|
Konu Kimliği: Konu Sahibi Belgin,Açılış Tarihi: 10 Nisan 2009 (15:41), Konuya Son Cevap : 10 Nisan 2009 (15:41). Konuya 0 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
10 Nisan 2009, 15:41 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 7 Üyelik T.:
14Haziran 2007 | Kabirdeki azap ve nimet ruhla bedenin her ikisine mi olacaktır? Kabirdeki azap ve nimet ruhla bedenin her ikisine mi olacaktır? Kabirdeki azap ve nimet ruhla bedenin her ikisine birlikte olacaktır Bu görüş Ehli Sünnetin ve müslümanların çoğunluğunun görüşüdür Aslında nasslann zahirinden de bu anlaşılmaktadır ve akılla bu nasslan tevil etmeye de lüzum yoktur 1 Çünkü tevil ancak za-hirini almak ve anlamak mümkün olmadığı ve tevil ge-rektirecek bir sebep bulunduğu zaman yapılır Kabirdeki azap ve nimetin ruhla birlikte cesede de tattırılması, yani hem ruhî hem de bedenî olması ise aslmda müm-kün olan şeylerdendir ve bunda hiçbir imkânsızlık yoktur Ölünün bedeninin azap veya nimetten hissedar ol-masını imkansız görenler, bunun iki yönden imkânsız olduğunu söylemektedirler: Birincisi, ölünün cesedenin çoğu kez ölümle birlikte veya toprakta çürümesiyle orta-dan kalktığını ve tam olarak mevcut olmayan bir bün-yeye hayat verilip de, azap veya nimet tattırılmasının imkânsızlığını sanmaları İkincisi ise, Ölüde hiçbir nimet yada azap eserini göremeyişleri ve çoğu kez bir ta-butla veya dar bir lahde defnedilen ölünün, hadislerde bildirildiği gibi, oturmasınıfalan imkânsız saymaları Bunların bu itirazlarını sıralayan Teftazânî, kabir hayatı hakkında zikredilenlerin hiçbirinin diğer hari-kulade şeyler gibi, imkân dairesi haricinde ve imkânsız olmadıklarını, doğru sözlü Peygamber bunları haber verdiği için de tasdik etmelerinin gerekli olduğunu be-lirtmektedir Ve insanın, azap ve nimetten etkilenmesi için bütün vücudunun sağ-sâlim kabirde bulunmasının şart olmadığını, Allah isterse yırtıcı hayvanın karnın-daki parçalara bile bu azap ve nimeti tattırabileceğini, veya beden ortadan kalktıktan sonra insanın aslî cüzleri üzerine bu azap veya nimetin devam edeceğini söylemekte; Allah'ın her şeye kadir olduğunu kabul edenlerin, O'nun lahdi veya tabutu genişletmesinde de hiçbir imkânsızlık görmemeleri gerektiğini belirtmek-tedir İnsanın bütün bu olanları görememesi de, reddet-mesini gerektirmez Çünkü Allah Tealâ, bazı şeyleri, hikmetine binaen insanlardan saklı tutmuştur 2 Bazı hadis-i şeriflerde suâl esnasında ruhun be-dene iade edildiği zikredilmektedir 3 Âlimlerden bir kısmı, suâlden sonra ruhun tekrar Cennet veya Cehen-nem'deki yerine döneceğini belirtirken 4 Eş'arî ve Matüridîlerin çoğu, Allah'ın ölünün cesedinde azabın acısını duyacak veya nimetin lezzetini tadacak kadar bir hayat yaratacağını söyleyip ruhun cesede iadesi hususunda bir şey söylemekten çekinmişlerdir, ölünün bu kadar bir hayat için ruhunun cesedine tam olarak iade-sinin gerekmeyeceğini, bunun ancak kudret ve ihtiyarî fiillerin de bulunduğu tam bir hayatta gerekli olacağını söyleyen âlimlerimiz, bunu kalp sektesi geçiren adamın durumuna benzetmektedirler Nasıl ki kalp sektesi geçiren bir