|
Konu Kimliği: Konu Sahibi MERVE DEMİR,Açılış Tarihi: 18 Kasım 2007 (11:08), Konuya Son Cevap : 15 Ekim 2012 (13:33). Konuya 16 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
15 Mayıs 2008, 17:51 | Mesaj No:11 |
Cvp: Dr. Ali Şeriati -Biz Suçluyuz....
Bende ilk Dr.Ali Şeriati ile geleneksel inanca yaklaşımımı sorgular oldum. Ali şeriatinin dinin tarihin molozlarından, efsanelerden, hurafelerden, geleneklerden kurtarılmasına dair anlatıları oldukça ilgi çekicidir. Kesinlikle okunması gereken bir kişiliktir.
__________________ Çağımızın en büyük tutkusu köleliktir. | |
27 Şubat 2009, 13:03 | Mesaj No:12 |
Durumu: Medine No : 38 Üyelik T.:
30Haziran 2007 | Cvp: Dr. Ali Şeriati -Biz Suçluyuz.... O, üstü kapalı kültürel bir gerillaydı. Ateşli konuşmalarıyla, Şah’lıkrejiminin ideolojik meşruluğunu, geniş bir çerçevede ele alarak, aydın bir yorum ve araştırmacı bir şiveyle soru altında bırakıyordu. O;şehadet, cihat, imamet gibi kavramları gün yüzüne çıkardı ve yorumladı. İslam’ın inkılapçı çehrelerinden; Ebuzer’i, Selman’ı, Ammar’ı ve Bilal’ı bizlere tanıttı. Şia’nın rehberiyet anlayışını, Ali’yi,Hüseyin’i, Fatıma’yı, İmam Seccad’ı, Zeynep’i... derinlemesine incelemek suretiyle, İslam’ın inkılapçı hattını, olağan üstü birgüzellikle, gençlerimizin önüne serdi. Dr.Şeriati’nin sloganı şuydu:“Şehit olanlar Hüseyin’ce bir iş yaptılar. Kalanlar ise Zeynep’çebir iş yapmalıdırlar. Bu ikisinin dışında kalanlar Yezit’tirler.”Bu slogan o günlerde tüm gençliğin sloganı olmuştu. Şaban Ali Lamui’,Hikayethay-i ez Zindigiy-i Doktor Şeriati, Kalem yay. Tahran, H. Ş.1377./ M.1998, s.315 syglr NOT : İran 79 dan bu yana ilk kez şeriatinin düşüncesine yakın bir ahmedinejat oldu. Dünyaya açılma babında Varmı bana yan bakan diyen busha karşı bazı alimler vardır muttaki zararsız bu alimlere Ebubekiri Sıddık ve Osman Zinnureyn örnek verilebilir.Bazı alimler var akıl ilim cihad yiğitlik takva buna Hz.Ömer Hz.Ali örneği verilebilir İranın devrim beyni Ebubekir Osman tipli Ali şeritai ise ömer tipli Hem ilim hem sopa... |
27 Şubat 2009, 13:05 | Mesaj No:13 |
Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 | Cvp: Dr. Ali Şeriati -Biz Suçluyuz....
Mazlumların haykırışıydı sözleri: Ey Zeyneb!nin dili!Kendi halkına söyle! Ey kadın! Ey mertlere, cesurlara bu sıfatları öğreten! Senin aşk ve derdini can ve gönüllerinde duyanlar sana muhtaçtırlar. Hem de her zamankinden çok... Bu eski ve yeni sömürünün, bozulmuş gelenek ve kurumların, modernist ilericilerin oyuncağı olanları; Bir şehrin başındaki güçlü feryadın gibi bir feryatla, Kasvet ve vahşet şehrini, -ki şehri onunla ezmiştin- bir sarayın temellerini, -saltanat ve cinayetin sarayını sallamış, titretmişsin!- karıştır, sinirlendir, canlandır! Tâ ki kendi kendilerine canlanıp sinirlenerek, etraflarını saran örümcek ağı perdelerini yırtıp parçalayabilsinler. Tâ ki bu kötü ve yıkıcı tufanın çağdaş biçimine karşın, durmayı öğrensinler! Bu korkunç ve tehlikeli makinayı, -ki bu onlardan, insanlardan- yeni oyuncaklar yapmak için, sonra yeni sömürü düzeni kurmak, modern uyutmalar için, başıboş günleri artırmak için, sermayedarların piyasaya sunduklarını ihtirasla yutabilmek için, burjuvazinin zevk verici yoğun hevesleri için, ruhsuz yeni soyluluğun daha ilginç görünümü olan yalnızlık, tecrid ve unutulmuşluğu için müreffeh toplumu hedefleyen bomboş bir yaşamla uğraşmak için yapılmıştır- kırıp parçalasınlar!! Ve kendilerini eskinin saygın köleliğinden, yeninin saygın piyasasından – senin mesajının parıltılarıyla- kurtarsınlar! Ey amaçta Ali’nin dili! Ey Hüseyin’in mesajı gönül ve beyninde olan. Ey Kerbela’dan gelerek şehitlerin mesajını, tüm cellat ve canilerin baskılarına rağmen tarihin kulağına ulaştıran! Ey Zeyneb! Bize söyle ! Başınızdan geçeni söyleme! O kan kırmızısı çölde ne gördüğünü söyleme! Orada, cinayetlerin ulaştığı doruk noktasını da söyleme! O günün acısından sonra, Fırat’n kenarında, Allah’n insanı melekleri niçin secde ettirdiğini de söyleme! Ve Fırat sahilindeki gösteriyi ve durumu da söyleme! Evet, Zeyneb Düşmanlarının ne yaptığını da , dostlarının tavrını da söyleme!Evet, ey Hüseynî devrimin mesajı! Biz biliyoruz, Biz, hepimiz, işitmişiz. Senin Kerbela ve şehidler mesajını dürüstçe ulaştırdığını biliyoruz. Sen kendi varlığında söz üreten bir şehidsin! Tıpkı damla damla kanıyla söz söyleyen şehid kardeşin gibisin sen. Fakat söyle ey bacı! De ki “ne yapalım?” Bir an bak ki biz ne çekiyoruz? Kulağını bir anlık bize ver ki, kendi isteklerimizi sana ulaştıralım. Ey sevgili ve güçlü bacımız! Ey kardeşinin emin ulağı! Kerbela’dan gelerek tarih süresince tüm nesillere şehidlerin mesajını ulaştıransın! Sen şehidliğin kıpkırmızı bahçelerinde yeni açılmış güllerin kokusunu can ve elbisesinde taşıyansın. Ey Ali’nin kızı! Ey esirler kervanının komutanı! Bizi de bu kafilenin izinde kendine ulaştır! Ey Hüseyin! Seninle ne söyleşelim? O korkunç, fırtınalı, girdaplı ve karanlık gecede yol lambasının ışığı! Ey kurtuluş gemisi! Ey her zamana yayılan, her nesle ulaşan, kıyama hazır her zeminde kanı hatırlanan, her elverişli tohumu toprağın altında açan ve yeşeren, her susuz çiçeği kanıyla, yaprak, hayat ve canlılığa kavuşturan! Ey şehadetin büyük üstadı! Bizim de bu karanlık ve ümidsiz gecemize bir şimşek çak! Bizim kurumuş, yarı ölü halimize bir damla kanını yay! Bizim bu soğuk ve donmuş kışımıza, o çöl kıyamındaki ateşinden bir kor bağışla! Ey aşıklarını “siyah ölümden” kurtarmak için “kırmızı ölümü” seçen! Sen, her damla kanınla halka hayat ve dirilik verirsin. Tarihi hareketlendirirsin. Çağın donuk, ölü bedenini ısıtırsın ve bu coşkuyla dirilik, aşk ve ünid saçarsın. İmanımızın, halkımızın, tarihimizin ve de zamanımızın bedeni; “sana ve senin kanına muhtaçtır.” |
27 Şubat 2009, 13:13 | Mesaj No:14 |
Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 | Cvp: Dr. Ali Şeriati -Biz Suçluyuz....
