|
Konu Kimliği: Konu Sahibi kamer34,Açılış Tarihi: 20 Şubat 2012 (23:31), Konuya Son Cevap : 23 Şubat 2012 (00:10). Konuya 42 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
22 Şubat 2012, 12:48 | Mesaj No:31 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | Cevap: "Seyyid Kutub kimidir...?"
Kamer abim hangi kavramı açmamı istiyorsunuz başım üstüne
__________________ Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır . -İmam Ali- (a.s) |
22 Şubat 2012, 12:52 | Mesaj No:32 | |
Durumu: Medine No : 11916 Üyelik T.:
02 Mart 2010 | Cevap: "Seyyid Kutub kimidir...?" Alıntı:
İzninizle bu güzel açıklamaya bende biraz ekleme yapacağım. MÜMİNLERİN ÖZELLİKLERİ
__________________ | |
22 Şubat 2012, 13:02 | Mesaj No:33 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | Cevap: "Seyyid Kutub kimidir...?" Müminlerin Karakteri Özetlersek.... 1-Yalnız ALLAH'a kulluk ederler. 2-Yalnız ALLAH'tan korkarlar. 3-ALLAH'ın sınırlarını korurlar. 4-ALLAH'ı herşeyin üstünde tutarlar. 5-ALLAH'a şükrederler. 6-Yalnız ALLAH'a güvenirler 7-ALLAH'ı yaradılanlarla denk tutmazlar. 8-ALLAH'a karşı aciz olduklarının bilirler. 9-Her daim ALLAH'ı anarlar. 10-ALLAH'a tam bir teslimiyet ile bağlanırlar. 11-Herşeyin ALLAH'tan geldiğini bilirler. 12-ALLAH'a karşı samimi ve ihlaslıdırlar. 13-Gayba iman ederler. 14-Dine karışan hurafelere ittiba etmezler. 15-Dostlarını KURAN'a göre seçerler. 16-Daima inananlarla birliktedirler. 17-ALLAH'ın hükümleri üzerinde ayrılığa düşmezler. 18-Zalim ve zorbalara karşı SABIR'lıdırlar. 19-Düşünüp aklederler körü körüne bağlanmazlar. 20-Emri bil maruf nehyi anil münkeri tavsiye ederler. 21-Zalim ve zorbalara karşı HAKK'ı söylemekten çekinmezler. 22-Dinin emir ve yasaklarını KURAN'a göre bilenlere sorarlar. 23-Yaşamlarında sistematik davranırlar. 24-Objektif bakabilmek için olaylardan etkilenmezler. 25-ALLAH'ın ayetleri hakkında tartışmazlar. 26-HAKK'a ve ADALET'e uyarlar. 27-Hükümlerde kararlı tutum izlerler. 28-Zulme ve zorbalığa karşı HİCRET ederler. 29-ALLAH'ın nimetlerine NANKÖRLÜK etmzeler. 30-ALLAH'ın İslamı dışında kalan atalar dinine körü körüne bağlanmazlar. 31-Bilmedikleri şeyler hakkıında tartışmazlar. 32-Tahminlere bencelere göre hareket etmezler. 33-İBADET'lerine özen gösterirler. 34-KURAN'ı anlamak ve yaşamak için okurlar. 35-HEVA ve HEVES'leri uğruna dünyaya bağlanmazlar. 36-Başkalarına karşı BÜYÜK'lük taslamazlar. 37-Sıkıntı ve zorluklara katlanırlar. 38-Her daim ALLAH'ın yardım edeceğini bilirler. 39-Kendilerine yapılan kötülüklere iyilikle karşılık verirler. 40-ALLAH'a karşı Güvenilirdirler 41-ZEKAT'larını verirler. 42-İnsanlara İYİLİK yapmaktan zevk alırlar. 43-İNANAN'lar tarafından tanınırlar. 44-Yaptıkları İYİLİK'leri karşılık beklemeden yaparlar. 45-MÜSLÜMAN'lara karşı hoşgörülü ve bağışlayıcıdırlar. 46-Baskı ve zulüm yapmazlar. 47-HAKK ve ADALET'ten taviz vermezler. 48-KADIN'ların ezilmesine göz yummazlar. 49-İFTİRA'dan kaçınırlar. 50-ŞAHİT'liklerini gizlemez DÜRÜST'çe yaparlar. 51-İFFET'li ve ONUR'lu davranırlar. 52-EMANET'i korur Ehline teslim ederler. 53-Kimsenin HAKKI'nı yemezler. 54-İnsanlara ALAY'cı tavırlarla takılmazlar. 55-MAZLUM'u bırkaıp SUÇLU'yu korumazlar. 56-Her durumda FEDAKAR'lık yaparlar. 57-YES'e kapılık UMUTSUZ'luğa düşmezler. 58-Hatalarında direnmez kısa sürede düzeltirler. 59-Dinde AŞIRI'lığa BİDAT ve HURAFE'lere göz yummazlar. 60-MÜSLÜMAN'lara karşı haset içinde olmazlar. 61-Toplumun arasındaki NİFAK'ı kaldırırlar. 62-Vücutlarına EZİYET etmezler. 63-ANNE ve BABA'yı saygıda kusur etmezler HÜRMET eder SAYAR'lar. 64-ŞEYTAN'ın hile ve desiselerine düşmezler. 65-GIYBET edip KUSUR aramazlar. 66-ALLAH namına BASKI ve EZİYET çekerler. MÜSLÜMAN AHLAK'ını bu kurallar üzere İNŞAA edebilmelidir. (YitikSevda) Mevlüt Hönül Malazgirt
__________________ Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır . -İmam Ali- (a.s) |
22 Şubat 2012, 13:05 | Mesaj No:34 |
Medineweb Site Yöneticisi Durumu: Medine No : 1 Üyelik T.:
14Haziran 2007 | Cevap: "Seyyid Kutub kimidir...?"
