|
Konu Kimliği: Konu Sahibi YaŞuHa,Açılış Tarihi: 10Haziran 2011 (23:10), Konuya Son Cevap : 25 Aralık 2013 (15:14). Konuya 1 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
10Haziran 2011, 23:10 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 13867 Üyelik T.:
24 Mayıs 2011 | Allah bizi çok seviyor Allah bizi çok seviyor Allah bizi cok seviyor Allahu Teala yarattigi mahlukatinin icinde en çok insani seviyor ve bu nedenle de herkesin sonsuz bir saadete ulaşmasini istiyor. Tek bir muradi var; biz insanlarin çok mutlu olmasi. Bu mutlulugu yaşamamiz ancak Allah'in davetine icabet etmemize bagli. Nedir Allah'in daveti? Bakara suresinin 186. ayetine göre Allah'in daveti; Allah'a ulaşmayi dilemektir. BAKARA-186: Ve izâ seeleke ıbâdî annî fe innî karîb(karîbun) ucîbu da’veted dâi izâ deâni, fel yestecîbû lî vel yu’minû bî leallehum yerşudûn(yerşudûne) Ve kullarım sana, Benden sorduğu zaman, muhakkak ki Ben, (onlara) yakınım. Bana dua edilince, dua edenin duasına (davetine) icabet ederim. O halde onlar da Bana (Benim davetime) icabet etsinler ve Bana âmenû olsunlar (Bana ulaşmayı dilesinler). Umulur ki böylece onlar irşada ulaşırlar (irşad olurlar). Allah'in daveti mutlulugu yaşamak, güzeli yaşamaktir. Allah'in daveti Kendisine, Sevgiye, Allah'in daveti kurtuluşa, cennete... YÛNUS-25: Vallâhu yed'û ilâ dâris selâm(selâmi), ve yehdî men yeşâu ilâ sırâtin mustekîm(mustekîmin). Ve Allah, teslim (selâm) yurduna davet eder ve (teslim yurduna, Zat'ına ulaştırmayı) dilediği kimseyi, Sıratı Mustakîm’e ulaştırır. YÛNUS-26: Lillezîne ahsenûl husnâ ve zîyâdeh(zîyâdetun), ve lâ yerheku vucûhehum katerun ve lâ zilleh(zilletun), ulâike ashâbul cenneh(cenneti), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne). Onlar için Ahsenül hüsna (Allah'ın Zat'ına ulaşmak) ve ziyadesi (daha fazlası, Allah'ın cemalini görmek) vardır. Onların yüzlerini bir keder kaplamaz ve bir zillet (küçük düşme, hakirlik) yoktur. İşte onlar, cennet halkıdır. Onlar, orada devamlı kalanlardır Şeytanin daveti ise huzursuzluk, mutsuzluk ve kurtuluşu olmayan bir yol; cehennem. İBRÂHÎM-22: Ve kâleş şeytânu lemmâ kudıyel emru innallâhe veadekum va’del hakkı ve veadtukum fe ahleftukum, ve mâ kâne liye aleykum min sultânin illâ en deavtukum festecebtum lî, fe lâ telûmûnî ve lûmû enfusekum, mâ ene bi musrihikum ve mâ entum bi musrıhıyy(musrıhıyye), innî kefertu bi mâ eşrektumûni min kabl(kablu), innaz zâlimîne lehum azâbun elîm(elîmun). Şeytan, emir yerine getirildiği zaman şöyle dedi: “Muhakkak ki; Allah, size “hak olan vaadinivaadetti. Ve ben de size vaadettim. Fakat ben, vaadimden döndüm. Ve ben, sizin üzerinizde bir güce (sultanlığa, yaptırım gücüne) sahip değilim. Sadece sizi davet ettim. Böylece siz, bana icabet ettiniz. Artık beni kınamayın! Kendinizi kınayın! Ve ben, sizin yardımcınız değilim. Siz de, benim yardımcım değilsiniz. Gerçekten ben, sizin beni ortak koşmanızı daha önce de inkâr ettim.Muhakkak ki; zalimlere acı azap vardır.” Hz.Adem yaratildigi zaman kibrinden O'na secde etmeyen iblis, Allahu Tealanin huzurundan kovuluyor ve kiyamete kadar Allah'tan izin isteyerek, insanlarinAllah'in davetine icabet etmemeleri için var gücüyle çalişacagini söylüyor. İnsanın nefsinin