|
Konu Kimliği: Konu Sahibi AlimOğlu,Açılış Tarihi: 29 Mart 2016 (02:36), Konuya Son Cevap : 29 Mart 2016 (02:38). Konuya 3 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
29 Mart 2016, 02:36 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 15399 Üyelik T.:
24 Aralık 2011 | çocuğunuzu cinsel konularda aydınlatmalısınız çocuğunuzu cinsel konularda aydınlatmalısınız Anne babaların genelde kendilerini çaresiz hissettikleri konuların başında çocukların cinsel gelişimi ve bu konuda çocuğun gösterdiği davranışlar ve konuşmalarıdır, öncelikle şunu belirtmeliyim ki çocuğun normal psikososyal gelişimi içerisinde araştırma, merak ve bununla birlikte öğrenme çok önemli bir yer tutar. Yani bu konuda anne-babaların çocuklarını doğru bir şekilde yönlendirmeleri ve çocuğun normal gelişiminde ve ileriki hayatında sıkıntı olmaması için gerekli adımları atmaları gerekir. Eğer çocuk doğum, cinsiyet farkı, ana-babanın rolü gibi konuları ana-babasından öğrenmezse, başka kaynaklardan cevap aramaya başlayacaktır. O zaman sonuç, h,ç de istendiği gibi olmayabilir. Çocuğun merakını mutlaka yetkili biri karşılamalıdır. Çocuklar genelde 2-3 yaşlarından itibaren ilgilerini önce kendi cinsel organlarına ardından çevredeki cinsel konulara yöneltirler. Bu, normal bir psikososyal gelişim sürecidir. Bununla birlikte bu konular ile ilgili anne-babaya sorular gelir. Anne-baba çocuğa “nereden geldiği” konusunda bilgi vereceğine susar. Çocuk davranışlardan soru sormaması gerektiğini hisseder. Sorusuna cevap aldığı kimi zaman ana-babanın konuşma biçimleri, esrarlı ses tonları bu konuyu açıklamada serbest olmadıklarını ortaya koyar. Bu tavır çocuklarca “bununla ilgilenmek yasaktır” diye anlaşılır. Bu da çocukların merakını iki kat artırır. Bu sorular karşısında anne-babalara temel olarak şunu öneriyoruz: Çocuğun yaşına uygun bir şekilde merak edilen konuyu veya yapılan davranışı açıklamaya çalışmak gerekir. Ama asla yalana veya anlaşılmaz yollara başvurmadan, sade ve anlaşılabilir örneklerle bunu anlatmaları gerekir. Bu açıklamalarda çocuklar ancak yaşları ve birikimleri ölçüsünde bir şeyler anlayabilirler. Anne babaların sorular karşısında paniğe düşmesi, cevap vermemesi veya çok karışık açıklamalar yapması, çocukları daha da meraklandırır ve bu konuyu halletmez. Anne babaların çocuğu bu konularda terslemeleri veya çocuğun sorusu karşısında çocuğa gösterilen yanlış ve kırıcı tavırlar çocuğun cinsel gelişimini kötü yönde etkiler. Çocukların cinsellikle ilgili sordukları sorulara eksik yada kaçamak cevaplar vermek toplumumuzda neredeyse bir gelenektir. Bazen de bu cevaplar iyi niyetli, ama beceriksizcedir. "Nasıl doğduğunu soran bir küçük kıza, annesinin, bir çocuğu olduğu zaman duyduğu sevinç yerine, çektiği "korkunç sancıları" anlatması gibi. Televizyonla birlikte günümüz çocukları her şeyden haberdar olsa da, leyleğin getirdiği, kapının önünde bulunduğu, lahanadan çıktığı masalları da hala yaygındır. Doktordan ya da "çingenelerden alındığı" masalı da... Anne babalar çocuklarının bazı davranışlarını uygun olmayan davranışlar olarak algılayabilirler, örneğin ; 2-3 yaşındaki çocuğun kendi cinsel organı ile oynaması (çok aşırı olmamak şartı ile ), evde çıplak dolaşmaya çalışması , annenin ve babanın veya başka insanların cinsel organlarını merak etmesi normal sınırlarda sayılır. Bu türlü davranışlar çocuk yargılanmadan ve suçlanmadan yönlendirilmeye çalışılmalıdır. Olur olmaz yerlerde olmayan cinsel davranışlar sergileyen çocuklar ile bu durum yine aynı hassasiyet gösterilerek konuşulmalı ve bu durumun uygun olmadığı anlatılmalıdır. Çocuğun bazı davranışlarına aşırı tepki ortaya koymak ve aşırı önemsemek o davranışı pekiştirir. O nedenle aşırı tepkiden kaçınmak ve o davranışı aşırı derecede büyütmemek gerekir. Çocuğun başkalarının cinsel organlarına ilgi göstermesi durumunda buraların kişilere özel yerler olduğunun ve bu durumun karşıdaki kişiyi rahatsız edebileceği söylenmelidir. Aynı şekilde kendisinin de özel yerlerine başkalarının dokunmasının da yanlış olduğunu ve bu konuda kişilere saygı gösterilmesi gerektiği anlatılmalıdır. Çocuğun bazı konularda gereğinden fazla bilgilendirilmesi ve uygun olamayan bazı şeyleri görmesi , çocukta cinsel olarak çok erken uyarılara neden olabilir. Bu durum çocuğun cinsel gelişimi açısından mahsurlu olabilir. Maalesef bu gün televizyonda çocuklar görmemesi gereken uygunsuz şeyleri hem de gündüz onların ayakta olduğu saatte görüyorlar. Bu konuda aileler dikkatli olmalı. Çocuğumuz yeter ki susun diye televizyon önüne oturtulmamalıdır. Ayrıca şu anda her eve Internet girdi. Aileler interneti ders ve bilgi aktarımı için alıyorlar ve çocuklarını bilgisayarda ders çalışsın diye yalnız bırakıyorlar, internette aşırı derecede ve çok sayıda cinsel içerikli site sürekli isteseniz de, istemeseniz de karşınıza geliyor onun için bu konuda anne-baba olarak dikkatli olmanız gerekiyor. Kesinlikle kontrolsüz bilgisayar başında onu bırakmamalısınız. Çocukların cinsel eğitimi ve süreci yaşa uygun alman bilgiler ve öğrenilen konular ile ergenlik yıllarına kadar sürer . Bu durumda kız çocuklar için anne , erkek çocuklar için baba iyi bir öğretici olur. Eğer bazı konularda gerekli eğitim verilmez ise çocukta etraftan duyduğu yanlış şeyler veya gereksiz bilgiler ile kendisini sıkıntıya sokabilir. Eksik kalan eğitim ve bilgilendirme çocukta yanlış düşüncelere, korkulara ve ilerleyen yıllarda sorunlu bir cinsel gelişime neden olabilir. Çocukların gelişimi sürecinde cinsel konular veya yaşa uygun meraklar yerini anormal ve çok abartılı uygun olmayan cinsel davranışlara bırakırsa veya bu durum çocuğun oyunlarında çok farklı ve sıra dışı bir şekilde ortaya çıkarsa , o zaman baz. sorunlar var demektir. Bu durumda anne baba veya başka birinin yaşa uygun olmayan cinsel eğitiminin veya küçük bir ihtimal de olsa çocuğa yönelik cinsel istismarın olabileceği akla gelmelidir. Bu konuda anne babaların uyanık olmaları gerekir. |
Konu Sahibi AlimOğlu 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
İngiliz karbonatının faydaları ve zararları... | Sağlık | AlimOğlu | 0 | 2098 | 02 Ekim 2017 12:12 |
Sivrisibek ısırıkları için pratik... | Bilgi Dağarcığı | AlimOğlu | 0 | 1484 | 17 Eylül 2017 14:37 |
