|
Konu Kimliği: Konu Sahibi Belgin,Açılış Tarihi: 10 Nisan 2008 (09:21), Konuya Son Cevap : 10 Nisan 2008 (13:48). Konuya 1 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
10 Nisan 2008, 09:21 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 7 Üyelik T.:
14Haziran 2007 | Çocuklarımıza, Nimete Saygıyı Nasıl Öğretebiliriz? Çocuklarımıza, Nimete Saygıyı Nasıl Öğretebiliriz? Amerika’da master yaptığım yıllarda, çalıştığım üniversitenin yemek salonu açık büfe şeklindeydi. Öğrenciler ve hocalar dilediği yemekten, salatadan, meyveden veya tatlıdan dilediği kadar alabiliyordu. Yemekhanenin giriş kapısında “Yiyiniz içiniz, fakat israf etmeyiniz” anlamına gelen şu yazı vardı: “Take what you need. Eat what you take.” (Yiyeceğin kadar al, aldığını da ye.) MÜSLÜMAN anne babalar olarak yemeğe başlarken “Bismillah”, bitirince “Elhamdülillah” deriz; çocuklarımıza da öğretiriz.Eğer bu kelimelerin ne anlama geldiğini ve niçin söylediğimizi anlayacakları bir dille açıklamazsak, çocuklar bu kelimeleri duygusal zekalarıyla kavramaz, teğet bir dille söylemiş olurlar. Çocuklarımızın bu kelimeleri duygusal zekalarıyla kavramaları için şöyle bir açıklama yapılabilir: “Çarşıdan bir yiyecek aldığımız zaman karşılığında satıcısına para ödüyoruz. Halbuki o yiyeceklerin gerçek sahibi satıcılar değildir, Allah’tır. Acaba o yiyeceklerin hakiki sahibi olan Allah verdiği bu nimetlere karşılık bizden ne istiyor? Nimetlerin gerçek sahibi olan Allah, bizden üç şey istiyor: Zikir, şükür ve fikir. Yemeye başlarken “Bismillah” (Allah’ım Senin adınla başlıyorum) dememiz zikirdir. Yedikten sonra “Elhamdülillah” (Allah’ım verdiğin bu nimetler için sana teşekkür ederim) dememiz şükürdür. Yerken bu nimetleri Allah’ın yarattığını, rahmetiyle binlerce canlı türünü yiyeceksiz bırakmadığını düşünmek fikirdir.” Çoğu evlerimizde çocuklara Bismillah ve Elhamdülillah (zikir ve şükür) demeyi öğretiyoruz, fakat aynı hassasiyeti fikir konusunda göstermiyoruz Böylece Allah’ın bizden istediği üç şeyden ikisini yani zikri ve şükrü yerine getirmiş oluyoruz. Ancak yerken bu nimetin bize nasıl ulaştığını pek düşünmüyoruz ve çocuklarımızla bunu konuşmuyoruz. O zaman Allah’ın bizden istediği üçüncü şeyi yani fikri yerine getirmemiş oluyoruz. Fikir eksik olduğu için nimetin kıymetini takdir etmiyor, gereken saygıyı göstermiyoruz. Eğer nimete saygımız olsaydı, her gün tonlarca yemek artığı ve ekmek çöpe atılır mıydı? Seneler önce akrabam olan genç bir bayanı çöpe ekmek atarken görünce şöyle demiştim: “Ekmek nimettir. Neden çöpe atıyorsun? Nimete saygın yok mu?” Genç bayan, “Ne yapayım, eşim ve çocuklar bayat ekmek yemiyor,” diyerek kendisini savunmuş; nimete saygısı olduğunu göstermek için de ekmeği öpüp alnına götürdükten sonra çöp kutusuna atmıştı. Genç bayanın ekmeğe gösterdiği saygı teğet bir saygıydı, gerçek saygı değildi. Bismillah ve Elhamdülillah diyerek nimete şükretmek kadar, nimete saygı göstermek ve israf etmemek de ailede yaşanarak kazanılan bir alışkanlıktır. Annesinin yemek artıklarını ve bayatlamış ekmeği çöpe attığını gören bir kız çocuğu ileride anne olduğu zaman aynı şeyi yapacak; bunun nimete karşı bir saygısızlık ve israf olduğunu düşünmeyecektir. Yeyiniz İçiniz Fakat