Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM DİNİ KONULAR.::. > Muhtelif Dini Konular > Cuma-Bayram-Kandiller

Konu Kimliği: Konu Sahibi NUR,Açılış Tarihi:  27 Temmuz 2008 (15:40), Konuya Son Cevap : 27 Şubat 2022 (12:21). Konuya 50 Mesaj yazıldı

Beğeni Aldı1Kez Beğenildi
Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 17 Temmuz 2009, 16:39   Mesaj No:31
Medineweb Emekdarı
KuM TaNeSi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:KuM TaNeSi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5998
Üyelik T.: 02 Ocak 2009
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:40
Mesaj: 1.956
Konular: 885
Beğenildi:21
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Miraç

Sevgili Peygamberimiz bütün engellemelere rağmen gördüğü her kabileye İslâmiyeti anlatıyor... Kendisini himaye edip insanlara Allahü teâlânın emirlerini tebliğ etmesinde yardımcı olmalarını istiyor... Böylece herkesin dünya ve ahıret huzuruna kavuşmalarını arzu ediyor.
Fakat insanlar ne Müslüman oluyorlar ne de himaye etmeye yanaşıyorlardı. Ayrıca hakaret zulüm işkence ve alay edip yalanlıyorlardı. Alemlerin efendisinin günleri çok yorgun aç susuz üzüntülü ve pek hüzünlü geçiyordu.
Gündüzleri böyle geçiyor gece geç vakitlere kadar bu hal devam ediyordu. Mekkeli müşrikler gelen insanların Müslüman olmasını engelledikleri gibi Habib-i Ekrem efendimize zulüm etmekten geri durmuyorlardı.
Artık Resulullah efendimiz için gidilecek bir yer yoktu. Her taraf düşman idi. O gece doğruca amcası Ebu Talib'in kızı Ümm-i Hani'nin Ebu Talib Mahallesi'nde bulunan evine geldi. Ümm-i Hani o zaman henüz iman etmemişti. "Kimdir o" deyince Resulullah efendimiz; "Amcan oğlu Muhammed'im... Kabul edersen misafir geldim" buyurdu.
Ümm-i Hani; "Senin gibi doğru sözlü emin asil şerefli misafire can feda olsun. Yalnız teşrif edeceğinizi önceden bildirseydiniz bir şeyler hazırlardım. Şimdi yedirecek bir şeyim yok" dedi.
Resulullah efendimiz "Yiyecek içecek istemem. Hiç biri gözümde yok. Rabbime ibadet etmek yalvarmak için bir yer bana yetişir" buyurdu.
Ümm-i Hani sevgili Peygamberimizi içeri alıp; bir hasır leğen ve ibrek verdi. Gelen misafire ikram etmek onu düşmandan korumak Araplar için en şerefli vazife sayılırdı. Bir evdeki misafire zarar gelmesi ev sahibi için büyük yüz karası olurdu.
Ümm-i Hani; "Bunun Mekke'de düşmanları çok. Hatta öldürmek isteyenler var. Şerefimi korumak için sabaha kadar O'nu gözeteyim" diye düşündü. Babasının kılıcını alıp evin etrafında dolaşmaya başladı.
Resulullah o gün çok incinmişti. Abdest alıp Rabbine yalvarmaya af dilemeye kulların imana gelip saadete kavuşmaları için duaya başladı. Çok yorgun aç ve üzüntülü idi. Hasır üzerine uzanıp uyuyuverdi.
O anda Allahü teâlâ Cebrail aleyhisselama; "Sevgili Peygamberimi çok üzdüm. Mübarek bedenini nazik kalbini çok incittim. Bu halde yine bana yalvarıyor. Benden başka hiç bir şey düşünmüyor. Git Habibimi getir! Cennetimi Cehennemimi göster. O'na ve O'nu sevenlere hazırladığım nimetleri görsün. O'na inanmıyanlara sözleri yazıları ve hareketleri ile O'nu incitenlere hazırladığım azabları görsün. O'nu ben teselli edeceğim. O'nun nazik kalbinin yaralarını ben saracağım" buyurdu.
Cebrail aleyhisselam Resulullahın yanına gelince O'nu mışıl mışıl uyur buldu. Uyandırmağa kıyamadı. İnsan şeklinde idi. Mübarek ayağının altını öptü. Kalbi kanı olmadığı için soğuk dudakları Resulullahı uyandırdı.
Cebrail aleyhisselamı hemen tanıdı ve; "Ey Cebrail kardeşim! Böyle vakitsiz niçin geldin. Yoksa bir hata mı ettim. Rabbimi gücendirdim mi? Bana acı haber mi getirdin?" buyurdu ve Rabbinin darılacağından çok korktu.
Cebrail aleyhisselam; "Ey bütün yaratılmışların en üstünü! Ey Yaratanın habibi ey peygamberlerin efendisi iyilikler menbaı üstünlükler kaynağı olan şerefli ve büyük Peygamber! Rabbin sana selam ediyor ve seni kendisine çağırıyor. Lütfen kalk gidelim" dedi.
