|
Konu Kimliği: Konu Sahibi melis,Açılış Tarihi: 24 Ağustos 2008 (13:29), Konuya Son Cevap : 25Haziran 2012 (22:31). Konuya 28 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
24 Ağustos 2008, 13:29 | Mesaj No:1 |
Allah ...LâLe ...HiLâL ...** Allah ...LâLe ...HiLâL ...** Orta Asya’dan çıktığı uzun yolculuğunda Türklerle birlikte geniş coğrafyayı aşıp Anadolu’ya gelen Lâle; Türklerin, dolayısıyla İslam’ın kutsal çiçeği olmuştur. Ebced hesabı ile “Allah”, “Hilâl” ve “Lâle” kelimelerinin 66 sayısına tekabül etmesi enteresan tevafuktan öteye, tasavvufi anlamda da bu nadide çiçeğe kutsal mânalar yüklenmiştir. 16. yüzyıldan sonra devleşen, gittiği, ulaşabildiği her coğrafyayı kendine hayran bırakan bu çiçek, İstanbulumuzun da simgesi olmuştur. İstanbul adının, “İslambul” sözünden şekillenmiş olması da lâle ile olan alakasına işaret eder. Lâlenin yazıldığı “lâm”, “elif” ve “he” harfleriyle –ki eskiler bu harflere “cevâhir-i hurûf” diyorlardı. Allah ve Hilâl kelimelerinin de yazılabildiğini ilk defa kim fark etti, Allah bilir! Bu ilgi çekici tevafuk fark edildikten sonra lâleyi adeta kutsallaştıran Türkler, eşyalarına bir çeşit koruyucu uğur olarak lâle motifi işlemeye başladılar. XVIII. yüzyılın meşhur çiçek üstadlarından olan Tabib Mehmed Aşkî Efendi, bir şiirinde, lâlenin çiçekler arasında rütbesinin yüksekliğini, “cevâhir-i hurûf”la yazılmasına bağlamış, “Eğer” diyordu Aşkî Efendi: “Lâle İsm-i Celâl’e mazhar olmasaydı, bu kadar yüksek rütbeye ulaşamazdı.” Başka bir çiçek üstadı olan Remzi Efendi de, aynı sebebe bağlı olarak, lâle sevgi ve merakının “ezeli” olduğunu ifade etmişti: Lâleye pîr-i sabâdan bu nefes şimdi değil Ezelidir bu hevâ vü heves şimdi değil Eski lâleseverler, “lâm”, ”elif” ve “he” harfleri noktalı olmadığı için, lekeli lâleleri makbul saymazlardı. Lâle zamanla kazandığı manevi anlamı dolayısıyla cami, çeşme, mezar gibi yapılarda süsleme unsuru olarak çok kullanılmıştır. Askerlerin savaşa giderken giydikleri elbiselere, kullandıkları zırhlara ve silahlara da zaman zaman lâle motifleri işlendiği görülmüştür. Silahlara işlenmiş lâle motifleri de, Allah’ın bu silahı kullanan askerin yanında olduğu ve koruyacağı anlamına geliyordu. | |
Konu Sahibi melis 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Güzel bir hikaye... | Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler | melis | 0 | 2271 | 01 Ocak 2009 15:34 |
Filistinli Küçük Kızın İsrail i Lanetleyen... | Videolar/Slaytlar | Mihrinaz | 6 | 2372 | 28 Aralık 2008 15:20 |
Ruhumun hicran damlaları... | Şiirler ve Şairler | Mihrinaz | 25 | 14020 | 26 Aralık 2008 12:58 |
^^İsTaNbuL^^ | Şiirler ve Şairler | Mihrinaz | 19 | 7686 | 18 Aralık 2008 14:21 |
--BeSMeLe-- | Allah(c.c) | Mihrinaz | 14 | 8731 | 18 Aralık 2008 13:50 |
24 Ağustos 2008, 13:30 | Mesaj No:2 |
Cvp: Allah ...LâLe ...HiLâL ...**
