Peygamber Efendim iz’in istiğfarı
İnsan topluma veya bir cemaatin başına gelen musibetlerde,
Muvaffakiyetsizliklerde kendi günahlarının sebep olabileceğini düşünebilir,
Ardından da sürekli tövbe ve istiğfarda bulunabilir ve Allah’tan
Kendi günahlarından dolayı bütün insanları helak etmemesini isteyebilir.
Bunun yanında umuma gelen musibet ve belalar karşısında
Yine istiğfarın külliyet kesbetmesi,
Yakarışların toplu olması da büyük önem arz eder.
Bizler bazı hadis-i şeriflerden
Efendimizin sürekli istiğfarda bulunduğunu biliyor ve hatta bazı ifadelerde
O’nun günde yüze varan istiğfarını okuyoruz.
Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)
Ümmetine örnek olması açısından istiğfar ediyor veya onların yaptığı
Ve yapacağı hatalara istiğfar ediyor olabilir.
Yoksa O’nun kendi günahlarına istiğfar ettiğini düşünmemiz doğru olmaz.
Bu konuda İmam-ı Rabbani hazretleri,
Efendim iz’in bu istiğfarını değerlendirirken "
Efendimiz sürekli terakki içerisinde olduğundan
Geride bıraktığı makamlara istiğfar ediyordu" diyor.
Efendimiz gibi Allah’ın en sevgili kulu böyle yapıyorsa
Biz ne kadar istiğfar etsek azdır.
Bundan dolayı ben her estağfurullah derken
Elfu elfi estağfurullah ve etubu ileyh demeliyiz ki;
Yani her istiğfar edişimizde binlerce istiğfar eylemiş olabilelim.
Evet, ne kadar tövbe etsek, ne kadar istiğfarda bulunsak da
Bir kul olarak vazifemizi tam yapmış sayılmayız.
Tövbe ve istiğfarın kullukta ne kadar önemli bir derinlik olduğunu gösteren
Ve önemli yaralarımıza işaret eden şu uyarı ne güzel
Evet, “Cehennemden korkarım.” deyip günahlardan kaçınmayan,
Cennete müştakım.” deyip amel-i Salih işlemeyen,
Peygamberi severim.” deyip sünnetlere karşı alâkasız kalan biri,
İddialarında ciddi olamayacağı gibi,
Ömrünü günah ve tövbeler arasında sürdüren, dolayısıyla da,
Hakk’a dönüşlerini isyanlar arası molalara benzeteceğimiz böyle insanların
Samimiyet ve hulûslarını kabul etmek de oldukça zordur.”