kalbi, %100 afetlerle doludur. Nefsin afetlerinin hepsi, Allah neyi emretmişse onu reddeden, neyi yasaklamışsa onu da mutlaka yapmak isteyen bir hüviyettedir. Şeytan afetlerin hepsine tesir etme imkânına sahip ve nefsteki bu afetleri kullanarak insanlari dalalete düşürmeye çalisir. İblis insanların en büyük düşmanıdır.Tek gayesi kendisi cehenneme gideceği için bütün insanlarin oraya gitmesi. A'RÂF-16: Kâle fe bimâ agveytenî le ak'udenne lehum sırâtekel mustekîm(mustekîme). (İblis): “Bundan sonra, beni azdırman sebebiyle, mutlaka Senin Sıratı Mustakîmin’e onlara karşı (mani olmak için) oturacağım.” dedi. A'RÂF-17: Summe le âtiyennehum min beyni eydîhim ve min halfihim ve an eymânihim ve an şemâilihim, ve lâ tecidu ekserehum şâkirîn(şâkirîne). Sonra, elbette onlara, önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından geleceğim ve onların çoğunu şükredenlerden bulmayacaksın. Şeytanin bu davetine karşi Yüce Rabbimiz bizleri açik bir şekilde uyardigi halde! NÛR-21: Yâ eyyuhellezîne âmenû lâ tettebiû hutuvâtiş şeytân(şeytâni), ve men yettebi’ hutuvâtiş şeytâni fe innehu ye’muru bil fahşâi vel munker(munkeri).... Ey âmenû olanlar, şeytanın adımlarına tâbî olmayın! Ve kim şeytanın adımlarına tâbî olursa o taktirde (şeytanın adımlarına uyduğu taktirde) muhakkak ki o (şeytan), fuhşu (her çeşit kötülüğü) ve münkeri (inkârı ve Allah’ın yasak ettiklerini) emreder.... A'RÂF-18: Kâlehruc minhâ mez'ûmen medhûrâ(medhûren), le men tebiake minhum leemleenne cehenneme minkum ecmaîn(ecmaîne). (Allahû Tealâ): “Kınanmış (hor görülmüş) ve kovulmuş olarak oradan çık!” dedi. “Elbette onlardan kim sana tâbî olursa, mutlaka sizin hepinizden cehennemi (tamamen) dolduracağım.” Ne yazik ki insanlarin çogu Allah'a ulaşmayi dilemeyerek şeytana tabi olmuslar. İblis vadini yerine getirmiş. SEBE-20: Ve lekad saddaka aleyhim iblîsu zannehu fettebeûhu illâ ferîkan minel mûminîn(mûminîne). Ve andolsun ki iblis, onlar üzerindeki zannını (hedefini) yerine getirdi. Böylece mü’minleri oluşturan bir fırka (Allah’a ulaşmayı dileyenler) hariç, hepsi ona (şeytana) tâbî oldular. Allahu Teala dini ayakta tutarak tek firka oluşturmamizi, tevhidde, birlik ve beraberlik çatisi altinda buluşmamizi emrediyor. ŞÛRÂ-13: Şerea lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmûd dîne ve lâ teteferrekû fîh(fîhi), kebure alel muşrikîne mâ ted’ûhum ileyh(ileyhi), allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu). (Allah) dînde, onunla Hz. Nuh’a vasiyet ettiği (farz kıldığı) şeyi (şeriati); “Dîni ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dînde) fırkalara ayrılmayın.”diye Hz. İbrâhîm’e, Hz. Musa’ya ve Hz. İsa’ya vasiyet ettiğimiz şeyi Sana da vahyederek, size de şeriat kıldı. Senin onları, kendisine çağırdığın şey (Allah’a ulaşmayı dileme) müşriklere zor geldi. Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O’na yöneleni, Kendisine ulaştırır (ruhunu hayatta iken Kendisine ulaştırır) Tevhidde, birlik ve beraberlik çatisi altinda buluşmamiz tek bir dilege bagli; "Allah'a ulaşmayi dilemek". Yüce Rabbimiz Kur'an-i Kerimde tevhidde kalarak, kurtuluşa ulasmanin yolunu açik bir şekilde ifade etmis. Allah'in daveti herkese açik. Mutluluga ve kurtuluşa ulasmanin tek yolu, Allah'in davetine icabet emrini yerine getirmek; ŞÛRÂ-47: İstecîbû li rabbikum min kabli en ye’tiye yevmun lâ meredde lehu minallâh(minallâhi), mâ lekum min melcein yevme izin ve mâ lekum min nekîr(nekîrin). Rabbinize icabet edin (Allah’a ulaşmayı dileyin), Allah tarafından geri döndürülmeyecek olan günün gelmesinden önce. İzin günü, sizin için bir sığınak yoktur. Ve sizin için bir inkâr yoktur (yaptıklarınızı inkâr edemezsiniz. İşte insanlari kurtuluşa erdiren bir dilekten; Allah’a yönelmekten; bir başka ifadeyle, Allah’a ulaşmayı dilemekten (ruhu hayatta iken Allah’a ulaştırmayı dilemekten) bahsetmek istiyoruz. Allah’a mülâki olmak, Allah’a münîb olmak, ölmeden evvel ruhuAllah’a ulaştırmayı dilemek, âmenû olmak, bunların dördü de aynı mânâya gelir. İslam, Hz. İbrâhîm’in “hanif” dîninin adidir. Islam, teslim, selam, selamet, müslim, müslüman kelimelerinin hepsi Silm kökünden gelir. Allah insani kendisine teslim olacak özellikte hanif fitratiyla yaratmiş. Hanif fitratiyla yaratilan insanin Allah'a teslim olarak kurtuluşa ulaşmasi, Hazreti Ademden kiyamete kadar yaşanacak tek din olan hanif dinini yaşamasina bagli. RÛM-30: Fe ekim vecheke lid dîni hanîfâ(hanîfen), fıtratallâhilletî fataran nâse aleyhâ, lâ tebdîle li halkıllâh(halkıllâhi), zâliked dînul kayyimu ve lâkinne ekseren nâsi lâ ya’lemûn(ya’lemûne). Artık hanif olarak kendini (vechini) dîn için ikame et, Allah’ın hanif fıtratıyla ki; Allah, insanları onun üzerine (hanif fıtratıyla) yaratmıştır. Allah’ın yaratmasında değişme olmaz. Kayyum olan (kaim olacak, ezelden ebede kadar yaşayacak) dîn budur. Fakat insanların çoğu bilmez. Hz. İbrâhîm’in hanif dini 3 temel esasa dayanir. 1- Vahdet. Tek Allah’a inanmak, Allah’ın tekliği. 2- Tevhid. Allah’a ulaşmayı dileyenlerin oluşturduğu tek bir fırka. 3- Teslim. Ruhu, vechi (fizik vücudu), nefsi ve iradeyi Allah’a teslim etmek. Allahû Tealâ Hz. Nuh’a verdiği şeriatı önce Hz.İbrâhîm’e daha sonra Hz. Musa’aya, Hz. İsa’ya ve daha sonra da Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e vermiştir. Hepsi aynı şeriatı yaşamışlar. ŞÛRÂ-13: Şerea lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmûd dîne ve lâ teteferrekû fîh(fîhi), kebure alel muşrikîne mâ ted’ûhum ileyh(ileyhi), allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu). (Allah) dînde, onunla Hz. Nuh’a vasiyet ettiği (farz kıldığı) şeyi (şeriati); “Dîni ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dînde) fırkalara ayrılmayın.” diye Hz. İbrâhîm’e, Hz. Musa’ya ve Hz. İsa’ya vasiyet ettiğimiz şeyi Sana da vahyederek, size de şeriat kıldı. Senin onları, kendisine çağırdığın şey (Allah’a ulaşmayı dileme) müşriklere zor geldi. Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O’na yöneleni, Kendisine ulaştırır (ruhunu hayatta iken Kendisine ulaştırır). Ruhu, vechi, nefsi ve iradeyi Allah’a teslim etmek dînin temelidir. Allahu Tealanin Kendisine teslim olmasini istedigi insan Halifelik sifatiyla Allah'in yeryüzündeki temsilcisidir. BAKARA-30: Ve iz kâle rabbuke lil melâiketi innî câilun fîl ardı halîfeh(halîfeten),.. VeRabbin meleklere: “Muhakkak ki Ben, yeryüzünde bir halife kılacağım.” demişti. Allah'in yeryüzündeki temsilcisi olan insan, Allah'in kainattaki en