Ali şeriatinin Allaha yapmış olduğu duadan alıntı: Ey Yaratıcı Rabbim! Sen insanoğluna keremi bağışlamışsın. Sen kendi özel emanetini insanoğlunun omuzlarına yüklemişsin. Sen bütün peygamberlerini, kitabı öğretmek ve adaleti gerçekleştirmek için göndermişsin. Sen kendine, peygamberlerine ve iman eden insanlara izzeti bağışlamışsın. Sana ve peygamberlerinin getirdiği mesaja inanıyoruz. Senden özgürlük, bilgi, uygarlık, adalet ve şeref istiyoruz. Bize bunları bağışla! Çünkü çok muhtacız ve her zamandan daha dertliyiz ve alçaklık, esaret ve cehaletin kurbanı olmuşuz. Ey zayıf bırakılmışların Rabbi! Sen yeryüzünün zavallılarını, mahkum ve zayıf yığınlarını ve hayattan yoksun bırakılanları – ki onlar, köle arayan azgınların; çağın karanlık zulmünün; kin ve nefret cehenneminin tarihteki kurbanlarının devamıdırlar ve her zamankinden daha çok zulme ve baskıya maruz kalmışlardır –insanların önderliğine eriştireceğini ve onları dünyaya varis kılacağını irade etmişsin. İşte şimdi zamanı gelmiştir. Yeryüzünün lanetlileri senin vaadini gözlemekte ve beklemektedir. Ey gaybın bilicisi Allah’ım! Şu çağımızda sana gerçekten tapanlar, yalnızca yeryüzünün mustaz’aflarıdır. Ey Yüce Rabbim! Sen tüm meleklerini Adem’e secde ettirensin. Şimdi insanoğlunun, idarecilerin ayağına kapanarak secde toprağına yüz sürdüğünü görmüyor musun? Onları bu çağın putlarına –ki hepsini kendimiz yapmışız – tapıcılıktan, onlara kulluktan kendi özgür kulluk ortamına çek ve kendilerine özgürlük bağışla! Ey güçlü Rabbim! Senin ayetlerine küfredenler, senin peygamberlerini yalanlayıp haksız yere öldürenler ve adalet, eşitlik istemek için ayaklanan kullarını öldürenler hâlâ yeryüzünde egemendirler. Müjdelediğin azabı onlara ulaştır!! Ey Kadir olan Allah’ım! Ailemize sorumluluk, halkımıza bilim, inananlarımıza aydınlık, aydınlarımıza iman, tutucularımıza anlayış, kavramışlarımıza tutuculuk, kadınlarımıza bilinç, erkeklerimize şeref, ihtiyarlarımıza bilgi, gençlerimize soyluluk, öğretmen ve üstadlarımıza, öğrencilerimize inanç, uyuyanlarımıza uyanıklık, uyanıklarımıza irade, tebliğlerimize gerçek, dindarlarımıza din, yazarlarımıza güvenirlik, sanatkarlarımıza dert, şairlerimize şuur, araştırıcılarımıza hedef, ümidsizlerimize ümit, zayıflarımıza güç, muhafazakarlarımıza hareket, ölümcül uykularda olanlarımıza hayat ve dirilik, körlerimize görme, suskunlarımıza feryat, müslümanlarımıza Kuran,Sünnet ve Ehl-i Beyt bilinci, tüm mezheplerimize birlik, kıskançlarımıza şifa, egoistlerimize sabır, halkımıza kendini bilme, tüm uluslardan kurulu milletimize samimiyet, basiret, feraset, cesaret, fedakarlık yeteneği, kurtuluşa layık oluş ve izzet bağışla!! Ey Kabe’nin Rabbi! Şu ömürleri boyunca, her sabah ve her akşam bütün dünyada senin evine yönelen, senin evine dönerek yaşayıp ölen, İbrahim’in evinin etrafını tavaf eden insanlar; cehalet ve şirkin kurbanı olmuş; Nemrud’un eziyet ve zulmünün bağlılıları durumuna düşmüştür, ve onu övmekte devam ediyorlar. Ey güç, özgürlük, ve uyanıklığın peygamberi! Senin evinde yangın çıkmış, kapını tutmuş; senin toprağını batıdan doğma bir sel basmış, senin ailen ise çoktandır illetin siyah örtüleri altında uyuya kalmış. Onların başında dur ve bağır: Kalk ve Uyar! Onları uyandır. |
27 Şubat 2009, 13:21 | Mesaj No:15 |
Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 | Cvp: Dr. Ali Şeriati -Biz Suçluyuz....
