|
Konu Kimliği: Konu Sahibi MERVE DEMİR,Açılış Tarihi: 28 Ağustos 2007 (11:25), Konuya Son Cevap : 21 Ekim 2023 (17:36). Konuya 10 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
28 Ağustos 2007, 11:25 | Mesaj No:1 |
Malcolm X Malcolm X Malcolm: Kölelikten Özgürlüğe Siyah Adamın Öyküsü Siyah adamın, Batı'nın beyaz adam tarafından kendi ülkesini kuracak iş gücü olarak görülmesine karşı bir isyan hareketinin sembol ve hatta örnek ismi Malcolm. Bu nedenledir ki şehadetinin üstünden geçen onca yıla karşın, ismi, tavizsiz direncin ve zulme boyun eğmemenin karşılığıdır halen. Adına Afro-Amerikan denilen melezleştirilmiş, köleleştirilmiş ve bir buçuk asırdır "Siyah Adamı" insan olarak görmeyen batıl bir anlayışın karşısında "Köklere Bağlılık" düşüncesini "Siyah Adamın" hayatına sokabilmiş bir kahramandır halen. Bilal ve Ebuzer arasındaki kardeşliği hatırlatan bir Medine nefesidir aynı zamanda. Asıl adı Malcolm Little olan Malcolm X, 1925 yılında Omaha'da bir papazın altı çocuğundan birisi olarak dünyaya geldi. İlköğretimi, siyahlara ait bir mahallede okudu. Lisenin ardından Üniversiteye gitmek istemesine karşın, siyahların tplumdan dışlanmışlığı ve itilmişliği, Malcolm'u çalışmak ve kendi hayatını kazanmak zorunda bıraktı. Zaten A.B.D.'de yaşayan bütün siyahlar için Devletin arzu ettiği yaşam da tam olarak bundan ibaretti. Eğer siyahsanız, liseden sonra okumamalı, üst düzey görevlere talip olmamalı ve beyazların sizin için belirlediği çizgilerin dışına çıkmamalısınız. Afrika'dan sizi gemilere dolduran ve yeni kıtaya taşıyanların amaçlarına aykırı bir hayatı seçmemelisiniz. Malcolm, işte etrafında beliren bu çizgileri aşamadığı için kendisini Harlem'de buldu. Harlem, hayatının makas değiştirdiği yer olacaktı Malcolm'un. Harlem'de vakit geçiren birçok siyah gibi Malcolm da uyuşturucu ticareti, otomobil hırsızlığı gibi kanundışı işlerle iştigal ediyordu. Hayatını da bu yolla kazanan Malcolm, bir işin ardından Polislerden kaçamadı ve yakalanarak hapsedildi. Harlem sokaklarında yakalanmış bir siyahın cezaevinde başına gelebilecekler sıkça konuşulan bir konuydu. Ancak siyahların birçoğu için dikenli bir yolun başı olan hapishane Malcolm için sonraki hayatına anlam katacak bir hikmet yolculuğuna dönüşür. Cezaevinde tanıştığı Müslümanların tebliğ çalışmaları sonucu İslam ile şereflendi. Liseden sonra Üniversiteye gidemeyeşinin doğurduğu okuma açlığını cezaevinde sürekli ve düzenli bir okuma faaliyeti ile giderdi. Bu okuma faaliyeti öylesine yoğunlaşmıştır ki Malcolm, hapishanede bir de doktora tezi hazırlar. Hapishane yıllarının kendisine kattığı değerleri Malcol şöyle ifade eder: " Düşünmeye ihtiyacı olan bir insanın gidebileceği en iyi yerin Üniversite olduğu düşünülür ancak bana sorarsanız, düşünmek isteyen bir insan için en ideal mekan hapishanedir." Evet, Malcolm büyük bir dönüşüm yaşıyordu, zalim ile mazlum arasındaki farkı anlayabilecek ve bu fark cennet ile cehennem arasındaki mesafe kadar olduğunu idrak edebilecek bir bilinç düzeyine erişmişti. Hapishanede geçen yedi yılın ardından, pek çok konuda büyük değişimlerin yaşandığı ancak baskının ve ezilmişliğin aynen kaldığı Harlem'e geri döner. Hayatına anlam katan değerleri insanlara anlatmaya, umutsuzluğa düşmeden insanlara köklerini hatırlatmaya adamıştı kendisini. Artık bir hırsız ve sabıkalı olarak girdiği hapishaneden bir özgürlük