Değerli arkadaşım bakın ne güzel yazmışsınız işte bende bunu söylüyorum zaten.
(okuma yazmayı bildiği anlamı kesinlikle çıkarılamaz, okuma yazmayı bilmediği de çıkarılamaz. YANİ NE OKUMA YAZMASI VARDIR DA DENİLEBİLİR NE DE YOKTUR DA.)
Benim anlatmak istediğim de bu zaten, Ümmi kelimelerinin geçtiği hiçbir ayetten ümmi sözcüğünün okuma yazma bilmeyen anlamını çıkarmak mümkün değil. O halde neden söylüyoruz tüm bunları? İşte bunun analizini yapmamız gerekir.
İşin ilginci bu sözleri yazdıktan sonra bakın tekrar ne yazmışsınız.
(ŞİMDİ DE AYETİN SON DERECE AÇIK VE NET ANLAMINA BAKALIM TABİİ Kİ DOĞRU BİR MEALLE.)
Size sormak isterim kimin mealine göre? Kimin meali doğru? Hani daha önce bir noktada mutabık kalmıştık Allah kur’anda bir konuyu anlatıyorsa Kur’anın başka yerin de de aynı konu hakkında açıklama yapar demiştik hatırlayınız. Siz diğer ayetlerde geçen ümmi kelimesinden okuma yazma bilmediğini anlamıyorsunuz ama sizin uygun gördüğünüz meali ele alarak bakın ne diyorsunuz.
Ankebut 48: Sen bundan önce herhangi bir kitap okumuyordun; onu sağ elinle de yazmıyorsun. Eğer öyle olsaydı batıla saplananlar mutlaka kuşku duyacaklardı.
Sayın arkadaşım siz bu ayette hiç ümmi kelimesi gördünüz mü? Elbette hayır. Demek ki ümmi= okuryazar olmayan değilmiş. Şimdide sizin bu ayetten peygamberimizin okuma yazma bilmediğini anlamanıza gelelim. Siz aynı silahı kendinize doğrultun demişsiniz ve bakın bana cevabınızda ne söylüyorsunuz.
(Eğer peygamberimiz okuma yazma bilseydi kuran bunu dolaylı değil açıkça söylerdi. Kur’anın hiçbir yerinde buna rastlamak mümkün değildir.)
Buda değişik bir bakış akışı şimdide onu düşünelim. Amacımız doğruyu aramaksa neden bu yolu da araştırmayalım. Biz herhangi bir insandan bahsetmiyoruz, Allahın güvenine mazhar olmuş bir liderden, tebliğ ediciden, elçiden bahsediyoruz. Böyle bir insanın elbette üstün meziyetleri olacaktır eğer bir eksiği varsa söylenir yoksa, tüm becerilerini saymaya gerek yoktur. Örneğin Bir ülkenin Başbakanı olan bir insanın hiç kimse eğitimsiz olacağını düşünmez. Hatta hangi okul mezunu olduğunu bile soran aramızda pek çıkmaz. Çünkü bu zaten olması gereken bir meziyetidir. Eğer liderin eksiği bulunursa o zaman açıklanır ve bu eksiklik söylenir.
Şimdide Ankebut 48. ayeti bir başka açıdan ve daha dikkatle anlamaya çalışalım. Tüm meallerde bu ayet açıklanırken Sen bundan önce diye başlıyor. Bazı meallerde bu kur’andan önce diye başlıyor. Peki, sen bundan önce derken acaba neyden önce demek istiyor Allah bunu düşündünüz mü? Hayatın tamamında mı yoksa bu KUR’AN dan önce sözüyle kur’anın benzerlerini mi? Allah elçisine bakın ne diyor, sen sana gönderdiğimiz kur’andan önce okumuyordun yazmıyordun neyi okumuyor yazmıyordu? Bu kitabın benzerlerini. Diyanetin yeni mealinde de bakın ne diyor? (Sen şu Kur’an’dan önce hiçbir kitap okumuyor ve onu sağ elinle yazmıyordun.) Demek ki peygamberimizin okuyup yazmadığı kur’an dan önce gelen kitaplar olduğu anlaşılıyor. Dikkat edin karşılaştırma var ayette. Okuma yazma bilmeseydi peygamberimiz, sen kur’an indirilmeden önce okumasını yazmasını bilmiyordun, sana biz öğrettik derdi. Fakat böyle bir açıklama kur’anda asla yoktur. Eğer bir konu açıkça söylenmiyorsa bunu kabul etmemiz de mümkün değildir. Hatırlatırım siz bana bir ayetten yola çıkarak sonuca ulaşamayız demiştiniz, gerçekten çok da doğruydu. Çünkü bir bilgi açıkça verilmemiş ise onun detayını kur’anın başka yerlerinde aramalı ve doğrulamalıyız, bunu söyleyen Rabbimdir. Bahsettiğimiz ayette dikkat edin bir karşılaştırma var örnek verme var. Sen kur’andan önce okumuyordun yazmıyordun neyi? İşte gizli yüklem. Buna benzer kitapları okumadığı, yazmadığı çıkıyor ortaya. Daha doğrusu sen sapmış din adamları gibi ruhbanların içinde değildin diyor.
Daha öncede yazmıştım, Allah gönderdiği hiçbir peygamber için, elçisi için, okuma yazmasını bilmezdi bilgisini vermemiştir. Peygamberimiz bundan 1400 yıl önce yaşamıştı, ya diğer peygamberler. Düşünebiliyor musunuz çok daha eskiden gelmiş peygamberler için siz hiç okuma yazmasını bilmezdi sözcüğünü, bilgisini duydunuz mu? Ben duymadım. Belki bilir belki de bilmezdi onu elbette bilemeyiz. Önemli olan açıkca söylenmeyen bir bilginin bizler tarafından da söylenmesinin doğru olmayacağını düşünüyorum. Ayetin sonundaki açıklamayı lütfen tekrar düşünmenizi rica edeceğim sizden. Bu sözleri iyice düşünelim.( Eğer öyle olsaydı batıla saplananlar mutlaka kuşku duyacaklardı.) O devri düşünelim, batıla saplananlar okuma yazması dahi olmayan birisinin getirdiği kitaba mı kuşku ile bakarlardı? Yoksa batıl inancın içine batmadan kendisini koruyan, çevresinde saygın bir insan olan, dinleri kendi menfaatine saptıran ruhbanların içine girmemiş, sözüne güvenilir ahlaklı adaletli bir insana mı kuşkuyla bakılırdı sizce? Sanırım bunu düşündüğümüzde bile ayet anlaşılıyor.
Sayın arkadaşım ben tekrar aynı konularda düşüncelerimi anlatmaya çalıştım. Konuyu aslında devam ettirmek istemiyorum ama siz devam ettiğiniz için cevap vermek zorunda kalıyorum. İkimizde düşüncelerimizi söyledik. Daha önce söylediğim gibi hiç kimsenin benim gibi düşünmesi gerekmez. Sizinde benim gibi düşünmenizi hiç istemedim zaten. Çünkü ne ben sizden sorumluyum, nede siz benden. Sanırım aynı şeyleri tekrarlamamıza gerek yok. Gerçekleri Rabbin huzurunda göreceğiz nasıl olursa. SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK |