Konu Başlıkları: SÖZÜN ÖZÜ
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 13 Eylül 2009, 23:35   Mesaj No:1

FATİH KARAN

Medineweb Acemi Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:FATİH KARAN isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 6929
Üyelik T.: 09 Şubat 2009
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:97
Mesaj: 19
Konular: 6
Beğenildi:0
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart SÖZÜN ÖZÜ

SÖZÜN ÖZÜ

"Söz" arapçada “kelam” olarak ses bulur. Manası “kelam” olarak geçen söz köşkünün tuğlalarını oluşturan “kelime”, ve bunların da muhafaza edilip arşivlenmesinde ilk ve son rolü oluşturan “kalem” de aynı kökten türemiştir. Öyle ki Allah (c.c.) Kur’an’ da çok önem arzettiğini betimlemenin bir yöntemi olan yemin ‘vav’ ını (güneş için, ay için, gök için, yer için, zamanın belirli anları için) vurgu yaptığı gibi “kalem” içinde kullanmıştır ve bu kavramın insan için ne kadar önemli olduğunu vurgulamıştır.

Hemen sonrasında ise onun yazmış oldukları kelimelere yemin olsun diye giriş yapmıştır. Kalem suresine “Nun ve’l kalemi veme yesturun” (Kalem:1) "Kaleme ve yazdıkları kelam üzerine yemin olsun" diye katından biz insanlara lütufta bulunan Allah (c.c.) söz kelimesini “Kendisinde hiç şüphe bulunmayan” (Bakara:2) edasıyla başladığımız Kur’an’ da yüzden fazla zikretmesinin ve zikredilmesini istemesinin elbetteki nüzul-ü şerefinin sebebi aşikardır.

Yarattıklarını söz ile muhatap alan Allah (c.c.) Hz. Adem (a.s.)’ in öğrendiği sözlerle meleklerden üstün kılındığını ıspatlamış ve işlediği günahtan kurtulup affedilmesine sebep olacak tevbeyide yine öğrettiği sözler ile kabul buyurmuştur. “Fakat Adem Rabbinden aldığı bir takım kelimelere sarıldı, (Allah’) da onun tevbesini kabul etti. Çünkü O, evet O’ ydu tevbeleri kabul etme makamında olan, her işinde merhamet sahibi olan” (Bakara:37)

Hz. Musa (a.s.)’ a kor gibi alev alev yanan bir ağaçtan seslenen Allah (c.c.), Hz. Nuh (a.s.), Hz. Süleyman (a.s.), Hz. İsa (a.s.), Hz. İbrahim (a.s.) gibi diğer tüm peygamberlerini de muhatap alırken kelam ile hitap etmiştir, Peygamberlerin kavimlerine seslenmelerini de “gul” de ki kelamı ile muhatap almalarını bildirmiştir.

Hatibin söylediği sözün muhatabında değer bulması için etkili söylem gücünün varlığına inanması gerekmektedir. Elbette ki sözü biz söyleriz, tesirini Allah (c.c.) bırakır. Fakat muhatabın gönlünde güller açacak sözleri söylerken tesirini etkili kılması için Allah (c.c.)’ tan dua ile rücu ettiğimiz vakit (Ye eyyuhellezine amenu lime tegulune mele tef’elun) “Ey iman edenler; yapmayacağınız şeyi neden söylersiniz?” ayetinide mihenk kabul etmek gerekmektedir. Sözünüzde etki istiyorsanız eyleminizdeki tepki ile güçlendirin ki sözünüz öze varsın. Öyle ki yürek dilini kullanmadan söylenen sözün, muhatabın kalbine nakşetmesini beklemek, söze de, sözün sahibine de, dinleyene de haksızlık etmekten daha öteye gitmez. Hatibinden dört kanatlı kelebek gibi çıkan söz, misafirini ağarlayacak ev sahibinin yüreğinde gülleri açmış vaziyette beklenmiyorsa ikramdan söz etmekte haksızlık olur. Çünkü söz nereden çıkarsa oraya varır. Dudaktan çıkan söz kulakta kalır. Yürekten çıkan söz ise yüreğe varır.

Sözün özde var olunca karşı konulamayacak bir güç olacağına inanan şairimiz Yunus Emre’ de ;

Söz ola kese savaşı,
Söz ola kestire başı,
Söz ola ağulu aşı,
Yağ ile bal ede bir söz.

Dörtlüğünde betimlediği gibi Peygamber (s.a.v.)’ in tek sözü ile karşı konulması mümkün görünmeyen bir savaşa, daha başlamadan önce son verilmesi de, Yavuz Sultan Selim’ in tek kelamı ile başağa durmuş kellelerin vurulması da, nice ikram ve davetlerin, içinde bulunmayan hoşnida tatlı bir söz ile amacına ulaşamaması ve ikramsız bir muhabbetin sakinlerinin gönül payitahtında ne çiçekler açtığına da şahit olunmuştur.

Sözlerinin tesirini yaşantılarına aktaran Hz. Hamza (r.a.) ve Hz. Mus’ab (r.a.) hakkında inzal olup nüzul sebep bulan ayette de Allah (c.c.); “Mü’minler içerisinde Allah (c.c.) adına verdikleri söze sadık kalan nice yiğitler var. Onlardan kimi kendini adak olarak sunmuş, kimi de sırasını beklemektedir fakat asla sözünden dönmemektedir.” (Ahzap:23) buyurmuştur.

Yaradılanların malikine, Yaratılana söz ile hamdetmeyi, söz ile af dilemeyi öğreten sözün sahibine Hamdolsun. Hamdolsun O' na ki, ona hamdetmemiz için bizden razı olacağı ibadet yolunu da öğretti ve yarattıklarını kelam ile muhatap aldı, muhataplarından söz alarak hayat yoluna başlamayı nasip etti. Bizleri yoktan var etti ve varlığından haberdar etti. Yarattıkları içerisinde bizleri en şerefli kıldı. “Biz insanı Ahseni takvim üzere yarattık” (Tin:4)

Bunca nimeti verene öğrettiği kelam ile; O' na "hamdolsun...
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi FATİH KARAN 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
ALLAH SEVER (1) Makale ve Köşe Yazıları FATİH KARAN 2 2297 10 Nisan 2010 01:08
KUR’ ANA SORU SORUN Makale ve Köşe Yazıları FATİH KARAN 6 2407 20 Ocak 2010 02:15
MUTEDİL OLMAK Makale ve Köşe Yazıları Yitiksevda 2 2363 13 Eylül 2009 23:39
İŞİTTİK, YA İTAAT ETTİK Mİ? Makale ve Köşe Yazıları Mihrinaz 6 2871 13 Eylül 2009 23:37
SÖZÜN ÖZÜ Makale ve Köşe Yazıları Yitiksevda 1 2260 13 Eylül 2009 23:35