|
Konu Kimliği: Konu Sahibi EyMeN&TaLhA,Açılış Tarihi: 03 Aralık 2014 (09:05), Konuya Son Cevap : 03 Aralık 2014 (15:08). Konuya 2 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
03 Aralık 2014, 09:05 | Mesaj No:1 |
Edinerek öğrenmenin temel ilkesi: Biyolojik ritme saygı (2) Edinerek öğrenmenin temel ilkesi: Biyolojik ritme saygı (2) Çocuğu birinci sınıfa başlamış bir anne-baba çaresizlik içinde yanıma gelmişti. Çaresizliklerinin sebebi; 19 kişilik sınıfta 18 kişi okuma yazmayı öğrenmiş, bir tek kendi kızları kalmış okumaya geçemeyen. Çalmadıkları kapı kalmamış, kimi “Disleksi var galiba çocuğunuzda” demiş. Kimi “Beyindeki kimyasal denge bozukluğundan” bahsetmiş. Bütün bunlarla yetinmeyen anne, gittiği yerlerden birinde “Kızınıza kötü cinler musallat olmuş” diye duyunca film kopmuş… Kocaman değil, henüz 6 yaşında bir kız çocuğunun okul hayatında başına gelenlerden bahsediyorum… Göz ucu ile şöyle bir baktım; utangaçtı… Bilirim ki kız çocukları bu yaşta böylesi utangaç olurlardı, sorun yoktu benim için. Adını sormak istedim, annesinin arkasına saklandı. Babası kolundan tutup saklandığı yerden çıkartırken “Amca adını soruyor, söylesene adını hadi…” demesi çocuğun içinde bulunduğu durumu özetlemeye yetti. “Üzgünüm çocuklar sizler adına” demek geldi içimden, söyleyemedim… “Siz dışarıda bekleyin isterseniz?” diye anne-babayı dışarıya davet ettim. Çocuk öylece kalakaldı oturduğu koltukta… Kaygılı idi. Başına ne geleceğini bilememenin, ama kendinden büyük birisine de itaat etmesi gerektiğinin çelişkisi okunuyordu vücut dilinden. Kendimi tanıttım. Güzel resim yapabildiğimden bahsettim. İsterse birlikte resim yapabileceğimizi söyledim. “Hı hı” diye başını salladı ürkekçe… Diz çökerek oturduk yere, sehpanın üzerine koyduğum kâğıda boya kalemleri ile ev yapmaya başladık… Ben, yazı da yazabildiğimi söyledim. Çocuk, “Ben de yazıyorum ama biraz yavaş” dedi. “Olsun” dedim, “Ben de önceden yavaş yazıyordum. Hem yavaş yazınca bazen daha güzel oluyor” deyince gözlerime baktı, rahatladı. Sonra kaşlarını çatıp “Ama öğretmenim dedi ki hızlı yazmalıymışım. Hem ödevimi yavaş yapınca annem kızıyor.” derken, ülkemiz çocuklarının eğitim dramını anlatıyordu aslında… İkimiz de önümüze yeni bir kâğıt aldık… Oturduğumuz yerde, benim söylediğim harfleri birlikte yazmaya başladık. Küçücük parmakları ile nasıl da samimi çabalıyordu, içim burkuldu… Üç-beş harfi yazdıktan sonra “Ben yazı da okuyabiliyorum” dedim. Çocuk beni duymazdan geldi. Kalemle çizgi çizmeye devam etti. İncinmişliği vardı belli ki… “Hatta ben, bu harfin hangi harf olduğunu bilebilirim” deyince başını kaldırdı, “Ben de bilirim, o A” dedi. Cesaret kazanmıştı. Çünkü kendini zorlamayan, ona uyum sağlayan bir yetişkin vardı yanında. “Peki, bu hangi harf?” diye sordum, onu da bildi, diğerini de… “Hadi bu harfleri yan yana okuyalım dedim”, yavaş yavaş da olsa okudu. “Ne güzel okuyorsun” dedim. Çocuk: “Ama annem sıkılıyor ben okurken. Babama diyor ki gel şu çocuğu sen okut, yoksa ben çıldıracağım.” Dakikalarca gözlemledim, ne “disleksi” idi problemin adı, ne de “cin çarpması”. Aklı başında, narin bir kız çocuğu ve ona hitap edemeyen yetişkinlerin çatışması vardı ortada; “beklenti çatışması”… Çocuk, kendi biyolojik ritmi ile “edinerek öğrenmeye” çabalarken, anne-babanın bu hızı yavaş bulup hızlandırma gayreti, çocuğu sersemleştirmişti. Çocuğu dışarı alıp anne-babayı yeniden davet ettim. Dikkat ettim ki anne babanın da biyolojik ritmi oldukça bozuk. Baba beni dinler iken ayaklarını sallayıp duruyor, anne konuşurken hızlı hızlı ve yutarak konuşuyordu… Hâlbuki edinerek öğrenmenin en temel ilkesi; eğiticinin “sekine” halinde bir biyolojik ritme sahip olmasıdır. “Aktif bir pasiflik”, eğiticinin en üstün özelliğidir. Konuşurken, inci tanesi gibi kelimeleri tek tek çıkarmak... Yürürken, yavaş ve sükunet içinde yürümek… Göz göze gelindiğinde, gözlerle çocuğun gözlerine dokunacak kadar sakin bakmak, edinerek öğrenmenin olmazsa olmaz prensipleridir. Kalıcı öğrenmenin önündeki en büyük engel; çocuğu hızlandırmaktır; “Hadi, hadi… Çabuk, çabuk… Herkes yaptı bir sen kaldın” gibi baskılar çocuğu psikolojik olarak gerdiği gibi, bilginin içselleşmesinin önünü de kapatır. Çocuğa iyilik yapmak isteyen eğiticiler, onun biyolojik ritmine saygı duymalı. Belki kendilerinin bozulmuş olan biyolojik ritimlerini de “sekine” haline çevirerek çocuğun karşısına çıkmalıdır. Bu bir lüks değil, çocuk hakkıdır. Adem GÜNEŞ | |
Konu Sahibi EyMeN&TaLhA 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
ATAUZEM 4.sınıf 2014 bahar dönemi bütünleme... | Erzurum Atatürk İlitam | EyMeN&TaLhA | 0 | 6368 | 14 Temmuz 2015 13:14 |
ATAUZEM 4.sınıf 2014 bahar dönemi bütünleme... | Erzurum Atatürk İlitam | EyMeN&TaLhA | 0 | 4223 | 14 Temmuz 2015 13:06 |
ATAUZEM 4.sınıf 2014 bahar dönemi bütünleme DİN... | Erzurum Atatürk İlitam | EyMeN&TaLhA | 0 | 5108 | 14 Temmuz 2015 13:00 |
Ramazan-oruç ve çocuğa kazandırdıkları | Çocuk ve Aile Sağlığı | Mihrinaz | 2 | 2852 | 14 Temmuz 2015 12:23 |
çocuk eğitiminde ceza hiç mi olmamalı? | Çocuk ve Aile Sağlığı | EyMeN&TaLhA | 0 | 2550 | 14 Temmuz 2015 12:03 |
03 Aralık 2014, 09:52 | Mesaj No:2 |
Cevap: Edinerek öğrenmenin temel ilkesi: Biyolojik ritme saygı (2) çok yakın zamanda benzer bi olay bizim başımızdan geçti.oğlum cuma günü eve geldiğinde çizgi çalışması kitabını da eve göndermiş öğretmeni.çocukların okulda arkadaşlarıyla yapması gereken çizgi çalışmasını eve göndermenin tek bir gerekçesi olabilirdi.. bizim kontrol etmemiz....eksikliklerini bilmemiz.ama gerekçeyi kitabın sayfalarını kurcalayınca daha iyi anladım.oğlum okulda yapılan çizgi çalışmasında bu hafta 8 sayfa geride kalmış. oğlum çizgi çalışmasını seviyor musun diye sordum. -''seviyorum ama çok uzun sürüyor'' cevabını aldım. tam 1 sayfa çocuğa aynı şeyi yazdırmak ve çoğunlukla el yazısına hazırlık amaçlı bu şekillerin amacını hala kavramış değilim aslında... öğretmenini aradığımda yapılan çalışmalardan geri kaldığını söyledi.ve ekledi ''oğlunuz sağdan başlıyor çalışmaya''...subyan okulunda kur'an harflerini