|
Konu Kimliği: Konu Sahibi KuM TaNeSi,Açılış Tarihi: 23 Mart 2009 (10:55), Konuya Son Cevap : 23 Mart 2009 (10:55). Konuya 0 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
23 Mart 2009, 10:55 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 5998 Üyelik T.:
02 Ocak 2009 | Hulafai Raşidin Döneminde Güvenlik Hulafai Raşidin Döneminde Güvenlik Dört Halife Döneminde Mal ve Can Güvenliği Çağımızda insan hakları konusu daima gündemde kalmakta ve gündemdeki yerini korumaktadır Büyük ölçekte dünya gündeminde de bu konu üzerinde durulmaktadır Bu noktadan kültür dünyamıza bir göz gezdirdik, bu konuda Asr-ı saadette ilginç olay ve örnekle karşılaştık Sizi olayla baş başa bırakıyoruz: Hicretin 17/638 yılında Hz Ömer; Mescid-i Haram'ın (Kâbeyi çevreleyen mescit) ve Medine Mescidi'nin genişletilmesine karar verdi O halife olan bir devlet başkanıydı Bu iki mescit ihtiyaca cevap vermiyor ve dar geliyordu Çözüm her ikisini de genişletmektiHacılar ve iki şehrin nüfusu artmıştı Zaten Mescid-i Nebevi Rasulullah döneminde küçük bir alana inşa edilmişti Artık cemaatle kılınan namazlara bile dar geliyordu Hz Ömer öncelikle Medine Mescidi'nin çevresindeki evleri istimlak etti, satın aldı Peygamber Mescidi'nin bitişiğinde, kıble duvarının batı köşesinde, Hz Abbas'ın da bir evi bulunuyordu Hz Ömer, ona da evini satma teklifinde bulundu Genişletme için bu gerekliydi Hz Abbas'a sordu: “Evini bana satmaz mısın?” Evi istimlâk edip yerini Mescid-i Nebi'ye katacaktı Abbas: “Satmıyorum” diye karşılık verdi Evini satmaya gönlü yoktu Mescidi genişletmek için de olsa evi satmak istemiyordu Ev, mescidin kıble duvarına bitişikti, yeri ve mevkii güzeldi Diğer yandan ev onundu Onu satma kararını verecek kişi de kendisiydi Ayrıca İslam; kendisine mal ve can güvenliği teminatı veriyordu Bunlar iki önemli insan hakkıydı Devlet de; Müslüman ve gayr-i Müslim ayrımına gitmeksizin vatandaşların mal ve can güvenliklerini korumaya mecburdu Hz Ömer; evi parayla alamayacağını anlayınca, ona bir başka teklif sunmayı düşündü Çünkü mülk sahibini satmaya zorlayamazdı: “Eğer satmıyorsan, hibe et/bağışla” Hz Ömer Ehl-i Beyt'i, Peygamber akrabalarını, çok sever ve sayardı Hz Abbas'ı da sevip sayıyordu Bir başka açıdan; Hz Ömer; bütün Arabistan'a, Irak'a, Suriye'ye, İran'a, Azerbaycan'a, Ermenistan'a, Anadolu'nun doğusu ve güney doğusundan bir kısmına ve Trablusgarb'a kadar tüm kuzey Afrika'ya hükmeden büyük bir devletin başkanıydı Rasulullahın ikinci halefi, Emiru'l-Müminindi Hz Abbas'ın bir iki odalı küçücük evini Mescid-i Nebi'ye katmak istiyor, onu satmasını veya hibe etmesini bekliyor ve elinden başka birey gelmiyordu İnsan/kul haklarına itina gösterilmeydi Bu durum onun despot, baskıcı ve dayatmacı olmasını engelliyordu Bu devlet; insanları, haklarını ve adaleti ayakta tutmak için vardı Hz Ömer, insan haklarını, -Bunun içinde can ve mal güvenliği, din tutma ve tuttuğu dini serbestçe yaşama özgürlüğü de vardı- adaleti, hukukun üstünlüğünü hiçe sayan bir diktatör, bir baskıcı ve dayatmacı değildi Böyle olsaydı; evi sahibinden zorla alabilirdi Hem evi satmak, satmamak ve hibe etmek işi; İslam açısından bir “ibadet” niteliği taşıyordu Halife bir başka