kamer 34 'ün dikkatine acizane bir öneride bulunacağım.bu şekilde verim olunacağını sanmıyorum.çünkü konu hem uzun,okunamaz ve karmaşık.daldan dala atlanıyor,konudan konuya atlanıyor,konu ne oda belirsiz.. hayri abi,bence ister adınızla,ister mustear isimle bir uyelik alın..onu yazar yapalım...ona özel köşesi/dosyası olmuş olur..yayınladığınız konularınız derli toplu olur. ikinci önerim ise,fizilali işle tamam.ama hepsini aynı başlıkta işlemeyı düşünmüyorsun inş. örneğin,fatihada bir kaç konu başlığı var.rahman ile rahim sıfatı,hamd konusu,rabb konusu,ahiret konusu,mülk sahibi konusu,abd/ibadet/kulluk konusu,yardım,şefaat,beklenti,imdat konusu,doğru yol,yahudiler,hrıstiyanlar,dalalet vs vs ...fatihayı bile aynı başlıkta işlemek hem uzun sürer hem karmaşık olur hemde verimli olmaz diye düşünüyorum. acizane..
__________________ Büyükler fikirleri,Ortalar olayları,Küçükler kişileri tartışır. |
22 Şubat 2012, 13:08 | Mesaj No:35 |
Durumu: Medine No : 6340 Üyelik T.:
19 Ocak 2009 | Cevap: "Seyyid Kutub kimidir...?"
Daha önceki bir çalışmamı ek olarak sunuyum: Onlar;"Allah'ın Adı Anıldığı zaman Kalpleri ürperir." (Enfal-2) Onlar;"Allah'a asla şirk koşmazlar." (Furkan-68) Onlar;"(Her türlü) Zinaya asla yaklaşmazlar." (Furkan-68) Onlar;"Namazlarını Huşu içinde Ve Dosdoğru kılarlar." (Mü'minun-2) Onlar;"Boş şeylerden tümüyle yüz çevirirler." (Mü'minun-3) Onlar;"Mallarıyla Ve Canlarıyla Cihad Ederler." (Tevbe-20) Onlar;"Cahillerle asla tartışmazlar." (Furkan-63) Onlar;"Kınayıcının kınamasından Hiçbir zaman korkmazlar." (Maide-54) Onlar;"Emanetlerine ihanet etmezler." (Mu'minun-8) Onlar;"Söz verdiklerinde sözünde dururlar." (Bakara-177) Onlar;"Yetimin hakkını kesinlikle yemezler." (Nisa-2) Onlar;"Yolda kalmışlara yardım ederler." (Bakara-177) Onlar;"insanların kusurlarını affederler." (Ali imran-134) Onlar;"Yalnızca Allah'a dayanıp güvenirler." (Mücadele-10) Onlar;"Yeryüzünde Alçak gönüllü olarak yürürler." (Furkan-63) Onlar;"Yoksulluk yüzünden evlatlarını öldürmezler." (En'am-151) Onlar;"Hakk'ı bile bile gizlemezler." (Bakara-42) Onlar;"inananlara 'Sen Mü'min değilsin' demezler." (Nisa-94) Onlar;"Namuslarını (ırzlarını) korurlar." (Mü'minun-5) Onlar;"Anne Ve Babalarına öf Bile Demezler." (isra-23) Onlar;"Kötü zandan ve gıybetten kaçınırlar." (Hucurat-12) Onlar;"Ahidlerine (Sözlerine) sadıktırlar." (Mü'minun-8) Onlar;"Zekatlarını Hakkıyla Verirler." (Bakara-177) Onlar;"Mü'minlere karşı alçak gönüllüdürler." (Maide-54) Onlar;"Darlıkta ve bollukta da infak ederler." (Ali imran-134) Onlar;"Gerçekten felaha kavuşanlardır." (Mu'minun-1) Onlar;"Allah'ın ayetlerini az bir menfaatle değiştirmezler." (Ali imran-199) Onlar;"Rasullerden hiçbirini birinden ayırt etmezler." (Bakara-136) Onlar;Ahirete kesin olarak inanırlar(2/Bakara-4) Onlar;Allah’ın indirdiği kitaplara iman ederler(2/Bakara-4) Onlar;Hidayete tabi oldukları için mahzun olmazlar(2/Bakara-38) Onlar;Basiret sahibidirler(7/A’raf-201) Onlar;Allah korkusundan titrerler(23/Mümimun-57) Onlar;İhsan sahibidirler(16/Nahl-128) Onlar;Namazlarını korurlar,devamlı kılarlar(23/Mümimun-9) Onlar;Rablerinin ayetlerine iman ederler(23/Müminun-58) Onlar;Temiz akıl sahibleridir(39/Zümer-18) Onlar;Büyük günahlar ve hayasızlıktan sakınırlar,Öfkelendikleri zaman kusurları affederler (42/Şura-37) Onlar;Haksızlığa karşı aralarında yardımlaşırlar,güç birliği ederler(42/Şura-39) Onlar;Seher vakitlerinde bağışlanma dilerler(51/Zariyat-18) Onlar;Rablerinin azabından korkarlar(70/Mearic-27) Onlar;Şahidliklerini dosdoğru yaparlar(70/Mearic-33) Onlar;Hidayet üzere olanlardır(2/Bakara-157) Onlar;Muttakilerdir,Allahın çizdiği sınırları koruyanlardır.(2/Bakara-177) Onlar;Doğru olanlardır(49/Hucurat-15)