savaşçıcı olarak çıkan bir isim olarak Harlem'de farklı ses, özgün bir nefes halini almıştı. Adını değiştirmiş, Malcolm Little olan isminden "Little" kısmını çıkarmış ve yerine "Belirsizliği" ifade eden bir "X" harfi koymuştu. Ona göre bu harf kendi köklerinin artık kayıp olduğunun ve köleleştirilmiş siyahların kendi geleneklerinden koparılmışlığının simgesiydi. Elijah Muhammed öncülüğündeki "Siyah Müslümanlar Hareketi" içerisinde etkin bir konumda çalışmaya başlayan Malcolm, dört bir yanı geziyor,siyahların Amerikalı olmadıklarını ve Amerikan kültürünün de bir parçası olmadıklarını hatırlatıyordu. Ancak "Siyah Müslümanlar Hareketi" kendisini söylediklerinin sertliği ve sivriliği sebebi ile defalarca uyarıyor hatta A.B.D. Başkanı Kennedy'nin öldürülmesi üstüne söylediklerinden dolayı yetkileri elinden alıyordu. Bu süreç içerisinde Malcolm Elijah Muhammed'i de iyice tanımış ve Elijah'ın ırkçı fikirlerinin İslam ile ne derece örtüştüğünü araştırmaya koyulmuştu. Zaten özel hayatında da ciddi gariiplikler ve ahlak dışı ilişkiler olan bir adamın, masumiyetin simgesi olan Afrikalıları temsil edemeyeceğini düşünüyordu. Ancak özellikle o dönemin şartlarından dolayı bunu ifade edemiyordu. Yurt dışında yaşayan Müslümanlardan aldığı sürekli davetler alan Malcolm, 1964 yılında Hacc amacıyla çıktığı yolculukta pek çok İslam Ülkesini ziyaret ediyor ve Elijah Muhammed'in beyazların Müslüman olamayacağı yönündeki fikrini İslam ile uzaktan yakından alakası olmadığını anlıyordu. Siyahlarla beyazların omuz omuza saf tuttuğu Mescid-i Haram'ın, Bilal ile Ebuzer arasındaki kardeşliğin hala varlığını koruduğu Medine'nin İslam'ın asli yönünü yaşattığını düşünmeye başlamıştı artık. Bunu şu cümlelerle ifade ediyordu: "Dünyanın dört bucağından onbinlerce hacı ile birlikteydim. Mavi gözlü sarışınlardan siyah derili Afrikalıya kadar bütün renkler kaynaşmıştı. Fakat hepsi insanların birlikteliğinin, tek bir ruh halinin ibadeti içinde idiler. Bu benim Amerika'da siyah ile beyaz arasında göremediğim, fakat görülmesi kaçınılmaz olan ve olanaklı olan bir manzaraydı. Amerika, İslam'ı tanımalı, anlamalı ve bilmelidir. Çünkü sadece bu din toplumdaki ırk, renk, insanlar arasındaki ayırımı kökten reddetmektedir. İslam ülkelerine yaptığım gezilerde konuştuğum insanlar ve hatta beraber yemek yediğim beyaz Amerikalılar kafalarındaki beyaz ayırımcılığın İslam ile tanıştıktan sonra yok olduğunu söylediler. İnsanların renklerine bakılmaksızın birlikte iç içe oldukları böylesine içtenlikli ve gerçek bir kardeşlik bir manzarasını bundan önce hiç görmemiştim. Kutsal yerlerde geçirdiğim günlerde Müslüman kardeşlerimle Tek ve aynı ALLAH'a ibadet ve dua ederken onlarla birlikte aynı tabaktan yedim, aynı bardaktan içtim, aynı kilimin üstünde uyudum. Gözleri mavilerin en mavisi, saçları sarıların en sarısı ve derileri beyazların en beyazı idi. Biz gerçekten kardeşlerdik, kardeştik. Çünkü inançlarımız Tek ALLAH'a idi ve aramızda renkler kalmamış ve Beyaz renk, Amerika'da var olan tutum ve davranışlarıyla düşüncelerimizden sökülüp atılmıştı. Bu kutsal topraklarda geçen her saat bana Amerika'daki siyah-beyaz çatışmasına yaklaşımda çok daha güçlü bir iç zenginliği kazandırıyor." Öğrendiği gerçekleri ve İslam'ın kardeşlik hukukunu, evrensel sömürü düzenine karşı direniş mesajını kitlelere ulaştırmak istiyordu. Bu sebeble gitmek istediği bir çok