[CENTER] [B]"Aşkımdan pürsafâyımdır sanırsın belki bu demler... Aşkın neşvesi olmaz Lâle; Eğlâl Leylî; Leylâ olmadan Ey güzel..." * * * Üzerimde aşkın pırıltıları olabilir belki... Veya âşıkların in'ikasıyla bir kıvılcım görebilirsin yüzümde... Bu yüzümde gördüklerin ancak bir gölge ve akisten ibarettir. Ne özüdür, ne de kendisi... Aynada yüzünü gördüğün vakit: "-Bu zât benim gibi biridir ancak!" diyebilir misin? Bir nehrin üzerine düşen yaprak için: "-Bu ne güzel, ne berrak bir sudur." diyebilmen mümkün müdür? Sana berrak su diyebilmeleri için bulutların ötesinden dökülüp gelen ve nehre karışan bir yağmur damlası olman îcâb etmez mi? İşte benim aşka yakınlığım onun akışıyla yönlenen bir yaprak kadar yakın, uzaklığım ise bir o kadar ondan ayrı bir cisim olup ona karışmamdaki zorluktan ve sırdandır. * * * Lâle, kelime olarak ele alındığında Arapça "Allâh" lâfzına âit harfleri taşımakta olduğu görülür. Eğlâl kelimesi de "lâle" kökünden gelir. Eğlâl ise Yâsin Sûresi'nde "eğlâlen" şeklinde geçmektedir. Manası ise; "boyunduruk"tur. Rasûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz hicret edecekleri vakit kapıdaki müşrikleri etkisiz hâle getirmek için Yâsin Sûresi'nin bu âyetini okuyarak onlara bir avuç toprak atmıştı. Müşrikler bunun etkisiyle sanki boyunlarına boyunduruk geçirilmişçesine başlarını aşağıya indirememiş ve Efendimiz'i görememişlerdi. Onlar Efendimiz'i göremedikleri gibi gözleri kâinatın bütün hakîkatlerine âmâ olmuştur. Bunun mukâbili olarak kalblerine Allâh lafzını yerleştiren ve istîdâdınca idrak etmiş olan Hak âşıkları da sanki boyunlarına nurdan bir halka geçirmişcesine başları yukarıda ilâhî cezbeye gark olmuş, onun neşvesiyle müstağrak bir hâldedirler. Aşağının kötülük ve pisliklerinden uzak, mâsivâdan arındırılmış bir gönülle herşeyden mahrûm olanlar için duâ ve ilticâ hâlindedirler. Lâlenin harfî manası "hilâl"e de ulaşmaktadır. Onlar semâdaki hilâlin parıltılarıyla yol alır, yıldızlarla semaya dururlar. Bir semâzenin en makro hâlidir, hilâli çevreleyen yıldızlar... Lâlenin ebced hesabı 66'dır. Altmış altı "Elhamdülillâh"a denk gelir. Onlar o hayret makamının coşkusuyla yaşadığı istiğrak hâline hamdederek "Elhâmdülillâh" derler. Lâlenin içi kömür gibidir. Ancak dıştan görünmez. Dışı ise içinin tam tersine pasparlak, canlı ve rûha sekînet verici bir görünüme sahiptir. Onun bu hâli tıpkı bağrı yanık bir dervişin mütebessim nûr hâleli yüzüne benzer. Gerçek lâlelerin hepsinde renkli altı yaprak bulunur. Bu ise îmanın altı nûrunun libâsına bürünen dervişin îmân ve ihsan potasında erimesi ve daha sonra bu nurun şualarıyla derinden bir yanışa gark olmasının da bir simgesidir. Bununla beraber Kur'ân-ı Kerîm'in (aynı zamanda Fâtiha sûresinin) altıncı âyeti de "Bizi dosdoğru yola (Sırât-ı Müstakîm'e) ilet" âyet-i kerimesidir. Bu âyet aynı zamanda bir duâ vasfı taşımaktadır. Lâlenin renkli yapraklarının yukarıya doğru olması da tıpkı bir dervişin duâ edişindeki edâyı andırır. Zira derviş bu hâl