__________________ Selam Hidayete Tabi Olanlara Kur'an Senin Lehinde ve Aleyhinde Hüccettir(Müslim) |
22 Şubat 2012, 13:10 | Mesaj No:36 | |
Medineweb Site Yöneticisi Durumu: Medine No : 1 Üyelik T.:
14Haziran 2007 | Cevap: "Seyyid Kutub kimidir...?" Alıntı:
sana özel bir cümle kurduğumu sanmıyorum la ağa
__________________ Büyükler fikirleri,Ortalar olayları,Küçükler kişileri tartışır. | |
22 Şubat 2012, 13:13 | Mesaj No:37 |
Durumu: Medine No : 11916 Üyelik T.:
02 Mart 2010 | Cevap: "Seyyid Kutub kimidir...?" Onlar;Muttakilerdir,Allahın çizdiği sınırları koruyanlardır.(2/Bakara-177) Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz iyilik değildir. Ama iyilik, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman eden; mala olan sevgisine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyip-dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda sabredenler(in tutum ve davranışlarıdır). İşte bunlar, doğru olanlardır ve müttaki olanlar da bunlardır. (Bakara Suresi, 177)
__________________ |
22 Şubat 2012, 16:39 | Mesaj No:38 |
Durumu: Medine No : 13038 Üyelik T.:
14 Aralık 2010 | Cevap: "Seyyid Kutub kimidir...?" Selamun aleykum Muhsin hocam öneriniz çok güzel teşekkür ediyorum....Konuyu açarken edinmiş olduğun gaye şehidi kendi yazdıklarından biraz tanımaktı... Çünkü şehid bazı kesimler tarafından hak etmediği çeşitli ithamlara maruz kalmaktadır.... Şehidin bu muazam eserini işlerkende,bu arada Kuran’daki güncel konularıda ön plana çıkarmak,bu konuların daha çok kurandaki şekliyle anlaşılmasına katkı sunmaktı... Surelerin işlenişini gerek İrfan hocam, gerek Mevlüd hocam, gerekse Yasemin bacım maşallah çok güzel işliyorlar..Onları sürekli takip ediyorum.... Fizilal-il Kuran’ın tüm konularını işlemeye kalkışırsak bu imkansız bir hal alır... Şehidin en büyük özelliklerinden biride Kuran’ı işlerken fıkhi konulara dalmadan doğrudan akideyle ilgili bölümleri işlemesidir...Onun bu özelliğine saygı göstererek bende akideyle ilgili bölümleri güncelleyerek daha net anlaşılması çabası içerisindeyim... Konu açarken siz hocalarımdan katkı istemiştim..Tahmin ettiğimden çok katkı sağladığınızı gördükçe çok mutlu oldum...Örneğin müminlerin özellikleri kısmını üç hocamda Kuran’daki tasniflerine göre mükemmel açıklamışlardır... Zaman, zaman siz değerli hocalarımla aramda farklı gördüğüm görüş ayrılıklarınıda konuyu işledikçe dile getirmeye çalışacağım...Benim şahsen islam ilimleri hususunda siz hocalarım kadar derin bilgim yoktur... Bunun nedeni ben islamı çok ileriki yaşlarda öğrendim,tüm çabalarım ancak beni bu kadar olmaya getirmiştir.... Yazarlık öneriniz hakikaten beni çok memnun etmiştir.. Fakat dini konularda yazarlık yapacak kapasitede değilim hocam.. Gerek makalenin edebi anlamda yazılışı olsun, gerek Kuran’ın arapca metnine yani orjinalliğine hakim olmak hususunda olsun,yeterli kapasitede değilim hocam...Çünkü ben okul okumadım bunun eksikliği vardır bende... Fizilal-il Kuran’ı işlerken eksik gördüğünüz kısımlarda bana katkı sağlamanız beni daha çok mutlu edecektir... Rabbim size ve tüm ailenize huzurlu ve islam üzeri bir hayat sürdürmeyi nasip etsin....Amin..... Mevlüd hocam Müşrik, ehli-kitap,münafık,mürted ve müslüman bunların Kuran’daki tanımları ve islam hukukundaki yerleri......Bunu çalışmanızı çok arzu etmişimdir... Muhsin hocam ağam la ağaya gelince, ben onu çok olgunlaşmış gördüm,sadece her konuya illaki cevap yetiştirme çabasınıda kontrol altına alabilirse çok mesafe kat etmiş olacağı kanısındayım.. Allah için onu çok seviyor,ona ve ailesine huzurlu ve islam üzeri bir hayat sürdürmelerini yüce rabbim nasip etsin....Amin.....