Arapça dersleri Görüntülü--1. Seviye Dersleri 2.... | Genel Arapça | AlimOğlu | 12 | 4893 | 11 Eylül 2017 10:16 |
Arapça dersleri Görüntülü--1. Seviye Dersleri 1.... | Genel Arapça | Mihrinaz | 15 | 5594 | 11 Eylül 2017 09:54 |
Hacamat Yapacaklar Dikkat!! MEDİNEWEB | Tıbbı Nebevî | AlimOğlu | 0 | 1286 | 19 Ağustos 2017 23:30 |
29 Mart 2016, 02:37 | Mesaj No:2 |
Durumu: Medine No : 15399 Üyelik T.:
24 Aralık 2011 | çocuğunuzu aşırı kontrol etmeden sakının Baz. anne babaların düştüğü en büyük hatalardan birisi de çocuklarını çok aşırı kontrol ve disipline etmeleridir. Bu genelde çok titiz ve hassas anne baba kişiliğinin olması durumunda karşımıza çıkmaktadır. Özellikle bazı anneler çocukları hakkında her an ne yapıyor , ne ile meşgul oluyor , acaba bir problem var mı , bir şey olursa , başına bir iş gelirse ve buna benzer düşüncelerle devamlı çocuklarını düşünmekte ve çocuklarını her an kontrol etmeye çalışmaktadırlar . Elbette ki her anne baba belli ölçülerde çocuğuna sahip çıkmalı ve çocuğunun o an nasıl bir durumda olduğunu merak etmelidir. Ama bunun ölçüsü çok fazla kaçırılırsa ve çocuklar çok aşırı kontrol edilemeye çalışılırsa , sıkıntının asıl önemli bir kısmını çocuklar çekmektedir. Yani çocuk her an kontrol edilme hissi ile yaşamakta bu da onlarda müthiş bir şekilde bir kaygı ve gerginlik oluşturmaktadır. Acaba hata yapar mıyım , acaba annem görür mü, acaba bu iş konusunda annem ne der , acaba bu yaptığım için eleştirilir miyim gibi düşüncelerle çocukların bu kontrol durumuna reaksiyon olarak kaygıları daha da artmaktadır. Hatta bu durumu bazen o kadar ileri boyutlarda görmekteyiz ki , bu kontrol ve bağımlılığa alışan çocuk annesinden ayrıldığı zaman sanki başına kötü bir şey gelecekmiş gibi endişe duyabilir. Bu durum onun ileride ayrılık kaygısı göstermesine de neden olabilir. Annenin kaygısı ve endişesi çocuğu da anlamsız bir şekilde kaygı ve sıkıntıya sokabilir . O nedenle anne babaların çocuklarını belli ölçülerde kontrol etmeleri . onların bazı hatalarını görmezden gelmeleri ( devam etme durumunda önlem almak şartı ile), onları bazı zamanlar kendi hallerine bırakmaları, her an nerede ne yapıyor düşüncesinden vazgeçmeleri , onlar için aşırı kaygı ve endişeye girmemeleri , çocuğun ufak tefek yanlışlarını tespit edip çocuğun yüzüne vurmamaları uygun olur. Bu aşırı kontrol ve anne babaların aşırı disiplin ile beraber mükemmeliyetçi tavırları, çocukları anne babanın sözlerine karşı pasif bir direnç ve yalana itebileceği gibi çocuklarda tik , tırnak yeme , konuşma sorunları , altını ıslatma, altını kirletme vb gibi kaygı belirtilerine de yol açabilir. Anne babaları çocuklarını kontrol etme konusunda bu dengeyi iyi ayarlamaları gerekir. Aynı zamanda çok kontrol edilen ve çok eleştirilen çocuklarında kendi özgüvenlerinin eksik kalacağını ve sosyal olarak çekingen olabileceklerini ve anne babalarının bu aşırı kontrol ve isteklerinin de onları strese itebileceğinin hiç bir zaman unutulmaması gerekir. Her çocuğun kendi halinde olması gereken zamanların olduğu da unutulmamalı ve çocukların kontrol ve takibi