FE EYNE TEZHEBÜN ?!.. (NEREYE BU GİDİŞ )
İnsanlar, başkalarını yargılamaktan, kendilerini tanımaya fırsat bulamadan ömürlerini geçirip, hayat sayfalarını kapatıyorlar..
---Bak abi.. Kızları atıyor evine…Bir de müslümanım diyor !!
---Yaw oğlum, o herifi geçen Gülhanede gördüm, yanında bi kız vardı konuşup gülüşüyorlardı kim bilir bu adam ne haltlar çeviriyor ohoo uzak duralım yaaa..!
---Imm.. Bu kız bir hata yaptı, kalktı sevgilisinin yanına gitti..Yok be ayşe ben bununla görüşmeyeceğim !..Olmaz olsun böyle arkadaş, olmaz olsun böyle Müslüman!
-- Biliyor musun.. Hani geçen bir arkadaşla beraberdik , duydum ki hırsızlık yapmış , ulan bir de Müslüman namazında niyazında birisi diye tanıyorduk, artık Müslümanlardan da hayır yok yaa !..Şerefsiz herif !..
Dışarıda Müslüman olup, içeride Müslümanlığın M ‘sinden haberi olmadan yitip giden hayatlar….Hata yapan müslümana bir tekme de biz vuralım dercesine , yüzüne gülüp, arkasından dedikodu paparazzi sohbetlerine meze etmeler…Oysa siz birlikte ders çalıştığınız, birlikte yiyip içtiğiniz, birlikte Allahın davasını omuzlandığınız..Birlikte birbirinizin dertleriyle dertlenip ağladıgınız, sevindiğiniz, dostlarınızı bir veya birkaç hatasıyla yargılayıp bir anda nasıl da çekip silip atabiliyorsunuz hayatınızdan hiç düşündünüz mü ? İnsanlar neden İslam’ı yaşarken, yaşadığı sürece Yeryüzünde melekler gibi salına salına gezen bir dost arar dururlar da, kendilerinin başkalarından bekledikleri kadar bile melek olamadıklarını hiç düşünmeden sırtlarını döner giderler, karşılaştıklarında yüzlerine bakıp selam dahi vermeyi külfet sayarlar ?....
Peki.. O dostlarınızı terk ettiniz de, kendi yoluna gitsin diyerek yol verdiniz de, selamı sabahı kestiniz de, sorarım size,
daha mı takvalı oldunuz ?... Hadi diyelim o kardeşiniz, dostunuz o hatayı, hataları yaptı, bu o arkadaşınızla ilgilenilmesi gerektiğini göstermez mi ? Onun hatalarını alkışlayın, afferim iyi yapmışsın diyerek gülüp geçin demiyorum elbette ! Ama onunla ilgilenmeniz, onu kendisine getirmeniz, ona bir şans verip, ayağının kaydıgını görüp zaten yaralanmış ruhunu tedavi etmek için soyunmanız gerekmez mi…
Hani tutmak elinden düşmüşlerin ?
Hani bu dava en aşağılara düşenleri dahi ayağa kaldırmayı kendisine hal edinmişti !?
Kur’an insanların 3 şeyi yapamayacaklarını söylüyor oysa….
1) İnsanların çoğu İman etmeyecek;
2) Akletmeyecek;
3) Doğru düşünemeyecek…
Hal böyle olunca bilinç sahibi bir müslümandan bu 3 durumun tersi olması istemiyor mu Rabb ?
Yani iman eden ,Akleden ve Doğru düşünen…
Oysa biz müslümanlar GÜNAHA ve ŞEKLE o kadar çok ama o kadar çok odaklanılıyoruz ki. En ufak hatada asıp kesiyoruz iç dünyamızda tanıdıklarımızı……İslamdan çıkmak kolay ama İçeride kalmak çok zor !! Halbuki siz dostlarınızı günahıyla , hatasıyla baş başa bırakıp defolup gidiyorsunuz…
Oysa hayat sadece bir süreçten ibaret… İslam ‘da..