__________________ Kimin Ne Dediği Değil / Allah'ın Ne Dediği Önemli. |
22 Şubat 2012, 23:29 | Mesaj No:39 |
Durumu: Medine No : 13038 Üyelik T.:
14 Aralık 2010 | Cevap: "Seyyid Kutub kimidir...?" ŞİRK ve MÜŞRİK Surenin bu ayetlerinde sözünü ettiğimiz her üç grubun özellikleri tasvir edildikten sonra bütün insanlığa seslenen bir çağrı ile karşılaşırız. Bu çağrının içeriği; tüm insanların onurlu ve istikametli, arı ve duru, yapıcı ve yararlı, hidayete ve kurtuluşa erdirici tabloyu, yani takva sahiplerinin tablosunu seçme dileğidir. Yüce Allah şöyle buyuruyor: 21/22- Ey insanlar, sizi ve sizden öncekileri yaratmış olan Allah'a kulluk ediniz ki; Allah'ın azabından korunabilesiniz. O ki, size yeri döşek, göğü tavan yaptı ve gökten su indirip onun aracılığı ile size rızık olarak topraktan çeşitli ürünler çıkardı. O halde O'na bile bile eşler koşmayınız. Nitekim sahabilerden Abdullah b. Abbas bu konuda şöyle diyor: "Burada kastedilen şirk o derece gizlidir ki, karanlık gecede kara ve pürüzsüz bir kayanın üzerinde yürüyen bir karıncanın ayak seslerinden daha hafif hissedilir. Bir kimsenin "Allah, senin ve benim hayatımız hakkı için..." "Eğer şu köpek olmasaydı, dün gece evimize hırsız girerdi" ya da "Eğer şu ördek olmasaydı eve hırsız girerdi" şeklinde konuşması veya bir adamın arkadaşına "Allah ve sen dilerseniz...", "Eğer Allah ile falanca olmasaydı..." demesi bu şirk türünün örneklerindendir. Ayrıca başka bir hadisten öğrendiğimize göre, sahabilerden biri Peygamber efendimize "Eğer Allah ve sen dilerseniz" deyince Resulullah, adamı "Beni Allah'a eş mi koşuyorsun?" diye azarlamıştır. İşte bu ümmetin ilk öncü kuşağı gizli şirki, Allah'a ortak koşmayı böyle görüyordu. Şimdi bakalım, biz bu kılıçtan keskin duyarlılığın, bu büyük Tevhid gerçeğinin neresindeyiz?! Yahudiler, Peygamber efendimizin gerçek peygamber olduğu hususunda zihinlerde şüphe uyandırmaya çalışıyorlar, münafıklar da bu konuda kuşku duyuyorlardı. Daha önce de Mekke müşrikleri ile diğer İslâm düşmanları aynı kuşkuyu taşımışlar ve bunu başkalarına da aşılamaya çalışmışlardı. İşte burada Kur'an-ı Kerim, bu kişilerin tümüne toptan meydan okuyor. Çünkü yukardaki ayet "insanların tümü"ne seslenerek onları, bu konuyu tartışmasız çözüme kavuşturacak objektif bir tecrübe yolu ile tezlerini kanıtlamaya çağırıyor. 40- Ey İsrailoğulları, size bağışlamış olduğum nimetleri hatırlayın. Bana verdiğiniz sözü tutun ki, ben de size verdiğim sözü yerine getireyim. Ve sadece benden korkun. 41- Elinizin altındaki Tevrat'ı onaylayıcı olarak indirmiş olduğum Kur'an'da inanın; onu inkar edenlerin ilki olmayın; ayetlerimi bir kaç para karşılığında satmayın; yalnız benden çekinin. 42- Bile bile batılı hakkın üzerine örtüp hakkı bakışlardan gizlemeyin. 43- Namazı kılın, zekâtı verin ve rukûa varanlarla birlikte siz de rukûa', varın. 44- Siz kitabı okuduğunuz halde insanlara (başkalarına) iyiliği emredip kendinizi unutuyor musunuz? Bunun yanlış olduğunu düşünemiyor musunuz? 45- Sabrederek ve namaz kılarak Allah'dan yardım dileyin. Hiç şüphesiz bu, Allah'a saygı gösterenlerden başkasına ağır gelir. 