25 Eylül 2009, 17:27
|
Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 9822 Üyelik T.:
20 Ağustos 2009 Arkadaşları:0 Cinsiyet: Mesaj:
196 Konular:
26 Beğenildi:2 Beğendi:0 Takdirleri:10 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | kurandaki kavramlar: hikmet kavramı kurandaki kavramlar: hikmet kavramı HİKMET (1. bölüm) Kur'an'i kavramlar arasında en çok tartışılanlardan biri de hikmettir. Hikmetin bugüne değin çok çeşitli tanımları yapılmıştır, öyle ki bunlarının sayısının 22'lere kadar çıktığı bilinmektedir. Elbette bir kavramın, içinde bu denli fazla anlamı nasıl barındırabildiği sorulmalıdır. Pek çok kavramsal tartışmada olduğu gibi, hikmet konusunda da, yorumcunun bağlı olduğu mezhep veya düşünce akımının, nefsin ve diğer yanıltıcı faktörlerin kavrama farklı anlamlar yüklenmesinde etkin olduğu görülmektedir. Halbuki adil ve kist sahibi ilim ehlinin üzerine düşen, Kur'an'i kavramları, olduğu gibi almak ve ulül-elbab olmanın gereği olarak, gerçeğine uygun şekilde aktarmaktır. Bu durumda yapılması gereken şey, elbette öncelikle Kur'an'a müracaat etmektir.
'Hikmet' kavramı, Kur'an'da, orjinal şekliyle pek çok yerde geçmektedir. Farklı surelerde hikmet kavramının benzer kullanımları olduğu görülmekle birlikte, kavramın gerçek anlamını yakalamak için köşe taşı fonksiyonu gördüğüne inandığımız ayetlere bakmamız gerekir. Bunlar sırasıyla Bakara: 269; Nahl: 125; Bakara: 129; Kamer: 5; Ahzab: 34; Ali-İmran: 81 ve İsra: 39. ayetlerdir. Bakara: 269. ayette Allahu Teala: "Dilediğine hikmeti verir ve kime hikmet verilmişse ona büyük bir hayır verilmiştir. Bunu ancak akıl sahipleri anlar" buyurmaktadır. Burada adı geçen 'hayrın' ne olduğu konusunda daha net bir anlayışa sahip olmak için hemen Nahl: 125. ayete müracaat edilmelidir. Bu ayette de Allahu Teala: "Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır; ve onlarla en güzel şekilde mücadele et" buyurmaktadır. İşte bu iki ayet, hikmetin 'ne olduğu' konusunda bize bir ön bilgi verecektir.
Lokman Suresi 12. ayette Lokman (A.S.)'ın kendisine verilen 'hikmete' şükretmesinin istendiğini de göz önünde tutarsak ilk bakışta şu sonuca ulaşmamız mümkün olur. "Hikmet öyle bir şeydir ki, ona sahip olan büyük bir hayra da sahip olmuş olur. Bu hayır, öyle bir şey olmalıdır ki, örneğin Allah yoluna çağrı yapılırken, bu hassaya/bilgiye/özelliğe sahip olunması istenmektedir. 'Özlü Sözler'iyle bilinen Büyük hakim/hekim Lokman (a.s.) ise hikmet sahibi kişilik olarak anılmaktadır. O halde hikmet, "kişiye verilen belli bir hassa/özelliktir" ve bu özellik o kişinin seçkinliğinin nedenidir. İşte bu noktada Bakara: 129. ayetin dikkate alınması gereklidir. Ayette "içinizden, size ayetlerimizi okuyan, sizi temizleyen ve size Kitabı ve Hikmeti öğreten ve bilmediklerinizi öğreten bir elçi gönderdik" denilmektedir. Bu ayet, hikmetin Kitap'tan ayrı bir şey olduğunun delilidir ve "Kitabı ve Hikmeti öğreten" kalıbı, klişe halinde Kur'an'm farklı yerlerinde geçmektedir (Bakara: 129, 151; Ali İmran: 164; Cuma: 2) Aynı şekilde Ahzab : 34. ayette de Ehl-i Beyt'e hitaben: "evlerinizde okunan Allah'ın ayetlerini ve Hikmeti anın!" denilmektedir. Hikmetin Kitap'tan ayrı bir şey olduğu gerçeğine ulaştıktan sonra da derhal Ali İmran: 81. ayete başvurulmalıdır. Burada Allahu teala yeminle, "bütün peygamberlere Kitap ve Hikmeti verdiğini" söylemektedir. Yani bu ayette, bütün peygamberlerin hikmet ile donatılmış oldukları bildirilmektedir. Evet, hikmet kavramının özüne vakıf olmak için öncelikle referans alınması gereken ayetler işte bunlardır.
Kaynak: İktibas Dergisi, Sayı: 201
|
| |