onları bunaltmayacak ve kaygıya itmeyecek derecede olmalıdır. Okulda karşılaştığım bir olayı burada vermek istiyorum; 7 sınıfa giden bir öğrencimin annesi aşırı kontrol eden birisiydi. Ve bunun çocuğuna ne kadar zarar verdiğinin farkında değildi. Hatta babasıyla annesi bu konu yüzünden tartışırlardı. O da ailesinin kendisi yüzünden tartışmasına çok üzülüyordu. Zeki ve çalışkan bir genç olmasına rağmen asın derecede özgüven eksikliği vardı. Ayrıca tik' i vardı ve arkadaşları "tik" diye Onu kızdırıyorlardı. Onunla kendine güven çalışmaları yaptık ve kendine güven olayını kısmen astık. Annesiyle görüşmeyi istedim ama "Hocam, ne olur görüşmeyin, istemiyorum" dedi. Ve benden bu konuda söz aldı. Ben de onun için annesiyle görüşmedim. Ama annesinin bu tutumunun mutlaka değişmesi gerekiyor. |
29 Mart 2016, 02:37 | Mesaj No:3 |
Durumu: Medine No : 15399 Üyelik T.:
24 Aralık 2011 | Anne ve baba çocuğa farklı davranmamalı Anne-babalar, özellikle disiplin konusunda görüş birliğinde olmaya ve çocuğun yanında tartışmamaya özen göstermelidir. Aileden biri çocuğa sert davranırken, diğeri yumuşak davranmaya yeltenirse, çocuğun kişiliği dengeli gelişemez. Çift yönlü davranış çocuğu yalancılığa ve iki yüzlülüğe iter. Kendine güvenini azaltır ve başarısını düşürür. Onun için verdiğimiz seminerlerde mutlaka Anne-babaların birlikte gelmesini isterim ve bunu gideceğim yerlere önceden bildiririm. Çünkü şu bir gerçek ki çocuklarının okul durumlarıyla %80 anneler ilgileniyor. Kendi okulumuzdaki verdiğimiz seminerlerdeki katılımlarda bunun böyle olduğunu gördüğüm gibi, diğer okullardaki arkadaşlarıma sorduğumda da katılımın aynı şekilde olduğunu öğrendim. Ama şu bir gerçek ki babanın daha ilgili olduğu öğrencilerin ders başarısı ve sosyal uyumu hemen fark edilmektedir. Genelde anne babalar çocuğa davranışta tek bir çizgiyi tutturmakta zorlanırlar. Elbette ki anne babanın farklı kişilik yapıları , yetişme tarzları , anlayışları ve değişik farklılıkları olacaktır . Bu çocuğun yetişme ve zeka gelişiminde iyi yönde katkılar sağlayacaktır. Tabii anne-babanın bu farklılıklarını, çocuğun eğitimi ve davranışlarının yönlendirilmesinde anne babanın birbirinden habersiz veya tamamen farklı yaklaşımları çocukların psikososyal gelişiminde büyük sıkıntılar oluşturabilmektedir. Genelde çocuğun gelişim aşamalarından uygun bir şekilde geçmesi ve onun yaşa özgü eğitiminin tamamlanmasında anne babanın yaklaşımları ve çocuğu yönlendirmeleri önem kazanır. Bütün bunları şu şekilde örnek vererek açıklayabiliriz ; Bir anne aşırı hoşgörülü olabilir, baba ise tam tersi disiplin yönü ağır basabilir. Bu durumda çocuğun davranışları , konuşması , hal ve hareketleri tamamen iki farklı kutup tarafından yönlendirilmeye çalışılırsa çocukta davranış problemleri ve bazı psikolojik sorunlar yaşanabilir. Babanın koyduğu kuralı annenin bozması veya tam tersi babanın hoşgörü gösterdiği bir davranışa annenin sınır koyması genelde çocuğun davranış olarak kararsız , çekingen , çelişkili ve tutarsız bir hale gelmesine neden olabilir. Çünkü çocuk gelişimini ve davranırlarını anne babasından iyi yönde