Mirac yolculuğu böylece başlamış oldu...
Alıntı ile Cevapla
Alt 17 Temmuz 2009, 16:40   Mesaj No:32
Medineweb Emekdarı
KuM TaNeSi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:KuM TaNeSi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5998
Üyelik T.: 02 Ocak 2009
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:40
Mesaj: 1.956
Konular: 885
Beğenildi:21
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Ey Habibim! Sen üzülme

Mirac Efendimizin yükseklikler alemine uruc etmesi... Derece derece ötelerin sırlarına ermesi... Bu emirle gelen Cebrail aleyhisselam Sevgili Peygamberimizi Miraca hazırlamaya başladı. Önce abdest aldırdı. Mübarek başına nurdan bir imame koydu. Üzerine nurdan bir elbise giydirdi. Mübarek beline yakuttan bir kemer taktı. Mübarek eline dört yüz inci ile süslü zümrütten bir asa verdi. Her inci Zühre yıldızı gibi parlardı. Mübarek ayağına yeşil zümrütten nalin giydirdi. Sonra el ele tutuşup Kabe'ye geldiler.
Burada Cebrail aleyhisselam sevgili Peygamberimizin mübarek göğsünü yardı. Kalbini çıkardı. Zemzem suyu ile yıkadı. Sonra hikmet ve iman dolu bir tas getirip içine boşalttı ve göğsünü kapattı.
Sonra Cebrail aleyhisselam Cennet'ten getirdiği Burak adındaki beyaz hayvanı işaret ederek;
- Ya Resulallah! Buna bin! Bütün melekler yolunu bekliyorlar dedi.
Bu sırada Peygamber efendimize bir hüzün çöktü ve tefekküre daldı. O anda Allahü teâlâ Cebrail aleyhisselama;
- Ey Cebrail! Sual eyle! Habibim niçin mahzun duruyor? diye sual edince Efendimiz cevap verdi:
- Ben bu kadar izzet ve ikram gördüm. Hatırıma geldi ki kıyamet günü zayıf olan ümmetimin hali nasıl olur? Elli bin yıl Arasat meydanında yaya olarak bunca günahlarını nasıl çekerler ve otuz bin yıllık yol olan Sıratı nasıl geçerler?
Ferman-ı ilahi geldi ki;
- Ey Habibim! Hatırını hoş tut. Senin ümmetine elli bin yıllık vakti bir an gibi ederim. Üzülme! buyurdu.
Peygamber efendimiz Burak'a bindi. Burak çok hızlı gidiyor bir adımda gözün gördüğü yerin ötesine ulaşıyordu. Yolculuk esnasında Cebrail aleyhisselam sevgili Peygamberimize bazı konak yerlerinde inip namaz kılmasını söyledi. Alemlerin efendisi bunun üzerine tam üç defa inerek namaz kıldı.
Cebrail aleyhisselam da namaz kıldığı yerleri bilip bilmediğini sordu. Cevabını kendisi vererek; ilk indiği yerin Medine olduğunu ve bu şehre hicret edeceğini haber verdi.
Öteki yerlerin de sıra ile hazret-i Musa'nın Allahü teâlâ ile cihetsiz ve bilinmeyen bir şekilde konuştuğu Tur-i Sina olduğunu son olarak da İsa aleyhisselamın doğduğu Beyt-i Lahm'da namaz kıldığını haber verdi. Sonra Kudüs'teki Mescid-i Aksa'ya geldiler.
Mescid-i Aksa'da Cebrail aleyhisselam bir kayayı parmağı ile delerek Burak'ı bağladı. Geçmiş peygamberlerden bazısının ruhları insan şeklinde toplanmışlardı. Cemaatle namaz için; Âdem Nuh ve İbrahim peygamberlere "aleyhimüsselam" imam olmaları sıra ile söylendi. Özür dileyerek kabul etmediler. Hazret-i Cebrail;"Sen varken başkası imam olamaz" diyerek Habibullah'ı ileri sürdü.
Peygamber efendimiz peygamberlere imam olup iki rek'at namaz kıldırdılar.
(Mirac Peygamberimizin Medine'ye hicretlerinden ondokuz ay önce Miladi 621 yılında geceleyin vuku' bulmuştur.
Sevgili Peygamberimizin bu iki mahal arasındaki seyahatleri geceleyin vuku' bulduğu için gece yolculuğu manasında "İsra" denmiş bu mübarek kelime aynı olayı anlatan ayetle başlayan "İsra" suresinin de adı olmuştur.)
Alıntı ile Cevapla
Alt 17 Temmuz 2009, 16:41   Mesaj No:33
Medineweb Emekdarı
KuM TaNeSi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:KuM TaNeSi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5998
Üyelik T.: 02 Ocak 2009
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:40
Mesaj: 1.956
Konular: 885
Beğenildi:21
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Bu gelen ne güzel yolcu

Sevgili Peygamberimiz Mirac olayının Kudüs'ten sonrasını şöyle anlatır:
Cebrail aleyhisselam bana bir kap içinde Cennet şurubu bir kap da süt getirdi. Sütü aldım.