46- Onlar ki, Rabbleri ile buluşacaklarını, kesinlikle O'nun huzuruna döneceklerini bilirler. İsrailoğulları'nın, yani yahudilerin tarihini inceleyenler yüce Allah'ın bu millete bağışladığı nimetlerin bolluğu ve onların bu bol nimetlere karşılık sergilemiş oldukları sürekli inkârcılık ve nankörlük karşısında hayret ederler. Bu ayetlerin ilk cümlesinde, yüce Allah onlara, daha sonra okuyacağımız ayetlerde ayrıntılı biçimde anlatacağı bu nimetleri toplu olarak hatırlatıyor. Bu toptan hatırlatmanın gerekçesi, onları, kendisi ile aralarındaki ahde, antlaşmaya bağlı kalmaya çağırmak ve böylece kendilerine verdiği nimetlerin artmasını ve süreklilik kazanmasını hak etmelerini sağlamaktır... (Medineweb ailesi şunu unutmayalım ki bizlerde Allah ile bir ahid yapmışız.... Bu konu her ne kadar yahudilere hitaben tasvir ediliyorsada sonuçta çağrısı geneldir...) "Ey İsrailoğulları, size bağışlamış olduğum nimetleri hatırlayın. Bana verdiğiniz sözü tutun ki, ben de size verdiğim sözü yerine getireyim.' Acaba bu ayette sözü edilen ahid (antlaşma) hangi ahiddir? Acaba bu ahid, yüce Allah'ın bu surenin daha önce okuduğumuz bir ayetinde "Tarafımdan size bir yol gösterici geldiğinde kim benim hidayetime uyarsa onlar için korku yoktur ve onlar artık hiç üzülmezler." Biçiminde dile getirdiği ahid midir? Yoksa Hz. Adem ile yüce Allah arasındaki bu sözleşmeden çok daha önce insan fıtratı ile yaratıcı arasında akdedilen "İnsanın Allah'ı tanıyacağı ve hiçbir ortak koşmaksızın sırf O'na kulluk edeceği" şeklinde ifade edebileceğimiz evrensel ahid mi kasdediliyor? Bu ahdi açıklamaya, delil göstererek kanıtlamaya gerek yoktur. Çünkü bizzat insan fıtratı, doğal güdülerinin kılavuzluğu altında ona yönelir, fıtratı bu doğrultudan, ancak kışkırtma ve saptırma ayırabilir. Yoksa bu ayette kasdedilen ahid, yüce Allah'ın İsrailoğulları'nın atası Hz. İbrahim ile yenilediği ve bu surenin daha sonra okuyacağımız bir ayetinde şu şekilde ifade edilen ahid midir? "Rabbi, İbrahim'i bazı emirler ile imtihan edip de o da bunları tastamam yerine getirince Allah: "Ben seni insanlara önder yapacağım" dedi. İbrahim: "Soyumdan gelenler arasındanda önderler çıkar" dedi. Allah: "Zalimler benden olamazlar" dedi..: (Bakara Suresi, 124) Yoksa burada sözü edilen ahid, yüce Allah'ın Tur dağını yahudilerin başları üzerine çıkararak, onlara içindeki emirlere sımsıkı sarılmalarını emrettiği zaman kesinleşen ve az sonra yeri gelince anlatacağımız özel ahid midir? Aslında bu saydığımız ahidler özleri itibarı ile birdirler ve bu ortak öz de yüce Allah ile kulları arasında akdedilen "insanların kalpleri ile Allah'a bağlanmaları ve tüm varlıkları ile O'na teslim olmaları" şeklinde dile getirebileceğimiz ahiddir. İşte insanlığın tek dini budur. Bütün peygamberlerin insanlığa sunup benimsetmeye çalıştığı ve iman kafilesinin yüzyıllar boyunca kendisine bayrak edindiği İslâm budur. Yüce Allah yine bu ahde bağlılıklarının göstergesi olarak, yahudileri ellerindeki Tevrat'ı onaylayıcı olarak Peygamberimize indirmiş olduğu Kur'ana inanmaya, bu kitaba inananların ön safında yeralmaları gerekirken aceleci bir kararla onu ilk inkâr eden kimseler olmamaya çağırarak şöyle buyuruyor: "Elinizin altındaki Tevrat'ı onaylayıcı olarak indirdiğim Kur'ana inanın, onu inkâr edenlerin ilki olmayın." (Bizim de elimiz de bir kitap vardır...Fakat bizler de bazı tutumlarımız sebebiyle bazen kendi kitabımızı inkar yoluna gidebiliyoruz.. Bazı