ülke olmasına rağmen geziyi kısa tutarak Amerika'ya döndü. İlk iş olarak adını Malik El Şahbaz olarak değiştirdi. Hemen ardından Afro-Amerikan Birliğini temiz ve ırkçılıktan uzak, bütün dünya tağutlarını devirmeye adanmış bir hareket haline getirdi. İnsanlara, İslam'ın pak mesajını taşıyan bir mübelliğ olmuş ve Elijah Muhammed'in İslam'ı yanlış tanıyan ve tanıtan bir isim olduğunu ifade etmeye başlamıştı. Ona öre en siyahından en beyazına kadar insanlara "ALLAH'a Kul Olma" potasında toplanmalıydılar. Ancak, her ülkede olduğu gibi Malcolm'un ülkesinde de İslam'ın mesajından rahatsız olan odaklar kendisini hedef olarak seçmişler ve sesini kısmak için planlar yapmaya başlamışlardı. Nitekim Afro-Amerikan merkezinde yapacağı konuşma ile ilgili uyarılar almasına karşın konuşmayı yapmama tekliflerini reddetmiş ve kürsüde vücuduna isabet eden kurşunlarla Rabbine kavuşmuştu. Geride kalanlar ise İslam'ı kendilerine anlatan bu adamın, siyahlarla beyazların birbirine üstünlükleri olmadığını ancak her birisinin kulluktaki dereceleri yönüyle olacağını söyleyen bir önderi kaybetmenin şokuyla salonda donakalmışlardı. Malcolm Little, Malcolm X ya da Malik El Şahbaz... Nasuh bir tevbenin üstüne bir yıl dahi yaşamadan çekip gitmişti bu dünyadan... 25 Şubat 1965, Amerika'daki Müslümanların hayatına bereket katan bir adamın bereketi daha da arttıran bir ölümle, şehid olduğu tarihi olarak dünya hafızasına kaydedilmişti. Şimdi, İstanbul sokaklarında kağıt toplayan siyah adamlar, A.B.D.'de her polis kontrolünde bir jop darbesine maruz kalan siyah adamlar ve Afrika'da açlığa mahkum edilen siyahlar Malcolm gibi öndere ne kadar muhtaçlar! Yeryüzünün çirkefliğinde mazlumlarında durmayı dahi doğru düzgün beceremeyen bizer Malcolm'un mesajına ne kadar da muhtacız! Malcolm, büyük düşündü, büyük işler yaptı, büyük bir ölümle gitti! Hayatı bizlere örnek, şehadeti ise Rabbimiz katında makbul olsun! | |
Konu Sahibi MERVE DEMİR 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN ülke tv Canlı... | Videolar/Slaytlar | Medine-web | 1 | 2898 | 23 Ağustos 2013 00:41 |
İran Emperyalizmi | Makale ve Köşe Yazıları | Medine-web | 6 | 3640 | 26 Ocak 2013 22:53 |
gerekli gereksiz bir şiir.. | Makale ve Köşe Yazıları | MERVE DEMİR | 0 | 3281 | 06 Aralık 2012 10:48 |
olmamış kayınbiradere mektup :) | Komik Paylaşımlar | Allahın kulu_ | 10 | 7794 | 03 Kasım 2012 23:19 |
İslamın kurtuluşu bilinçlenme ile mümkündür | Makale ve Köşe Yazıları | Esadullah | 11 | 7261 | 02 Ekim 2012 21:16 |
27Haziran 2008, 02:02 | Mesaj No:2 |
Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 | Kara Kıtanın Özgürlük Savaşçısı: Malcolm X Malkom X (El hac Malik El-Şahbaz) Asıl adı Malcolm Little olan Malcolm X, 1925 yılında Omaha'da bir papazın altı çocuğundan birisi olarak dünyaya geldi. İlköğretimi, siyahlara ait bir mahallede okudu. Lisenin ardından Üniversiteye gitmek istemesine karşın, siyahların tplumdan dışlanmışlığı ve itilmişliği, Malcolm'u çalışmak ve kendi hayatını kazanmak zorunda bıraktı. Zaten A.B.D.'de yaşayan bütün siyahlar için Devletin arzu ettiği yaşam da tam olarak bundan ibaretti. Eğer siyahsanız, liseden sonra okumamalı, üst düzey görevlere talip olmamalı ve beyazların sizin için belirlediği çizgilerin dışına çıkmamalısınız. Afrika'dan sizi gemilere dolduran ve yeni kıtaya taşıyanların amaçlarına aykırı bir hayatı seçmemelisiniz. Malcolm, işte