İsraf Etmeyiniz Amerika’da master yaptığım yıllarda, çalıştığım üniversitenin yemek salonu açık büfe şeklindeydi. Öğrenciler ve hocalar dilediği yemekten, salatadan, meyveden veya tatlıdan dilediği kadar alabiliyordu. Yemekhanenin giriş kapısında “Yiyiniz içiniz, fakat israf etmeyiniz” anlamına gelen şu yazı vardı: “Take what you need. Eat what you take.” (Yiyeceğin kadar al, aldığını da ye.) Bir gün aynı masada yemek yediğimiz Çinli bir arkadaşı, tabağında kalan son pirinç tanesini almaya çalışırken görünce dayanamadım;denemek için dedim ki: “Bir pirinç tanesi için neden bu kadar uğraşıyorsun? Bırak tabakta kalsın.” Çinli arkadaşın verdiği cevap çok düşündürücüydü: “Her Çinli bir pirinç tanesi israf etse, Çin nüfusuyla çarp bakalım kaç ton pirinç yapar? Biz kalabalık bir ülkeyiz, israf etme lüksümüz yoktur.” Yine denemek için dedim ki: “Şu anda Çin’de değil, Amerika’dasın. Tabağında bırakacağın pirinç tanesi Çin’i değil, Amerika’yı zarara uğratacaktır.” Güldü. “Amerika’yı bu şekilde zarara uğratmak onurlu bir davranış olmaz,” dedi Çinli arkadaşı bu onurlu davranışından dolayı tebrik ettim. Bir Müslüman olarak düşüncesini paylaştığımı söyledim Rabbimizin bu konudaki, “Yiyiniz içiniz, fakat israf etmeyiniz. Çünkü Allah müsrifleri sevmez” buyruğunu açıkladım. Çok hoşuna gitti. Tam o sırada, Ürdünlü bir arkadaş tabağındaki yemek artıklarını çöp sepetine boşalttı. Bunu gören Çinli arkadaş Ürdünlüyü göstererek: “O Müslüman değil mi?” dedi. O kadar üzüldüm ki, ne diyeceğimi bilemedim. “Dur, bunu kendisine soralım,” dedim. Ürdünlü arkadaşa seslendim. Çinli ile aramızda “nimete saygı ve israf” konusunda geçen konuşmaları aktardıktan sonra dedim ki: “Arkadaş seni yemek artıklarını çöpe dökerken görünce, ‘O Müslüman değil mi? Neden israf ediyor?’ diye sordu. Ben de bunu kendisine soralım dedim.” Ürdünlü arkadaş Çinliye döndü. Kendinden emin bir şekilde: “Ben kendi ülkemde israf etmem Amerika’yı sevmiyorum. Burada, ne kadar çok israf edersem Amerika’yı o kadar zarara uğratmış olurum,” dedi.Çinli: “Bu düşüncen onurlu bir düşünce değil,” dedi. Doğru söze ne denir? Okul Öncesi Çocuklar İçin İsraf Eğitici Bir Oyun : Bu Yiyecek Bize Nereden ve Nasıl Geliyor? Okul öncesi çocuklarımıza oyunla nimetin kıymetini anlatabilir, duygusal ve zihinsel yönden israf etmeyecek bir hassasiyet kazandırabiliriz. Oyunun adı: “Bu bize nereden ve nasıl geliyor?” olsun. Oyuna temel gıdamız olduğu halde en çok israf edilen ekmekten başlayabiliriz. Oyun için birkaç buğday tanesi ve bir kaşık un gerekecektir. Aynı oyunu başka günlerde sebze ve meyve türü yiyecekler için oynayabiliriz Bütün aile üyeleri sofra başında toplandığı için yemek saatleri sohbet için iyi bir fırsattır. Özellikle akşam yemekleri sohbet için oldukça uygundur. Bismillah diyerek yemeğe başladıktan sonra anne veya baba (tercihen anne) çocuğa: “Yemeğini yerken benimle bir oyun oynamak ister misin?” diyerek dikkatini çeker. Oyun çocukların en sevdiği işlerden biri olduğu için kabul edecektir. Anne eline aldığı bir dilim ekmeği çocuğa göstererek: “Söyle bakalım bu ekmek bize nereden ve nasıl geliyor?” diye oyunu başlatır. Çocuğun aklına gelen ilk cevap bakkal veya fırın olacaktır. Anne: “Oraya nereden