ile sırât-ı müstakîm üzere olmayı murâd etmiş ve ifrat-tefrit noktalarını törpüleyerek hakîkate, yani istikâmete ermiştir. Ve tıpkı lâlenin derûnundaki siyahlığı göstermemesi gibi o da içinde yaşadığı yanış halini gizlemiş ve kendine her nazar edene o güzel rengini sunarak ona ferahlık vermiştir. Nitekim lâlenin en revaç bulduğu dönemlerden biri olan Osmanlılar zamanında ona, "ferâhâver (ferahlık veren)" denmiştir. İşte bu vasıflarla vasıflanan derviş de tıpkı lâlenin bu adını alarak etrafına letâfet ve zerâfet saçmış, gönüllere âb-ı hayat sunmuştur. Hülâsa; lâlenin eğlâl oluşu, Lâlenin hakîkat deryasına dalış hâlidir. Leyl; gece demektir. Gece sevda demektir. "Sevda"nın asıl manası "siyah"tır. Gece kıymet bilene "kara sevda"nın yaşandığı ânlardır. Eğer sen geceyi kopkoyu bir boşluk olmaktan çıkarmak istersen, gönüldeki yârları ve ağyârları yok etmelisin! İşte o zaman her yer sana âyân olur. Sanırsın ki gece bitmiş de gündüz oluvermiştir. Böylece fânî muhabbetler silinerek kalb sevdânın deryâsının derinliklerinde yolculuğa çıkmıştır. Burada bahsedilen "Leylâ" temsîlî olup, asıl kasdedilen "Mevlâ"dır. Her yerin âyân oluşuyla kalb kâinâtın esrârını okuyucu ve alıcı bir hâle gelir. Ve Cebrâil'in "Oku" emrini müteâkiben örtüsüne bürünen ürkek yürek, artık serpilip açılır ve her yanda Leylâ'yı "Mevlâ" görür hâle gelir. Ey Gönül! Cânına üflenen nefhayla yan da kavrul! Amma lâle gibi ol ki, hâlinden sadece "yâr" haberdâr olsun. Öyle ki, Efendimiz -sallallâhu aleyhi ve sellem- ümmeti için gönlü dâim hüzne gark olurken dahî, yüzü her lahzâ beşûş (mütebessim) idi... Rabia Şule Kolay | |
24 Ağustos 2008, 13:31 | Mesaj No:3 |
Cvp: Allah ...LâLe ...HiLâL ...**
[CENTER] Lâlezar Vuslatın kalbimde lâle Hasretin boynumda lâle Nedir çektirdiğin senin Bülbül idim döndüm lâl'e Hamdullah Arvas | |
24 Ağustos 2008, 13:33 | Mesaj No:4 |
Cvp: Allah ...LâLe ...HiLâL ...** Laleli bir düştür benim ki,Laleden bir gülüş senin ki,Lalezar bir serzeniştir benim ki Laleden bir cevap senin ki,Lale diyorsam siyahındandır,Lale sevdasıdır bizim ki... | |
24 Ağustos 2008, 13:34 | Mesaj No:5 |
Cvp: Allah ...LâLe ...HiLâL ...**
[CENTER] Lalelerin yaprakları semaya dönüktür.. Laleler zariftir, laleler ince.. Bir mevsimliktir onlar, kıymetlidirler.. Yaprakları göğe doğrudur sahiden, çünkü duadadır laleler.. Gül Peygamberimizi s.a.v anlatırsa, Lale de 'ı hatırlatırmış... İşte böyle güzel bir çiçek.. Böylesi bir mutluluk.. Fıtratımızı bizden iyi bilen Rabbim istediğimiz gibi, seveceğimiz gibi gönderiyor gönderdiklerini.. Çok şükür.. | |
24 Ağustos 2008, 13:34 | Mesaj No:6 |
Cvp: Allah ...LâLe ...HiLâL ...** Yürüdükçe bitermiş mesafeler Sana koşuyorum var gücümle bitsin diye bitmezler... umrumda değil ezdiğim çiçekler gözlerimde sadece sarı laleler umudun bitmek bilmediği bir yerdesin biliyorum... bu yüzden hiç usanmadan umud ediyorum... bu yüzden hiç usanmadan seni arıyorum... omuzlarımda umudumun ağırlığı gözerimde efsunlu bir bahar burnumda bir çiçek kokusu sarı laleler... | |