Daha sonra iki bardak daha sundular. Biri su bir bal; ikisinden de içtim. Hazret-i Cebrail; "Bal ümmetinin kıyamete kadar devam edeceğine su da ümmetinin günahlarından temizlenmesine işarettir" dedi.
Sonra beraberce göğe yükseldik. Cebrail aleyhisselam birinci kat göğün kapısını çaldı. Sordular:
- Sen kimsin?
- Ben Cebrail'im.
- Peki yanındaki kim?
- O da Muhammed'dir.
- O'na göğe çıkmak için vahy ve Mirac daveti gönderildi mi?
- Evet gönderildi.
"Merhaba gelen zata! Bu gelen ne güzel yolcu!" dediler ve hemen kapı açıldı ve kendimi Âdem'in "aleyhisselam" karşısında buldum. Bana "Merhaba" dedi ve dua etti...
Burada çok melek gördüm. Hepsi kıyamda huşu ve hudu ile durmuşlar "Subbuhün kuddusün Rabb-ül-melaiketi ver-ruh" zikriyle meşguldüler. Cebrail'e sordum:
- Bu meleklerin ibadeti bu mudur?
- Evet. Bunlar yaratılalıdan beri ta kıyamete kadar kıyam üzere olurlar. Hak teâlâdan diledim ki bu ibadeti ümmetime nasip etsin. Duamı kabul etti. Namazda olan kıyam odur.
Orada bir cemaate uğradım. Melekler onların başlarını ezerler tekrar eski halini alır. Yine döverler yine eskisi gibi olurdu. "Bunlar kimlerdir?" dedim. "Cuma'yı ve cemaati terk edenlerdir. Rüku ve secdeleri tamam yapmayanlardır" dedi.
Bir cemaat gördüm. Aç ve çıplak idiler. "Bunlar kimlerdir?" dedim. "Fakirlere merhamet etmiyenler ve zekat vermiyenlerdir" dedi.
Bir cemaate uğradım. Önlerine nefis yemekler koymuşlar. Bir yanda da leş duruyor. O nefis yemekleri bırakmış leşi yerlerdi. "Bunlar kimlerdir?" dedim. "Bunlar helali terk edip harama meyl edenlerdir. Helal malları varken haram yiyen kimselerdir" dedi.
Arkasındaki yükün çokluğundan harekete mecali kalmamış olan bir takım kimseler gördüm. O haliyle halka seslenip üzerine biraz daha yük koymalarını istiyorlardı. "Bunlar kimlerdir?" dedim. "Bu kimseler emanete hıyanet edenlerdir. İnsanların hakkını almış iken yine zulmedenlerdir" dedi.
Kendi etlerini kesip yiyen bir grup insana uğradık. "Bunlar kimlerdir?" dedim. Cebrail aleyhisselam; "Bunlar gıybet edenler ve söz taşıyanlardır" dedi.
Bir grup insana rastladık dilleri kafalarından çekilmiş şekilleri değiştirilip hınzır (domuz) suretine tebdil olmuş olarak azab olunurlar. Cebrail aleyhisselam; "Bunlar yalan yere şahidlik yapanlardır" dedi.
Bir kısım kadınlara rastladık. Yüzleri siyah gözleri göktü. Ateşten elbiseler giydirmişler. Melekler onlara ateşten gürzlerle vururlar. "Bunlar kimlerdir?" dedim. Hazret-i Cibril; "Bunlar zina edenler ve kocalarını inciten kadınlardır" dedi.
Bir cemaat daha gördüm. Ateş onları yakar tekrar dirilirler tekrar yakardı. "Bunlar kimlerdir?" dedim. "Bunlar babalarına asi olanlardır" dedi.
İkinci kat göğe çıktık. Cebrail aleyhisselam kapıyı çaldı. Kapı açıldığında kendimi; teyze çocukları İsa ile Yahya bin Zekeriyya'nın (aleyhimesselam) yanında buldum. Bana; "Merhaba" dediler. Ve duada bulundular...
Meleklerden bir cemaate rastladım. Saf bağlayıp durmuşlar cümlesi rükuda idi. Kendilerine mahsus bir tesbihleri vardı. Devamlı olarak rükuda dururlar başlarını kaldırıp yukarı bakmazlar. Cebrail aleyhisselam; "Bu meleklerin ibadeti böyledir. Hak teâlâdan iste de ümmetine nasib olsun" dedi. Dua ettim. Kabul buyurup namazda rükuu ihsan eyledi.
Sonra üçüncü kat göğe çıktık. Aynı sual ve cevaptan sonra kapı açıldı ve kendimi Yusuf aleyhisselamın yanında buldum. Baktım ki kendisine güzelliğin yarısı verilmiş. Bana "Merhaba" dedi ve dua etti...
