Durumu: Medine No : 10862 Üyelik T.:
01 Ekim 2009 Arkadaşları:1 Cinsiyet: Yaş:66 Mesaj:
489 Konular:
86 Beğenildi:3 Beğendi:0 Takdirleri:62 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Kur'anda geçen veli sözlerinden neler anlamalıyız? KUR'ANDA GEÇEN VELİ SÖZLERİNDEN NELER ANLAMALIYIZ? Bugün kurandan veliler sözcüğünden yola çıkarak, Allah neler anlatmak istiyor onu anlamaya çalışalım. Önce şu ayete bakalım.
(Araf sur.3: Rabbinizden size indirilene uyun; O'nun berisinden bir takım velilerin ardına düşmeyin! Siz ne kadar da az öğüt alıyorsunuz.)
Bu ayette veli sözcüğüyle kimlerden bahsediyor önce onu düşünmeliyiz, daha sonra kurandan diğer ayetlerle karşılaştırdığımızda her şey ortaya çıkacaktır. Şimdide yazacağım ayetler üzerinde lütfen düşünün.
(Rad sur.7: Kâfirler diyorlar ki: Ona Rabbinden bir mucize indirilseydi ya! (Hâlbuki) sen ancak bir uyarıcısın ve her toplumun bir rehberi vardır.)
(İsra sur.33: Allah'ın saygıya layık kıldığı cana haklı bir sebep yokken kıymayın. Kim haksızlıkla öldürülürse, onun velisine yetki/söz hakkı vermişizdir. Ama o da öldürmede sınır tanımazlık etmesin. Çünkü kendisine yardım edilmiştir.)
Yukarıda üç ayet yazdım, hepsinde geçen sözcük veli ya da benzer anlamlarda kullanılan rehber sözcükleri var. Ama anlamları birbirini tastiklemiyor, tam tersine birinde velilerin ardına düşmeyin, Rabbinden indirilen kurana uyun derken, Rad7 de ise her toplumun bir rehberi vardır dedikten sonrada İsra 33 de ise onun velisine yetki verildiği söyleniyor. Demek ki burada kullanılan tüm anlamlar birbirinden farklı olmalı, yoksa Hâşâ kuranda çelişki yaratmış oluruz tam tersini düşünürsek.
Açıklamaya geçmeden önce Türk Dil Kurumunun sözlüğüne bakarak Veli sözcüğünün günümüzde ne anlamlara geldiğine bakalım. ( Bir çocuğun her türlü davranışından sorumlu olan kimse. Din bilgini, ermiş, türbelerde yatan veliler… ) Osmanlıca sözlüğüne baktığımızda da pek fazla farklı bir şey görmüyoruz oradan da değişik olanları alalım.( Sahip, malik, muhafaza eden, baba ve babanın babası) Şimdide konuya açıklık getirmeye çalışalım Allah ın izniyle. Araf suresi 3. ayete bakalım. Allah, (O'nun berisinden bir takım velilerin ardına düşmeyin!) Önce Allah burada bizlere hangi konuda ve ne maksatla velilerin ardına düşmeyin diyor onu anlamalıyız ki, diğer ayetlerde bahsedilen veli ve rehberle ne anlatmak istiyor daha iyi anlayalım. Bu ayette anlatılmak istenen manayı vereceğim ayet örnekleri ile sizlerin yazdığımda anlayacağınızı sanıyorum. Bakın Allah neler söylüyor bizlere.
(Bakara 107: Bilmedi mi ki göklerin de yerin de mülk ve saltanatı yalnız Allah' ındır. Sizin için Allah'tan başka ne bir veli vardır ne de bir yardımcı.)
(Aliimran 122: Sizden iki takım, korku ile bozulmak üzere idi. Hâlbuki Allah onların velisiydi. Müminler yalnız Allah’a güvenip dayansınlar.)
(Araf 196: "Benim veli'm, o Kitap'ı indiren Allah'tır. O, hayır ve barış seven kulları koruyup gözetir.)
(Ankebut 41: Allah'ın berisinden veliler edinenlerin durumu, bir ev edinen dişi örümceğin durumuna benzer. Ve evlerin en güvensizi/en zayıfı elbette ki dişi örümceğin evidir. Keşke bilselerdi.)
(Şura sur.46: Onların Allah'tan başka kendilerine yardım edecek velileri yoktur. Allah'ın saptırdığı kimse için artık hiçbir yol yoktur.)