cok sevdigi mahlukudur. Neden en cok sevdigi mahlukudur? Çünkü insan, Allah'in ruhunu üfürdügü kainattaki tek mahluktur. Yarattigi mahlukatinin içinde halifem buyurdugu insan Allah'in ruhunu taşidigi icin Eşref-i mahluk'tur. Kainatta "en şerefli mahluk" tur. Bu nedenle yaratilan mahlukatin içinde Allah'a en yakin olan insandir. İşte Allahu Teala kainati, bu en çok sevdigi mahluku, insan için yaratmiş. CASİYE-13: Ve sahhare lekum mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ardı cemîan minh(minhu), inne fî zâlike le âyâtin li kavmin yetefekkerûn(yetefekkerûne). Ve göklerde ve yerde olanların hepsini kendinden (bir lütuf olarak) size musahhar (emre amade) kıldı.Muhakkak ki bunda, tefekkür eden bir kavim için mutlaka âyetler ibretler vardır. İnsani ise kendisi için (Allah'a kul olsunlar diye) yaratmiş. ZARİYAT-56: Ve mâ halaktul cinne vel inse illâ li ya'budûn(ya'budûni). Biz, insanları ve cinleri başka bir şey için değil; Bize, kul olsunlar diye yarattık. Abd; Allah’a kul olmak demektir. Abid; Allah’a kulluk etmek yani ibadet etmek demektir. Allah’a ruhunu ulaştirmak ve O’na kul (abd) olmak hedeftir, ibadet etmek (abid olmak) ise vasitadir. Allah’i zikretmek, namaz kilmak, oruç tutmak gibi ibadetler Allah’a kul olmak, O’na teslim olmak için, Allah’a yaklasabilmek, hedefe ulasabilmek, mutlulugu yaşayabilmek icin vasita emirlerdir. Rabbimiz Yasin 60, 61 de Hz. Adem’in soyundan gelen fizik vücutlarimiza hitab ediyor ve ezelde hepimizin fizik vücudlarimizdan Allah’a kul olacagimiza dair ahd almiş. YASİN-60: E lem a’had ileykum yâ benî âdeme en lâ ta’budûş şeytân(şeytâne), innehu lekum aduvvun mubîn(mubinun). Ey Âdemoğulları! Ben, sizlerden şeytana kul olmayacağınıza dair ahd almadım mı? Muhakkak ki; o (şeytan), size apaçık bir düşmandır. YASİN-61: Ve eni’budûnî, hâzâ sırâtun mustekîm(mustekîmun). Ve Ben, sizden Bana kul olmanıza (dair ahd almadım mı?) Bu da Sıratı Mustakîm (üzerinde bulunmak)tır. Bir insanin Allah'a kul olabilmesi Allah'a ulaşmayi dileme talebiyle gerçeklesiyor. Allahu Teala Zümer 17 ayeti kerimesinde Allaha ulaşmayi dileyenlerin şeytana kul olmaktan kurtuldugunu ve Allah'a kul oldugunu söylüyor. ZUMER-17: Vellezînectenebût tâgûte en ya’budûhâ ve enâbû ilâllâhi lehumul buşrâ, fe beşşir ıbâd(ıbâdi). Ve onlar ki; taguta (insan ve cin şeytanlara) kul olmaktan içtinap ettiler (kaçındılar, kendilerini kurtardılar). Çünkü Allah’a yöneldiler (Allah’a ulaşmayı dilediler). Onlara müjdeler vardır. Öyleyse kullarımı müjdele! Bu ayette Sahâbe, Allah'a ulaşmayi dileyerek Allah’ın kulu olmak şerefine ermiş ve Allah'tan cennet müjdesi almis.Allahu Tealaya kul olmasi icin yaratilan insan üç vücuttan meydana gelmiştir. Fizik vücudumuz halk edilmiş (yaratilmiş)(zahiri alemin varligi). HİCR-26: Ve lekad halaknel insâne min salsâlin min hamein mesnûn(mesnûnin). Andolsun ki Biz, insanı “hamein mesnûn olan salsalinden” (standart insan şekli verilmiş ve organik dönüşüme uğramış salsalinden) yarattık. Nefsimiz sevva edilmiş (dizayn edilmiş)( berzah aleminin varligi). ŞEMS-7: Ve nefsin ve mâ sevvâhâ. Yemin ederim ki; o nefs, sevva edildi (7 kademede).Ruh Allah'in ruhudur ve Allah insana ruhundan üfürmüs (emr aleminin varligi). SECDE-9: Summe