Çok melek gördüm. Saf halinde cümlesi secdede idiler. Yaratılalıdan beri secdede olup kendilerine mahsus tesbih ile tesbih ederler. Cebrail aleyhisselam; "Bu meleklerin ibadeti böyledir. Allahü teâlâdan iste ki bu ameli ümmetine müyesser eylesin" dedi. Hak teâlâdan diledim. Kabul edip namazda size nasib eyledi.
Dördüncü kat göğe eriştim. Saf gümüşten yapılmış nurdan bir kapısı var. Nurdan bir kilit vurmuşlar. Kilidin üzerinde "La ilahe illallah Muhammedün resulullah" yazılı idi. Sual ve cevaptan sonra kendimi İdris aleyhisselamın yanında buldum. Bana "Merhaba" dedi ve duada bulundu. Allahü teâlâ onun hakkında (mealen); "Biz onu yüksek bir mekana ref'ettik" buyurmuştur. (Meryem suresi: 57)
Bir melek gördüm. Bir kürsi üzerine oturmuş gamlı ve üzüntülü idi. Etrafında o kadar çok melek vardı ki sayısını ancak cenab-ı Hak bilir. Sağında nurani melekler gördüm. Yeşiller giymişler çok güzel kokuları var. Her birinin güzelliğinden yüzlerine bakılamaz. Sol tarafında ağızlarında ateşler saçan melekler vardı. Önlerinde ateşten mızrak ve kamçılar var. Öyle gözleri var ki bakmağa takat getirilmez. Taht üzerinde oturan meleğin başından ayağına kadar gözleri var.
Daima önündeki deftere bakar bir an gözünü ondan ayırmazdı. Önünde bir ağaç vardı. Kah sağ eliyle ondan bir şey alıp sağındaki nurani meleklere teslim eder kah sol eliyle bir şey alıp solundaki zulmani meleklere verirdi. Bu meleğe nazar edince kalbime bir korku geldi. Hazret-i Cebrail'e; "Bu melek kimdir?" dedim. "Azrail'dir. Bunun yüzünü görmeğe kimsenin takati yetmez" dedi.
Yanına varıp; "Ey Azrail! Bu ahir zaman peygamberidir ve Allahü teâlânın habibi sevgilisidir" dedi. Azrail aleyhisselam kalkıp bana tazim etti; "Merhaba! Hak teâlâ senden daha şerefli bir kimse yaratmadı. Ümmetin de cümle ümmetlerden üstündür. Ben senin ümmetine baba ve analarından daha çok acırım" dedi."Senden bir ricam vardır. Ümmetim zayıftır. Onlara yumuşak darvanasın. Ruhlarını yumuşaklıkla alasın" dedim. "Seni en son peygamber olarak gönderen ve kendine habib kılan Allahü teâlânın hakkı için Allahü teâlâ gece ve gündüzde yetmişkere; "Ümmet-i Muhammed'in ruhlarını yumuşaklıkla ve kolaylıkla al ve işlerini lütf ile gör" diye emreder. Bunun için ben de senin ümmetine ana ve babalarından daha çok şefkat ederim dedi.
Beşinci kat göğe çıktık orada Harun aleyhisselamla karşılaştık. Bana "Merhaba" dedi ve hayır duada bulundu.
Beşinci kat gök meleklerinin ibadetlerini gördüm. Cümlesi ayakta duruyor ve ayaklarının parmaklarına nazar ediyor asla başka yere bakmıyor yüksek sesle tesbih ediyorlardı. Hazret-i Cebrail'den "Bu meleklerin ibadeti böyle midir?" diye sordum. "Evet Hak teâlâdan dile de bu ibadeti ümmetine nasib eylesin" dedi. Dua ettim. Cenab-ı Hak ihsan etti.
Sonra altınca kat göğe çıktık. Orada Musa aleyhisselam ile karşılaştık. Bana "Merhaba" dedi ve hayır duada bulundu. Sonra yedinci kat göğe yükseldik aynı soru-cevaptan sonra İbrahim aleyhisselamı Beyt-i Ma'mur'a arkasını dayamış olarak buldum. O Beyt-i Ma'mur ki her gün oraya yetmiş bin melek giriyor bir daha sıraları gelmiyor. İbrahim aleyhisselama selam verdim. Selamımı aldı. "Merhaba salih peygamber salih oğlum" dedi. Sonra;
"Ya Muhammed! Cennet'in yeri gayet latif ve toprağı temizdir. Ümmetine söyle oraya çok ağaç diksinler" dedi. "Cennet'e ağaç nasıl dikilir?" dedim. "La havle vela kuvvete illa billah" ve "Sübhanellahi velhamdülillahi ve la ilahe illallahü vallahü ekber" tesbihini okuyarak dedi.
Cebrail aleyhisselam sonra beni Sidret-ül-Münteha'ya götürdü. Sanki onun yaprakları fil kulakları gibi meyveleri de kuleler gibi idi. O Allahü teâlânın emirlerinden herhangi birisiyle karşılaştığında öylesine değişiyordu ve güzelleşiyordu ki Allahü teâlânın yaratmış olduğu mahlukatından hiç kimse onun güzelliğini anlatamaz.