veya kötü yönde aldığı uyanlar ite şekillendirir. Bu çocuğa yansıyan çelişkili ve tutarsız durum çocukta değişik kaygı belirtilerinin ( tırnak yeme , tik . konuşma zorlukları , uyku ve yeme bozuklukları vb.) ortaya çıkmasını kolaylaştırabilir. Anne babaların mümkün olduğu kadar; a-Birbirlerini desteklemeleri , b-Tutarsız davranmamaları , c- Çocuğun yanında birbirinin uygulamalarını eleştirmemeleri gerekir. Bazı görüş farklılıkları olsa bile çocuğun olmadığı zamanlarda konuşularak ortak görüşün çıkması ve ortak söz birliğinin sağlanması gerekir. Çocuğun sağlıklı gelişiminde anne babaların birlikte , çelişkisiz ve tutarlı olmaları çok önemlidir. Aksi takdirde bu farklılıklar ve anne babanın çelişkili davranışları çocuk tarafından kullanılabilir. Çocuğun anne babayı yönlendirmesi bu farklı tutumlardan dolayı kolaylanabilir. Anne babaların ortak fikir ve görüş birliği ile çocuklarını yönlendirmeleri gerekirken , tam tersi olarak çocuk , anne babayı yönlendirebilir. Bir başka noktada anne baba harici bir başka kişinin ( genelde büyükanne , büyükbabanın) anne babanın koyduğu kuralları ihlal eden veya zayıflatan yaklaşımlarda bulunarak çocukların kurallara uymasını ve davranışlarının şekillenmesini engellemesidir. Anne baba arasındaki iletişim ve ortak karar alma mekanizması ne kadar iyi isler ve çocuğa yansıtılan davranışları ne kadar birbiri tarafından desteklenirse o kadar sağlıklı ve normal psikososyal gelişimli çocuklar olacaktır. Üçüncü kişilerin çocuk üzerindeki etkisini yansıtan iki olayı sizlerle paylaşmak istiyorum; Torun sevgisi bambaşka oluyor, İnanın babam beni "oğlumu sevdiği gibi" hiçbir zaman sevmemiştir. Babamlara gittiğimde kesinlikle oğlumun dokunulmazlığı olur ve oğlum bunu müthiş kullanır. Babamlardan ayrılınca bir haftada huysuzluğunu ve şımarıklığını zor atıyor. Hemen "Ben dedemlere gideceğim" demeye başlıyor. 6 sınıfta okuyan öğrencim aşırı derecede uyumsuz ve şımarıktı. Bütün öğretmenler ve sınıf arkadaşları, ondan rahatsızlık duyuyorlardı. Laf dinlemez, kendi bildiğine hareket eden, çalışmayı sevmeyen bir yapıdaydı. Onun neden böyle davrandığını araştırınca bir teyzesi olduğunu ve teyzesinin Onu çok sevdiğini, onun yanında büyüdüğünü ve Onu aşırı derecede şımarttığını öğrendim. Evet üçüncü kişilere dikkat edelim, çocuk arada kalmasın. Burada şunu da belirtmek yerinde olacaktır , çocuklara yansıtılan davranışların zaman aşımına uğrayarak değişikliklere uğraması uygun değildir. Yani anne bugün koyduğu kuralı bir hafta sonra bozuyor veya tam tersi bir tutum izliyorsa ( sebepsizce gerekli bir neden olmadan ) bu durum da çocukların gelişimini kötü yönde etkiler, çünkü çocuk bir hafta önce tepki almadığı bir davranıştan bir hafta sonra tepki aldığını görürse bu onun kendine güvenini azaltır, onu çekingen . tedirgin ve kaygılı birisi haline getirir. Yani çocuğun çevresinden ( aile , arkadaş , okul ve öğretmen , sosyal çevre ) devamlı tutarlı davranışları görmesi önemlidir. |
29 Mart 2016, 02:38 | Mesaj No:4 |
Durumu: Medine No : 15399 Üyelik T.:
