|
Konu Kimliği: Konu Sahibi FECR,Açılış Tarihi: 03Haziran 2009 (20:43), Konuya Son Cevap : 20 Ekim 2012 (18:48). Konuya 3 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
03Haziran 2009, 20:43 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 6340 Üyelik T.:
19 Ocak 2009 | Kardeşlerim! (Ali Şeriati) Kardeşlerim! (Ali Şeriati) Kardeşlerim! Şimdi şehitler ölmüştür. Biz ölülerse diriyiz. Şehitler, söyleyeceğini söyledi. Biz sağırlara ise seslenildi. Ölümü seçme yürekliliği gösterenler gitti. Artık bir an bile yaşayamazlardı. Biz utanmazlarsa kaldık. Asırlardır bekliyoruz. Alçaklığın sembolü dünya, yüceliğin sembolü olan Hüseyin ve Zeynep için ağladığımıza gülse de yerindedir. Biz alçakların o yüceler arasında bulunması ise tarihin başka bir zulmüdür. Bugün şehitler, çağrılarını kendi kanlarıyla duyurmuş bulunmaktadır. Tarih boyunca oturanları ayaklanmaya çağırmak üzere gözlerini gözlerime dikip yere serilmişlerdir. Kendi kültür ve tarihimizde; insanlığın yaratmış olduğu yüce cevherler, tarihi diriltip harekete geçiren canlı maddeler ve insana “Allah”a doğru yükselebileceğini öğreten ilahi dersler saklıdır. Bütün bu yüce ve ilahi değerlerin mirası da biz güçsüz ve alçakların eline düşmüştür. Biz İslam tarihinde cihatların, şehadetlerin ve yüce değerlerin varisiyiz. İşte biz bunların varisiyiz. Öyleyse içimizden insanlığa örneklik edecek ümmet çıkarmalıyız. “Böylece sizi vasat bir ümmet kıldık! İnsanlar üzerine tanık olasınız; Rasul de sizin üzerinize tanık olsun diye” [26/43] Biz; şehitlerimizin, mücahitlerimizin, imamlarımızın, inanç ve kitabımızın mirasından örnek bir ümmet oluşturmakla yükümlüyüz. Böylece insanlar üzerinde tanık olacağız. Rasul de bize örnek ve tanık olacaktır. İnsanlığı diriltecek ve harekete geçirecek bu ağır risalet, günlük hayatlarını bile sürdürmekten aciz olan bizlerin sırtına yüklenmiştir. Allah’ım! Bu ne hikmettir? Vahşet dolu günlük yaşantımızın pislik ve bataklığında yüzmekte olan bizler, Allah katındaki şehadet ve huzurları Kerbela’da kanıtlanmış kadın, erkek ve çocukların yasında bulunuyoruz. Bu nedir? Allah’ım! Hüseyin soyuna başka bir zulüm mü? Şimdi şehitler işlerini bitirmiş bulunmaktadır. Biz de kimsesizler akşamında ağlayıp bu işin bitmiş olduğunu duyuracağız. Oysa biz, Hüseyin için ağlama, Hüseyin’i sevme görüntüsü altında Yezid’le el ele vermiş, aynı yaşam öyküsünü paylaşmaktayız. Hüseyin ise bu öykünün son bulmasını istiyor. Şimdi şehitler işlerini bitirmiş bulunmaktadır! Sönüp gitmişler! Hepsi rollerini güzelce oynadı. Öğretmen, müezzin, yaşlı, genç, kadın, hizmetçi, efendi, soylu ve çocuk… her biri bütün çocuklara, yaşlılara, kadınlara; büyük küçük herkese örnek olacak bir ölümü seçerek orada kendi sınıflarını temsil ettiler. Bu şehitler o gün iki şey yaptı. Hüseyin’den kölesine, çocuğundan kardeşine, öğrencisinden, öğretmenine, soylusundan sade vatandaşına kadar hepsi, tarih boyunca yaşayacak bütün insanlara; güç yetirdiklerinde nasıl yaşamaları gerektiğini, yetiremediklerinde ise nasıl ölmeleri gerektiğini öğretmek