|
Konu Kimliği: Konu Sahibi Nesli_Nur,Açılış Tarihi: 10 Şubat 2013 (22:28), Konuya Son Cevap : 10 Şubat 2013 (22:28). Konuya 0 Mesaj yazıldı |
![]() ![]() |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme: ![]() |
![]() | Mesaj No:1 |
Durumu: ![]() Medine No : 20510 Üyelik T.:
01 Ekim 2012 | ![]() ...sevgiden gıdasız çocuklar.... Sevgiden Gıdasız Çocuklar Siz hiç Afrika’da açlık çeken insanları ve onların zavallı çocuklarını gördünüz mü? Ben de Afrika’ya gitmedim, ama gördüm. Gerçi çocuklar Afrikalı değildi, fakat onlardan da beterdi. Biri 5 diğeri 6 yaşlarında iki kız çocuğuydu bunlar. Gazetelerde zaman zaman resimlerini gördüğümüz açlıktan kırılan insanlara aynen benziyorlardı. Çökük yanaklar, çıkık elmacık kemikleri, yer yer dökülmüş saçlar, incelmiş dişler ve ayakta onları zor tutan çarpık bacaklar. Ve en korkuncu da, her zaman neş’eli olan çocuksu hava, yerini sanki kırkını çoktan devirmiş intibaı veren çizgili bir yüze çevirmiş. Sorulara cevap verebilmek için sadece bir iki kelime ile konuşuyorlardı. Üstelik Haseki Hastanesi’nde yatarak, bir süre serum ve vitamin tedavisi de görmüşlerdi. Onları görüp, hikâyelerini dinleyince insanlığımdan utanmıştım. Neyse ki şimdi dinî bir hayır müessesesinin bakımı ve kontrolü altındaydılar. Hikâyeleri şöyleydi: Esra ve Zeynep, annelerini bir hastalık sonucu kaybetmişlerdi. Babaları da bir süre sonra evlenmek zorunda kalmıştı. Sözde çocukları için evlenmişti. Hanım adayı, ısrarla, çocukları kendi çocukları gibi bağrına basacağını söylemişti. Güler yüzle ve defalarca söz veren bu canavar ruhlu kadın, evlendikten sonra sözlerinin hepsini unutmuştu. Çocuklara yapmadığı eziyet kalmıyordu. Kocası önceleri hayli itiraz etmiş, çocuklarını korumak için büyük gayret sarf etmişti. Bir süre sonra kadının usta manevraları ile o da çocuklarını suçlu ve yaramaz görmeye başlamış, giderek sessizleşmişti. Çocuklar kendilerine ayrılan odadan çıkamıyorlardı. Üvey anne, tuvalet ihtiyaçları için sadece günün belirli saatlerinde izin veriyordu. Başka zamanlarda, isterlerse altlarına yapsınlardı. Yemek için ise çocuksu nazlanmalar ya da beğenmemek aklın alamayacağı şeylerdi. Önlerine konan birer kap yemeği yemek zorundaydılar. İtiraza hiç hakları yoktu. Ayrıca doymak zorundaydılar da. Aç kalırlarsa, bir sonraki gün doyarlardı. Gezmek ve oynamak da ne demekti? Dar imkânlarına rağmen, büyük bir fedakârlıkla (!) onlara oda bile ayırmışlardı. Odalarında ne yaparlarsa yaparlardı. Hiç bir şeye ilişmemek, ortalığı karıştırmamak şartıyla tabiî. Yoksa “düzeltmek ve temizlemek” cezasına çarptırılırlardı. Çocuklar bu şekilde bir kaç sene geçirmişlerdi. Durumları korkunçtu. Çok sık rahatsızlandıkları için üvey anne onları evden atmanın yollarını arıyordu. Ta ki dindar bir aile olaya el koyuncaya kadar. İşin garibi üvey anne kendi çocuklarına asla ayni muameleyi yapmıyordu. Bu dindar aile, çocukları ruhî yönden eski hallerine döndürmek için neler yapılabileceğini öğrenmek için, bana gelmişlerdi. Kendilerine