Cebrail aleyhisselam Sidret-ül-Münteha'nın ilerisine iletti ve bana veda eyledi. Dedim ki: "Ey Cebrail! Beni yalnız mı bırakıyorsun?" Cebrail aleyhisselam ıstıraba düştü. Hak teâlânın heybetinden titremeğe başladı ve; "Eğer bir adım daha atarsam Allahü teâlânın azametinden helak olurum. Bütün vücudum yanar yok olur" dedi.
Alemlerin efendisi buraya kadar Cebrail aleyhisselam ile gelmişti. Cebrail aleyhisselam burada kendisini; yaratılmış olduğu suret üzere kanatlarını açmış her bir kanadından inciler yakutlar saçılır bir halde Resulullah'a gösterdi. Sonra ziyası güneşten daha parlak Refref adında yeşil bir Cennet yaygısı geldi. Durmadan Allahü teâlânın zikriyle meşgul oluyor bulunduğu alemi tesbih sadası dolduruyordu.
Peygamber efendimize selam verdi. Resulullah efendimiz Refref'in üzerine oturdu. Bir anda çok yükseklere çıktılar hicab denilen yetmiş bin perdeden geçtiler. Her hicab arası çok uzak idi. Her perdede vazifeli melekler vardı. Refref Peygamber efendimizi birer birer o perdelerden geçirdi. Böylece; Kürsi Arş ve ruh alemlerini aştılar.
Habib-i ekrem efendimiz her bir perdeden geçerken; "Korkma ya Muhammed! Yaklaş yaklaş!" diye emredildiğini duyuyordu. Bilinmeyen anlaşılamayan anlatılamayan şekilde Allahü teâlânın dilediği yüksekliklere ulaştı. Mekansız zamansız cihetsiz sıfatsız olarak rü'yet hasıl oldu yani Allahü teâlâyı gördü. Gözsüz kulaksız vasıtasız ortamsız olarak Rabbi ile konuştu. Hiç bir mahlukun bilemiyeceği anlıyamıyacağı nimetlere kavuştu...
Alıntı ile Cevapla
Alt 17 Temmuz 2009, 16:41   Mesaj No:34
Medineweb Emekdarı
KuM TaNeSi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:KuM TaNeSi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5998
Üyelik T.: 02 Ocak 2009
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:40
Mesaj: 1.956
Konular: 885
Beğenildi:21
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Ümmetimi isterim

İmam-ı Rabbani hazretleri Efendimizin Miracını şöyle anlatır:
"O server aleyhissalatü vesselam Mirac gecesinde Rabbini dünyada görmedi Ahırette gördü. Çünkü Resul aleyhisselam o gece zaman ve mekan çevresinden dışarı çıktı. Ezeli ve ebedi bir an buldu. Başlangıcı ve sonu bir nokta olarak gördü. Cennet'e gideceklerin binlerce sene sonra Cennet'e gidişlerini ve Cennet'te oluşlarını o gece gördü. İşte o makamdaki görmek dünyada görmek değildir. Ahıret görmesi ile görmektir."
Peygamber Efendimize; "Rabbini sena eyle!" buyrulduğunda O hemen; "Ettehiyyatü lillahi vessalevatü vettayyibat" (yani bütün lisanlar ile olan medhler övgüler ve senalar beden ile olan hizmetler ve taatler mal ile olan iyilikler ve ihsanlar Allahü teâlâ için olsun) dedi.
Önce Allahü teâlâ Habibine gözsüz kulaksız vasıtasız mekansız olarak; "Esselamü aleyke eyyühennebiyyü ve rahmetullahi ve berekatüh... (Ey Resulüm! Selamım bereketim ve rahmetim senin üzerine olsun)" buyurarak selam verdi.
Peygamber efendimiz; "Esselamü aleyna ve ala ibadillahissalihin... (Ya Rabbi! Bize ve salih kullarına da selam olsun)" diye cevap verdiler.
Bunu işiten melekler hep bir ağızdan; "Eşhedü enla ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühu ve resulüh... (Gözümle görmüş gibi bilir ve inanırım ki Allahü teâlâdan başka ilah yoktur. Muhammed aleyhisselam O'nun kulu ve resulüdür)" dediler.
Allahü teâlâ buyurdu ki: "Ey Habibim! Benim misafirimsin. İste benden ne istersen!.." Resulullah efendimiz; "Ümmetimi isterim ya Rabbi" dedi.
Hak teâlâ bu suali yedi yüz defa tekrarladı. Resulullah efendimiz hepsinde; "Ümmetimi isterim" diye cevap verdi.
Allahü teâlâ; "Hep ümmetini istersin" buyurunca O; "Ey Rabbim! Dileyen benim veren sensin. Cümle ümmetimi bana bağışla" diye taleb etti.