24 Aralık 2011 | çocuğun cezalandırılma şekli nasıl olmalıdır? "Ceza hiçbir şekilde küçük düşürücü olmamalı, şiddet taşımamalıdır." Christine Brunet Çocuklarına güzel bir şekilde eğitim vermek ,onları hayata hazırlamak ve onları iyi yönlendirebilmek her anne babanın temel hedeflerinden bazılarıdır. Devam eden hayat içerisinde çocukların gerektiği şekilde iyi özellikler kazanması, bazı yönlendirmeleri gerektirmektedir. "Tokatın anne-baba ile çocuk arasındaki ilişkide mağlubiyet işareti olduğu bir gerçektir. Aslında atılan tokat, anne-babanın çocuğuna sınırları ve yasakları yeteri kadar açıklayamamasının bir sonucudur." Christine Brunet Anne babanın her davranışının , yorumunun olaylar karşısındaki tavrının ve tepkisinin çocuk üzerinde bir etkisi vardır. Anne baba - çocuk arasındaki etkileşim devam eden çok önemli bir süreçtir. Ve bu etkileşimin kalitesi neredeyse çocuğun bütün hayatını etkiler. 6 aylık bir çocuk bile iyi bir şey yaptığında anne babanın göz teması ile onu desteklemesi veya kaşlarını çatarak istemediğini belli etmesi bir ödül-ceza şeklidir. "Kesin ve açık kurallar olmazsa, çocuk dik kafalı ve afacan olur. Mutsuz ve güvensiz olmanın yanı sıra sevilmediği hissine kapılır. Daha da kötüsü sınırlarını ve kontrolünü inkar eder- bazen bunu çok sinirli bir şekilde yapar." Zig Ziglar. Aslında günlük akıp giden hayat içerisinde anne babalar farkında olmadan çocuklarını ödüllendirmekte veya cezalandırmaktadırlar. Bazı durumlarda ise çocuklar hatalı ve yanlış bir şey yaptığı ve en önemlisi bunu tekrarladığı zaman anne babaların tepkisiz kalması o yanlışın devam etmesini sağlamaktadır. Zamanında müdahale edilmeyen hata devam edecek veya sekil değiştirebilecektir. Bazen de anne babanın yersiz ve aşırı tepki ortaya koyması veya tutarsız bir şekilde cezalandırması çocuktaki sıkıntıyı artırmakta ve yeni davranış sorunlarının ortaya çıkmasına zemin hazırlamaktadır. Ayrıca devamlı kontrol edilmeye çalışılan ve bu kontrol havası içerisinde gerginliğe itilen çocuklarda da psikolojik sorunlar ortaya çıkabileceği göz önünde tutulmalıdır. O nedenle bebekken dahi anne babanın çocuğa uyguladığı cezalandırma şekli önemlidir. Ve çocuğun kişilik gelişiminde , sosyal gelişiminde ciddi tesirler bırakır. Cezalandırmanın aşamaları ve özellikleri nasıl olmalıdır 1- Çocukların ilk yaptığı hata eğer çok büyük sonuç doğurmayacak şekilde ise uyarı şeklinde (bu da bir cezalandırmadır ) anne babanın müdahalede bulunması gerekir. Bu yeri geldiğinde anlık bir kaş çatılması seklinde de olabilir. Bu çocuğa mesaj olarak yaptığı davranışın onaylanmadığı tepkisinin iletilmesidir. 2- Yapılan hatanın şiddeti artmış ise ve/veya tekrarlayan hatalar ise çocuk ile yaşına uygun bir şekilde bu durumun hatalı olduğu ve doğrusunun ne olduğu , davranışın tekrarı halinde zararının neler olacağı konuşulmalıdır. Bu açık olarak sizin tarafınızdan bu davranışın istenmediğinin belirtilmesidir. 