adam -aslında diri olduğu halde- kudreti ve fiilleri olmadığı için, biz onun diriliğini bilemiyorsak, aynı şekilde kabirdeki ölünün hayatım da bilemeyiz 5 Bunu Peygamber efendimiz (S), kendisinde ruh ol-madığı halde bir dişin ağrımasına benzetmiştir Kendi-sine gelen bir adam: "İçinde ruh olmadığı halde, et ka-birde nasıl bir acı duyar?" diye sorunca Rasulullah (S): "İçinde ruh olmadığı halde dişin ağrıdığı gibi" cevabını vermiştir 6 Rasulullah (S) bu cevabı ile nasıl ki ruhsuz sandığın diş ağrı ve acı duyuyorsa, ruhsuz sandığın ceset de, ruhla irtibatı dolayısıyla, acı ve ağrı duyar, demek is-temiş, illa da ruhun cesede girmesinin şart olmadığına işaret etmiştir 7 Burada o, adamın bedenin azap duy-masına olan inancını tenkid etmemiş, tasdik etmiştir ki, bu da ruhla birlikte bedenin de kabirde azap duya-cağına delildir Peygamber efendemiz (S) in Bedir Savaşı'nda öldü-rülen müşriklerin dolduruldukları kuyunun başına gele-rek oradan onlara: "Rabbinizin size vadettiği (azabı) ger-çek olarak buldunuz mu?" diye hitab etmesi de 8 cesetle ruhun birlikte azap gördüğüne delâlet eder Çünkü eğer kabirdeki cesetler hiçbir şey duymayacak olsalardı Ra-sulullah onlara kuyunun başından hitabetmezdi Kaldı ki, onun bu hareketini yadırgayıp: "Ölülere mi sesleni-yorsun, hiç ölüler duyar mı?" diyenlere: "Siz onlardan daha iyi işitmiyorsunuz, yani sizden bile iyi duyarlar" diye cevap vermiştir 9 Kabirdeki azap ve nimetin ruh ve cesedin ikisine birlikte olacağını belirten âlimler, ruh ve cesedin -içice olmasalar bile- aralarında bir bağlantı, bir ittisal bulu-nacağını ve böylece Cennet nimetleri içinde, yahut Siccin'de olan ruhun duyduğu zevk veya elemden bedenin de hissedar olacağım söylemişlerdir 10 Bunu, güneşin gök yüzünde olduğu halde, dünya üzerinde ve arzda (yeryü-zünde) ışığının ve ısısının hissedilmesine benzetenler olduğu gibi, 11 uyuyan bir kimsenin uykusunda gördüğü bir rüyadan dolayı bedeniyle de acı yahut lezzet duy-masına teşbih edenler de vardır, 12 Suyûtî, kabirdeki it-tisalin uykudakinden daha kuvvetli olduğunu söylemek-tedir, 13 Allah Tealâ dünyada herşeyin bir numunesini ya-ratmıştır ki, uyku da ölümün misâlidir Nasıl insan, gözleri kapalı ve bütün duyuları idrakten yoksun olduğu halde rüyasında gördüğü korkulu şeylerden ötürü terler döküyor, titriyor veya gördüğü hoş bir rüyadan ötürü be-denen de lezzet duyuyorsa, aynı şekilde ölünün göreceği azap yahut nimetten bedeni de etkilenecektir Azap acı duymak olduktan sonra bunun uykuda, yahut uyanık-ken olması arasında fark var mı? İsterse vücudunda onun izleri kalmasın Yine ruh ile bir ilgisi bulunduktan ve onunla bir-likte azap veya nimeti hissettikten sonra, beden ister et olsun, ister kemik, isterse de toprak Ne fark eder ki Âlimlerimizden bazıları, kabirdeki bu ittisalin, bedenin tek çürûmeyen parçası olan kuyruk sokumu ke-miğine, 14 ya da insanın doğumundan ölümüne kadar değişmeyip daima aynı kalan aslî parçalara 15 olacağı-nı söylerler Böylece cesedi ortadan kalkmış olanların azap veya nimeti hissetmesi imkân dahiline girmiş olur, imkânsız olduğunu söyleyenlerin