Cenab-ı Hak; "Eğer ümmetinin hepsini şimdi sana bağışlarsam benim rahmetim ve senin izzetin zahir olmaz. Bir kısmını şimdi sana bağışladım. İki kısmını tehir ettim. Kıyamet günü sen dileyesin ben bağışlıyayım. Ta ki benim rahmetim ve senin izzetin (şerefin) belli olsun" buyurdu.
Sevgili Peygamberimiz bir hadis-i şeriflerinde buyurdular ki:
"O gece (Mirac gecesi) Allahü teâlâdan cümle ümmetimin hesabını bana ısmarlamasını istedim. Hak teâlâ buyurdu ki:
"Ya Muhammed! Bundan muradın odur ki hiç kimse ümmetinin kabahatlerine muttali olmasın. Benim muradım odur ki sen şefkatli peygambersin yabancılara olduğu gibi senden dahi kabahatleri ve çirkin işleri örtülü olsun.
Ya Muhammed! Sen onların yol göstericisisin. Ben onların rabbiyim. Sen onları yeni gördün. Ben evvelden ebede onlara nazar ettim ve nazar ederim.
Ya Muhammed! Eğer senin ümmetin ile söyleşmeği sevmeseydim kıyamet günü onları hesaba çekmezdim. Büyük ve küçük hiç bir günahlarını sormazdım."
Alıntı ile Cevapla
Alt 17 Temmuz 2009, 16:42   Mesaj No:35
Medineweb Emekdarı
KuM TaNeSi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:KuM TaNeSi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5998
Üyelik T.: 02 Ocak 2009
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:40
Mesaj: 1.956
Konular: 885
Beğenildi:21
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Resulullahın sualleri

Peygamber Efendimiz Miracda Cenab-ı Hakka sorduğu sualleri ve aldığı cevapları bir hadis-i şeriflerinde şöyle anlatır:
Dedim ki: "Ya Rabbi! Cebrail'e altı yüz bin kanat verdin. Buna karşı bana olan ihsanın nedir?"
Hak teâlâ buyurdu ki: "Senin bir kılın bana Cebrail'in altı yüz bin kanadından sevgilidir. Senin bir kılın sebebiyle binlerce asi günahkarı kıyamet günü azad ederim. Ya Habibim! Cebrail kanadını açsa doğu ile batı arasını doldurur. Sen şefaat etsen doğu ile batı arası asi dolu olsa hepsini sana bağışlarım."
Dedim ki: "Pederim Âdem'e (aleyhisselam) karşı melekleri secde ettirdin. Buna karşı bana olan ikramın nedir?"
Hak teâlâ buyurdu ki: "Meleklerin Âdem'in önünde secde etmeleri senin nurunun onun alnında olması sebebiyledir. Ya Habibim! Sana ondan üstün şey verdim. İsmini ismime yakın eyledim ve Arş-ı ala üstüne yazdım. O zaman Âdem yaratılmamış idi namı ve nişanı yok idi. Senin ismini gökler kapısında hicablar üzerinde Cennetler kapısında köşkler ve ağaçlarda Cennet'in her yerinde yazdım. Cennet'te üzerinde "La ilahe illallah Muhammedün resulullah" yazılmış olmayan hiçbir şey yok idi. Bu mertebe Âdem'e verilen mertebeden daha üstündür."
Dedim ki: "Ya Rabbi! Nuh'a (aleyhisselam) gemi verdin. Buna karşı bana ne ihsan eyledin?"
Buyurdu ki: "Sana Burak verdim ki bir gecede yerden Arş'a eriştirdim. Cennet ve Cehennem'i gördün. Ümmetine de mescidler verdim ki kıyamet günü gemilere biner gibi ümmetin o mescidlere binip Sırat'ı göz açıp yumacak kadar zamanda geçip Cehennem'den halas olurlar."
Dedim ki: "Ya Rabbi! İsrail oğullarına kudret helvası ile bıldırcına benzer kuş eti indirdin."
Hak teâlâ buyurdu ki:
"Sana ve ümmetine dünya ve ahıret nimetini ihsan ettim. Ya Habibim! Sana bir sure verdim ki ona benzer bir sure Tevrat'ta ve İncil'de yoktur. O sure Fatiha'dır. Her kim o sureyi okusa vücudu Cehnnem'e haram olur. O okuyan kimsenin ana ve babasının azabını hafifletirim.
Ya Habibim! Ben senden ekrem (kıymetli üstün şerefli) kimse yaratmadım.
Ya Habibim! Her kim benim birliğimi kabul ederse ve bana ortak koşmaz ise Cennet onlarındır. Böyle olan ümmetine Cehennem'i haram ettim. Ümmetine karşı rahmetim gadabımı aşmıştır.
Ya Habibim! Benim katımda cümle kalktan ekremsin şereflisin. Kıyamet günü sana o kadar ikramlar yaparım ki cümle alem hayret eder.
Ey Habibim! Sen Cennet'e girmeyince diğer enbiya giremez. Senin ümmetin girmeyince gayri ümmet giremez.
Ya Habibim! İster misin ki senin ve ümmetin için neler hazırladım göresin?"
