Konu Başlıkları: Politik zalimlerin dersim gafı
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 23 Kasım 2009, 11:39   Mesaj No:1

ABDULLAH ALMAZ

Avatar Otomotik
Durumu:ABDULLAH ALMAZ isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 10978
Üyelik T.: 14 Ekim 2009
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 9
Konular: 5
Beğenildi:0
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Politik zalimlerin dersim gafı

Politik zalimlerin dersim gafı

POLİTİK ZALİMLERİN DERSİM GAFI

Toplumumuzda siyaset yapanlar, politika ile ilgilenenler içinde, zamanın ruhu değişmesine rağmen, hala geçmişte yapılan katliamları savunanlar, zalimlikleri övenler ve alkışlayanlar vardır.

Malum hükümetin Kürt sorunu eksenli demokratik açılımı çerçevesinde 10 Kasım 2009 tarihinde mecliste yapılan ön görüşmelerde bir partinin genel başkan yardımcısı partisini temsilen yaptığı konuşmada zulmü alkışlamak adına önemli sözler sarf etti. Bu sözleri daha çok görsel ve yazılı medyadan duyduk. Ancak ibretlik sözleri tekrar hatırlayıp verilen tepkileri yeniden değerlendirelim istiyorum.

‘’ Atatürk, terörle böyle mi mücadele etti arkadaşlar? Atatürk terörle mücadele ederken terörü yapanlarla, onların temsilcileriyle müzakere mi etti?

Onların temsilcilerinin sınırlardan elini kolunu sallayarak girmesine müsaade mi etti? Yoksa kararlılıkla mücadele mi etti? Yoksa terör örgütü mensuplarını kıskıvrak yakalayıp adalete mi teslim etti ve cezalandırılmasını mı sağladı? Atatürk sizin yaptığınızı mı yaptı?
Atatürk’ün ölüm yıldönümünde yapılan iş, aslında maalesef, Türkiye için üzüntü vericidir, ibret verecidir ve çok hazindir.
Atatürk Şeyh Sait’le müzakere mi etti? Dersim isyanını yapanlarla müzakere mi etti?

Onların sözcüleriyle, temsilcileriyle masaya mı oturdu? Bunların hiçbirini yapmadı arkadaşlar. Yabancı ülkelerin istihbaratından mı yararlandı? Hayır.

Türkiye’nin istihbaratından yararlandı ve kısa bir sürede bütün terör örgütlerini dize getirdi.

Değerli arkadaşlarım “Analar ağlamasın.” diyorlar. Maalesef, bu ülkenin anaları çok ağladı. Çok şehit verdik. Tarihimiz boyunca çok şehit verdik. Çanakkale Savaşı’nda 200 bin şehidimiz var. Hepsinin anası ağladı. Bir kişi çıkıp da “Analar ağlamasın. Biz bu savaştan vazgeçelim.” demedi. Kurtuluş Savaşı’nda analar ağlamadı mı?

Kimse çıkıp da “Analar ağlamasın. Biz şu Yunanlılarla anlaşalım.” dedi mi? Şeyh Sait isyanında analar ağlamadı mı? Dersim isyanında analar ağlamadı mı? Kıbrıs’ta analar ağlamadı mı? Bir tek kişi Türkiye’de çıkıp da “Analar ağlamasın diye, bu mücadeleyi durduralım.” dedi mi?’’


Şimdi bu metni okuduğumuzda söylemin neresinden bakarsanız bakın, ciddi anlamda çok problemli bir zihinsel yapı ile karşı karşıya olduğumuz bir vakıadır. Bu söylemi savunanların ellerinde imkân olması durumunda, günümüzde de nice nice Dersim’lerin, Şeyh Sait Kıyamı, Zilan Deresi olayları nedeniyle katliamların yaşanmaması için hiçbir neden yoktur.

Ancak ben bu zihni yapıdan çok konu ile ilgili tepkileri değerlendirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Dikkat edilirse tepkilerin genel olarak söylemin tamamına değil de sadece bir kısmına olduğunu görüyoruz. Dersimle ilgili sarf edilen sözlere.

Oysa durum çok vahim. Bu zihniyet kendilerine yönelik her tepkiyi kanla bastırmayı, katliam yapmayı şiar edinmiştir. Dolayısıyla konuşmanın tamamını okuduğumuzda bu anlamda yapılan tüm zulümleri, tüm katliamları savunduğunu görürüz.

Dolayısıyla tepkilerin sadece Dersim’le sınırlı olmaması gerekir. Tepkilerimizi gösterirken zulmün tamamına yönelik olarak ortaya koymalıyız. Şeyh Sait kıyamının sonucunda idam edilen öldürülen insanların da savunulması gerektiğini unutmamalıyız. Elbette Dersim olayları ile ilgili tepki haklı ve yerinde bir tepkidir. Ancak söylemin tamamını hedef olarak belirleyip ona göre tavır almak gerektiği kanaatindeyim.

Zaten özelde Türkiye’deki Müslümanlar genelde ise tüm dünyadaki Müslümanlar zulüm karşısında aynı tepkiyi gösterme noktasında sağlıklı bir duruş sergileyememekteyiz. Örneğin Filistin (Gazze) meselesinde gösterilen tepkiler, Ruanda’da, Etiyopya’da… vb. yaşanan vahşetler söz konusu olduğunda tepki ya hiç olmamakta ya da çok cılız olmaktadır.

Bu nedenle bizler Müslümanlar olarak her şeyden önce bir konuda net olmak zorundayız, tavrımız net olmalıdır.
Zulüm her kimden gelirse gelsin karşısında durmak ve zulme uğrayan her kimse onun yanında olmak.Aslında bu bir peygamberi duruştur. Eğer dikkat edilirse bütün peygamberlerde bunun örnekleri görülebilir. Aynı şekilde Hz. Muhammed’de de bunun örneklerini görürüz. Hılful füdulda yer almasını da bu anlamda değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum.

Bu noktada söz konusu konuşmayı yapan şahsa sanırım bir de minnet borçluyuz. Sebebi de şu, onlarca yıl önceden yapılmış olan bir katliamı (bilmeden) gündeme getirip, o olaylarda nelerin yaşandığının gün yüzüne çıkmasını sağlamasıdır. Yoksa bir çoğumuz Dersim’de 13binden fazla insanın gerekçesiz bir şekilde katledilmiş olduğunu nereden öğrenecektik… Yine binlercesinin zorunlu göçe tabii tutulduğunu ve gittikleri yerlerde heder olduğunu nasıl hatırlayacaktık… Bu konuşma ile aynı zamanda mensubu olduğu partinin düşünsel anlamdaki değişmezliğini bir kez daha deklare etmiş oldu
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi ABDULLAH ALMAZ 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Politik zalimlerin dersim gafı Makale ve Köşe Yazıları KARAKÖSE 2 1992 23 Kasım 2009 11:39
Düşünceler ve değişim Makale ve Köşe Yazıları Yitiksevda 1 2082 05 Kasım 2009 12:13
Hakkı/doğruyu savunmanın adabı Makale ve Köşe Yazıları ABDULLAH ALMAZ 5 2387 27 Ekim 2009 11:09
Kur’an-i kavramları nasıl anlamalıyız? Makale ve Köşe Yazıları Yitiksevda 1 1859 22 Ekim 2009 11:41
Cahillerle tartışmayın zira görenler… Makale ve Köşe Yazıları Yitiksevda 6 3800 16 Ekim 2009 15:04