Ali Şeriati ile Kürt Sorununa Bakış ve Yeni İslamcıların Senaryoları [Bu makale hiç bir ırk ve politik taraf tutmaz] “Direniş, toprak ve vatandan önce insan içindir. Çünkü üzerinde insanın horlandığı, aşağılandığı, kul haline getirildiği toprağın hiçbir değeri yoktur. İnsanın, üzerinde her türlü düşman saldırısına maruz kaldığı bir vatanın hiçbir kıymeti yoktur.” [Muhammed Hüseyin Fadlullah] Tanınmış çeşitli ekollerin [milliyetçi, İslamcı, sosyalist, liberal demokrat vs] aydınlarından oluşan Abant Platformu 15-16 Şubat’ta Erbil’de bir toplantı yapacak. Söz konusu toplantı “Barışı ve geleceği birlikte aramak” başlığı ile sunulacak. Platformun içeriği; Türkiye-Irak arasındaki ilişkiler ağırlıklı olarak konuşulacak, yeni Ortadoğu’da bölgenin geleceği tartışılacak, gelecekte uygulanması gereken stratejilerin ayakları oluşturulmaya çalışılacak... Bu platform; Kürtleri ilgilendiren konular arasında farklı bir başlık ortaya çıkıyor. Bu başlık kendisini tanımlamak istediğinde ırk sorununun netleşmesini beraberinde getiriyor. Serpiştirilmiş bir tablo ile değerlendirilmek istiyoruz! Ki amaçtaki farklı ruhu yakalayabilmek olsun. Şu halde Kürtler hakkında bir şeyler yazmadan önce, “ırkçılık” nedir, Kürtlerde ırkçılık var mı, varsa ne gibi sonuçlar getirmiştir? Sorularına cevap arayışına geçelim. İsterseniz bu tür soruların cevap arayışına geçmeden Ali Şeriati’den kesitler sunalım. Kanımızca, Şeriati’de hakikat aşıldı. Zaten hakikatten uzak duran bir kişide İslami aydın olamazdı. Dolayısı ile Türkiye’deki İslamcı aydınların aynası da olabilen ender portrelerden biridir Şeriati. Aydınlarımızın fikri iğdişliğin pençesinden kurtulup rahatını bozarak, ’’pastel bilgelik’’ lüksünden uzak durduğunda ne denli aydın olduklarını nasıl üretken olabileceklerini ortaya koymuş olacaklar. Bu sorun geçmişte medeniyetler yaratan Kürt İslami aydınları için daha bir zorunluluk haline gelmiştir. İnsanlığın özünü hakikatte İslam temsil eder. İnsan ilişkileri ise aynı zamanda tüm insanlık tarihini oluşturan eylemler dizesidir. Buna göre; ben-i Ademin evlatları, Ademi kimliği gerçek boyutlarıyla kavradığı zaman, insanı Kamil’in nasıl olması gerektiğini de anlamış olur. Bu açılıma duyulan ihtiyaç, İslam’ı evrensel dini değerler olarak algılamayanlar içindi. Nitekim İslam, insan denilen bu varlığı ’’nitelik’’ ve ’’öz’’ olarak kabul eder. Bu ise bütün ırkların özlemidir. Elbette hiç bir kişioğlu inanç ve düşüncesinden dolayı hor görülmemeli. Ancak inanç ve düşünceler zulüm ve sömürgeciliğe hizmet ederse, hakkın karşısında yer aldığının ispatını da beraberinde taşımış olur. Bu tür inanç ve düşünceler İslam’a dayandığını iddia etse dahi ifşa edilebilmeli. Bunun da ötesinde söz konusu ifşa, insani ve İslami değerlerin yüklediği bir zorunluluk halidir. Bu cümleden; Kürtler ve bu coğrafyadaki diğer ırklar, tarihin kendine has yasaları gereği günün birinde evrensel İslam’ın sorumluluk bilincine ulaşacaklar ve yüklenen sorumlulukları taşıyacaklardır. Bu iddianın delili, Kürtlerin binlerce yıl önceki atalarının adalet arayışının