bu çocukların Afrikalı aç çocuklardan daha zor bir durumda olduklarını izah ettim. Çünkü orada eksik olan sadece gıda idi. Bunlarda ise, sevgi ve güven yoksunluğu hâkimdi. Mutlaka yaşamaları gereken çocukluklarını hiç yaşamamışlardı. Şimdi ise sevgiye boğulma, yaşıtlarıyla ve oyuncaklarıyla doyasıya oynama, içlerinden geldiği gibi koşma ve nazlanma ihtiyaçlarını fazlasıyla yerine getirmeliydiler. Çocukluklarından ne kurtarabilseler kârdı. Onları himaye eden ailenin ise işi çok zordu… Servet uçurumu Muayenehaneme yüzünde korku ifadeleriyle bağırarak gelen ve hıçkırıklarla ağlayan yaşlı kadını hiç unutamıyorum. Hemen bir yatıştırıcı iğne yapmış, muayeneden sonra da reçetesini düzenlemiştim. Sıra ücret vermeye gelince cüzdanını açmış ve muayene parasının onda biri bile etmeyen bozuk paraları karıştırmaya başlamıştı. O, belki birkaç gün yiyeceği katıksız ekmeğin parasıydı. Onu bir ruhî rahatsızlığa iten de belki bu durumuydu. “Kalsın teyze” dedim. Dua ederek çıktı, gitti. İçeriye iyi giyimli biri girdi. Kırk yaşlarında idi. “Doktor bey, caddeden geçiyordum, tabelânızı gördüm. Bir problemim var, onu danışmaya geldim” dedi. Anlatmaya başladı: “Ben, ihracat-ithalat işiyle uğraşan bir şirketin sahibiyim. Hamdolsun bu yıl işlerim yoğun gitti. Ancak zihnen çok yoruldum. Acaba tatili nerede ve nasıl geçirmem beni dinlendirir? Deniz kenarı demeyin zaten Boğaz’da oturuyorum.” Kendisine yeşillik bir yerde ve iki parça halinde 10′ar günlük izin yapmasının uygun olduğunu, her gün bol bol yürüyüş yapmasının iyi geleceğini, bu arada işlerinden tam olarak uzaklaşması gerektiğini izah ettim. Kısa süre sonra muayene ücretini fazlasıyla masamın üzerine bırakarak ayrıldı. Az bir zaman içinde, hem ülkemizdeki servet uçurumunu müşahede etmiş, hem de rızkın Allah’tan olduğuna bir kere daha iman etmiştim. Doç. Dr. Sefa SAYGILI
__________________ Derdi dünya olanin dünya kadar derdi olur... |
![]() |
![]() | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
![]() | Sorularla Sureleri Tanıyalım | bilinmez | 7 | 2983 | 26Haziran 2015 15:55 |
![]() | Sorularla Sureleri Tanıyalım | bilinmez | 10 | 6261 | 24Haziran 2015 15:17 |
![]() | Sorularla Sureleri Tanıyalım | bilinmez | 11 | 7387 | 28 Nisan 2015 17:18 |
![]() | Sorularla Sureleri Tanıyalım | bilinmez | 11 | 6608 | 03 Mart 2015 07:46 |
![]() | Sorularla Sureleri Tanıyalım | bilinmez | 9 | 3342 | 28 Ekim 2014 07:36 |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
![]() | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Bizim Çocuklar (!) | Nebevi Sevda | Makale ve Köşe Yazıları | 2 | 27Haziran 2019 14:41 |
ısıran çocuklar | EyMeN&TaLhA | Çocuk ve Aile Sağlığı | 1 | 11Haziran 2014 12:44 |
Çocuklar ve Ramazan | NUR | Çocuk ve Aile Sağlığı | 5 | 16 Nisan 2014 15:29 |
Takıntılı çocuklar | NİSAREYYAN | Çocuk ve Aile Sağlığı | 0 | 20 Şubat 2013 01:46 |
Kusurlu Çocuklar | İmamHüseyin | Çocuk ve Aile Sağlığı | 0 | 14 Nisan 2009 01:20 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|