yol önerdi: “Öyleyse evini, kendi elinle yık ve mescide kat” Hz Abbas'ın buna da gönlü yoktu Gönlü yoksa, kimse ona evini yıktıramazdı Yıktırmak isteyen bir halife bile olsa durum değişmezdi Çünkü yeni yönetim anlayışında, Hz Peygamberin temelini attığı düzen ve işleyişte; gerçekten can ve mal güvenliği vardı İslam; kimsenin mülkiyetine başkasının tasarruf edemeyeceğini, gasp ve hırsızlık yoluyla ona sahip olamayacağını açıklamış ve kurallaştırmıştı Bu ilke ve anlayış başından beri geçerliydi Fakat bu küçük arsa, Mescid-i Nebevi için gerekliydi Hz Ömer Sonunda: “Bunlardan (bu tekliflerden) birini yapacaksın! Bu evi çaresiz senden alacağım” diye ona sert konuştu Hz Abbas hakkını koruma konusunda geri adım atmadı Halife de olsa kimsenin kendine baskı yapmaya hakkı olmadığını biliyordu Hz Ömer aynı zamanda bir hakim/yargıç hüviyetindeydi Hz Abbas bunu biliyordu ama onun kararına razı değildi Konunun bir başka mahkemede çözülmesini istedi Hz Ömer'e: “Aramızda hakemlik/hakimlik edecek birini bul” dedi ve ekledi: “Übeyd b Ka'b aramızda hakemlik/hakimlik yapsın” “Kabul ediyorum” Übey; Neccar Oğullarındandı İkinci Akabe biatinde Müslüman olmuştu İslam hukukuna vakıf, İslam'a girmeden, Tevrat ve İncil okumakla vakitlerini geçiren kültürlü biriydi Hz Peygamber'in sağlığında hâfız olmuş; ezberlediği sureleri ona dinletip kontrol ettirmişti Rasulullah onun Kur'an okuyuşunu pek beğenirdi Hz Peygamber'den pek çok hadis de rivayet etmişti O gerçekten kültürlü ve alim biriydi Birlikte Übey'e gittiler Derken Übey hakimliğinde mahkeme başladı Hakim iki tarafı dinledi, sonra Halife Ömer'e döndü ve hükmünü açıkladı: “Ben öyle biliyorum ki; bu adamı razı etmezsen evinden çıkaramazsın” Kişi gönül rızasıyla malını satabilir, onu karşılıksız bağış da yapabilirdi Fakat bu konuda zorlama, baskı ve dayatma; zulüm ve haksızlık olurdu Ayrıca baskıcı tutum, insan hakkı ihlali demekti Mal/hak sahibinin elinden, zorla malı alınamazdı Zulüm ise; adaletsizlik demekti ve hakları az veya çok kısıtlamaktı Kısıtlama, hakların bir kısmını ve çoğunu sahibinden haksız yere almak değil miydi? Oysa kul/insan hakkı önemliydi Yüce Allah bile insan hakkını affetmeyeceğini açıklıyor; hak sahibi ile hak yiyenin helalleşmesi gerekiyordu Hakkı yenen veya hakları elinden alınan insan; dünyada olmasa bile ahirette hakkını alacaktı “Razı etmezsen evinden çıkarmazsın” sözü üzerine Hz Ömer sordu: “Bunu Allah'ın Kitabı'ndan mı, Rasulullahın sünnetinden mi çıkarıyorsun?” İslam Hukukunu bilen Halife; hükmün kaynağını araştırıyordu İslam Hukukuna göre, hükümlerin ve kuralların iki ana kaynağı vardı Öncelikle Allah'ın Kitabı İkinci hüküm kaynağı da sünnetti Sünnet yol, iz, kanun, yöntem demekti Bu yol ve iz; Hz Peygamber'in yolu, izi ve çığırıydı Übey hükmü bir âyetten mi, Rasulullahın bir sözü, uygulaması ve yönteminden mi çıkarıyordu? Kurân ve Sünnet/Peygamber yolu birbirinden ayrılmaz bir bütündü Rasulullahın; Kurân'ın sınırları dışına taşacağı, ona aykırı icraat ve sünnet koyacağı düşünülemezdi Bir peygamber olarak Kurân'ın kurallarını en iyi anlayan oydu Önemli bir kuraldır: İyi anlamayan, iyi öğretemez O takdirde Kurân yanlış anlaşılmış olmaz mıydı? Anlaşılmayan