(Zümer 3: Gözünüzü açıp kendinize gelin! Arı-duru din yalnız ve yalnız Allah'ındır! O'ndan başkasını veliler edinerek, "biz onlara, bizi Allah'a yaklaştırmaları dışında bir şey için kulluk etmiyoruz." diyenlere gelince, hiç kuşkusuz Allah onlar arasında, tartışıp durdukları konuyla ilgili hükmü verecektir. Şu bir gerçek ki, Allah, yalancı ve nankör kişiyi iyiye ve güzele kılavuzlamaz.)
Şimdide yukarıdaki ayetlerden çıkan sonuca bakalım. Bu ayetlerde özet olarak şunları söylüyor, ayetlerden kısa alıntı yapmak istiyorum anlaşılması için. Allah tan başka veli ve yardımcı yoktur. Müminler yalnız Allah a güvensin ve dayansınlar, bizim velimiz kuranı indiren Allah tır, bizleri koruyup gözeten yalnız odur. Allah ın berisinden veli edinenler dişi örümceğin durumuna benzer, çünkü en güvensiz ev odur diyor Allah. İnananların velisi yalnız Allah tır. Allah tan başka yardımcıda yoktur. Bizi Allah a yaklaştıracağını söyleyerek veli edinenler için hükmü verecektir diyor ve onlar için yalancı ve nankör kişiyi iyiye kılavuzlamaz tanımını yapıyor. Dikkat edin hiç kimse veli dediği kimselere tapmıyor, onu Allah gibi görmüyor ama onun ardına düşüp onun her dediğini yaparak bizi Allaha yaklaştıracak onun rızasına kavuşturacak diye ardından gittiklerini söylüyor. Hatırlayın Rabbim şefaat tümden bana aittir demesine rağmen bu kişilerinde şefaat edeceğini söylemiyorlar mıydı bizlere? Onların mahşer günü bizlere yardım edecekleri anlatılmıyormu? Rabbimde bunu sakın yapmayın diye bizleri uyarıyor. Bu ayetlerden çıkardığımız sonuç olarak, hiç kimseyi bana ulaşmak için aracı kullanma diyor Allah. Sizleri doğruya iletecek, din ve iman adına güvenilecek, dayanılacak benim ve de size gönderdiğim kurandır diyor. Dikkat edin bir daha tekrar ediyorum, Allah a ulaşmak için kimseyi aracı koymayın, ardına düşmeyin doğruya sizleri kuran ulaştıracaktır diyor.
Şimdide Rad suresi 7. ayete gelelim ve sonundan bir alıntı yapalım. (sen ancak bir uyarıcısın ve her toplumun bir rehberi vardır.) Bu sözcükten ne anlamalıyız, hemen kurandan bu ayeti açıklayan ayetlere bakalım.
(İsra sur.71; Gün olur, insan gruplarından her birini kendi önderiyle çağırırız. O gün kitabı kendisine sağdan verilenler, kitaplarını okuyacaklar ve bir kıl kadar haksızlığa uğratılmayacaklar.)
Allah mahşer günü insan guruplarının her birini önderleri ile çağıracağını söylüyor, peki bu önderler kimler olabilir dersiniz? Velilerin ardına düşmeyin diyen Rahman acaba burada tam tersini söyler mi? Elbette hayır, eğer bunu savunursak farkında olmadan kuranda çelişki yaratmış oluruz. Aşağıdaki ayetler aslında her şeyi çok iyi açıklıyor. Birileri bu kelimeye kendilerince anlamlar verip kendilerini önder ilan edip, binlerce insanı peşlerinden koşturmuyorlar mı?
Bakara 124: Hani Rabbi, İbrahim'i bazı kelimelerle imtihana çekmiş, o da onların hakkını vermişti de Rab şöyle demişti: "Seni insanlara önder yapacağım." İbrahim, "soyumdan birilerini de" deyince Allah: "Benim ahdime zalimler eremezler." Buyurdu.
Secde 24: Sabrettikleri zaman içlerinden, bizim emrimizle doğru yola ileten önderler çıkarmıştık. Onlar bizim ayetlerimize gereğince inanıyorlardı.
(Maide suresi 109. ayet; Allah, resulleri bir araya getireceği gün şöyle der: "Size ne cevap verildi?" Şöyle derler: "Hiçbir bilgimiz yok. Gaybları en iyi biçimde bilen sensin, sen!")
