"saatler israilin iyiliği için çalmıyor"
"Saatler İsrail'in iyiliği için çalmıyor!"
İsrailin son günlerde Müslümanların en kutsal yerlerinden biri olan mescid-i aksaya kilit vurarak içeride Müslümanları mahsur bırakması, Müslümanların mescid içerisine girerek ibadetlerini yapmalarına engel olması, son olarak Konya semalarında yapılmakta olan hava tatbikatından İsrailin çıkarılması bütün bunlar Allah’ın izniyle saatlerin İsrail için iyi çalmadığını gösteriyor. Çünkü bölgede İsrail zulmü arttıkça Müslümanların bölgedeki gelişmelere karşı ortak hareket etmeleri gerektiği bilincini geliştirmektedir. Artık dünyanın her tarafında özellikle ülkemizde hemen, hemen her ilde protesto eylemlerinin olması, Müslümanların bu konuyu gündemlerine almaları gelecek açısından hayırlara vesile olacak İnşallah.
Başlıkta kullandığım “Saat İsrail'in iyiliği için çalmıyor!” sözü (İsrail başbakanı Ehud Olmert)’e ait.
Kâfirin hakkı söylediği olur mu?..
Elbet teki kâfir de olsa zaman zaman hakkı ifade eden sözler söyleyebilmektedirler. İşte eski İsrail başbakanının söylemiş olduğu sözde bu kabilden doğrudur. Doğrudur genelde tüm Müslümanların özelde de Filistinli Müslümanların her zaman mücadelesini vererek söyledikleri söz budur “İsrail diye bir devlet yoktur, velev ki olsa bile ortadan kaldırılacaktır”
Söylenilen söz kim tarafından söylenilirse söylenilsin hiç önemli değildir, önemli olan söylenilen sözün ne anlama geldiğindedir. Hz. Ali(ra)’ın ifadesiyle “sözü söyleyene değil söylenen söze bakın”. Ayrıca söylenilen sözün itiraf mahiyetinde olması ve bununda zulmeden düşman tarafından söylenmesi daha dikkat çekicidir
Kur-an’dan az çok haberi olanlar bilirler ki, şeytan hakkı inkâr etmiyor, yani Allah’ı ve Allah’ın gücünü reddetmiyor, “Senin izzetin adına andolsun...(Sad:82)”
Ahireti inkâr etmiyor, “Rabbim, öyleyse onların dirileceği güne kadar bana süre tanı.(Hicr:36)”
Hesap ve ceza gününü inkâr etmiyor her şeyden önemlisi gerçektende Allah’ın razı olduğu Muhlis kullarına hiçbir şey yapamayacağını sadece vesvese verebileceğinin itiraf ediyor, “Ancak onlardan muhlis olan kulların müstesna." (Hicr:40)”.
Şimdi şeytanın yeryüzündeki temsilcileri olan Müslüman düşmanları başta büyük şeytan ABD ve İsrail olmak üzere bütün şer güçleri şeytana adeta rahmet okutacak duruma gelmişlerdir. Onlar hakkı inkâr ederek, Allah’ın gücünü ve kuvvetini inkâr ederek, göndermiş olduğu peygamberlerini öldürerek veya reddederek, kitaplarını tahrif(Tevrat ve İncil) ederek, son peygamber Hz. Muhammed(sav)’ı ve Kur-an’ı inkâr ederek genelde tüm insanlığa özelde de İslam ümmetine her türlü kötülüğü reva görerek şeytanlıklarını işlemektedirler.
İnsanlık tarihine baktığımızda saatin ibresi hep inananlardan yana, hakkı yaşatanlardan yana işlediğini görürüz. Peygamberlere ve onların getirdiklerine gerçekten inananlar kurtulmuş onlara karşı şeytanca politikalar güdenler hep yok olup tarihin çöplüğünde yerlerini alarak kaybolup gitmişlerdir. ABD, İsrail gibi insanlık düşmanı olan devletlerin yok olup gitmeleri tarihin tekerrürü olarak karşımıza çıkacaktır İNŞALLAH!..
Tarihin derinliklerine gömülmüş olan firavunlar akıbetlerinin iyi olmadığını son dönemlerinde görmeye başladıklarında itiraf etmeye başlar itirafta bulunurlar. Böylesi itiraflar ilk değildir mesela: Hz. Musa(as)’ın firavunu son anında: “…Sular onu boğacak düzeye erişince (Firavun): "İsrailoğullarının kendisine inandığı (ilahtan) başka ilah olmadığına inandım ve ben de Müslümanlardanım" dedi. (Yunus:90)”. Bu itirafı kabul edilmedi ve cesedi âlemlere ibret olması için Allah tarafından korundu.
Şimdi isimleri farklı olsa bile aynı firavun İsrail başbakanı Ehud Olmert o da sonunun geldiğini, boğulmak üzere olduğunu fark etmiş olacak ki, şu itirafta bulunuyor: “Saat İsrail'in iyiliği için çalmıyor!”
“ALLAHU EKBER” bundan daha iyi bir itiraf olabilir mi? Müslümanlar açısından…
Bütün güçlerine, ihtişamlarına, teknolojilerine, silahlarına, yandaşlarına rağmen. Müslümanlara bundan daha güzel bir ramazan armağanı ne olabilir ki, inşallah bunun bayramını da Allah Müslümanlara yaşatacaktır. Burada bir şeye dikkat çekmek istiyorum ortada bir süreç var ve şerefli Filistin halkının ve onlara gerek maddi gerekse manevi yönden yardım ederek bu güne kadar bu şanlı mücadeleyi yürütenlerin dünyanın en güçlü silahlarına ve ekonomisine sahip olan zalim güçleri nasıl dize getirdiklerinde bahsediyorum. Yoksa her şey bitti firavun öldü zulüm bitti gibi bir düşüncem yoktur.
Dün Musa’nın firavunu, bu günkü dünyanın firavunu yarın da var olacaklarıdır kıyamete kadar hak ve batıl mücadelesi bitmeyecek ve isim değişiklikleriyle de olsa fakat aynı mantı, aynı yöntemle devam edecektir. Ve zafer tarihin her döneminde olduğu gibi inananların olacaktır. Önemli olan burada Müslüman’ım söyleyenlerin duracakları saftır, nerede durduklarıdır.
Nasihatlerin musibetlerden evla olması dileğiyle.
Abdulhelim almalı
a_h_almali@mynet.com
www.medineweb.net