3- Yapılan hatanın devamı durumunda , hatanın büyüklüğü ne olursa olsun anne baba tekrar çocuğu ile sevgi ve ılımlı bir ortam oluşturarak , çocuğa yönelik aşırı tepki ve yargılamadan kaçınarak konuşmalı ve çocuğa bu davranışın tekrarı halinde ne türlü cezaları alabileceğini belirtmelidir. Burada da çocuğun yaşı önem kazanmak ile birlikte anne babanın bu durumu onun ile konuşma tarzı ve üslubu önemlidir. Kesinlikle durum mücadele ve tartışma ortamına dönüştürülmemelidir. Çünkü bu ortam iki tarafa da zarar verecektir, ilerleyen dönemlerdeki ilişkiyi zedeleyecektir. 4- Konuşma ve söylenen cezalandırılma ikazlarına rağmen devam eden yanlışlarda anne babanın ısrar ile bahsettiği cezayı uygulaması gerekir. Burada Hemen şunu belirtelim ; anne babalar kesinlikle yapamayacağı cezalandırma yöntemini çocuğa söylememeli , ancak cezalandırmayı yapmak istemedikleri veya yapamadıkları zamanda hafifletici sebepler ile bir karşılık sonucunda affetmelidirler ( örn:ceza olarak dışarı parka götürülmeyecek çocuğa , odanı toparlarsan senin cezanı affedebilirim demek gibi ). Cezalandırmanın şekli ise burada önem kazanmaktadır. Biz çocuk psikiyatristlerinin önerdiği cezalandırma yöntemi , çocuğun sevdiği şeylerden mahrum edilmesi şeklindedir. Fiziksel cezaların çocuklara uygulanması son derece sakıncalıdır ve çocukların anne baba ile ilişkisini zedelemekte ve ortamı daha gergin hale getirmektedir. Veya erken yatma, odasında yalnız olarak iki-üç dakika beklemesi gibi basit cezalandırma tekniklerinin kullanılması da uygun olur. Ama cezalandırılma sırasında çocukların gururu incitilmeden ve özgüvenleri zedelenmeden uygun bir dil ve takdim ile bunun yapılması gerekir. 5- Aldığınız bütün önlemlere rağmen önüne geçilemeyen sıkıntılar için anne babaların bir uzmana başvurmayı ihmal etmemeleri gerekir. Çünkü bu durumlarda davranış bozukluğu, karşı gelme bozukluğu, dikkat eksikliği ve hiperaktivite durumu , çocukluk çağı depresyonları , uyum güçlükleri gibi sorunlar eşlik ediyor olabilir. Ek olarak sunu söylemek gerekir ki aşağıda sayacağımız etkenler çocukların cezaya verdikleri tepkiyi ve cezalandırma sonucu elde edilmek istenen olumlu sonucu değiştirecektir. ; a- anne babanın cezayı takdim şekli , b- daha önceleri çocuğa verdikleri eğitim , e- anne baba harici etkili kimselerin durumu(büyük anne büyük baba vb), d- sosyal çevrenin özellikleri , e- okul çevresi , f- anne babanın birbirlerini desteklemeleri, g- anne babanın kişilik yapıları , h- çocuğa olan yakınlık dereceleri , i- arkadaş çevresi , j- büyük veya küçük kardeşin tutumu , anne babanın daha önce tutarsız cezalandırma şekilleri vb. Bütün bunlar göz önünde bulundurulmalı ve sonuç bunlar değerlendirildikten sonra beklenmelidir |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Çocuğunuzu Hoollywood Yetiştirmesin!! | Seleme | Çocuk ve Aile Sağlığı | 5 | 01 Ocak 2013 22:44 |
HADİSLER İTİKADİ KONULARDA DELİL OLABİLİRMİ? | HALUK GÜMÜŞTABAK | Makale ve Köşe Yazıları | 17 | 03 Aralık 2009 15:34 |
Ramazanda cinsel ilişki caizmidir | İmamHüseyin | Oruç-Ramazan | 0 | 10 Nisan 2009 15:34 |
Kişi Tıbbi ve Hukuki konularda dinî problemlerle karşı karşıya kaldığında ne yapmalı? | Belgin | Soru Cevap Arşivi | 0 | 09 Nisan 2009 10:33 |
Gaybi Konularda Ölçü | Arın | Makale ve Köşe Yazıları | 0 | 20 Temmuz 2008 19:42 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|