24 Ağustos 2008, 17:35 | Mesaj No:7 |
Cvp: Allah ...LâLe ...HiLâL ...**
[CENTER] Bütün bir âlem gölgesinde Hayat ve can bulur Lale’nin Bütün gülistan beldesinde Son temsilci Gül’dür Lale’nin Ruh ve bedende âlem birlik Lale emrinde Gül’dür dirlik Ömür tarlası taze gençlik Köprübaşı Gül’dür Lale’nin Rahmet ve kılıç derde deva Lale yurdunda Gül’dür sefa Ruh ve nefiste aşkın cefa Serdengeçti Gül’dür Lale’nin Mümin ve kâfir insan rolü Lale indinde Gül’dür dölü Bütün varlığın tek kontrolü İnsan soyu Gül’dür Lale’nin Sevgi ve korku kalpte saklı Lale katında Gül’dür haklı Ruh diyarında insan aklı Selim akıl Gül’dür Lale’nin Hayat ve ölüm bir hakikat Lale aşkında Güldür rikkat Zâhir ve bâtın tek tarikat Saf hakikat Gül’dür Lale’nin Dünya ve ahret iki durak Lale seyrinde Gül’dür Burak Ahiret bâki dünya kurak Tek yeşillik Gül’dür Lale’nin Mutlak Hakikat mektebinde Lale işinde Gül’dür zinde Hakikat nuru tekdir dinde Son muallim Gül’dür Lale’nin Varlık ve yokluk arasında Lale aşkında Gül’dür sevda Sevda nurunun karşısında Aşk eşiği Gül’dür Lale’nin Lokman Hekim’de âciz ferman Lale tıbbında Gül’dür derman Sevda denizi kalpte umman Tek kurtuluş Gül’dür Lale’nin Osman Temiz | |
24 Ağustos 2008, 17:36 | Mesaj No:8 |
Cvp: Allah ...LâLe ...HiLâL ...**
[CENTER] [I]Hazan bahçesinde umut yetiştirenler… Dokunuşlarında sevgiye şiirler yazanlar.. Lale vaktinde laleler gibi dirilip duâya duranlar.. Yürek topraklarına lale soğanları ekenler.. Dört mevsim içlerindeki gökyüzünden, Çiçek kokulu yağmurlarla, lale sulayanlar.. Peki.. Sen ıslak yanaklı bir laleye sokuldun mu hiç.. Usulca avuçlarına alıp ince belini, içine çektin mi suskunluğunu.. Onun güzelliği serin rüzgarlarla doldu mu içine.. O güzellik karşısında bir damla yaş kirpiklerinden yol bulup, onun yüreğinde durakladı mı? Dudaklarının bir busesi var mı bir lalenin kadife yaprağına dokunmuş? Bağrına bastın mı bir lalenin ince kalbini.. Sevgiye akan bakışlarını buldun mu onu izlerken..! | |
24 Ağustos 2008, 17:37 | Mesaj No:9 |
Cvp: Allah ...LâLe ...HiLâL ...**
[CENTER] [B]Mazhar-ı ism-i Celâl olmasa hakkâ lâle Bulamazdı bu kadar rütbe-i vâlâ lâle “Hakikate lâle, Celâl olan ’ın adının harflerini taşımasaydı bu kadar yüksek mertebeler bulamazdı elbette!” | |
Konuyu Toplam 2 Kişi okuyor. (0 Üye ve 2 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Ramazan ve Rü'yet-i Hilal | TÜRKcan | Oruç-Ramazan | 1 | 13 Nisan 2023 22:45 |
Sahabeler Lale fm dinleyin demiş???? | Mihrinaz | Tevhid Ve Şirk Konuları | 4 | 20 Ağustos 2020 23:32 |
Siyah Lale Ve Tefekkür | İslaminesil | Serbest Kürsü | 2 | 30 Aralık 2014 21:43 |
Dünyadaki Tek Ters Lale :)) | Minam | Serbest Kürsü | 4 | 04 Nisan 2014 22:42 |
Rü'yet-i Hilal | Emekdar Üye | İslami Kavramlar | 0 | 02 Ocak 2008 09:59 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|