Hanelerimizi Daru-l Zindan Değil, Daru-l İslam Yapalım...
Evlilik, en genel ifade ile uhreviyata giden yola etkisi bulunan bir yaşam biçimidir.Zira doğru insan ile bu yola çıkıldığı taktirde, ahiret ayrı bir konu Dünyayıda cennete çevirmenin mümkün olduğu değişilmez bir realitedir.
Çevremizdeki evlilikleri dışardan gözlemlediğimizde, çiftlerin malesef değerler erozyonu yaşadığına şahit oluyoruz.
Bunun altında yatan sebeplerin başında dışsal faktörlerin evliliğe olan olumsuz etkisidir...
Bir insanın yuva kurma isteği, beşeriyetinin doğası gereği isteklerine cevap verebilecek bir sırdaşa, bir dosta, bir arkadaşa,
Dünyayı boşverin ahiret için bir yoldaşa bir dava arkadaşına olan ihtiyacına binaendir.
Kadın ve erkek.İki farklı kavram ama adı üzerinde "EŞ" yani birbirinden kopması mümkün olmayan tıpkı anne ile evlat, toprak ile su, et ile tırnak emsalleri gibi muhtaçlığı temsil eder.Bunun zeminini ise sevgi kavramı oluşturur.Eğer sevgi duygusu karartılmış bir insan varsa, o artık insanlık vasfından çıkarak taşlaşmaya geçiş yapmıştır.
Çiftlerin olduğu yerde, dahası insanın olduğu yerde muhakkak sorunlar/problemler yaşanacaktır.Çiftler arasındaki sorunları çözmede ise uygulanacak yöntem gayet basittir, sorunları İslam'ın mihenk taşına vurup değerlendirmek ona göre çözüm üretmek..Bunu uygulamanın işi kolaylaştırmanın yanı sıra problemin çözümünde yardımcı olacağı kuşkusuzdur.
Malesef bunun idrakına varmayan çiftlerin tablosuda tahayyül etmek pek uzak olmasa gerek ;
bir yanda yıkılan hayaller, bir yanda kırılan kalpler, yerle bir olan umutlar bunları geçelim peki ya yıkılan yuvalara ortada kalan çocuklara ne demeli?
Eşlerin İslam'ı referans alan bir evlilik gerçekleştirildiği taktirde tüm bu menfilikleri uzak dursun, İslam fıtratı üzerine doğacak çocukların yetişmesinde/gelişmesinde ebeveynler olarak mükellefiyetin bilincinde olarak bir ev ortamı inşa eder.
Neden her evden seyyid kutuplar, hasan el benna'lar halid el islambuli'ler çıkmasın?
O zaman yapılması gereken , vakit geçirmeden bir hane inşa etmeli, bu hanenin ömrü ne bir kaç gün, ne birkaç ay, nede bir kaç yıl olmalı... bir ömür olmalı unutulmamalı ki bu ömrün sonu olan ahirettede inşa edilecek olan bu hanenin etkisinin bir kazanım ile sonuçlanacağı...
Çünkü bu dirayetin sonunda iki kesiminde ZÜL CENAHEYN olması uzak değil
Ve sürekli dışsal faktörlerin etkisi altında ezilmeye/müdahaleye müsait olan bu yuvaları, ezilmekten saldırılardan kurtararak korumalı orayı "KAZANILMIŞ/KURTARILMIŞ BÖLGE" haline getirerek bu bölgede "DARU-L İSLAM" devletini kurmalıyız.
30.12.2009
MERVE DEMİR
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]