tabii sonucu, bugün İslamlaştığı ve İslami adaleti ısrarla eylemleştirmek istediğin de yatmaktadır. Var olan öz İslam’ın adaletini savunmak, hürriyetini teneffüs etmek, Kur-an’ın Mukaddesatını korumakla eştir. Kürtler on dört yüzyıl boyunca bilinçli/bilinçsiz bu savunmanın ön cephelerinde saf tutmuşlardır. Ancak son beş asırdan bu yana korkunç bir şekilde dini dejenerasyona uğratılmış, kimlik ve kişilikte asimileye zorlanmıştır?! Kürt milliyetçiliğinin tanımını sağlıklı yapabilen sosyologların hakkını vermek gerek, ancak siyasi atmosferlerden yada değişik ideolojilerden etkilenmeden, vicdanın, aklın ve bilimin dahası Kur-an kıstasları ile değerlendirmek ve Kur-anın öngördüğü normlarda Kürt milliyetçiliği tanımını yapabilmek muhal denilecek derecede zor. Bize göre Kürt [ırkçılık] milliyetçiliğinin oluşması için bugüne dek mümbit bir zemin olmamış, lokal bazı çıkışlarda Kürtleri bütünsel temsil etme hakkın sahip değildir. Son asırdaki marjinal oluşumlar dindışı değerlerden beslendiğinden ötürü de ilgi alanımıza girmez. Ancak sağlıklı bir milletçilik tanımı için bazı kriterlerin oluşması da gereklidir. Buna göre milliyetçilik ruhunun oluşması için bazı şartların bir arada olması gerekir. 1-Bir milletin egemenliğini kabul ettirdiği belirli bir toprak parçasına sahip olması.[Vatan] 2-Kendi değerlerini [dil, din, kültür sair] hiçbir engelle karşılaşmadan özgürce yaşayabilmesi[Hürriyet] 3-Egemenliğindeki coğrafyanın yaptırım gücünü kendisinde olması[Yönetim] 4-Egemenliği altında farklı bir ırkın olması ve kendi milletine sunduğu hakları egemenliği altındaki ırktan esirgemesi yada kısmi kısıtlamalarla sunması.[Yasama] Şu halde; Kürtlerde ırk şovenizminin olması için yasma, yürütme ve yargıdan önce oluşması gereken olgular da olmalı... Yukarıdaki şartların olgunlaşmaya başlama ihtimali Kürtler içim kısmi olarak Irak Kürdistan’ında ki özerk bölgede oluşmaya başlaması ile ileride bölgedeki diğer ülkeler gibi ırkçı klişelere dönüşme olasılığı ise bu çalışmanın dışında... Kürt ve Türk aydınların büyük çoğunluğunun pek de ilgi duymadığı Kürt tarihi ve kadim medeniyetlerin kurucuları olması, Ali Şeriati’nin özellikle Yunan medeniyetinin temellerini kuranların Kürtler olduğunu itiraf etmesi. Şeriati’nin Şahlık döneminde ve Kürt halkı adına mücadele eden sosyalist gurupların varlığına rağmen bu tür onurlu çıkışı onun gerçekten cesaret ve tarafsızlıkla sorunları irdelediğini göstermektedir. Bugünde İslami aydınlar aynı olumsuz şartlarda oldukları halde Şeriati’nin cesaret ve tarafsızlığını mercek altına almalı değiller mi? Onun “Medeniyet ve Modernizm” adlı eserinde, kısa bir değini ile sunduğu Kürt milletinin uygarlıklara olan katkısını “Yunan medeniyeti de hicret eden Kürtler’in kurduğu bir medeniyettir. Kürtlerin Yunana gitmeleri ile başlamıştır. Hepsinden önemlisi ve açıkçası “Çağdaş Amerikan Medeniyeti ve Batı” çok ilginçtir hiçbir zaman Dicle ve Fırat arasındaki yörede ‘Beynen Nehreyn’den söz etmiyor. Çünkü bundan söz ederse geliştirdiği bütün nazariye bir anda boşa çıkacaktır. Oysa bütüncü bir gelişme seyri vardır. Daha önce dediğimiz gibi, Yunan medeniyetinin kaynağı Kürtlere dayanır. Kürtler iki nehir[Dicle ve Fırat] arasında yaşamaktadır. Mezopotamya, dünyanın kültür, medeniyet ve felsefenin merkezidir. Riyazi bilimlerin ilk gelişme gösterdiği yer bu iki nehir arası bölgedir.”