Ve ; O Kuran ki 23 yılda eğitti evlatlarını !..
23 yıl..
Ortada bir süreç ve ideal olana yakınlaşma çabası vardır.. Örneğin Yusuf’un gömleğinin yırtılmaması ideal olandır. Reel ise bizim yaşadığımız hayat..Zinaya yaklaşmamak ideal olandır, zina hatasına düşmek reel hayat.. Hırsızlık yapmamak ideal olandır, mecbur kalışlar reel hayat… Günahları, hataları savunmayacağız elbette, onları güzel göstermeye falan da çalışmayacağız, lakin o günahların , hataların, yanlışların hangi şartlar içinde, hangi sosyal dayatmalar altında yapıldığına bakmak zorundayız .. İnsanlar nerelerden çıkıp da, düzele düzele gelmeye çalışıyorlar İslam’ın
İDEAL İNSAN modeline.. Belki bütün düşüp kalkmalarından sonra daha iyi bir insan olacaklar, daha sağlam bir model ortaya koyacaklar hayatlarında islam adına !..
Bir film izlemiştik dostlarla.. Mahsun Kırmızıgül’ün ‘’Güneşi Gördüm’’ filmi idi.. Bir genç vardı, yıllarca kadın gibi davranmaya, kadın gibi hal ve tavırlar sergilemeye devam etti durdu.. Ağabeyi sürekli bu yüzden vurdu dövdü ezdi erkek kardeşini, sen erkeksin , erkek gibi davran ! dedi. Bu uğurda etmedikleri kalmadı..En sonunda evden kaçtı, kendisi gibi insanlarla , kadın gibi giyinerek yaşanacak bir hayatı seçti, ağabeyleri kendisini buldugunda , bir sabah silahın namlusu ile karşı karşıya kaldı. Onlara dönerek… ‘’Beni öldüreceksiniz, biliyorum, öldürün … Ama ben de öbür tarafta soracağım Allaha.Beni neden kadın yaratmadın diyeceğim !...
Ne kadar çarpıcı bir sahne idi…
Ve ne kadar iç dünyamızı sarsıcı….
Bu insanın neden kadın yaratılmadığı mevzusuna girmeden bir şey sormamız lazım şimdi, neden çevresindekiler onu kabullenemedi ? Neden sorununu çözmektense vurup döküp kırmayı seçtiler ? Onu öyle sevip de, ona dost olmak varken, belki bu halini tedavi ettirebilmek varken ne yaptılar ? Dışlamayı seçmediler mi ?...Hayır.. Sen erkeksin ! Erkek gibi ol dediler ve dayattılar !.. Sonuç hüsran idi…
İşte.. Şimdi de İslam’ın birleştirdği kardeşliklerde yaşananlar buna ne kadar yakın hissedebildiniz mi ? Sen Müslümansın ! Müslüman gibi davran !...diyerek asıp kesmek , biçmek.. terk etmek.. yalnız bırakmak… Siz Takvanızla o kardeşinize bunları yaparken , hiç düşünmez misiniz, kim bilir nerelerden geldi.. Kim bilir hangi ruh hali ile, hangi toplumsal baskı ile, hangi kaosları yaşarken yaptılar o hataları ?...Üstelik bunlar sokaktan geçen bu dünyanın insanlarından herhangi birileri de değiller.. Onlar Öz kardeşleriniz !.. Onlar sizinle aynı davayı savunan,imanını elinde sıkı sıkı tuttugu halde gene de kimi an , zaman ve mekanlarda hatalara düşebilen cann’larınız değil mi ?..
Ayağa kalkmak kolay.. Zor olan HAYATA kalkabilmektir oysa… Ayağa pek çoğu kalkabiliyor düştüğü yerden ama, Hayata çok azı kalkabiliyor… Yaşayamadıkları ne çok ayet var kim bilir.. Ve yaşamak için çırpınışlarına rağmen çaresizlikleri….