insanlar inkarı sadece şu cümlelerle ...Ben Kuran’ı inkar ediyorum...Denildiği takdirde kabul ediyorlar..Halbuki bu inkar etmenin sadece bir şeklidir....inkar.. kalp- ile....dil-ile...söz- ile....umursamamak ile...amel ile...de gerçekleşebilir... İnkar konusuyla ilgili Kuran çalışması olan arkadaşlardan ,çalışmalarını konunun altına asmalarını istirham ediyorum...okuyoruz.) Hz. Muhammed'in getirdiği din, işte bu tek ve ölümsüz dinden başka bir şey değildir. O, ortak dinin son şeklini oluşturur. O ilâhî mesajlar zincirinin son halkası, insanlık tarihinin başlangıcından beri sürekli yürürlükte kalan ilâhi ahdin devamıdır. Bu niteliği ile o, geçmişe kanatlarını gererken, gelecekte tüm insanlığın da elinden tutar; "Eski Ahid" ile "Yeni Ahdi" bünyesinde birleştirir("Eski Ahid"; Tevrat, "Yeni Ahid"; İncil demektir.); geçmişten kalan mesaj birikimine, insanlığın uzun geleceği boyunca yüce Allah tarafından iyi ve yararlı görülen yenilikleri ekler; bu bütünleştirici potada, bütün insanları birbirine aşina kardeşler olarak biraraya getirir; onları Allah'ın ahdinin ve dininin potasında kaynaştırır; gruplar, kümeler, kavimler ve milletler halinde parçalanmalarını önler; onları, Allah'ın kulları olarak, insanlık şafağının alacakaranlığından beri değişmemiş olan İlâhî ahde bağlı kalarak bu ortak değerlerde buluşmaya çağırır. Bunlara ek olarak yüce Allah, yahudileri, özel çıkarlarını ön planda tutarak dünyalık menfaatler karşılığı Ahireti satmamaya ve ellerindeki Tevrat'ı onaylayan Kur'an-ı Kerim'i inkâr etmemeye çağırıyor. Bu uyarı özellikle, müslüman oldukları takdirde mevkilerini kaybedeceklerinden, elde ettikleri menfaat ve imtiyazları yitireceklerinden korkan yahudi din adamlarına yöneliktir. Yüce Allah onları sırf kendisinden çekinmeye, sadece kendisinden korkmaya çağırarak şöyle buyuruyor: "Benim ayetlerimi az bir paha karşılığında satmayın, yalnız benden çekinin" Anlaşılan; para, mal ve dünyalık kazanç, yahudinin eskiden beri karşı durulmaz tutkusudur. Burada yasaklanan ücret; yahudi hahamlarının, yaptıkları dini hizmetler ve verdikleri uydurma fetvalar karşılığında aldıkları paralar olabilir. Sözkonusu hahamlar Kur'an-ı Kerim'in çeşitli yerlerinde anlatıldığı gibi, toplumlarının zenginlerini ve ileri gelenlerini cezaya çarpılmaktan kurtarmak amacı ile dinlerinin hükümlerini tahrif ederlerdi. Onların bütün bu yetki ve avantajları elde tutmaya devam edebilmeleri, halklarının İslâm'a girmesini önlemelerine bağlı idi. Çünkü eğer halkları müslüman olursa liderliklerini kaybederlerdi. Şunu da ifade edelim ki, sahabî ve onlardan sonra gelen tabiinin bildirdiklerine göre, yüce Allah'ın ayetlerine inanmanın Ahirette kazandıracağı sonuçla karşılaştırıldığında dünyanın tümü: "birkaç para"dır. Yüce Allah yukardaki ayetlerin devamında, yahudileri, müslüman toplumunda düşünce karmaşası meydana getirmek, kuşku ve kargaşalık çıkarmak amacıyla bile bile batıl ile örterek hakkı insanların gözlerinden gizleme huylarındanvazgeçmeye çağırarak şöyle buyuruyor: "Bile bile batılı hakkın üzerine örtüp hakkı bakışlardan gizlemeyin." Kur'an-ı Kerim'in bir çok yerde belirttiği gibi yahudiler, önlerine çıkan her fırsatta hakkı batıl ile örtmüşler, bunları birbirine karıştırmışlar ve hakkı gözlerden saklamışlardır. Bunun sonucu olarak, İslâm toplumunda sürekli bir fitne, kargaşa ve bölücülük unsuru olmuşlardır. Kur'an-ı Kerim'in önümüzdeki sayfalarında bu konuda çok şey okuyacağız. Daha sonra, yukardaki ayetlerde, yahudiler, iman