böylece sabit olmuştur. Şimdi bizler kalkıp bir ayete veya hadisi şerife bakarak kendi başımıza asla hüküm veremeyiz, zira bizden önce 14 asırdır hükümleri çıkartmışlar ve tatbik etmişler. Kitablara yazmışlar, üzerinde tartışmışlar. Artık sonra gelenlerin, evvelkilerin hükümlerini bir tarafa bırakarak fetva vermesi, asla kabul edilmez, zira söz söyleme yetkisi ve derecesine gelen kişi şu asırda kaç tanedir? Yani evvelki müçtehidleri bir kenara bırakıp müstakil olarak fetva verecek bir babayiğit varmıdır? Asla yok!
O halde ne yapılmalı? Evvelkilerin fetvalarını açıklayıp milletin sağlam şekilde dinini yaşamasına yardımcı olmalı, her şey için fetva verip milleti kaydırmamalı.
alıntı