geliyor?” diyerek oyunu devam ettirir. Birkaç buğday tanesini gösterir. “Ekmeğin temel maddesi bu gördüğün buğday taneleridir,” der ve sorar: “Buğday nereden geliyor?” Çocuğa ip uçları vererek oyunu yönlendirir ve şu sonuca varılmasını sağlar: “Buğday taneleri çiftçi tarafından toprağa ekilir. Toprak olmadan buğday taneleri filiz verip büyüyemez, başak veremez. Buğday tanesini de toprağı da yaratan Allah’tır. Çiftçinin görevi sadece buğdayı toprağa ekmektir. Ondan sonra elinden bir şey gelmez. Toprağa ekilen buğday tanesinin büyümesi için su (yağmur) gerekir, ısı ve ışık (güneş) gerekir, hava gerekir. Yağmuru, güneşi ve havayı yaratan Allah’tır. Buğday taneleri toprakla beslenerek büyür, başak verir. Bir başakta 20-30 adet buğday vardır. Çiftçi buğday başaklarını toplar, harmana getirir. Buğday tanelerini başaktan ayırır, çuvallara doldurur. Çuvalları değirmene götürür. Değirmende buğdaylar öğütülür, un haline getirilir. Un çuvallara doldurulur. Çuvallardaki unlar fırınlara götürülür. Fırıncı bir kazana un doldurulur. Üzerine su döker. İyice yoğurarak hamur yapar. Hamuru küçük parçalara ayırarak içinde ateş yanan fırına koyar. Fırında pişen hamurlar ekmek olur. Fırıncı pişen ekmeklerin bir kısmını raflara dizer, bir kısmını bakkala satar. Biz de gider, en yakın bakkaldan veya fırından ihtiyacımız kadar ekmek alırız. Oyundan çıkarılacak ders: Ekmeği çöpe attığımız zaman başta buğdayı yaratan Allah’a, sonra ekmek oluncaya kadar emeği geçen çiftçiye, değirmenciye, fırıncıya ve ekmeği satın almamız için gereken parayı kazanan babamıza saygısızlık yapmış oluruz. Ali Çankırılı
__________________ Her insan hata eder. Hata işleyenlerin en hayırlıları tevbe edenlerdir. Tirmizî, Kıyâme, 49; İbn Mâce, Zühd, 30. |
Konu Sahibi Belgin 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Ben Sana Gül Diyemem | Hz.Muhammed(s.a.v) | Belgin | 0 | 2469 | 29 Eylül 2009 10:25 |
Bir evliyayı vesile ederek dua edilirmi? | Soru Cevap Arşivi | Kara Kartal | 21 | 11098 | 24 Eylül 2009 10:38 |
Mahşerde âzâlarımızın konuşması | Soru Cevap Arşivi | KuM TaNeSi | 1 | 2682 | 17 Eylül 2009 16:06 |
Zekâtını vermeyenlere ibrettir Sâlebe'nin servet... | Zekat-İnfak | dua dilencisi | 1 | 2295 | 17 Eylül 2009 10:56 |
Yaşlı kadınların tesettürü... | Tesettür Konuları | Belgin | 0 | 2718 | 07 Eylül 2009 09:26 |
10 Nisan 2008, 13:48 | Mesaj No:2 |
Cvp: Çocuklarımıza, Nimete Saygıyı Nasıl Öğretebiliriz? Lütfen ısraf etmeyelim Afrikada bir lokma ekmek bulamayan küçücük çocukları hatırlayalım 21.yüzyılda açlıktan ölen insanları. | |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Çocuklarımıza nasıl dini eğitim veriyoruz?/Medineweb İstişare | mehmet akif2 | Çocuk Ve Gençlik Eğitimi | 39 | 13 Ağustos 2022 20:54 |
Çocuklarımıza örtüyü nasıl sevdirebiliriz? | enderhafızım | Tesettür Konuları | 4 | 13 Mayıs 2014 17:36 |
Nimete kavuşanların yolu: Yolun kendisi nimet | EyMeN&TaLhA | Makale ve Köşe Yazıları | 1 | 18 Şubat 2014 20:54 |
Çocuklarımıza Allahı Nasıl Anlatacağız? | Belgin | Çocuk ve Aile Sağlığı | 0 | 08 Nisan 2009 10:39 |
Çocuklarımıza Kuranı Kerimi Nasıl Öğretelim? | Emekdar Üye | Kur'ân Kursları | 1 | 09 Aralık 2007 13:19 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|