itirazları da ortadan kalkar Zaten kabirde bizzat azap veya nimeti tadacak olan ruhtur Beden onun vasıtasıyla azabın acısını ya-hut nimetin lezzetini duyacaktır Bu sebeple mü'minlerin ruhları Cennet'te bizzat lezzetlenirken, meselâ Üçler Mezarlığındaki aslî parçalarıyla olan ilgileri sebebiyle beden de Cennet nimetleriyle lezzet duyar Kâfirlerin de aynı şekilde ruhlarının çektiği azaptan bedenleri de elem duyar İşte bu sebeple mü'minin kabri Cennet bah-çelerinden bir bahçe, kâfirinki de Cehennem çukurla-rından bir çukur olur 16 Böylece berzahtakilerin İlliyyûn'da veya Siccin'de olduklarını bildiren haberlerle kabirlerinde olduk-larını bildiren haberlerin arası bulunmuş olur ki, ölü-nün cesedi ne şekilde ve nerede bulunursa bulunsun bu ilgi devam eder Allah Tealâ da, ölünün cesedi her ne şekle girmiş olursa olsun, onda azabın acasını yahut nimetin lezzetini idrak edecek kadar hayatı yaratmağa kadir olduktan sonra -ki nimetlendirmek veya demlen-dirmek istediği kimse için Allah'ın hayat verdiğine Ebu'l-Mu'in en-Nesefi, şehitler hakkındaki âyet-i keri-meleri (Bakara, 2/154 ve Âl-i İmrân, 3/169-170) delil ge-tirir 17 cesedin de ruhla birlikte azap görmesi nasıl im-kansız olur ki Akıl bunu imkânsız görmediği gibi, na-kilde de olacağı haber verilmiştir O halde inanmamak ve kabul etmemek için bir sebep-var mı? 18 Kabirdeki ölüde azap veya nimetin eserinin görülmeyişine gelince: Önce şunu bilmeliyiz ki, dünya ile âhi-ret âlemi birbirinden çok farklıdır Ve biz ancak dünya ölçülerine göre duyu organlarımızın algılama alanına giren şeyleri algılayabiliriz Tıpkı bir radarın, görüş açı-sına giren cisimleri haber vermesi gibi Biz dünyadaki varlıkların bile pek çoğunu, duyu organlarımızın algı-lama alanlarına girmediği, yahut algılayabilmemiz için gerekli şartlar mevcut olmadığı için algılayamazken, nasıl olur da dünya ötesi âlemi algılamaya kalkışırız Yahut algılamayamadık diye inkâr ederiz? Bu tıpkı yanımızda uyuyup da rüya gören bir kimsenin gördüğü rüyayı -biz bir şey görmedik- diye inkâr etmemize benzer ki, bu ne kadar gülünç ise, kabir âleminde olanları göremiyoruz, duyamıyoruz diye inkâr edenlerin hali de en az o kadar gülünçtür Araştırıcı Lincoln Bernett: "İnsanın, kendisini çevreleyen gerçeklerden algılayabildiği (idrak edebil-diği), duyu organlarının güçsüzlüğü nedeniyle sınırlıdır İnsanın gözü daha duyarlı olsa, meselâ X ışınlarının dalgalarını fark edebilse, yeryüzü kendisine şimdiki gördüğünden bambaşka şekilde görünürdü" demiştir19 Peygamberimiz (S) ashabıyla birlikteyken ona Cebrail (As) geliyor ve vahiy getiriyordu Yanındakiler hiç biz görmedik diye Cebrail'in geldiğini ve vahiy getir-diğini inkâr ediyorlar mıydı? Eğer öyle deselerdi, kendi-leri de peygamber olmayı istiyorlar demek olmaz mıydı? Çünkü Cebrail (As) ı görmek ve duymak peygamberlere mahsustur "Duyu organları yoluyla insanın bilgisi, ışık hızıy-la sınırlı ve bağlıdır Işık hızına eşit veya ondan üstün hızla hareket eden cisim insanoğluna göre hiçtir Fakat bundan, böylesi hızla hareket eden varlık, yaratık ve diğer âlemlerin yokluğu veya bulunamayacağı