öğrendiği şekliyle yazı çalışmalarına devam ediyormuş.''LÜTFEN SOLDAN YAZDIRMAK İÇİN TEŞVİK EDİN OĞLUNUZU'' dedi öğretmenimiz.asıl sorunun tabiki geri kalması olduğunu,evde ek çalışma yapmamız gerektiğini hatırlattı.. ertesi gün başladık baskı kurmaya.oğlumun tatil gününü zehir ettik resmen.babasıyla nöbetleşe oğlumun ödevini bitirmesi için baskı kurduk.her seferinde oğlum bir çizgi çekiyor 10 dakika sohbet ediyordu. çok bunalmıştık.pazar günü akşamı gelip çattı.tam 4 sayfa yapmadığı ödev vardı. hem oğlumun tatil günü kabusa dönmüştü hem de biz çok yıpranmıştık... pazartesi sabahı oğlum yataktan kalkar kalkmaz yapmadığı ödevlerini hatırladı başladı ağlamaya.kahvaltı sofrasında hem bi iki çizik atıyor hemde bize kızıyordu.''niye başımda durup,bitirmemi beklemediniz'',''okulu sevmiyorum'',''bıktım şu ödevlerden''... söylenerek çıktı evden babasıyla.bana o bakışını unutmuyorum hala.5 yaşında masum bi çocuk ve öfkeli bakışlar... oğlumun cümlelerini duyunca çok üzüldüm.bir yandan zorlu bir eğitim süreci geçirceğimizi düşünüyor,diğer yandan da harıl harıl ders çalışma yöntem ve tekniklerini araştırıyordum.. derken telefonum çaldı. arayan öğretmeniydi..eyvah dedim içimden.eksik ödevi geldi aklıma. ''oğlunuzda dikkat dağınıklığı var mıdır?'' diye sordu.o an kaynar sular boşaldı üzerimden.biz anneler biraz evhamlıyız.her türlü olasılık geldi aklıma..disleksi,dikkat dağınıklığı,zeka sorunları... kendimi toplayıp ''hayır'' dedim,sadece anne gözüyle.. evet dedi öğretmenimiz bende öyle tahmin ettim. sonucunda bizi bazı kuruluşlara yönlendirdi.farkındalığı yüksek bi çocuk benim oğlum.o yüzden her gören farklı bi teşhis koyuyor... bu teşhisleri önceleri çok düşünürdüm.saatlerce araştırma yapardım..artık bıraktım...farkettim ki bunların benim düşüncemde bile yer alması oğlum için baskı oluşturuyor... sonuç olarak öğretmenimizle veli-öğretmen işbirliğine karar verdik.öğretmenimiz oğluma baskı kurduğunu ve bu baskıdan dolayı motivasyonunun düştüğünü itiraf etti. şu kısacık süreçten şunu öğrendim... çocuklarımızı yavaş olduğu için uyarmak yerine, bu yavaşlığın onun fıtratı olduğunu kabul etmek gerekiyor.. ve onu kendimize uydurmak yerine ona uyup biraz yavaşlamalıyız kanımca... | |
03 Aralık 2014, 15:08 | Mesaj No:3 |
Durumu: Medine No : 32854 Üyelik T.:
30 Ekim 2013 | Cevap: Edinerek öğrenmenin temel ilkesi: Biyolojik ritme saygı (2)
Çok güzel bi paylasim Fatma hocam..Rabbim razi olsun..çok etkilenerek okudum..
__________________ Beni almadan gidiyor ömrüm... |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Kalıcı öğrenmenin 3 derinlik boyutu | EyMeN&TaLhA | Çocuk ve Aile Sağlığı | 0 | 09 Ocak 2015 23:16 |
Öğrenmenin üç sihirli anahtarı | EyMeN&TaLhA | Çocuk ve Aile Sağlığı | 1 | 24 Nisan 2013 11:31 |
Saygı nedir? | Esma_Nur | Serbest Kürsü | 2 | 02 Mayıs 2012 20:16 |
Peygamber' e Saygı | Belgin | Ashab-Kiram(r.a) | 0 | 23 Mart 2009 10:30 |
Çocuğa Saygı | Huzurİslam | Çocuk ve Aile Sağlığı | 2 | 14 Kasım 2008 17:36 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|