Müslümanlarda Ecdad paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL
İslam tevhidi yapısı ile bir yaşam kuralları bütünüdür. Kuran bu kuralların yer aldığı kutsal yasalar ve öğütler kitabıdır. Bir kralın yada dilencinin el kitabı değildir. Hiç kimseye ihtiyacı yoktur. Yeryüzü Müslümanlarla dolsa ya da dünyada hiçbir Müslüman kalmasa Kuran için bir sorun yoktur. Kuran zahiren çamurlu ayaklar altına alınsa bile kuran için bir sorun yoktur. O ne öksüzdür nede yetimdir.
Dolayısıyla İslam bir kral değildir, saraylar diken bir kapitalist değildir, ihtiyaçlarını göremeyen bir yaşlı da değildir, evine zor şartlar altında ekmek götüren taş ocağı işçisi değildir, üzerine kaynar su dökülmüş, haşlanmış ve başkalarının merhametine terk edilmiş değildir.
İslam somut bir varlık değildir, bir nizamdır. Dolayısıyla islamın hizmete ihtiyacı yoktur, kuran hiç kimseye gelin bana hizmet edin demez. Aksine kuran, gelin size hizmet edeyim ve sizin hayatınızı erdemli hayatlar kılayım der. Bununla birlikte müslüman insanları Allaha çağırırken yalvarmaz, ayaklara kapanmaz ve kendini küçültmez.
Buraya kadar islamın ne olduğunu tanımlamaya çalıştık. Şimdi günümüz Müslümanlarından duyduğumuz ve islamın ruhuna ters, paradoks söylemi işleyelim.
Günümüzde sıkça duyduğumuz cümlelerden biri “Biz ve ecdadımız yıllarca İslam bayraktarlığı yaptık, biz olmasaydık kuran ayaklar altında alınırdı” sözüdür.
Allah, ne olursunuz kuranımı ayaklar altına alıyorlar, lütfen yetişin bana yardım edin demiyor(Rabbimizi tenzih ederiz), Tam aksine Benim her şeye gücüm yeter diyor. Kısacası İslam hiçbir milletten “bayrağımı taşırmısın” dilenciliğinde bulunmuyor.
O halde günümüz Müslümanlarına ne oluyor da, İslam bayraktarlığı yapışlarıyla islamı kendilerine minettar bıraktırdıklarını düşünebiliyorlar. Yukarıdaki cümle ancak kuranın kendisine minettar olduğu hissine kapılan bir kafanın düşüncesi olabilir, bir tevhid ruhu düşüncesi olamaz.
Kanımca günümüz Müslümanları zihinlerinde şöyle bir görüntü canlandırıyorlar. Allahın ordusu ezilmiş, horlanmış, aşağılanmış durumdayken. Allahın ordusu çaresizken(Rabbimizi tenzih ederiz) ve işte tam bu sırada o şanlı ordu, şanlı ecdad çıkıp Allahın ordusunu o zor durumdan kurtarıyor ve haliyle yaratıcıyı kendilerine minnettar bırakıyorlar(Rabbimizi tenzih ederiz) ve torunları da onların yaptıkları jestle bugün övünmekteler.
İslam’ın özü ile alakası olmayan sesler Müslümanların beyinlerinde, dillerinde dolanmakta. Bu tür sözleri Araplardan, Türklerden, İranlılardan, Kürtlerden vs. duyabilirsiniz.
İslam hürdür ve kimseden hizmet dilenmez. Onun var olmak için insanlara ihtiyacı yoktur, aksine o insanları var eder.
Kör düşünceler, kör inançlar.
KARAKÖSE