bir kitap da yok hükmündedir O Kurân'ı anlayıp, anlatıp, yorumlayıp uygulamazsa, sonra bunu kim daha güzel yapacaktı? Hakim Hz Ömer'e cevap verdi: “Rasulullahın sünnetinden” “Nasıl?” Übey konuştu: “Ben Rasulullahın şöyle buyurduğunu işittim: 'Hz Davut'un oğlu Süleyman Beytü'l-Makdis'i yaparken; duvarlarından hangisini yaptırıyorsa yıkılıyordu Bunun üzerine Cenab-ı Hak ona: 'Sen mülk sahibini razı etmedikçe, mescidi tamamlayamazsın' diye vahyetti” Konunun aslı şuydu: Yüce Allah, Hz Süleyman'a başkenti Kudüs'te Mescid-i Aksâ'yı yapmasını emretmişti Binanın yeri halktan birine aitti Hz Süleyman yeri adamdan satın aldı Satış işlemleri bitince satan: “Bana verdiğin para mı, aldığın arsamı daha değerlidir?” diye sordu Bir devlet başkanı Hz Süleyman: “Senden aldığım arsa daha değerlidir” dedi Gerçek buydu O da gerçeği dile getirmişti Bir Peygamber olarak arsanın değeri konusunda gerçek dışı konuşamazdı Adam: “Öyleyse malımı vermiyorum” dedi ve satıştan caydı Hz Süleyman fiyat arttırdı ve arsayı yeniden aldı Fakat adam yine aynı soruyu sordu, aynı cevabı alınca; yine satıştan caydı Üçüncü kez satış işlemi yapıldığında, arsa sahibi artık memnundu Çünkü arsayı değerine sattığına inanıyordu Übey : “Razı etmezsen, bu adamı (Abbas'ı) evinden çıkaramazsın” dedi Hüküm buydu Adalet, hukukun üstünlüğü, kul/insan haklarına saygı, mal ve can güvenliğinin korunması Hz Abbas'ı sevindirmişti İşte büyük bir devletin yöneticisi, halktan herhangi biri ile mahkemeleşiyor, hakim; halifeyi haksız çıkarabiliyordu Halife ise, devlet gücünü kullanarak; baskı, dayatma, hakların kısıtlanması ve elden alınmasında; haksız güç kullanma yoluna gidemiyordu Buna baş vurup zalimliği ve hukuksuzluğu tercih etmiyordu Hz Abbas Übey 'e dönerek: “Madem böyle hükmettin, ben de evimi Allah yolunda, Müslümanlara bağışladım” dedi Bu olay, insan haklarına saygı ve hakların korunması, mal güvenliği açısından önemliydi Prof Dr Murat SARICIK
__________________ Söz işlemez yüreklere sükûtum dağlar gibi... |
Konu Sahibi KuM TaNeSi 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
41.Haftanın Misafiri Belgin | Hafta'nın Misafiri | Belgin | 37 | 15014 | 04 Ekim 2009 16:49 |
Neden Su içmeliyiz(46 sebep) | Tıbb-ı Nebevi ve Alternatif Tıp Bilgileri | su damlası | 6 | 3664 | 04 Ekim 2009 12:50 |
Yokluğuna Alıştırma... | Şiirler ve Şairler | KARAKÖSE | 1 | 3007 | 04 Ekim 2009 12:45 |
Kırgınım Sana /medineweb | Şiirler ve Şairler | su damlası | 8 | 3283 | 02 Ekim 2009 19:49 |
google amcam düzeltir işi bilir herşeyi =) | Resim/Karikatür | Esma_Nur | 2 | 2760 | 02 Ekim 2009 11:25 |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Güvenlik Hatası Mesajı Alıyorum | Mihrinaz | Yönetime Sorun | 2 | 18 Ekim 2021 18:34 |
Bilgisayarın için Ücretsiz güvenlik önerileri ! | Ehlibeyt | Serbest Kürsü | 0 | 06 Nisan 2016 00:05 |
Hulafai Raşidin Dönemi ve İlk İnsan Hakları Mahkemesi | KuM TaNeSi | Ashab-Kiram(r.a) | 0 | 23 Mart 2009 10:45 |
Hulafai Raşidin Dönemi ve Belirlenilmesi | KuM TaNeSi | Ashab-Kiram(r.a) | 0 | 23 Mart 2009 10:38 |
Hulefa-i Raşidin Ve Onların Seçimleri | Verda_Naz | Hadis-i Şerif | 0 | 26 Kasım 2008 02:56 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|