... Ne ilginçtir, Şeriati’nin tamamen tarihi, sosyolojik ve bilimsel boyutu ile değerlendirmek istediği bu konu, müslüman Kürt halkına farklı ırk zehirini zerk etmek isteyen ihanet çemberi kralları tarafından manipüle edilerek kullanılmaktadır?! Nitekim ılımlı [yeni] İslamcıların önderliğindeki Abant platformu, karabulutlar olarak Kürt halkının bağrında gezen ölüm mangalarının yerini, farklı bir stratejiye bırakmanın başlangıcı olacak! Tam da milliyetçilik pazarlarının iflas ettiği bir dönemde... Başını ılımlı İslamcıların çektiği platformda, Kürt halkına bazı değerler adına önümüzdeki onlarca yıl uygulanılması istenilen senaryoların görüşülmek istendiği sinsilik. Geçmişin kahramanlıkları ile övünen milletler eğer yaşadığı dönemde atalarından daha ileride değil ve onların manevi kültürünün mirasını koruyamamış iseler, mirasyedi suçluluğunun verdiği aşağılık kompleksini saklama gayretinden başka ne üretebilir ki? Ekonomik, Siyasi, Dini, Askeri, Kültürel güçleri yaptırıma dönüştürmeyi İslam ahlakı ile bağdaştırmak öz İslam’dan uzaklığın en güzel ve açık örneği olmalı. Bugün hala 15 ten fazla etnik kimliklerin yaşadığı Anadolu coğrafyası, bağrında beslediği 26 medeniyetin kalıntılarına rağmen, yüzyıllar, binyıllar kültür birikiminin bir ırk ve dil şovenizmi uğruna yok sayılması, dahası bu şovenizme kurban edilen ilahi din. Ne hazin! Oysa daha 60 yıl önce 2. Dünya savaşından çıkan Avrupa, bugün sahip olduğu çok [multikültürel] kültürlülüğü kendisine ait bir zenginlik olarak görmek ise başlı başına bir konu... Merhum Şeriati, yine “Medeniyet ve Modernizm’’ adlı eserinde, Mısıra yaptığı seyahatte, Piramitlerin yapılışında çalışan kölelerin toplu mezarları önünde şu notları tarihe düşer. “...Ne bizi bilen ne de bizim bildiğimiz insanlara karşı savaşlara sürüklediler bizi. Hiçbir zaman küçümsemediğimiz insanları öldürmeye zorlandık, ...Lanetledim medeniyeti. Binlerce yıl atalarıma yapılan zulme karşı içimde nefret ateşi yanmaya başladı...’’ Şeriati İranlı bir düşünür olduğu halde acaba neden kendini beş bin yıl önceki kölelere atfedip onları kendisine ata seçmişti? Cevabını Şeriati’den almak, tarafsızlık ve vicdan adına en uygun olanı olmalı. “Yine kandırıldık ve uyutulduk ve köle olduk. Özgürlüğümüzü bize veren dinimizi öylesine farklı yaşıyoruz ki. Saray değil bir çamur evde yatan peygamberlerden sonra bazı sıfatlar adı altında saraydan emirlerle yaşamımızı değiştirip dinimizi unuttuk. Peygamber hiç rahat yünlü yatakta yatmamışken, ümmeti, ümmeti diye geceleyin gözyaşı dökerken, din yalnız Allah’ın oluncaya kadar zulümle savaşırken bizler de bir başka düzenin köleleri olduk. İslam’ın bize verdiği kölelikten halife olma sıfatını biz halifelikten köleliğe çevirdik. Sistemin çarklarını kırması gereken