"İsterim ya Rabbi!" dedim. İsrafil'e hitab edip; "Ey İsrafil! Kulum ve eminim ve resulüm Cebrail'e de ki Habibimi Cennet'e iletip Habibim ve ümmeti için Cennet'te neler hazırladım ise göstersin. Ta ki mübarek hatırı endişeden halas ola" buyurdu."
Alıntı ile Cevapla
Alt 17 Temmuz 2009, 16:43   Mesaj No:36
Medineweb Emekdarı
KuM TaNeSi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:KuM TaNeSi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5998
Üyelik T.: 02 Ocak 2009
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:40
Mesaj: 1.956
Konular: 885
Beğenildi:21
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cennette gördükleri

Alemlerin efendisi olan sevgili Peygamberimiz İsrafil aleyhisselam ile birlikte Cebrail aleyhisselamın yanına geldiler. Allahü teâlânın emrini yerine getirmek için Cebrail aleyhisselam Peygamber efendimizi Cennet'e götürdü.
Melekler ellerinde nur dolu tabaklarla bekliyorlardı. Cebrail aleyhisselam;
"Ya Resulallah! Bunlar Âdem aleyhisselamdan seksen bin yıl önce yaratıldı. Bu makamda tabaktakileri sana ve ümmetine saçmak için sabırsızlanırlar. Kıyamet günü Hazretin ve ümmetin Allahü teâlânın emriyle Cennet'in eşiğine ayak basınca bu melekler tabaklardaki cevahiri üzerinize saçacaklardır" dedi.
Cennet'te vazifeli olan Rıdvan ismindeki melek onları karşıladı. Peygamber efendimize müjdeler verdi ve; "Hak teâlâ ikisini senin ümmetine birini de diğer ümmetlere vermek için Cennet'i üç kısım etti" dedi ve Cennet'in her tarafını gezdirdi.
Habib-i ekrem efendimiz buyurdular ki:
"Cennet ortasında bir ırmak gördüm. Arş'ın yukarısında akar. Bir yerden su süt ve bal çıkar. Asla birbirine karışmaz. O ırmağın kenarı zebercedden idi. İçindeki taşlar cevahir balçığı anber otları za'feran idi. Etrafına gümüş bardaklar koymuşlar sayıları gökteki yıldızlardan ziyade idi. Çevresinde kuşlar olup boyunları deve boynu gibi idi. Her kim onların etinden yese ve o ırmaktan içse Hak teâlânın rızasına mazhar olur.
Cebrail'e; "Bu ırmak nedir?" diye sordum. "Kevser'dir. Hak teâlâ onu sana vermiştir. Sekiz Cennette olan bostanlara bu Kevserden akar" dedi.
Irmağın kenarında çadırlar gördüm. Cümlesi inci ve yakuttan idi. O çadırlarda huriler gördüm. Yüzleri güneş gibi parlar idi. Derlerdi ki:
"Biz sevinçli ve neş'eliyiz. Bize hiç üzüntü gelmez. Biz gençleriz hiç yaşlanmayız. Biz iyi huyluyuz hiç kızmayız. Biz hep böyleyiz hiç ölmeyiz."
Saadet köşklerine ve ağaçlarına erişip onların nağme ve sedaları her yeri kaplar. Öyle hoş sesleri vardı ki o nağmeler dünyaya gelseydi ölüm ve mihnet dünyada olmazdı.
Cebrail "Bunların yüzlerini görmek ister misin?" dedi. "İsterim" dedim.
Bir çadırın kapısını açtı. Baktım. Öyle güzel suretler gördüm ki eğer bütün ömrümce onların güzelliğini anlatsam bitiremem. Yüzleri sütten beyaz yanakları yakuttan kırmızı ve güneşten parlaktı. Derileri ipekten yumuşak ve ay gibi ışıklı kokuları miskten daha güzeldi.
Saçları gayet siyah kimi örülmüş kimi toplanmış kimi salıverilmiş otursa etrafında çadır gibi olur kalksa ayağına kadar uzanırdı. Her birinin önünde bir hizmetçi dururdu.
Peygamber efendimiz buyurdu ki:
"Sekiz Cennet'in bağ ve bostanını ve türlü nimetlerini gördüm. Cehennem'i ve derecelerini de görsem diye hatırıma geldi."
Cebrail elimi tutup Cehennem'in en büyük meleği Malik'e götürdü:
"Ey Malik! Muhammed aleyhisselam asilerin Cehennem'deki yerlerini görmek ister O'na Cehennem'i göster" dedi
Malik Cehennem'in tabakalarını açtı. Yedi tabakanın hepsini gördüm.
Efendimiz Cehennemdekilerin halini görünce çok üzüldü. Merhametinden çok ağladı. Bütün melekler de ağlaştılar.