etrafında beliren bu çizgileri aşamadığı için kendisini Harlem'de buldu. Harlem, hayatının makas değiştirdiği yer olacaktı Malcolm'un. Harlem'de vakit geçiren birçok siyah gibi Malcolm da uyuşturucu ticareti, otomobil hırsızlığı gibi kanundışı işlerle iştigal ediyordu. Hayatını da bu yolla kazanan Malcolm, bir işin ardından Polislerden kaçamadı ve yakalanarak hapsedildi. Harlem sokaklarında yakalanmış bir siyahın cezaevinde başına gelebilecekler sıkça konuşulan bir konuydu. Ancak siyahların birçoğu için dikenli bir yolun başı olan hapishane Malcolm için sonraki hayatına anlam katacak bir hikmet yolculuğuna dönüşür. Cezaevinde tanıştığı Müslümanların tebliğ çalışmaları sonucu İslam ile şereflendi.Müslüman olduktan sonra El hac malik el şahbaz adını aldı.Liseden sonra Üniversiteye gidemeyeşinin doğurduğu okuma açlığını cezaevinde sürekli ve düzenli bir okuma faaliyeti ile giderdi. Bu okuma faaliyeti öylesine yoğunlaşmıştır ki Malcolm, hapishanede bir de doktora tezi hazırlar. Hapishane yıllarının kendisine kattığı değerleri Malcol şöyle ifade eder: " Düşünmeye ihtiyacı olan bir insanın gidebileceği en iyi yerin Üniversite olduğu düşünülür ancak bana sorarsanız, düşünmek isteyen bir insan için en ideal mekan hapishanedir." Evet, Malcolm büyük bir dönüşüm yaşıyordu, zalim ile mazlum arasındaki farkı anlayabilecek ve bu fark cennet ile cehennem arasındaki mesafe kadar olduğunu idrak edebilecek bir bilinç düzeyine erişmişti. Hapishanede geçen yedi yılın ardından, pek çok konuda büyük değişimlerin yaşandığı ancak baskının ve ezilmişliğin aynen kaldığı Harlem'e geri döner. Hayatına anlam katan değerleri insanlara anlatmaya, umutsuzluğa düşmeden insanlara köklerini hatırlatmaya adamıştı kendisini. Artık bir hırsız ve sabıkalı olarak girdiği hapishaneden bir özgürlük savaşçıcı olarak çıkan bir isim olarak Harlem'de farklı ses, özgün bir nefes halini almıştı. Adını değiştirmiş, Malcolm Little olan isminden "Little" kısmını çıkarmış ve yerine "Belirsizliği" ifade eden bir "X" harfi koymuştu. Ona göre bu harf kendi köklerinin artık kayıp olduğunun ve köleleştirilmiş siyahların kendi geleneklerinden koparılmışlığının simgesiydi. Elijah Muhammed öncülüğündeki "Siyah Müslümanlar Hareketi" içerisinde etkin bir konumda çalışmaya başlayan Malcolm, dört bir yanı geziyor,siyahların Amerikalı olmadıklarını ve Amerikan kültürünün de bir parçası olmadıklarını hatırlatıyordu. Ancak "Siyah Müslümanlar Hareketi" kendisini söylediklerinin sertliği ve sivriliği sebebi ile defalarca uyarıyor hatta A.B.D. Başkanı Kennedy'nin öldürülmesi üstüne söylediklerinden dolayı yetkileri elinden alıyordu. Bu süreç içerisinde Malcolm Elijah Muhammed'i de iyice tanımış ve Elijah'ın ırkçı fikirlerinin İslam ile ne derece örtüştüğünü araştırmaya koyulmuştu. Zaten özel hayatında da ciddi gariiplikler ve ahlak dışı ilişkiler olan bir adamın, masumiyetin simgesi olan Afrikalıları temsil edemeyeceğini düşünüyordu. Ancak özellikle o dönemin şartlarından dolayı bunu ifade edemiyordu. Yurt dışında yaşayan Müslümanlardan aldığı sürekli davetler alan Malcolm, 1964 yılında Hacc amacıyla çıktığı yolculukta pek çok İslam Ülkesini ziyaret ediyor ve Elijah Muhammed'in beyazların Müslüman olamayacağı yönündeki fikrini İslam ile uzaktan yakından alakası olmadığını anlıyordu. Siyahlarla beyazların omuz omuza saf tuttuğu Mescid-i Haram'ın, Bilal