kervanına katılmaya, müslümanların safına girmeye, farz ibadetleri yerine getirmeye ve ötedenberi huy edinmiş oldukları kopukluktan ve çirkin taassuptan sıyrılmaya çağrılıyor: "Namazı kılın, zekâtı verin ve rukûa varanlar ile birlikte siz de rukûa varın." Arkasından, müşrikler arasında Ehl-i Kitap olmalarının sonucu olarak başkalarını iman etmeye çağırırken kendi halklarını eski dinlerini onaylayan Allah'ın dinine inanmaktan alıkoymalarından dolayı -özellikle hahamları- kınanarak şöyle buyuruluyor: (Burda dikkat edilmesi gereken bir ayırım göze çarpmaktadır.. Şehit Yahudiler ve müşrikler diye iki farklı insan gruplaması yapmaktadır.. la diyebilmek abim senin dikkatine...peki o halde yahudiler müşrik değillermiydi... la abim bunun cevabını senden bekliyorum....) "Siz kitabı okuduğunuz halde insanlara (başkalarına) iyiliği emredip kendinizi unutuyor musunuz? Bunun yanlış olduğunu düşünemiyor musunuz?" Bu ayet, her ne kadar en başta yahudilerin sergiledikleri sosyal bir olaya dönük ise de, insan psikolojisinin ve özellikle din adamlarının önemli ve sürekli bir eğilimini açığa vurması bakımından sırf belirli bir millete ya da bir milletin belirli bir kuşağına özgü bir kınama sayılamaz. (...Allah rahmet eylesin..) bir hanım üyemiz şöyle demişti... kafirler hakkında inen ayetleri sanki bize hitap ediyormuş gibi bizim üzerimize yorumluyorlar...evet aynen böyle demişti...okuyoruz....) Dinin coşkun ve sürükleyici bir inanç sistemi olma niteliğini yitirerek bir meslek, bir sanat olmaya yüz tuttuğu durumlarda din adamlarının başına gelen en önemli musibet şudur. Bu adamlar kalplerinin inanmadığı sözleri dilleri ile söylerler... İyiliği başkalarına emrederler, fakat bunu kendileri yapmazlar... Başkalarını iyilik yapmaya çağırırlar, ama kendi davranışlarında sözlerinin izine rastlanmaz... İlâhî kitabın sözlerini değiştirirler, dinin kesin nasslarını çeşitli amaçlar ve ihtiraslar doğrultusunda yorumlarlar... Tıpkı yahudi hahamlarının yapa geldikleri gibi; servet ve mevki sahiplerinin amaç ve ihtiraslarına destek sağlamak, onlara haklılık kazandırmak için görünüşte dinî nasslar ile bağdaştırdıkları ama gerçek dinin özüne taban tabana zıt düşen fetvalar ve yorumlar üretirler. Başkalarını iyiliğe çağırıp da bu çağrıya ters düşen davranışlarla ortaya çıkmak, insanların vicdanlarında sadece bu çağrıyı seslendirenlere karşı değil, çağrı konusu olan davaya karşı da şüphe uyandıran büyük bir musibettir. Bu musibet, insanların kalplerinde ve kafalarında kargaşa doğurur. Çünkü bir yandan parlak sözler dinlerken öbür yandan çirkin davranışlar gören insanlar, sözle davranış arasındaki bu çelişki karşısında bocalarlar; inançlarının ruhlarında tutuşturduğu ateşin harareti söner; imanın kalblerinde parıldattığı aydınlık kaybolur; din adamlarına karşı güvenlerini yitirdikten sonra artık bu adamlar tarafından temsil edilen dinin kendisine karşı da güvenlerini kaybederler. İnanmış bir kalpden kaynaklanmayan söz ne kadar cazibeli, sarsıcı ve heyecanlandırıcı olursa olsun ölü ve soğuk bir ses yığınına dönüşmeye mahkûmdur. İnsanın söylediği söze gerçek anlamda inanmış sayılabilmesi için, kendi uygulamaları ile sözlerine tercüman olması, ağzından çıkan sözün davranışlarına yansıması gerekir. (Buralar çok önemli....) O zaman sözleri cazibeli ve etkili olmasa bile insanlar kendisine inanırlar, sözlerine güven duyarlar. O zaman onun sözleri gücünü cazibeli olmalarından değil, gerçek oluşlarından; güzelliklerini