Demek ki mahşer günü gönderdiği resullere soruyor ve verdiği cevap ise her şeyi bilen bizzat Allah olduğunu söyleyeceklerini belirtiyor. Burada İbrahim peygamberi insanlara önder yaptığını söylüyor Rabbim. Secde 24. ayette ise bu çok açık anlaşılıyor. Sabrettikleri zaman, bizim emrimizle doğru yola iletecek önderler çıkarmıştık onların içlerinden diyor Rahman. Toplumların liderleri Rabbin gönderdiği elçiler olduğu anlaşılıyor. Demek ki bir araya toplanacağımız gün geldiğinde, bizlere Rahmanın gönderdiği önderlerle yani peygamberlerle, birlikte onların şahitliğinde hesap görüleceği daha iyi anlaşılıyor. Fakat birileri bu sözlerin üzerinden kendilerini önder ilan etmekten çekinmiyorlar, onlar hesabını Rabbim e çok çetin vereceklerdir eminim. Bu sözlerimi daha da iyi anlayabilmeniz için lütfen şu ayeti okuyup iyice düşünelim.
İsra sur.15; Kim yola gelirse kendisi için yola gelmiş olur. Sapıtan da kendi aleyhine sapıtmış olur. Hiçbir günahkâr, bir başka günahkârın yükünü taşımaz. Ve biz, bir resul göndermedikçe azap edici değiliz.
Ayetin sonundaki cümle her şeyi açıklıyor, demek ki Rad suresi 7. ayette geçen her toplumun bir rehberi vardır sözünden bahsedilen rehber peygamberler olduğunu daha da iyi anlıyoruz. Bakın bu ayetlerden de bu söylediklerimi onaylıyor.
Tevbe sur.115. ayet: Allah bir topluluğa kılavuzluk ettikten sonra, sakınacakları şeyleri kendilerine ayan-beyan bildirinceye kadar, onların sapıklığına hükmetmez. Allah her şeyi hakkıyla bilendir.
Bu ayette geçen topluluğa kılavuzluk edecek, sakınacak şeyleri bildirecek, daha açıkçası onlara rehber olacak kimler olabilir, elbette peygamberler ve gönderdiği kitaplar. Bakın bu ayette bu konu ile ilgilidir.
(Araf sur.6.ayet: Yemin olsun, kendilerine elçi gönderilenleri muhakkak hesaba çekeceğiz; gönderilen elçileri de mutlaka hesaba çekeceğiz.)
Şimdi yazacağım ayet ise açıklamaya çalıştığım peygamberler yani rehberler konusuna bilgi veriyor.
Ali İmran 68: Doğrusu, insanların İbrahim'e en yakını, elbette onun izinden gidenler, şu peygamber ve inananlardır. Allah, inananların velisidir.
Ayete baktığınızda İbrahim peygambere en yakını onun izinden gidenlerdir diyor, yani onun tebliğ ettiği Rabbin kitabına uyanlardır. Ama ayetin sonunda yazımızın başında izah ettiğimiz din ve iman adına gerçek rehber ve sığınılacak, güvenilecek, dayanılacak bağışlayıcı tek dost veli olarak Allah kendisinin olduğunu açıklıyor. Şimdi yazacağım ayet ise bahsettiğimiz bu konunun üzerinde, bizleri düşünceye sevk edecek bir ayet.
(Müddesir sur.56: Ve onlar, Allah'ın dilediği dışında, öğüt alamazlar. Sakındırmaya ve affetmeye ehil olan O'dur.)
Dikkat edin Allahın dilediği dışında kimsenin öğüt alamayacağını söylüyor ve sakındırmaya ve affetmeye tek yetkili ve ehil olan ALLAH tır diyor. Ama yukarıda ne demiştik peygamberler bizler için bir rehberdir diyordu ayetlerde. Ayrıca her toplumun rehberleri olduğu açıklamasını yapıyordu. Rehber yani resul göndermedikçe hesapta sormayız açıklamasını yapıyordu. Son ayette ise bence anahtar ayet, rehber göndersek bile Allahın dilediği dışında kimse öğüt alamayacağını sakındırmaya ve bağışlamaya tek yetkili bizzat kendisinin olduğunu söylüyor Rabbim. Bu kısım önemli olduğu için tekrarladım.
Şimdide İsra suresi 33. ayette geçen velinin ne anlamda kullanıldığına bakalım. (onun velisine yetki/söz hakkı vermişizdir.) Burada geçen veli sözcüğünü vereceğim örneklerle daha iyi anlayacaksınız. Buradaki veli din ve inanç bakımından sığınılacak kişi değil, ama kendisinden sorumlu insan, anlamında kullanılmıştır. Örnekler verelim.