sevvâhu ve nefeha fîhi min rûhihî ve ceale lekumus sem’a vel ebsâre vel ef’ideh(efidete), kalîlen mâ teşkurûn(teşkurûne). Sonra (Allah), onu dizayn etti ve onun içine (vechin, fizik vücudun içine) ruhundan üfürdü ve onu (onun nefsinin kalbine) sem’î (kalbin işitme hassası), basar (kalbin görme hassası) ve fuad (kalbin idrak etme hassası) hassalarına (sahip) kıldı. Ne kadar az şükrediyorsunuz. İnsana üfürülen ruhu Allahû Tealâ, yerlere, göklere ve dağlara teklif etmiş. Hiçbiri emaneti yüklenmemiş. Ruh emanetini yalniz insan yüklenmiş. AHZÂB-72: İnnâ aradnel emânete ales semâvâti vel ardı vel cibâli fe ebeyne en yahmilnehâ ve eşfakne minhâ ve hamelehal insân(insânu), innehu kâne zalûmen cehûlâ(cehûlen). Muhakkak ki Biz, emaneti göklere, arza ve dağlara arz ettik (sunduk, teklif ettik). Onu yüklenmekten çekindiler ve ondan korktular. Ve insan onu yüklendi. Muhakkak ki o (nefs), çok zalimdir, çok cahildir. Ruh Allah’tan bize, sahibi olan Allah'a geri iade edilmek suretiyle emanet olarak verilmiştir. Allah’tan gelmiştir ve tek sahibi olan Allah’a geri dönecektir. Allah'in Zat'ina ulaşabilmeye yetkili kilinmiştir. Allah'tan başka bir istikameti ve talebi yoktur.Ruhun tezkiye, terbiye ve tasfiye olmasina ihtiyaci yoktur, saf ve temizdir. Ruhumuzu Allah kendi ruhundan üfürdügü icin kalbi %100 nurlardan oluşur, sadece aydınlıgı temsil eder ve 19 hasleti icerir. (sevgi, iman, dogruluk, adalet, edeb, kemalat, cömertlik, sükunet, itaat, sabır, tevazu, kanaat, |
Konu Sahibi YaŞuHa 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Aile Edep demekti | Şiirler ve Şairler | YaŞuHa | 2 | 2306 | 04 Mayıs 2014 21:47 |
Kardeşimize dua lütfen | Dua Bölümü | MusabBinumeyr | 4 | 2576 | 04 Aralık 2013 19:38 |
Kilonuz mu Var? Sorun Değil Artık/Medineweb | Diyet | gün ışığı | 4 | 3029 | 27 Kasım 2013 21:45 |
Üzüm çekirdeği mucizesi | Tıbb-ı Nebevi ve Alternatif Tıp Bilgileri | YaŞuHa | 2 | 2508 | 27 Kasım 2013 21:34 |
Peki Anne senin yüregini kim sogutacak? | Makale ve Köşe Yazıları | Mihrinaz | 7 | 3378 | 26 Kasım 2013 20:23 |
25 Aralık 2013, 15:14 | Mesaj No:2 |
Durumu: Medine No : 33478 Üyelik T.:
09 Kasım 2013 | Cevap: Allah bizi çok seviyor
allahu ekber bu yazıyı okuyann kederı kalmaz
__________________ Vakit namazinizi kildiniz mi? Ebu Hüreyre'den (r.a.) rivayetle: Mü'minin durumu yeşil ekin gibidir. Rüzgar ne taraftan gelse onu eğer. Rüzgar durduğunda doğrulur. Mü'min de böyledir. O da bela ve musibetlerle eğrilir. Kafirin durumu ise çam ağacı gibidir. Allah dilediği zaman sert ve dik durur. ][Bela ve musibetlere uğramaz. |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Tel Tel Dökülüyoruz, Allah Bizi Affetsin! | FECR | Muhtelif Konular | 1 | 07 Nisan 2019 12:07 |
Allah'ım, kanadı kırık kuşlar gibiyiz! Bizi sensiz bırakma Allah'ım! | enderhafızım | Videolar/Slaytlar | 0 | 25 Aralık 2013 14:42 |
Allah'ım! Bizi, Nefsinin Cimriliğinden Korunanlardan Eyle! | enderhafızım | Dua Bölümü | 2 | 07Haziran 2012 17:59 |
ALLAH ım Bizi Ateşinde Yakma... | sessiz23 | Dua Bölümü | 4 | 27 Ağustos 2008 19:48 |
allah bizi affeder | akgün | Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler | 0 | 17 Şubat 2008 14:23 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|