şimşek gibi çakmalarından değil, realiteye uygun olmalarından alırlar. Başka bir deyimle bu tür sözler yaşayan gerçek hayattan kaynaklandıkları için canlı bir enerji birikimine dönüşürler. Bununla birlikte sözle hareketin, inançla davranışın birbiri ile uyuşması basit bir şey, asfalt bir yol değildir. Bu iş; özel bir çabayı, bazı sıkıntılara katlanmayı, kararlı bir girişimi, yüce Allah ile sıkı sıkıya ilişkili olmayı, O'ndan sürekli yardım dilemeyi ve O'nun hidayetine sığınmayı gerektirir. Bundan dolayı, Kur'an-ı Kerim, önce karşısına dikilen yahudileri ve dolaylı olarak bütün insanları sabır ve namaz kılma yolu ile yüce Allah'tan yardım istemeye çağırıyor. Yahudilerin, gerek Medine'de yararlandıkları liderlik konumlarını ve gerekse elde ettikleri "az bir paha"yı -Bu bir kaç para ister din hizmetleri karşılığında ele geçirdikleri kazanç, isterse genel olarak tüm dünya malı anlamına gelsin- bir yana bırakarak doğru olduğunu bildikleri gerçeği tercih etmeleri ve başkalarını saflarına katılmaya çağırdıkları iman kervanı içinde bizzat yeralmaları beklenirdi. Bu da güçlü, cesur, fedakâr olmayı, sabır ve namaz kılma yolu ile yüce Allah'tan yardım istemeyi gerektiriyordu. "Sabrederek ve namaz kılarak Allah'dan yardım dileyin. Hiç şüphesiz, bu, Allah'a saygı gösterenlerden başkasına ağır gelir. Onlar ki, Rabbleri ile buluşacaklarını, mutlaka O'nun huzuruna döneceklerini bilirler." Yani bu ayetin dile getirdiği gerçeği kabul etme çağrısı, yüce Allah'a saygı duyanların, bütün varlıkları ile O'nun önünde boyun eğenlerin, O'nun korkusunu yüreklerinde taşıyıp kendisinden çekinenlerin, O' nunla buluşacaklarından ve O'nun huzuruna döneceklerinden hiç kuşkusu olmayanların dışındakilere zor, ağır ve sıkıntılı gelir. Devam edecek inşAllah.......
__________________ Kimin Ne Dediği Değil / Allah'ın Ne Dediği Önemli. |
22 Şubat 2012, 23:49 | Mesaj No:40 |
Durumu: Medine No : 13966 Üyelik T.:
27Haziran 2011 | Cevap: "Seyyid Kutub kimidir...?" Muhsin hocam ağam la ağaya gelince, ben onu çok olgunlaşmış gördüm,sadece her konuya illaki cevap yetiştirme çabasınıda kontrol altına alabilirse çok mesafe kat etmiş olacağı kanısındayım.. Allah için onu çok seviyor,ona ve ailesine huzurlu ve islam üzeri bir hayat sürdürmelerini yüce rabbim nasip etsin....Amin.....KAMER34TEN ALINTI.. Hocam gücüm nispetince oda islama göre sakat olan konuları dile getirenlerin bakış açılarını kurana yönlendirmek için cehd ediyorum..Toplumsal bi yanlışa sürüklenen ve batılı hak gören bi toplumda yaptıklarım aslında çok az bile buluyorum,Allah sizdende razı olsun ve sizide benide müslüman olarak öldürsün...yinede tafsiyenizi düşünecem inşaallah...
__________________ önce yazdığım katılım yaptığım beğeni yaptığım paylaşımların arasında azda olsa kuran ve sünnete uygun olmayan düşünceler olabilir.Bunların bana sorulmadan dikkate alınmasından mesul değilim... ... |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Hüküm ALLAH'ındır-1/Seyyid KUTUB | Yitiksevda | Allah(c.c) | 6 | 28 Ocak 2023 18:41 |
Şehid Seyyid Kutub diyor ki; | Beytül Ahzan | Güzel Sözler-Deyımler-Nükteler | 2 | 31 Mart 2019 23:04 |
Seyyid Kutub'un Şehadetinin 46.Yılı - | Esma_Nur | Videolar/Slaytlar | 9 | 19 Ağustos 2013 19:33 |
Cihad // Seyyid Kutub\Mevdudi | enderhafızım | Fıkıh | 0 | 05 Aralık 2012 18:02 |
Şehid Seyyid Kutub'u Rahmetle Anıyoruz!-2 | namzet davadar | Alimler(Rh) | 7 | 30 Ağustos 2009 15:21 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|