16 Ekim 2009, 15:04
|
Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 10978 Üyelik T.:
14 Ekim 2009 Arkadaşları:0 Cinsiyet: Mesaj:
9 Konular:
5 Beğenildi:0 Beğendi:0 Takdirleri:10 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Cahillerle tartışmayın zira görenler… Cahillerle tartışmayın zira görenler… CAHİLLERLE TARTIŞMAYIN ZİRA GÖRENLER… ‘’Sen af yolunu tut, iyiliği emret, cahillerden yüz çevir. Eğer şeytandan bir kışkırtma seni dürterse, hemen Allah’a sığın. Şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.’’ Kur’an-ı Kerimdeki bu ayetler bizlerin cahillerden yüz çevirmemizi, iyiliği emretmemizi/önermemiz ve af yolunu tutmamızı emir buyurmaktadır. Toplum olarak tartışmaya çok meraklı olduğumuzu ifade etmeliyim. Ancak tartışılacak kişiyi iyi seçmek gerekmektedir. Eğer karşımızdaki kişi doğruya ulaşma adına bir arayış içinde ise zaten problem yok demektir. Bu kişi verileri değerlendirerek doğruyu tespite çalışacak, takıldığı noktaları tekrar tekrar değerlendirerek ve araştırarak sağlıklı/sahih bir sonuca ulaşmaya çalışacaktır. Bazı insanlar değişime, gelişime ve yeniliğe karşı tamamen kapalı durumdadırlar. Bu insanlar dışarıdan gelen yeni fikirlere, düşüncelere, gelişmelere karşı içe kapanmayı ve var olan statik içyapılarını ve düşünsel yapılarını korumayı tercih ederler. Bu insanlar kendi iç dünyalarında yaşar ve zamanla bu içyapılarının katılaşmasıyla tekdüze ve sabit düşüncelere sahip olurlar. Bu kişiler at gözlüğü takan ve kendi düşüncesi dışındaki bütün düşünceleri düşman gören bir zihni yapıya sahiptirler. Eğer karşımızdaki kişi yukarıda ifade edilen; kendi bildiğinin tek/ değişmez doğru olduğunu düşünen, vahyi bilgi dışında mutlak doğrunun ol(a)mayacağının farkında olmayan, değişime ve gelişime kapalı bir kişi ise bu durumda yukarıdaki ayetlere göre hareket etmek durumundayız. Ayette dikkatle baktığımızda aşama aşama gelişen bir davranış sürecinin olduğunu görebiliyoruz. Öncelikle ‘’Sen af yolunu tut…,’’ Yaşadığımız toplumsal hayatta zaman zaman cahil insanların hakaretlerine, patavatsızlıklarına, küfürlerine muhatap olabiliyoruz. Onların kaide ve edep tanımayan suallerine/davranışlarına/ değerlendirmelerine maruz kalabiliyoruz. Cehaletinden dolayı bu eylem ve söylemleri yaptığını düşündüğümüz bu tür kişilere karşı öncelikle af yolunu tutmanın cehaletle mücadele yolunda önemli bir adım olduğu kanaatindeyim. Şayet kişideki bu olumsuzluklar devam ederse bu durumda ayetin devamı olan ‘’ …iyiliği emret…’’, şiarı devreye girmelidir. Problem eylem ve söylemde bulunan kişiye iyiliğin emredilmesi/ önerilmesi, bunun da şefkat/ merhamet ve hilm ile yapılması gerekmektedir. Aynı zamanda haklı/haksız mücadelesine de girmemeye özen gösterilmelidir. Bu özelliklere sahip insanlarla yapılacak diyaloglarda elbette iyilikle muamelede bulunmak cahil ve cehalet ile yapılacak mücadelenin ikinci aşamasıdır. Bütün çabalara rağmen yine de cahil kişi tartışmayı sürdürmeye çalışıyorsa – ki genelde öyle olur- bu durumda ise ‘’… cahillerden yüz çevir.’’ Emrine göre hareket edilir. Burada cahille iletişim/ mücadele kesilir ve ondan yüz çevrilir, muhatap olunmaz.
] Yüce Rabb’imiz A’raf suresi 200. Ayette de bizlere uyarılarda bulunmakta ve ‘’ Eğer şeytandan bir kışkırtma seni dürterse, hemen Allah’a sığın.’’ buyurmaktadır. Nitekim tartışmalar insanları kendine bir mıknatıs gibi çekmekte, haklı/ haksız mücadelesi şeytani duyguları kabartmakta ve bu süreç insanın, insani değerlerini yitirmesine kadar uzayabilmektedir. Cahillerle tartışmanın ilim sahibi insan için sosyal açıdan oluşturduğu en önemli problemlerden biri kanaatimce şudur: Tartışma sürecinde tartışanların izleyen/dinleyenler tarafından değerlendirilmesidir. Bu noktada çok önemli anlamlı bulduğum bir atasözü durumu özetlemektedir. ‘’cahillerle tartışmayın. Zira dışarıdan bakanlar sizi ayırt edemeyebilirler.’’ |
| |