ile Ebuzer arasındaki kardeşliğin hala varlığını koruduğu Medine'nin İslam'ın asli yönünü yaşattığını düşünmeye başlamıştı artık. Bunu şu cümlelerle ifade ediyordu: "Dünyanın dört bucağından onbinlerce hacı ile birlikteydim. Mavi gözlü sarışınlardan siyah derili Afrikalıya kadar bütün renkler kaynaşmıştı. Fakat hepsi insanların birlikteliğinin, tek bir ruh halinin ibadeti içinde idiler. Bu benim Amerika'da siyah ile beyaz arasında göremediğim, fakat görülmesi kaçınılmaz olan ve olanaklı olan bir manzaraydı. Amerika, İslam'ı tanımalı, anlamalı ve bilmelidir. Çünkü sadece bu din toplumdaki ırk, renk, insanlar arasındaki ayırımı kökten reddetmektedir. İslam ülkelerine yaptığım gezilerde konuştuğum insanlar ve hatta beraber yemek yediğim beyaz Amerikalılar kafalarındaki beyaz ayırımcılığın İslam ile tanıştıktan sonra yok olduğunu söylediler. İnsanların renklerine bakılmaksızın birlikte iç içe oldukları böylesine içtenlikli ve gerçek bir kardeşlik bir manzarasını bundan önce hiç görmemiştim. Kutsal yerlerde geçirdiğim günlerde Müslüman kardeşlerimle Tek ve aynı Allah'a ibadet ve dua ederken onlarla birlikte aynı tabaktan yedim, aynı bardaktan içtim, aynı kilimin üstünde uyudum. Gözleri mavilerin en mavisi, saçları sarıların en sarısı ve derileri beyazların en beyazı idi. Biz gerçekten kardeşlerdik, kardeştik. Çünkü inançlarımız Tek Allah'a idi ve aramızda renkler kalmamış ve Beyaz renk, Amerika'da var olan tutum ve davranışlarıyla düşüncelerimizden sökülüp atılmıştı. Bu kutsal topraklarda geçen her saat bana Amerika'daki siyah-beyaz çatışmasına yaklaşımda çok daha güçlü bir iç zenginliği kazandırıyor." Öğrendiği gerçekleri ve İslam'ın kardeşlik hukukunu, evrensel sömürü düzenine karşı direniş mesajını kitlelere ulaştırmak istiyordu. Bu sebeble gitmek istediği bir çok ülke olmasına rağmen geziyi kısa tutarak Amerika'ya döndü. İlk iş olarak adını Malik El Şahbaz olarak değiştirdi. Hemen ardından Afro-Amerikan Birliğini temiz ve ırkçılıktan uzak, bütün dünya tağutlarını devirmeye adanmış bir hareket haline getirdi. İnsanlara, İslam'ın pak mesajını taşıyan bir mübelliğ olmuş ve Elijah Muhammed'in İslam'ı yanlış tanıyan ve tanıtan bir isim olduğunu ifade etmeye başlamıştı. Ona öre en siyahından en beyazına kadar insanlara "Allah'a Kul Olma" potasında toplanmalıydılar. Ancak, her ülkede olduğu gibi Malcolm'un ülkesinde de İslam'ın mesajından rahatsız olan odaklar kendisini hedef olarak seçmişler ve sesini kısmak için planlar yapmaya başlamışlardı. Nitekim Afro-Amerikan merkezinde yapacağı konuşma ile ilgili uyarılar almasına karşın konuşmayı yapmama tekliflerini reddetmiş ve kürsüde vücuduna isabet eden kurşunlarla Rabbine kavuşmuştu. Geride kalanlar ise İslam'ı kendilerine anlatan bu adamın, siyahlarla beyazların birbirine üstünlükleri olmadığını ancak her birisinin kulluktaki dereceleri yönüyle olacağını söyleyen bir önderi kaybetmenin şokuyla salonda donakalmışlardı. Malcolm Little, Malcolm X ya da Malik El Şahbaz... Nasuh bir tevbenin üstüne bir yıl dahi yaşamadan çekip gitmişti bu dünyadan... 25 Şubat 1965, Amerika'daki Müslümanların hayatına bereket katan bir adamın bereketi daha da arttıran bir ölümle, şehid olduğu tarihi olarak dünya hafızasına kaydedilmişti. Şimdi, İstanbul sokaklarında kağıt toplayan siyah adamlar, A.B.D.'de her polis kontrolünde bir jop darbesine maruz kalan siyah adamlar ve Afrika'da açlığa mahkum edilen siyahlar Malcolm gibi öndere ne kadar muhtaçlar! Yeryüzünün çirkefliğinde mazlumlarında durmayı dahi doğru düzgün beceremeyen bizer Malcolm'un mesajına ne kadar da muhtacız! Malcolm, büyük düşündü, büyük işler yaptı, büyük bir ölümle gitti! Hayatı bizlere örnek, şehadeti ise Rabbimiz katında makbul olsun! |