(Neml sur 49: Allah adına yeminleşerek şöyle dediler: "Ona ve ailesine bir gece baskını yapalım, sonra da velisine şöyle diyelim: Biz onların ailesinin öldürülüşüne tanık olmadık. Vallahi, doğru söyleyenleriz.)
(Bakara 282: …….Borç altına giren, aklı ermez yahut zayıf-çaresiz biri ise yahut yazdırmaya gücü yetmiyorsa, velisi adaletle yazdırsın. Erkeklerinizden iki kişiyi de tanık tutun……..)
Buradaki ayetlerden çok net anlaşılıyor ki bizlerden sorumlu büyüğümüz anlamında kullanılmış.
Şimdide buna benzer ama lider yönetici anlamında geçen ayetlere bakalım.
(Nisa 58: Şu bir gerçek ki, Allah size emanetleri, onlara ehil olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emrediyor. Allah size bu şekilde ne güzel öğüt veriyor. Allah Semî'dir, çok iyi duyar; Basîr'dir, çok iyi görür.)
(Nisa 59: Ey iman edenler! Allah'a itaat edin. Peygamber'e ve sizden olan ülülemre (idarecilere) de itaat edin. Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz Allah'a ve ahirete gerçekten inanıyorsanız onu Allah'a ve Resûl'e götürün (onların talimatına göre halledin); bu hem hayırlı, hem de netice bakımından daha güzeldir.)
Yukarıda geçen iki ayete bakalım. Birincisinde bizleri yönetecek insanları ehil insanlardan seçmemizi emrediyor, bu görevin mahiyeti de devamında zaten açıklanıyor. Bu görevi alan bir insanında bir devlet yöneticisi ya da buna benzer bir göreve seçilmiş bir insanın, adaletle insanları yönetmesi emrini veriyor, dikkat ederseniz aldığı görev konusunda adaletli yönetimden bahsediyor, yoksa bizleri Allah a yaklaştırması ya da din ve iman adına liderlik yapmasından asla bahsetmiyor. Eğer bundan bahsediyor dersek diğer ayetlerin hiçbirisini kabul etmemiş, doğru anlamamış oluruz, tam aksine kuran ayetleri arasında çelişki yaratırız.
Şimdi gelelim ayetin verdiği peygamberimiz örneğine. Bu ayetin içinde peygamberimizin de özellikle zikredilmesinin nedeni, peygamberimizin aynı zamanda o toplumun bir lideri, yöneticisi, aynı zamanda devlet başkanı olmasındandır. Dikkat ederseniz anlaşmazlığa düşüldüğünde onu Allah a ve resulüne götürün diyor ayet. Şimdi düşünelim bu ayetin demek ki anlatmak istediği iki amacı var. Birincisi peygamberimizin sağlığında herhangi bir anlaşmazlıkta ilk müracaat edilecek makam peygamberimiz olduğu anlaşılıyor, ama ya peygamberimiz yoksa? İşte işin ince noktası, yoksa din ve inanç konularında diğer liderlerine sorun demiyor dikkat ederseniz. O zaman Allah a bırakın diyor. Bu sözlerimden tatmin olmayan arkadaşlarımız olabilir, haklıdır da bu sözlerimi destekleyen bakın şu ayetler nasıl sözlerimi doğruluyor, yani günümüzde aramızda din ve iman adına bir anlaşmazlığa düştüğümüzde, hükmünü kime bırakmamızı istiyor Allah.
(Zümer sur.46: De ki: Ey gökleri ve yeri yaratan, gizliyi de aşikârı da bilen Allah! Kullarının arasında, ayrılığa düştükleri şeyin hükmünü ancak sen vereceksin.)
(Şura sur.10: Herhangi bir şeyde ihtilafa düştüğünüzde onun HÜKMÜ Allah'a bırakılır. İşte budur Rabbim olan Allah! Yalnız O'na güvenip dayandım; yalnız O'na yönelirim ben.)
Ayetleri okuduğumuzda ne kadar güzel anlaşılıyor, Allah anlaşamadığımız konuları bakın peygamberimiz varken yani yaşıyorken kendisine danışmamızı, daha sonraki dönemlerde de Allah a havale etmemizi, yani hükmünü ona bırakmamızı emrediyor.