anlamı çıkmamaktadır” 20 Aksi halde göremiyorum diye in-kâr etmek, körün güneş ışığım veya sağırın bülbül sesini inkâr etmesi gibi olur Öyleyse -bütün sem'iyyât konularında olduğu gibi-kabir hayatı ve kabirdeki azap veya nimetin keyfiyeti hususunda da akıllı insana yakışan, o âlemi Allah'ın lütfuyla bizzat idrak etmiş olan Peygamberimiz (S) in haber verdiklerini olduğu gibi kabul etmek, üzerinde faz-la kafa yormamak, hele inkâra hiç kalkışmamaktır 1) el- Bûtî, age, s 334 2) Taftazânî, age, c II, s 163 3) Ebu Davud, Sünen, Sünnet, 27, c IV, s 239-240 4) Suyûtî, Ş Sudur, v 55 b; İskilipli Atıf Hoca, Mir'atü'l-islâm, s 183-184 5) Taftazânî age, c II» s 163; Kemal b Ebî Şerif, age, s 231; en-Nesefi, Ebu'1-Muîn, age, v 284 b 6) Ebû Şekûr es-Sâlimî age, v 146 b; Kemal b Ebi Şerif, a g e s 232; el-Harpûü, Abdullatif, Tenkîhül-Kelâm s 325 7) Kemal b Ebî Şerif age s 232 8) Buhâri, Sahih, Cenâiz, 85, c II, s 101 9) Aynı eser a yer 10) Suyûtî, B el-Keîb, v 149 b; Rodosîzâde, age v 66 b; M b Ahmet b Mes'ud, a g e, v 440 b; S Sabık a-g-e, s 237 11) M b A b Mes'ud, age, v 441 a; Z Kasım el-Hanefi, age, s 232-233 12) Aynı eserler ve : Gazzâlî, K Akâid, v 19 a; Gazzâlî, el-Aki-detü'l-Kudsiyye, s 31-32; İsmail Hakkı, Mevâidu'l-En'ams133 13) Suyûtî, B el-Keîb, v 149 b 14) Bu husustaki hadisler için bkz Buhârî, Sahih, Tefsir ZümerSuresinin tefsiri, 3, c VI, s 34; İbn Mâce, Sünen, Zühd, 32, c II, s 1425; el-Cisr, Hüseyin Ef Rlsâl'i Hamidiyye Tere s 354, dn 15) lbnu'l-Homâm, age, s 214-215 16) İskilipli Atıf Hoca, age, s 182-183 17) en-Nesefi, Ebu'l-Mu'in, age, v 284 b 18) el-Lukânî, age, s 222 19)Yusuf Mürüvve, Tere Recep Çalı, İzafiyet Teorisi ve Kur-an İlkeleri, s 45, Ankara, 1979 20) A b Hanbel, Müsned, c VI, s 55, 98; Suyûtî, Ş Sudur, v 177 a; Rodosîzâde, age, v 73 a; Hasan el-Idvî, age, s 30, Mısır, 1316 Doç Dr Süleyman Toprak |
Konu Sahibi Belgin 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Ben Sana Gül Diyemem | Hz.Muhammed(s.a.v) | Belgin | 0 | 2481 | 29 Eylül 2009 10:25 |
Bir evliyayı vesile ederek dua edilirmi? | Soru Cevap Arşivi | Kara Kartal | 21 | 11221 | 24 Eylül 2009 10:38 |
Mahşerde âzâlarımızın konuşması | Soru Cevap Arşivi | KuM TaNeSi | 1 | 2698 | 17 Eylül 2009 16:06 |
Zekâtını vermeyenlere ibrettir Sâlebe'nin servet... | Zekat-İnfak | dua dilencisi | 1 | 2311 | 17 Eylül 2009 10:56 |
Yaşlı kadınların tesettürü... | Tesettür Konuları | Belgin | 0 | 2739 | 07 Eylül 2009 09:26 |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Nimet ve Refahta Şımarmış Kodamanlar | Yitiksevda | Makale ve Köşe Yazıları | 1 | 05 Ocak 2011 23:35 |
Kabirdeki kişinin durumu hakkında bilgi verirmisiniz? | Belgin | Bilgi Dağarcığı | 0 | 10 Nisan 2009 11:12 |
Müslümanın dünyada çektiği sıkıntılar kabirdeki azabını hafifletir mi | MERVE DEMİR | Soru Cevap Arşivi | 0 | 08 Nisan 2009 12:17 |
Arınmış Bir Ruhla Ravza'ya Varsam... | Aysima | Şiirler ve Şairler | 3 | 15 Kasım 2008 23:12 |
Kur'an-ı Kerim'de vurgulanan üç nimet | TufeyL | Kur'ân-ı Kerim Genel | 0 | 29 Ağustos 2007 14:31 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|