27Haziran 2008, 02:03 | Mesaj No:3 |
Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 | Cvp: Kara Kıtanın Özgürlük Savaşçısı: Malcolm X Kara Kıtanın Özgürlük Savaşçısı: Malcolm X “Aslanlar kendi tarihçilerini çıkarana kadar, av hikâyeleri her zaman avcıyı övecektir” (Afrika atasözü) Malik El- Şahbaz… Onu ilk gördüğümde bir sinema sahnesinin tam ortasındaydı. Kendi filminin içinde, siyahın en öfkeli tonunda… Denzel Washington, Molcolm X rolündeki unutulmaz performansıyla o filmde bana çok şey anlatmıştı. Sonra hayatını okudum, resimlerini gördüm. Muhammed Ali, ringlerde fırtına gibi eserken Malcolm arkasında dimdik duruyordu… Bildiğim gördüğüm Müslüman profiline benzemiyordu… Mağrurdu, dik başlı, kararlı ve hırçın bir görüntüsü vardı… Ona “Amerika’nın en öfkeli adamı” diyorlardı ve o, bunu inkâr etmiyordu. İyi giyiniyordu her fotoğrafında şık görünüyordu, insanı etkileyen bir duruşu vardı, kararlılık abidesi gibiydi. Bir fikre saplanıp kalmamıştı, hayatını değiştirecek, hayatını yönlendirecek, hayatına mal olacak kararlar vermişti. İslam’ı seçerken de, İslam adına lider saydığı kişinin günah işlediğini görüp karşı çıkarken de, öldürüleceğini bile bile kürsüye yürürken de cesurdu… Zenci bir papazın kapkara oğlu olarak Nebraska’da doğdu. Genç yaşta babası beyazlar tarafından öldürüldü. Hızlı bir gençlik geçirmişti, “Koca Kızıl” lakabıyla mafyada ortalığı kasıp kavurdu. Hapse girdi… Malcolm’un hayatının dönüm noktası da burasıdır. Burada tanıştığı Müslüman zenciler ona Elijah Muhammed’i ve İslamiyet’i anlattı. O günden sonra her şeye yeniden başladı. Eline bir sözlük alıp, ilk harfinden son harfine kadar okudu… İşte söz üstadı olmanın ilk basamağı... Bu basamaktan kitleleri konuşmalarıyla yönlendiren, etkileyen, insanların dinlemek için salonları doldurduğu Malcolm X ortaya çıktı. Bu kara kıtanın öfkeli adamı Zenci olmanın utanılacak bir şey olmadığını adeta haykırdı. Çünkü o yıllarda “Zenci” demek köle demekti. Zenci olmak otobüslerde kendilerine ayrılmış yerlere oturmak zorunda olmak, beyazların olduğu kafelere, salonlara, özel mülklere hatta kiliselere girememek demekti. Aşağılanmak ve buna tahammül etmek zorunda olmak demekti. Bu durumun en iyi ifadesi “Köpekler ve zenciler giremez” tabelasıydı. İşte Malcolm bu insanlara kendi tarihlerini, yani unutturulan tarihlerini anlattı. Atalarının yük vagonlarıyla birer hayvan gibi bir kıtadan diğerine taşındığını, milyonlarcasının bu yolculukta öldüğünü, hayatta kalanları ise ölümden daha kötü bir sonun karşıladığını... Ve tüm sistemi yeniden sorduladı: “Öncelikle bilmek istiyoruz: Neyiz? Nasıl olduk? Nereden geldik? Oradan nasıl geldik? Kimleri geride bıraktık ve onlar orada ne yapıyorlar? Bunlar bize söylenmedi. Buraya getirildik ve tecrit edildik - en komik olanı da “ayrımcılık”tan ve "tecrit'ten bizi suçluyorlar. Kimse sizden ve benden daha çok tecrit edilmiş değil. Dünyada bir halkı ayırmakta ve tecrit etmekte demokratik sistem dedikleri bu sistemden daha başarılı bir sistem yok ve siz ve