Süreç’lere bakmak lazım.. Süreçlere odaklanmak…İnsanların yürüyüşlerine.. Yaptıklarına…Yapmaya çalıştıklarına…Çünkü onlar
KİR değiller, KİR’liler.. Dünya ise onlardan daha temiz değil…O yüzden, dünyaya o kadar değer veren insanların, İnsana değer vermemeleri anlaşılabilecek gibi değil….Kir yoldur bilene.. Gidebilene, durabilene, dönebilene..
Namazı günde beş vakit kılarız, lakin günde beş vakit zina yapmayız, günde beş vakit hırsızlık yapmayız, günde beş vakit yalan söylemeyiz, günde beş vakit karşımızdakileri aldatmayız… Şimdi 5 vakit namaz kılan Allaha inanan ve günahlardan kaçan bir insan GÜNAH işlediği zaman ; onların BİR TEK GÜNAHLARINA BAKARAK YARGILAYANLARA SESLENİYORUM :
Peki onun onca iyiliği ?
Onca olumlu özelliği ?
Hani bir arkadaşınız sıkışmıştı ve dışladıgınız, hayatınızdan çıkarttığınız, yargıladıgınız o arkadaşınız ; sıkışan Müslüman için etraftan para arıyordu…Bir başka zaman bir fakirin ev kirası için çırpınıyordu.. Bir ihtiyaç sahibine elbise almıştı.. Bir aç’ı doyurmuştu…
Şiz dünya kadar iyiliğin, erdemin içinde; cımbızla günahını seçeceksiniz ve adama etiketi vuracaksınız öylemi?
Peki
Allah böyle mi davranıyor onlara ?....
Şimdi bunları bir yana bırakıp, karşınızdaki insanların yaptıgı hatalara takılamazsınız.. Takılıyor ve dışlıyorsanız, ilişkinizi dostluğunuzu kesiyorsanız, dininizin sizden beklediği GENİŞ KUŞATICI DOST en önemlisi ÇÖZÜM ÜRETİCİ modelini üzerinizde taşımıyor oluşunuz sizi rahatsız etmeli oysa !...
Şimdi kim günahkar kim dindar..
Düşünmez misiniz..
Akletmez misiniz …
Elbette Allah, hatalarından dolayı müminleri hesaba çekecektir. Bu yüzden onları kurtarmak için , yaralarına merhem olabilmek için, hatalarını düzeltebilmeleri için ne yapmalıyız sorusunu sürekli kendimize sormamız , gafletten uyanmamıza vesile olabilir. Kurtarmak için, kurtulmuş olmak, örnek bir Müslüman olmanın olmazsa olmaz bir koşuludur.
Unutmayalım,
başkalarına karşı değişik yüzler takınanlar, er ya da geç kendi çehrelerini unuturlar !... İşte o vakit , yüzünüze ilahi bir kırmızı kart çarpar er geç
‘’Feeyne Tezhebün!!! ‘’ diye size seslenen …
Bir futbol maçında oyuncu 2.sarı kartta oyundan atılırken siz kardeşlerinizi kaçıncı sarı kartı göstermeden oyunculuk yaşamına son verdiğinizi hiç düşündünüz mü ? Peki ya ; Allah Kırmızı Kartı göstermeden önce TEVVAB kartını gösterip hala insana SÜREÇ / ŞANS tanırken siz kardeşlerinize hangi merhamtle yaklaştığınızı sorguladığınız oldu mu ?Yoksa Şeytan’ın aceleciliği mi bulaştı o ÇOK TAKVALI ayaklarınıza ?..
İslamın bizden istediği ideal insan modeline ters hareketlerde, davranışlarda bulunanlara karşı çıkartılmış bir ilahi ikazdır o kırmızı kart!.. Evet size.. Sadece size ısrarla sorar ‘’Nereye Bu Gidiş ?!!! ‘’ İnanç sahiplerinin şakaklarını zonklatması gerekmiyor mu ne dersiniz ?...
Yağmur Sancak
06.09.2009