|
Konu Kimliği: Konu Sahibi Mihrinaz,Açılış Tarihi: 25 Şubat 2019 (14:24), Konuya Son Cevap : 25 Şubat 2019 (14:24). Konuya 0 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
25 Şubat 2019, 14:24 | Mesaj No:1 |
Medineweb Baş Editörü Durumu: Medine No : 14593 Üyelik T.:
15 Kasım 2011 | FaLana SoruLdu FiLana SoruLdu ama Ona SoruLmadı FaLana SoruLdu FiLana SoruLdu ama Ona SoruLmadı 30 yaşında evlendi. 5 yıl sonra bir çocuğu oldu. Çocuk 1 yaşına geldi. Doğum izni bitti. Kariyerine devam etmesi lazımdı. Onca yıl çalışıp çabalamıştı. Emeklerini heba edemezdi. Çok acil bir kreş araştırmasına girdi. Onlarca kreş içinden hangisini seçseydi acaba? Çalışma saatlerine uyması lazımdı. Sınıflar kaç kişilikti? Kaç öğün yemek vardı? Sınıflar sıcak mıydı? Hafta sonu eşiyle bir yemeğe gidecek olsa mesela, çocuğu kreşe bir kaç saatliğine bırakabilir miydi? Ona sordu, buna sordu ama evladına sormadı… 26 yaşında ev hanımıydı. İlk çocuğu 3 yaşındayken, ikinci çocuğu doğdu. Dışarda çalışmıyordu ama ilk çocuğa vakit ayıramıyordu. Evin işi bitmiyordu. Çocuk kendisine daha bir düşkün olmuştu sanki. Kardeşini kıskanıyordu. Bütün gün onlarla ilgileniyordu. Yaptığı temizlik bile kendini göstermiyordu. Arkadaş toplantılarıda sekteye uğramıştı. Ne oturduğundan, ne konuştuğundan bir şey anlamıyordu. İlk çocuğu kreşe verse rahatlıyacaktı. Bütün gün faal olan bir kreş bulmalıydı. Eşe sordu, dosta sordu ama çocuğuna sormadı… Sosyal bir derneğin faal üyesiydi. Çocuğu doğduktan sonra eve kapanmak ona çok zor gelmişti. Çeşitli organizasyonlarda o hep başroldeydi. Tanınan ve aranan biriydi. Geniş bir çevreye sahipti. Evet bir müddet evde olmak zorundaydı. Ama yıllarca buna katlanamazdı. Annesi yakında değildi, kayın validesine güvenmiyordu. Çocuk biraz kendini toparlayıp ayaklanınca kreşe vermek şarttı. Pedagoga sordu, psikologa sordu, ama çocuğuna sormadı… Dini değerlerine çok bağlı bir hanımdı. Haftanın en az beş günü katıldığı sohbetler, tefsir, siyer dersleri, Arapça, Osmanlıca kursları vardı. Müslüman bir hanım kendisini yetiştirmeli, ilmine ilim katmalıydı. Sıkça yapılan hayır kermeslerine katkıları büyüktü. Bir çok kapıyı çalar bilfiil yardım toplardı. Bebeğinin emzirme süresini yoğun temposundan dolayı tamamlayamamıştı. Sohbetlerde çocuk kabul etmiyorlar, kabul etseler bile çocuk sıkılıyor, ağlıyor durmuyordu. Şöyle çocuğa bakacak, hemde islami eğitim verecek bir kreş bulsaydı ne iyi olurdu. Kuran öğrenirdi çocuk. Birazda Esma-ul hüsna… Ve vicdanını sükuna erdirecek bir dolu şey… Kitaplara sordu, hocalara sordu, ama çocuğuna sormadı… Henüz cümlelere yetecek kadar kelimeleri olmayan küçücük bir çocuktu. En çok “Anne” demeyi severdi. En iyi bildiği kelimede oydu zaten. Bir sabah kimseye anlatamayacağı, büyüklerin