ben bunun en iyi örneğiyiz. İnsanlarımızdan ayrıldık ve uzun zamandır burada tecrit edildik.” Onun önünde ezilmiş, hor görülmüş, sindirilmiş yığınlar vardı. Ve hatta bu yığınların bir kısmına bu köle hayatı, onların hak ettiği yaşam biçimi gibi anlatılmış ve bu çaresiz insanlar, Hıristiyan rahiplerin “Sana tokat atana diğer yanağını çevir” masallarıyla hakkını arayamaz hale getirilmişlerdi. Birçoğu “ben bir zenciyim ve bununla yaşamalıyım” diyordu. İşte bu haldeyken O Öfkeli Adam onları kendine getirdi: "Kimse size özgürlüğü veremez. Kimse size eşitlik, adalet ya da başka bir şey veremez. Erkekseniz gidin ve kendiniz alın." "Barışçıl olun, kibar olun, kurallara itaat edin, herkese saygılı olun; fakat biri size dokunacak olursa onu mezara gönderin” Şiddet yanlısı değildi, öyle görünüyordu, öyle tanıtılıyordu, ama öyle değildi. Kimsenin hakkını yemem kimseye hakkımı yedirmem düşüncesiyle hareket ediyordu. "Evet, ben aşırıyım; çünkü benim halkım, bu ülkede aşırı derecede kötü durumda!" Onun bu gür sesi yankısını buldu, yüz binlerce zenci onun etrafında toplandı. Fakat bu durum birilerini rahatsız etti, onun giderek daha geniş bir etki alanına sahip olması, İslam’ı kendi dini gibi anlatan, İslam adına zenci milliyetçiliği yapan ve kendini Peygamber ilan eden, cemaatinin lideri Elija Muhammed’in konumunu tehlikeye sokuyordu. Elija’nın zina yaptığı söylentileri üzerine Malcolm’un durumu araştırması ve bu konuda liderine karşı çıkması bardağı taşıran son damla oldu. Cemaati tarafından konuşma yasağı getirildi. Bunun üzerine Malcolm X hacca gitmeye karar verdi. Bu vesileyle Afrika’yı dolaştı, diğer Müslümanları tanıdı ve hacda, o büyük buluşmada, Allah indinde ne siyah’ın beyaza ne beyazın siyaha hiçbir üstünlüğü olmadığını anladı: “Dünyanın dört bucağından on binlerce hacı ile birlikteydim. Mavi gözlü sarışınlardan siyah derili Afrikalıya kadar bütün renkler kaynaşmıştı. Fakat hepsi insanların birlikteliğini, tek bir ruh halinin ibadeti içinde idiler. Bu benim Amerika'da siyah ile beyaz arasında göremediğim, fakat görülmesi kaçınılmaz olan ve mümkün olan bir manzaraydı. Amerika, İslâm'ı tanımalı, anlamalı ve bilmelidir. Çünkü sadece bu din toplumdaki ırk, renk, insanlar arasındaki ayırımı kökten reddetmektedir. İslâm ülkelerine yaptığım gezilerde konuştuğum insanlar ve hatta beraber yemek yediğim beyaz Amerikalılar kafalarındaki beyaz ayırımcılığın İslâm ile tanıştıktan sonra yok olduğu söylediler.” Ve bu yolculuktan ülkesine döndüğünde şunları söylüyordu: "Ben ırkçıydım ve İslâmiyet’i ancak o şekilde benimsemiştim. Fakat Hz. Muhammet (SAV) ve Hz. İbrahim'in (AS) yaşadıkları kutsal ülkeleri ziyaret ettikten sonra şimdi gerçek bir Müslüman oldum. Artık eski ırkçı değilim." Bu sözler onu şahadete götüren süreci başlatıyordu. Cemaatinden ayrılıp İslam Misyonu Örgütü’nü kurdu. Hikmet-i ilahiye bakın ki kendini peygamber ilan eden ve Malcolm’un ölüm emrini veren Elija Muhammed’in oğlu, Wallace D. Muhammed de gerçek İslam’ı tanıyıp Malcolm’un saflarına geçmişti. Malcolm X hacc dönüşü adını da değiştirmiş El-hac Malik El-Şahbaz ismini almıştı. Kurduğu yeni örgüte beyazları da kabul ediyor ve gerçek İslam’ı anlatıyordu. Ve şahadet vakti geldi. 