Sanırım konu iyice anlaşılmıştır. Özet yapmak gerekirse dayanılacak ve ardından din iman ve inanç adına gidilecek, güvenilecek, sığınılacak VELİ yalnız benim diyor ALLAH. Hatta bana sizleri yaklaştıracağını söyleyenlere de inanmayın diyor. Bir başka veli ise bizlerin yetiştirilmesinden sorumlu kişiler ki ayetlerden çok net anlaşılıyor. Bir diğeri de peygamberler, onlarda bizlerin uyarıcı ve rehberleridir diyor ayetlerinde. Bizlerde peygamberlere gönülce en yakın olanlar, onlara uyanlar ve takipçileridir diye açıklık getiriyor. Allah müminlerin velisidir diyor kuran.
Son olarak tekrar hatırlatmak istediğim ve üzerinde durmak istediğim bir ayet var. Ankebut suresi 41. ayet önce tekrar yazalım.
(Ankebut 41: Allah'ın berisinden veliler edinenlerin durumu, bir ev edinen dişi örümceğin durumuna benzer. Ve evlerin en güvensizi/en zayıfı elbette ki dişi örümceğin evidir. Keşke bilselerdi.)
Yukarıdaki ayeti sizler okuduğunuzda ne anladınız? Doğrusu ben ilk okuduğumda çok fazla bir şey anladığımı söyleyemem. Dişi örümceği ve özelliklerini araştırdığımda ayetin önemini anladım ve Rabbin o muazzam örneğinin bizlere birer ibret nişanesi olması gerektiğini düşünerek, sizlere kısaca anlatmak istiyorum. Velinin ardına düşen onu Rabbin tabiriyle Allah a yaklaşmak için kullananlara verdiği örnek, dişi örümceğin evine sığınanlar gibidir diyor Rahman. Tabi bu ayetin, sanırım yakın zamana kadar tam anlaşılmadığını, günümüzde ilmin ve bilimin yardımıyla çok iyi anlaşılmış olacağını düşünüyorum. Bakın rabbim bizleri nasıl uyarıyor bu örneğiyle.
Dişi örümcek evini yalnız ve yalnız, barınmak için değil karnını doyurmak için bir kapan, bir aldatmaca olarak kullanırmış. Yaptığı dikkat çekici ve güzel ağına konan, sinek ya da böcekleri avlar ve yermiş. Dişi örümceğin evi erkek örümcek için dahi güvenilir değilmiş. Eşi ile çiftleşen erkek örümcek, eğer eşinden hemen uzaklaşmaz ve kaçmaz ise hemen onu öldürür ve yermiş. Düşünebiliyor musunuz Rabbin verdiği örneği. İşte din ve iman adına Rabbin kelamını bırakıp, veliler edinerek Allah a ulaşmaya çalışanların nasıl bir tehlike altında olduğunu sizce bu örnekten daha güzel nasıl anlatılır?
Zümer suresi 3. ayeti lütfen hatırlayalım ne diyordu Rabbim? (O'ndan başkasını veliler edinerek, "biz onlara, bizi Allah'a yaklaştırmaları dışında bir şey için kulluk etmiyoruz.) Demek ki hiç kimseyi Allah a yaklaşmak için kullanmayacaksın, ona ulaşmak için tek yol, Kuranın ipine sarılmak olduğu belirtiliyor. Rabbim böyle yol izleyenlere nasıl kızıyor ve bakın ayetin sonunda ne diyordu?
(hiç kuşkusuz Allah onlar arasında, tartışıp durdukları konuyla ilgili hükmü verecektir. Şu bir gerçek ki, Allah, yalancı ve nankör kişiyi iyiye ve güzele kılavuzlamaz.)
Bu yolu seçenlere Rabbim yalancı ve nankör olarak nitelendiriyor. Bizler hiç düşünmeden Rabbin ayetlerinden habersiz işin kolayını bulmuş, kendimize veliler, şeyhler edinmiş Allaha ulaşmaya ve bu yolla onun rızasını kazanacağımızı sanıyoruz. Onu öyle yüceltiyoruz ki Allah katında en doğru insan olduğunu söylüyor ve her şeyimizle ona güveniyoruz. Ardından düşünmeden, sorgusuzca gidiyoruz. Hâlbuki Rabbim ayetinde kimsenin ardına düşmeyin derken, kimin doğru yolda olduğunu yalnız ben bilirim diyerek, bizleri nasıl uyarıyor?