asla göremeyeceği renkli rüyasından dürtüklenerek uyandırıldığı zamanda, “Ne oluyor?” demeye kelimeleri yetmemişti. Annesi niçin böyle aceleciydi? O hızlı tempo içersinde söylenen bir kaç süslü söz neden çocuğu rahatlatmamıştı? Aceleyle ağzına sokuşturulan bir kaç lokmayı hiç yemek istememişti. Yüzü yıkandı, saçı düzeltildi. Cici kıyafetler giydirdi annesi. Dışarıdan bir korna sesi geliyordu. Annesi merdivenlerden koşar adımlarla indirdi onu. Kapının önünde büyükçe bir araba duruyordu. Tıpkı büyük bir oyuncak gibiydi. Annesinin yüzüne gülümseyerek baktı ve “Attaaa!” dedi. “Evet” diyordu annesi, “attaya gidiyorsun”. Arabanın içinden çıkan süslü bir teyze kollarını uzattı. “Hadi gel bakalım” dedi. Annesinin kollarından koparılarak alındı sanki. Annesi el sallıyor “by, by” diyordu. Hayır! Bu atta olamazdı. Attalar hep mutlu etmişti onu. Annesi yanında olur, sıcağını hissettirirdi ona. Arada bir kızsa bile yine gider huzuru annesinde bulurdu… Yol boyunca çok ağlamıştı. Sürekli “Tamam sus artık” demişti süslü teyze. Daha önce hiç görmediği bir yere götürdüler. İçeride bir sürü tanımadığı çocuk vardı. Bir çok da oyuncak… Ama annesi neden yoktu? Sevdiği oyuncaklar, dişlediği bez topu, ayıcığı, kendi yatağı, anne sıcağı… Annesizliğini ona bildiği kelimelerle kim izah edebilirdi? Ağlaması dursa da içlenip dudak bükmeleri akşama kadar devam etti. Süslü teyze devamlı şöyle yap, böyle yap diyordu. Çok sıkılmıştı…üç gün, beş gün… ne zaman bitecek demeye de yetmedi kelimeleri. “Evimi istiyorum”, “annemi istiyorum”, “gitmem bir daha!” diyemedi. Gözyaşlarına sığdırdığı feryatlarını kim anlayabilirdi? Babası anlamadı, annesi anlamadı, süslü teyze anlamadı dilinden… Bir çocuk ne zaman ayrılmak isterdi annesinden? Her sabah kan uykudan uyandırılıp, ağlayarak annesinden ayrılmaya kaç ay, kaç gün dayanabilirdi? Kim annesi gibi bakardı gözlerine…Kim annesi gibi “yavrum” derdi? Kaç süslü teyze, bir Anne ederdi? Birde ona sorsalardı, okuyabilselerdi gözyaşlarını…Kelimeleri yetse çok şey anlatacaktı… Falana soruldu, filana soruldu, az bilene, çok bilene soruldu ama ona sorulmadı…. Cahide Jİbek
__________________ ~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~ |
Konu Sahibi Mihrinaz 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Dedesi Ruhunun Yanında | Serbest Kürsü | Sükutu-Ezber | 4 | 55 | 17 Aralık 2024 19:46 |
Peygamberler Neden Sadece Ortadoğu'ya Geldi? | Peygamberler(a.s) | Esma_Nur | 1 | 56 | 16 Aralık 2024 08:47 |
Namaz Hep Vardı | Namaz-Abdest-Teyemmüm | Mihrinaz | 0 | 44 | 16 Aralık 2024 08:36 |
Esad Ailesinin Keyfi Tutuklamaları | Makale ve Köşe Yazıları | Mihrinaz | 3 | 89 | 09 Aralık 2024 17:02 |
53 Yıllık Esad Rejimi Çöktü | Gündem/ Manşetler | Vasat | 8 | 118 | 08 Aralık 2024 09:59 |