15 Ekim 2010, 15:45
|
Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 5710 Üyelik T.:
18 Aralık 2008 Arkadaşları:0 Cinsiyet: Yaş:45 Mesaj:
326 Konular:
48 Beğenildi:14 Beğendi:0 Takdirleri:53 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Müslümanlarda Dini Algılama Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL Müslümanlarda Dini Algılama Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL . Din, dini mahkûm etmeyi amaç edinmiş kişilerce hep dogmalarla ilişkilendirilmiştir. Dogmalarda anlam aranmaz, onlarda ezberler vardır. Dolayısıyla din dogma olarak kabul görürse, akıl dışılığı da kolayca kabul edilmiş olacaktır. Günümüzde farkında olmadan birçok kişi ezber mantığıyla hareket etiğinden din-dogma ilişkilendirilmesine destek olmaktadır. Allah oku emri ile anlamayı kastetmiştir, ezberlemeyi değil. Yaratan Rabbinin adıyla oku derken, akıl, kalp ve beden arasındaki ilişkiyi anlamlandırmayı ve bu anlama göre ortaya çıkan yükü sırtlamayı emretmiştir. Allah emirlerinin papağan gibi ezberlenip tekrar edilmesini hiçbir şekilde değerli bulmamıştır. Saatlerce tespih çekmek yerine birkaç dakika yaptığı zikrin anlamını düşünmek daha makbuldür. İslam’ın insanlardan istediği şey hayatın anlamını bulmalarıdır. İslam, üzerinde düşünülmemiş, akıl ve kalp süzgecinden geçirilmemiş sadece bedene hapsedilmiş bir hayatı yaşamaya değer bulmadığı gibi, bilerek böyle bir yola sapan iradeleri de zalim iradeler olarak görmüştür. Bu sebepledir ki, Allah sürekli hiç düşünmezmisiniz, hiç akletmezmisiniz demektedir. Düşünmek insanın algıladığı şeyler üzerine yoğunlaşıp ben kavramına, hayata, var oluşa anlam yüklemesi işidir. Bu anlam arama aynı zamanda hakikati aramadır. Düşünmek hakikatin peşine düşmektir. “Ben neden varım” sorusunun karşılığı “Allaha ibadet etmek için” gibi klasik ve basit bir cevap olamaz. Bu soru her zihinde farklı bir dalgalanma yaratmalı ve mahiyetleri aynı olsa da farklı kişiliklerde farklı sonuçlara ulaştırmalıdır. İslam, kuran-varlık ikilisinin anlamlarının çıkarılmasını, daha sonra bu her iki değerdeki fıtri parelelliğin görülüp, analiz edilmesini istemektedir. Bu işin iman kısmıdır. Anlamlarının uygunluğu görüldükten sonrada kuranın emir ve yasaklarına tabi olunmasını ister. Bu da işin amel kısmıdır. Günümüz Müslüman’ı iman kısmını anne ve babasından miras olarak alır. Amel kısmını da içinde yaşadığı toplumun genel ezberlerini yaşayarak sonuçlandırır. Haliyle adı Müslüman olan ama İslam hakkında herhangi bir fikri olmayan topluluklar türer. Benim günümüz Müslümanlarında gördüğüm en büyük dini özellik, peygamber isimlerine sözlü olarak gösterdikleri sınırsız saygı ile kuranda adı geçen Allah düşmanlarına ağır küfürler savurmalarıdır. Buna karşın İslam ne sözlü saygı ister nede Allah düşmanlarına küfredilmesini. İslam teslimiyeti ister. Ancak soruşturmadan, incelemeden teslim olunmasını da ahmakça bulur. Her Müslüman İslam’ı ve diğer dinleri incelemek, aralarındaki farkları bilmek ve İslam’ın neden hayata en uygun inanç olduğunu ortaya koyabilecek ilme sahip olmak zorundadır. Çünkü inanılması istenen şeyin içeriği öğrenilmeden iman edilemez. Ben kuranın içini pek bilmem ama Allah her neyi emrettiyse başım gözüm üstüne demek tam bir saçmalıktır. Allahın neyi emrettiğine iman etmekten daha önce, Allahın neyi emrettiğinin bilinmesi akli bir mecburiyettir. Aksi takdirde bir taştan yada bir hayvandan farklılıktan söz edilemez. İslam’ın kendi içinde de itikadi değerler ameli değerlerden daha önceliklidir. Hangi açıdan bakarsak bakalım önce anlamak sonra iman etmek ve daha sonra amel etmek gelmektedir. İslam; peygamberi övmek ya da peygamber düşmanlarına sövmek değildir. İslam; önce peygamberin sistemini öğrenmek, anlamak ve doğruluğuna ikna olmak, sonrada hayatını o sistemle programlamaktır. Öğrenmeye gayret etmediyseniz, yada öğrenmeye niyetlenip anlamanıza yetecek derecede öğrenimi devam ettirmediyseniz yani anlamadıysanız yada anladığınızı düşünüp ikna olmadıysanız Müslüman olduğunuzu söyleyemezsiniz. Bu kademelerin herhangi birine takılan kişi amel basamağına adım atmaya kalkarsa onu kirletir. Çünkü niçin amel ettiğini bilemez, niçin var olduğunu bilemediği gibi KARAKÖSE www.medineweb.net |
| |