Âh Efendim, Can Efendim, Gül Efendim!
Gelirim ey dost; ayaklarım kanasa da dikenlerden dar kafeslerden kurtulup kırıp zincirlerimi yine Sana gelirim. Gelmesem Sana Sensizlikten yok olurum. Yolunda ölmek için Seni ararken Sende tükenmek için gelirim. Yalınayak başı açık dosta kavuşmanın hayaliyle çıktım yola. 'Gül'e doğru savurdu rüzgâr beni. Dağın bağrındaki ateşten kâinatı ısıtan güneşten sordum gül diyarını. "Güllerin Efendisi'nden destur almak için ne lâzım." dedim. O'nun adını duyunca; dile geldi dağlar ve taşlar tebessüm etti güneş. Hepsi bir ağızdan "Teri gül kokan Gül Sultanı'ndan kabul görmek için seher kapılarının önünde kul olasın bel kırıp boyun burasın. Hakk'a yönelip el pençe divan durasın." dediler. Sonra "İnsan olana saygı duyasın kırık gönüllerde tahtlar kurasın yaralı gönüllere muhabbetinle merhem olasın." diye nasihatte bulundular. "Hakk'ın sadık dostuna hidayetin güneşine inayetin gözbebeğine rahmetin timsaline rububiyet saltanatının dellâlına kâinatın muallimine Habib-i Zîşan'a ve O'nun âline ve ashabına milyon kere salât ve selâm olsun." dediler.
Âh Efendim Can Efendim Gül Efendim!
Dosta giden çile dolu yollarda getirdiğin huzura nurunun aydınlığına muhtacım. Bilirim kılâvuzu Sensin dosta çıkan yolların haritası Sana emanet edilmiştir gül coğrafyasının. Günahkâr bedenimi yüklenip azıksız bir heybeyle nuruna kavuşmak ve şefaatine ulaşmak için yöneldim kapına. Güneşin ağlayarak doğduğu bir vakitte sızlanışım vardır ney misali. Serin seherlerde uykularımı kaçıran hasretin vardır. Seni ararken rüzgâra döktüm derdimi. Sessiz bir 'âh'la kanatlandı kuşlar. Ağır ağır aktı mavi bir menzile doğru bulutlar. Kanayan gül yapraklarından yaralı bülbüllerden geldi selâmı baharın.
'Andım yine Seni her şey yâdımdan silindi
Hayalin gönlümün tepelerinde gezindi
Bu bir serap olsa da hafakanlarım dindi
Andım yine Seni her şey yâdımdan silindi.
Hayalini kurdum binlerce yıl uzaktan. Bir tebessümüne hasret kaldı günahkâr bakışlarım. Sen bir serap gibisin içimin çöllerinde; yaklaştıkça uzaklaşan uzaklaştıkça yaklaşan ve yakan... Hayalin bile serinliktir kavrulan ruhum için hayalin bile tat verir acıyan yüreğime. Adın geldiği ve ismin can olduğu zaman cümlelerimin özüne yok olur bütün düşmanlıklar ve savaşlar. İhtiyar dünya bin defa şahittir buna. Hz. Ömer'in öfkesi potanda eridi Efendim. Hz. Vahşi günahları için gözyaşı dökmeyi Senden aldığı nâmeyle öğrendi. Gel Efendim bir gece yarısı cesedime can olmak için gel damarlarıma aşkınla dolmak için gel! Ah Efendim andım yine Seni her şey yâdımdan silindi.
Alıntı.