İsra suresi 84. ayet; De ki: "Herkes, kendi varlık yapısına uygun iş görür. Yolca daha doğru gidenin kim olduğunu Rabbiniz daha iyi bilir.
Bizler Kur’andan uzak yaşadığımızı yaşamımızda hep göstermişiz, zaten peygamberimiz mahşer günü bunu söyleyeceğini, şimdiden bizlere hatırlatıp dikkatimizi çekiyor Rabbim ve bakın ne söyleyecek diyor?
Furkan Suresi 30 ayet; Ey Rabbim! Benim toplumum bu Kuran' ı devre dışı tuttular.
Sizce Kur’anı devre dışı tutmadık mı? Rabbim her şeyden nice örnekler verdim demesine rağmen, bizlere kur’anda her şey yoktur diyenlere, beşeri ilaveleri kuranda göremeyince haklısınız kuranda gerçekten bakın bunlar, ya da şunlar yokmuş diyerek inanmadık mı? Rabbim yemin billâh ederek bu kitabı sizler için kolaylaştırdım demesine rağmen, birilerinin sizler Kur’anı anlayamazsınız onu veli insanlar anlar dediklerinde Rabbim e inanmamız gerekirken, beşerin sözlerine inanmadık mı? Onlara inandığımızdan, kitabı bizler anlayamayız dediğimizden, kitabı anlama, öğrenme yoluna gideceğimize, saygımızı yüksek bir yere asıp göstermedik mi? Bizler kendimizi arındıracak, temizleyecek, Allah a yaklaştıracak şeyhler, cemaat liderleri, veliler seçip kendimizi temize çıkarıp, bizler doğru yoldayız, hakkın yolundayız diyerek kendimizi temize çıkmış göstermiyor muyuz? Bakın Rabbim bu durumda olanları nasıl uyarıyor?
Necm 32:Ki onlar, ufak tefek günahlar dışında, günahın büyük olanından ve çirkin utanmazlıklardan kaçınırlar. Şüphesiz senin Rabbin, mağfireti geniş olandır. O, sizi daha iyi bilendir; hem sizi topraktan inşa ettiği (yarattığı) ve siz daha annelerinizin karnında cenin halinde bulunduğunuz zaman da. Öyleyse kendinizi temize çıkarıp-durmayın. O, sakınanı daha iyi bilendir.
Kur’anı rehber alan, bir başka kişinin ardından gitmez, kur’anı rehber alan veliler edinmez, Kur’anı rehber alanın velisi yalnız rabbimdir ona ulaşmak içinde Kur’anın ipine sarılır. Elbette kur’anı anlamak için yardımlar alınacak ve daha iyi bilenlerden istifade edilecektir bunda hiç şüphe yok. Eğer bizlere kuranı siz anlayamazsınız deniyorsa o kişiler Rabbin kelamından bizi uzaklaştırmak isteyen, beşeri yalanların ortaya çıkmasını istemeyenlerdir, bunu unutmayalım. Şükürler olsun ki artık Rabbin güneşi bir başka parlıyor, insanlar uyanmaya başladı. Önce Rahmanın kelamına ulaşmaya, anlamaya çalışıyor daha sonra da, daha iyi anlamak adına çabalıyor, uğraşlaş veriyor. Düşünebiliyor musunuz Rabbim elçisini bile hesaba çekeceğini bizlere hatırlatıyor, sizce bunun anlamı ne olabilir?
Ben Kurandan anladıklarımı sizlerle paylaşmaya çalıştım, benim yaptığım yalnız ve yalnız Rabbin ayetlerini hatırlatmak ve üzerinde bir bütün olarak düşünmektir. Bunu yaparken elbette hata yapabilirim. Sizlere düşen Kuranı anlayarak bol bol okuyup onu anlamaya çalışmaktır. Rabbim istemeden yapacağım hatalarımdan dolayı beni bağışla, affet. Bizlere gösterdiği yol, kur’anı bir bütün halinde okuyup daha sonra aklımızı çalıştırıp düşünmektir. Kuran dışından rehberler ve veliler edinmeden Rahmanın yolunu bulmaktır. Rabbim, bende bu emrini yerine getiriyorum ve senin rehberini anlamaya çalışıyorum, yaptığım ve yapacağım hatalarımı bağışla ne olur.
Rahman gönül gözümüzü açık, ayetlerine karşı kör ve sağır olmayan kullarından eylesin bizleri. SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] |