Dağlara serenat
dağlar-1
Hey gidim hey ve hey dağlar hey!
Özgürce, sessizce salınan dağlar!
Suların gürül gürül, rüzgarın püfür püfür;
Gönüllere mesaj sunan heybetinle...
Hey gidi dağlar, dağlar hey!
Benim gönlüm hisli, seninse yücelerin puslu.
Ben acılı, ben sızılı, ben yaslıyım.
Çare yokki ferahıma, dünyada paslıyım.
Kasvetinden uçuşan sonbaharın yaprakları;
Ömrümün canhıraş debrenişindendir.
Ah dağlar, ah! Vah ki vah!
Boz bulanık ırmakların, yarılan o fay hatların...
Ürpertsede gönülleri, sen yinede en eminsin.
Dağsın ve dimdik ayaktasın.
Tıpkı iman edipte tevekkül eden, rıza-i Hakka boyun eğen
Ve diyen “inna lillahi ve inna ileyhi raciun”
Hey dağlar! İnim inim inleyen hey ve hey ve hey!
Bilirmisin hey dağlar! Gönül dostum hey!
Varsayılan insanlar arasında mahzun;
Ve yapayalnız ve çaresiz.
Çoklukta tekliği fark edebilirken, zikrin özünde.
Bilmesede, duymasada kimseler, zikrimin özü zikri hafi ile.
Tespihini senin gibi hey dağlar! Dağlar hey ve hey!
Şimşeklerin ışıkları seni ışıtırken,
Karla önce senin doruklarında donanır.
Gönlümün hira’sında yağan kırağı gibi;
Deli yürekli bir yalnızlık fedaisiyim.
Mangal gibilerin yittiği dünyada,
Onları hatırlatan hey dağlar, ve hey ve hey ve hey!
Sözlerime sırdaşsın, özlerime yoldaş.
Özün özgürlükteki özgürlükleri tattırırken bizlere;
Özgür olamıyoruz hey dağlar!
Neden kaypakça ve korkakçayız.
Dağ gibi dikilemiyoruz haksızlıklara, neden?
Ah dağlar! Vah dağlar! Dağlar hey!
Heyy dağlar!
Duyarmısın sesimi!
İsyan şarkıları söyleyip, efkarımı dağıtmak istiyorum;
Bana hak verirmisin?
Dua mü’min’in silahıydı ve onuda hep hayır ve...
Hizmet adına kullanırdı.
Şimdilerde hey dağlar! Ya şimdilerde?
Silahımın manevi mermilerini “riskli olmasına rağmen”
Can evime doğrultuyorum.
Hoş duaları, beddualara dönüştürüyorum.
Salıyorum intizarımı boşluğa...
Hüzünle “amin” dermisin hey dağlar! amin dermisin?
Ben aciz, ben çaresiz, ben sessiz, ben garip...
Ben öksüz, ben adeta parya.
Derdim ağır, derdim büyük, derdim kahırlı.
Kullukta asiyim, Rabb’ime günahkarım.
Hep tuul-i emelin peşinde tükettim ömrümü.
Bir yalan gülüşlü işvesiyle, dünyaya aldandım...
Hey dağlar! aldandım.
Kendimle uğraşmaktan etrafımı göremedim.
Meğer ne uykuymuş, bu gaflet uykusu!
Bu sebeple panikteyim hey dağlar! panikteyim.
Başım ellerimin arasında, geçen ömrüme ağladım,
Yandım, istiğfar eyledim.
Gidilen yolun yanlışlığını fark ettim.
Geçsede ömrümün o en verimli zamanı;
Dönülen yol, sırat-ı mustakım dedim,
Düşe-kalka tevhidine yöneldim.
Doğru yaptım değilmi hey dağlar! ne dersin?
En çok acı çektiğim dertlerim göğsümde
bir ateş topu gibi içimi yakarken...
Gördüklerime tahammül edemiyorum hey dağlar!
tahammül edemiyorum.
Kur’an’a kurban olmayanlar, küfrün ihtirasında...
inançsızca yok edilirken;
Pembe diziler, reklamlar, paparazziler, yalan gündemler ve...
gözün içine baka baka, milletimle alay edenler.
Bunları görüpte, boş vermek mümkünmü hey dağlar!
mümkünmü?
Umut, mü’min’in azmini ateşleyen bir kıvılcım;
Ona bile muhtaç bırakılırken, politik sözlerle aldatılan,
Yalan vaatlerle uyutulan, okulda horlanan,
Krizle zorlanan çaresizliğimize hak vermezmisin?
Hey dağlar! hak vermezmisin?
Kahrım çaresizce bedduaya yönelirken;
Amin dermisin hey dağlar! amin dermisin?
İnancımızın ve mukaddesatımızın teminatıyla alay edenler,
Ve ona karşı olanlar, hergün kin kusanlar;
Kursları kapatanlar,
İmam-hatipler ve başörtüsüne kafa tutanlar;
Ve böylece fırsat buldukça küfredenleri,
Allah ve O’nun Kahhar ismiyle...
Belayı hak üzere olmasını diliyorum.
Amin dermisin hey dağlar! amin dermisin?
Bir sabah herşey aydınlık, herkes mutluyken;
Bir kirli el, herşeyi nasılda ters-yüz edebiliyor.
Kriz, faiz, develasyon,
çaresiz borçlanma ve kapitilasyon,
Bilmediğimiz sözcüklerdi.
Şimdilerde ise herşeyimiz oldular.
Maddeleşen dünyamızı, dolar ve markla tahlil eylediler.
Gönüller parayla parladı, parayla söndü.
Umut şafağı sunni zorlamalarla geceye döndü.
Eski eylemde karar mekanizması.
Dil ki, haksızlığa onay makamı ,
Güç ki, haksızdan yana çıkan.
Herbirine top-yekün buğz ederken,
Dile gelen ah’dır mazlumlar adına.
Söz Hakk’a boyun eğmenin saflığında,
Haksızlığa dil olupta arşa çıkan,
Tüm esmaların azametli sırları adına,
Sese aminlerde katarak”
hasbunallahi ve niğmel vekil” derim.
Ne dersin ey dağlar! sözlerime yanıt verirmisin?