üzere, şahadetle yüz yüze gelmiştir. Bu şehitler bir şey daha yapmıştır: Her biri, egemen rejimlerin politika, din, sanat, felsefe, ahlak, duygu, düşünce ve insanlığı kendi isteklerine kurban edip zulüm ve cinayetlerine araç olarak kullandıklarına tanıklık ettiler. Tarihe egemen olan kişi zalim ve canidir. Birçok kadın celladın kırbaçları altında solumuştu. Kan pahasına ahırlar yapmışlardır. Tarih boyunca bütün dönem ve kuşaklarda kölelik ve katliam genellikle kadınlar, çocuklar, erkekler, kahramanlar, köleler ve öğretmenlere uygulanmıştır. Şimdi, ise Hüseyin, bütün varlığıyla tarih mahkemesinde tüm mazlumlar yararına tanıklık etmek üzere Fırat’ın yanı başına gelmiş bulunmaktadır. Tarihe egemen olan bu celladın tarih boyunca genç beyinleri yediğine tanıklık edecektir. Ali Ekber’le tanıklık edecektir. Cinayet rejimlerinde kahramanların nasıl öldürüldüğüne tanıklık edecektir. Kendisini adayarak tanıklık edecektir! Tarihe egemen rejimlerde kadınların ya tutsaklığı seçerek harem kulları olmaları gerektiğine ya da özgürlüğü seçerek şehid olmaları gerektiğine tanıklık edecektir. Zeneb’iyle! Zulüm ve cinayet rejimlerinde celladın, bebeklere bile acımadığına tanıklık edecektir. Kendi bebeğiyle! Ve Hüseyin bütün canlılığıyla; Tarihin cinayet mahkemesinde, mazlum ve savunmasız kalmış kimselerin yararına tanıklık etmek üzere gelmiştir. Mahkeme artık bitmiştir. Hüseyin davetini, bütün varlık ve imkanlarıyla duyurmuştur. Arkadaşlar! Sizin de gördüğünüz gibi düşmandan önce dostun eliyle kurban edilen şu Şia’da; toplum ve tarihi diriltecek büyük dersler saklıdır. Büyük sermayeler, yüce ruhlar ve ilahi değerler vardır. Tarihimizde var olan sermayelerin en değerlisi şehadettir. Celal’in deyişiyle biz: “Şehadet geleneğini unutup, Şehitlere mezarcılık Yapmaya başladığımız günden beri Kara ölüme boyun eğmişiz. Kadın ve erkeklerimiz, Ali şiası olacağı yerde, Hüseyin ve Zeynep şiası olacağı, Yani şehitlere uyacağı yerde Şehitlerin yasını tutmaya başladığı Günden beri sürekli Yasta kalmışız” Hüseyni mesajı, sevgili arkadaşlarının mesajını ne kadar da ustaca değiştirmişlerdir. Tüm sevdiklerini kanlar içinde gören Hüseyin, karşısında kindar ve yağmacı düşmandan başkasını göremeyen Hüseyin seslenir: “Bana yardım edip öç alacak kimse yok mu?” Ona yardım edip öç alacak kimse olup olmadığını bilmiyor mu? Bu soru geleceğe ve bize sorulmuş bir sorudur. Bu soru, Hüseyin’in beklentisini açıklıyor. Şehitleri sevip sayan herkese şehadet çağrısı yapıyor. Ancak biz, her dönemde taraftar isteyen bu çağrıyı, bu yardım beklentisini söndürdük. Nasıl? İnsanlara “Hüseyin’in istediği gözyaşıdır, iniltidir; başka bir mesajı yoktur” diyerek! “Ölmüştür, dolayısıyla yasını tutacak kimseler arıyor; her yerde ve dönemde açtığı yolda yürüyecek kimseler arayan tanık, şehit ve hazır biri değil”, diyerek! Evet bize bunlar söylenmiştir ve hala da söyleniyor. Her devrimin iki yönü vardır: “Kan” ve “Mesaj” Ve şehit, yani hazır! Kızıl ölümü, yüce değerle uğruna girişeceği cihatta kullanabileceği tek silah olarak kendi