bizler, sistemin çarkları arasında eridik. Sonra biz de ya kendimize saraylar yapmak için mala ya da başkasına saraylar yapmak için bazılarına köle olduk. Ey dostum! Sen mezarlar için kurban edilirken biz saraylar için kurban edildik...” Mısır medeniyetinin omuzlarında yükseldiği o günün köleleri ile bugün aynı kaderi paylaşan Kürt halkının kaderi arasındaki çarpıcı benzerlik. Ne kadar da ilginç benzerlik, değil mi? Sorun “Yeniden bir ırk yaratmaya gerek yok, o zaten var” sorun o ırk[Kürt]’ın kendi küllerinden kendisini yaratabilen biri olduğunu anladığı gün yeniden bir medeniyet kuracak kadar asil olduğunu görebilmesi! Ne var ki, ırkın asilliğini belirleyen kriterler taşıdığı ilahi değerlerle özdeştir. Bedirhan’ın veciz bir sözü bu gerçeğe ayna olacak türdendir. Bedirhan; ‘’Bu ülkenin İmparatoru Osmanlı sultanı değil benim. Eğer o benden daha güçlüyse ben ondan daha asilim’’ der. Birde meşhur Kürt atasözü vardır. ’’Düşmanın karınca bile olsa, düşmanın olarak kaldıkça uyumamak lazımdır’’ İnançlı Adem evlatları ve Kürtler; babalarının ilahi dinini, kimi ihanet çemberi krallarının saltanat ve saraylarına peşkeş çekmesi, İslami terimleri kişisel ve örgütsel materyal olarak kullandığını görmesi, omuzlarına ne denli ağırlık yüklediğini anlamaları, gerçekten ama gerçekten zor değil mi? |
29 Mayıs 2009, 15:07 | Mesaj No:16 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | RE: Dr. Ali Şeriati -Biz Suçluyuz....
İslam şehidi dr Ali şeriati geleneksel din anlayışını yıkmış ve kendi hayatına aktarabilmiş biri olarak çok kapsamlı bir düşünce yapısı ile hayatına yön verenlerden biriydi.Allah rahmet eylesin.
|
15 Ekim 2012, 13:33 | Mesaj No:17 |
Durumu: Medine No : 4458 Üyelik T.:
19 Ekim 2008 | Cevap: Dr. Ali Şeriati -Biz Suçluyuz....
Allah’a tapınma ihtiyacı hiçbir yönden rasyonel bir asıl değildir. Allah’a karşı acze düşüp yalvarmam ve gururumu kırmam rasyonel bir şey değildir. Fakat bu şiddetli bir ihtiyaçtır ve bende vardır. Bu benim ruhumun gizli ihtiyaçlarından biridir. Allah’a karşı zayıflık, zavallılık, esaret vs. hissetmem ruhumun ihtiyaçlarındandır. Siz büyük bir şahsa karşı büyük bir inanç besliyorsunuz. Bu inanç, sizin berraklığınızdan ve fıtrat üzere olmanızdan kaynaklanır. Onun için hiçbir fedakârlıktan çekinmezsiniz. Hâlbuki bugün rasyon hayatı, böylesi bir şeyi kabul etmiyor.” [Dr. Ali Şeriati - Medeniyet Tarihi II]
__________________ Birbirimize Fikirlerimiz uyuşmasa bile İNSAN olduğumuz için SAYGI duymamız lazım... Ne MUTLU MÜSLÜMANIM DİYENE.... |
Konuyu Toplam 2 Kişi okuyor. (0 Üye ve 2 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Ali Şeriati'ye ithafen | Esma_Nur | Şiirler ve Şairler | 1 | 03 Mart 2014 01:31 |
Ali şeriati/Ey özgürlük | Esma_Nur | Videolar/Slaytlar | 0 | 30 Nisan 2013 22:53 |
Anne Baba: “biz suçluyuz” | enderhafızım | Videolar/Slaytlar | 0 | 15 Kasım 2012 17:37 |
ebu zer -ali şeriati | hattaboğlu | Alimler(Rh) | 13 | 16 Ekim 2012 18:16 |
Ali şeriati | MERVE DEMİR | Alimler(Rh) | 18 | 08 Ocak 2011 01:44 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|