21 Şubat 1965’te Detroit şehrinde bir konferans düzenleyecekti. Ona hayatının tehlikede olduğunu, kendisine suikast düzenleneceği, konuşmasının riskli olduğu söylendi. Ama o yolundan dönmedi ve kürsüye doğru yürüdü. Eski cemaatine mensup milliyetçi siyahlar, konuşmanın hemen başında onu şehit ettiler. Vücuduna on altı kurşun isabet etmişti… Ölüm haberini gazeteler şöyle veriyordu: “Malcolm meteliksiz öldü!” Bir dava adamına yakışır şekilde… Ölümünden sonra… Elbette davası yarım kalmadı. Örgütün başına Wallace D. Muhammed geçti. Diğer İslam cemaatleriyle birleşip güçlendi. Halen etkisini ve ağırlığını koruyor… Malcolm X, kimine göre lider, kimine göre hain, kimine göre zenci ve kimine göre siyah bir tehlikeydi. Ama herkes çok iyi biliyordu ki o tam bir Müslüman’dı; öyle yaşadı, öyle öldü… adige batur |
15 Aralık 2012, 23:27 | Mesaj No:4 |
Durumu: Medine No : 4458 Üyelik T.:
19 Ekim 2008 | Cevap: Malcolm X
Malcolm x 19 mayıs 1925 Omaha'da beliren bu küçük " siyak nokta " Bir suikast sonucu şehit edildiği 1965 yılına geldiğinde, renkten uzak, ümmet fikriyle şereflenmiş, Yaradan'ın lütfettiği " kardeşlik " ruhunun en " renkli " savaşçısıydı. O şunu göstermişti bize; " Müslümanca yaşamanın olmadığı bir yerde Müslümanca ölmenin elbette bir yolu vardır."
__________________ Birbirimize Fikirlerimiz uyuşmasa bile İNSAN olduğumuz için SAYGI duymamız lazım... Ne MUTLU MÜSLÜMANIM DİYENE.... |
18 Nisan 2016, 17:56 | Mesaj No:5 |
Durumu: Medine No : 4458 Üyelik T.:
19 Ekim 2008 | Cevap: Malcolm X
__________________ Birbirimize Fikirlerimiz uyuşmasa bile İNSAN olduğumuz için SAYGI duymamız lazım... Ne MUTLU MÜSLÜMANIM DİYENE.... |
23 Şubat 2019, 23:34 | Mesaj No:6 |
Medineweb Baş Editörü Durumu: Medine No : 14593 Üyelik T.:
15 Kasım 2011 |
Ölüm haberini gazeteler şöyle veriyordu: "Malcolm x meteliksiz öldü." Malcolm X belki meteliksizdi ama şehadeti ile milyonları dirilten bir zenginliğe kavuşacaktı... Şahadetinin 54. yılı.. Rabbim sana rahmet etsin ey kutlu insan.
__________________ ~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~ |
11 Eylül 2019, 12:11 | Mesaj No:7 |
Medineweb Baş Editörü Durumu: Medine No : 14593 Üyelik T.:
15 Kasım 2011 |
Malcom X`in Mekke`den Eşine Yazdığı Mektup --- “İnanamayacaksın ama, tenleri beyazdan daha beyaz olan insanlarla aynı bardaktan su içtim ve aynı tabaktan yemek yedim. Hepimiz bir kardeştik. Ben artık ırkçı bir Müslüman değilim. Gerçek Peygamberimiz olan Hz. Muhammed ırkçılığı yasaklamıştır.” ☆ Malcolm X ☆ SM-N9000Q cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
__________________ ~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~ |
21 Şubat 2020, 19:01 | Mesaj No:8 |
Durumu: Medine No : 4458 Üyelik T.:
19 Ekim 2008 |
ölüm yıldönümünde rahmetle anıyoruz..
__________________ Birbirimize Fikirlerimiz uyuşmasa bile İNSAN olduğumuz için SAYGI duymamız lazım... Ne MUTLU MÜSLÜMANIM DİYENE.... |
21 Şubat 2020, 21:15 | Mesaj No:9 |
Durumu: Medine No : 59388 Üyelik T.:
05 Nisan 2018 |
Bir yiğit göçtü yeryüzünden. Onun adı sadece isimsiz X O SADECE YERYÜZÜNDE X RABBİM SEN FIRDEVSINE KOYSUN |
20 Ekim 2023, 21:43 | Mesaj No:10 |
Medineweb Baş Editörü Durumu: Medine No : 14593 Üyelik T.:
15 Kasım 2011 |
.
__________________ ~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~ |
Konuyu Toplam 3 Kişi okuyor. (0 Üye ve 3 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Ölümünün 50. yılında Malcolm X'... | EyMeN&TaLhA | Serbest Kürsü | 1 | 24 Şubat 2015 10:24 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|