elleriyle seçen kimseler şehittir. Tanık yaşıyor, bulunuyor, gözlüyor… yalnız Allah’ın katında değil, insanların katında da yaşıyor. Her yerde ve her zaman. Her türlü aşağılığa sessiz kalanlar ise yaşadıkları sürece tarihin sönük ve aşağılık ölüleri olmaya mahkumdurlar. Bir bakın! Bugün; kaçabilecekleri yüzlerce sığınak, sığınabilecekleri yüzlerce şeri hüküm varken Hüseyin’le birlikte ölümü seçenler mi, yoksa Hüseyin’i bırakıp Yezid karşısında susmayı tercih edenler mi yaşıyor? Hala diri olanlar kimler? Diriliği, hareket eden bir vücut olarak algılamayan herkes, Hüseyin’in diri ve tanık oluşunu bütün varlığıyla duyumsar. Aşağılık karşısında susmuş kimselerin de yaşadıkça ölü olduklarını bilir. Onlar güç yetirememenin, zulme karşı cihattan muaf kıldığını düşünen kimselerle düşmana üstün gelmeyi yenmek olarak algılayan kimselere “Hayır!” diyorlar. Böylece şehit, “güç yetirememe” ve “yenememe” dönemlerinde düşmana kendi ölümüyle üstün gelen; yenemezse de rüsvay eden kimsedir. İşte Hüseyin bu mesajı öğretti ve bunun gerçekleşebileceğini gözler önüne serdi. Şehit tarihin kalbidir. Kalbin kurumuş damarlara kan gönderip dirilttiği şehit; ölüme kendiliğinden koşan bireylerin imanlarını kendiliğinden bıraktığı aşamalı bir ölümle karşı karşıya gelmiş, boyun eğen, sorumluluğunu unutmuş, insan olma inancını yitirmiş bir toplum ile yaşam, hareket ve yaratıcılıktan yoksun bir tarihi diriltir. Kalp gibi, toplum da kurumuş damarlara kendi kanlarını ulaştırır. Şehadetin en büyük mucizesi ise her kuşağa yeni bir “kendine inanma duygusu” kazandırmasıdır. Şehit aramızda bulunuyor! Sürekli olarak yaşıyor! Nasıl kaybolsun! Hüseyin bize, şehadetinden de büyük bir ders vermiştir. Bu ders, haccı yarıda bırakıp, şehadete doğru yola çıkmasıdır. Bütün atalarının bu geleneği diriltmek için cihad ettiği haccı yarıda bırakıp şehadete koşar. İbrahimi sünnet hacc merasimini, imametin tavafa denk olduğunu öğretmeden bitirmez. Hüseyin’in haccı yarıda bırakarak Kerbela’ya doğru yola çıktığı an tavaflarını onsuz sürdürenler, o esnada Muaviye’nin Yeşil Saray’ını tavaf edenlere denktir. Çünkü şehit, adalet savaşlarına tanıklık eder. Hazır oluşuyla da bütün insanlara, “Hak ile batıl arasında geçen savaşa katılmadıktan sonra nerede olursan ol, ne fark eder?” mesajını verir. Hak ile batılın çarpıştığı savaş alanında olmadıktan sonra; çağının şahidi, toplumunun şehidi olmadıktan sonra nerede olursan ol! İster namaza dur, ister içki sofrasına otur; ne fark eder! Dr. Ali ŞERİATİ |
Konu Sahibi FECR 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Eskiden Hayat Daha Güzeldi... | Gönülden Dökülen Nağmeler | FECR | 0 | 70 | 12 Ekim 2024 10:01 |
Prof. Dr. Mehmet Görmez'den Önemli Açıklamalar | Muhtelif Konular | FECR | 0 | 100 | 07 Ekim 2024 20:33 |
Müslüman Bir Toplumu Çökertmek İstiyorsanız | Muhtelif Konular | FECR | 0 | 83 | 23 Eylül 2024 11:06 |
Şehit Haniye İçin Ezgi | MultiMedya-İzleme Vb | Esma_Nur | 1 | 100 | 03 Ağustos 2024 22:38 |
NELERİ BİLMELİYİZ? | Kurân-ı Kerîm | FECR | 0 | 115 | 01 Ağustos 2024 17:31 |
03Haziran 2009, 23:41 | Mesaj No:2 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | RE: Kardeşlerim! (Ali Şeriati)
Ey kerbela'da Olan gözler! Ey kerbela'da bulanan insanlar! Ey kerbela'da bulunan çakallar topluluğu! Ey kerbela'da çoluk çoçuk demeden katledenler! Ey kerbela'da vicdanları satılık olanlar! Ey kerbela'da ahiretlerini unutanlar! Ey kerbela'da şehidlerin efendisine ve ashabına zulmedenler! Ey kerbela'da Allah'tan başka veli edinenler! Ey kerbela'da kılıçları zulme yardım edenler! Dinleyin ve duyun tarih'te duyulmamıştır ki,ölecekleri zaman kendi kanlarıyla asırlara mesaj verenler.İşte o kendi kanları ile bizlere (Yüce ve ulu Allah'a dayanmayan hiçbir güç ve kuvvet yoktur.) mesajını veren şehidler topluluğu varacakları noktaya vardılar. Ama o yezidi toplumlar halen son noktaya varamamışlar ve Peygamber ailesine yaptıkları yetmemiş gibi günümüzde çağdaş nemrudi düzenler ve güçler olarak toplumlara kerbela yaşatıyorlar.Daha ne kadar kerbela lazım aklımızı başımıza alalım. Irakta,Filistinde,Keşmirde,Bosnada,Afganistanda,Mı sırda,ve Müslümanların yaşadığı her yerde nemrudi güçler tek yürek olmuş küfürlerini kusuyorlar.Bizler kerbela'lara ağlayıp sızlıyacağımıza bizlere verdiği tarihi mesaja bakarsak bizden ne istediğini ve İmam Hüseyin'in çizgisini duruşunu daha net anlayabiliriz. Şehid dr Ali Şeriati bu tarihi mesajı çok iyi anlayan ve bizlerede nasıl anlammamız gerektiğini güzel bir şekilde aktarmış.Allah bizlere tarihten dersler almamızı nasip eylesin. |
31 Ekim 2009, 23:44 | Mesaj No:3 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | RE: Kardeşlerim! (Ali Şeriati)
Şimdi şehitler ölmüştür. Biz ölülerse diriyiz. Şehitler, söyleyeceğini söyledi. Biz sağırlara ise seslenildi. Ölümü seçme yürekliliği gösterenler gitti. Artık bir an bile yaşayamazlardı. Biz utanmazlarsa kaldık. Asırlardır bekliyoruz. Alçaklığın sembolü dünya, yüceliğin sembolü olan Hüseyin ve Zeynep için ağladığımıza gülse de yerindedir. Biz alçakların o yüceler arasında bulunması ise tarihin başka bir zulmüdür.
|
20 Ekim 2012, 18:48 | Mesaj No:4 |
Durumu: Medine No : 4458 Üyelik T.:
19 Ekim 2008 | Cevap: Kardeşlerim! (Ali Şeriati)
Şehrin Hallaç'ıyım, kimse dilimi bilmiyor. Kimse derdimi, aşkımı, dinimi, hayatımı, cinnetimi, feryadımı ve susuşumu anlamıyor. [Dr. Ali Şeriati - Çöle İniş]
__________________ Birbirimize Fikirlerimiz uyuşmasa bile İNSAN olduğumuz için SAYGI duymamız lazım... Ne MUTLU MÜSLÜMANIM DİYENE.... |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Selamünaleyküm kardeşlerim | Nebevi Sevda | Taziye-İlan-Selamlaşma | 5 | 23 Ocak 2023 17:57 |
Sorun kimde kardeşlerim | Nebevi Sevda | Hafta'nın Konusu | 0 | 01 Aralık 2019 09:53 |
Selamunaleykum kardeşlerim | Nebevi Sevda | Makale ve Köşe Yazıları | 8 | 24 Kasım 2019 09:26 |
Abdülmelik hocam ve kardeşlerim | Nebevi Sevda | Eserler/Yazarlar | 6 | 17 Aralık 2018 00:49 |
Ey müslüman kardeşlerim | YaŞuHa | Muhtelif Konular | 0 | 17 Kasım 2011 14:23 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|