Alıntı ile Cevapla
Alt 17 Temmuz 2009, 16:43   Mesaj No:37
Medineweb Emekdarı
KuM TaNeSi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:KuM TaNeSi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5998
Üyelik T.: 02 Ocak 2009
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:40
Mesaj: 1.956
Konular: 885
Beğenildi:21
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart O söyledi ise doğrudur

Alemlerin efendisi Cehennemdekilerin halini görünce ağlamaya başladı. Allahü teâlâya yalvardı. Ümmetinin zayıflığını ve böyle azaba takat getiremeyeceklerini söyleyerek o kadar çok ağladı ki Cebrail aleyhisselam ve cümle melekler de beraber ağlaştılar.
Allahü teâlâdan hitap geldi ki:
"Ey Habibim! Senin hürmetin ve kıymetin benim katımda büyüktür duan kabul olunmuştur. Hatırını hoş tut. Seni muradına eriştiririm. Sana öyle bir makam veririm ki pek çok sayıda asileri senin şefaatin ile bağışlarım. Ta ki sen yeter diyene kadar."
Peygamber efendimiz gördüklerini anlatmaya devam ederek buyurdu ki:
"Daha sonra Semavattan geçip Musa'nın (aleyhisselam) bulunduğu makama geldim.
Bana; "Hak teâlâ sana ve ümmetine ne farz eyledi" dedi. Ben de; "Her gün ve gece için elli vakit namaz kılınmasını bana farz kıldı" dedim. "Rabbine dön biraz hafifletmesini dile. Çünkü ümmetin bunun altından kalkamaz" dedi.
Bunun üzerine Rabbime döndüm ve dedim ki: "Ya Rabbi! Ümmetimden bu emri biraz hafif eyle." Bunun üzerine elli vakitten sadece beş vakit indirdi.
Musa'ya (aleyhisselam) döndüm ve beş vakit indirdi dedim. Dedi ki: "Rabbine dön! Biraz daha hafifletmesini dile. Çünkü ümmetin bunun altından da kalkamaz." Böylece Musa (aleyhisselam) ile Rabbimin arasında gidip geldim ve nihayet Allahü teâlâ şöyle buyurdu:
"Bu namazı beş vakte indirdim. Her namaz için on sevab vardır. Bu bakımdan sonunda yine elli namaz olur. Zira her kim bir sevabı kastedip de yapamazsa onun için bir sevab yazılır. Fakat yaparsa bire karşılık tam on sevab yazılır. Fakat bir günaha kasdedip de yapmazsa hiç bir şey yazılmaz. Yaparsa ancak o bir günah olarak kayda geçer."
Allahü teâlâ böylece sevgili Peygamberimizin çektiği sıkıntılarla yaralanan mübarek kalbini teselli eyledi. Hiç bir mahlukuna vermediği kimsenin bilemiyeceği anlayamıyacağı nimetleri O'na ihsan eyledi.
Alemlerin efendisi sonra bir anda Kudüs'e ve oradan Mekke-i mükerremeye Ümm-i Hani'nin evine geldiler. Yattığı yer henüz soğumamış leğendeki abdest suyunun hareketi durmamış idi.
Dışarda dolaşan Ümm-i Hani uyuklamış bir şeyden haberi olmamıştı. Peygamber efendimiz Kudüs'ten Mekke'ye gelirken Kureyş'in kervanına rastladı. Kervandaki bir deve ürktü yıkıldı. Sabah olunca Kabe yanına gidip Miracını anlattı.
Kafirler alay ettiler. Müslüman olmaya niyetli olanlar da tereddüde düştüler. Müşriklerden bazıları sevinerek Ebu Bekir'in evine geldiler. Çünkü onun akıllı tecrübeli hesaplı bir tüccar olduğunu gayet iyi biliyorlardı.
Kapıya çıkınca;
-Ey Ebu Bekir! İyi bilirsin. Mekke'den Kudüs'e gidip gelmek ne kadar zaman sürer? diye sordular. Hazret-i Ebu Bekir;
-İyi biliyorum. Bir aydan fazla sürer dedi.
Bu söze sevinen kafir güruhu;
-Akıllı tecrübeli adamın sözü böyle olur dediler. Gülüp alay ederek ve hazret-i Ebu Bekir'in de kendileri gibi düşüneceğini umarak;
-Senin efendin Kudüs'e bir gecede gidip geldiğini söylüyor artık iyice sapıttı dediler. Hazret-i Ebu Bekir'e sevgi saygı gösterip bel bağladılar.
Hazret-i Ebu Bekir Resulullah efendimizin mübarek adını işitince;
-Eğer O söyledi ise doğrudur. Bir anda gidip geldiğine ben de inandım deyip içeri girdi.
Alıntı ile Cevapla
Alt 17 Temmuz 2009, 16:44   Mesaj No:38
Medineweb Emekdarı
KuM TaNeSi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:KuM TaNeSi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5998
Üyelik T.: 02 Ocak 2009
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:40
Mesaj: 1.956
Konular: 885
Beğenildi:21
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Canım feda olsun

Resulullahın Miraca çıktığını öğrenen hazret-i Ebu Bekir hemen Resulullah efendimizin yanına geldi. Büyük kalabalık arasında yüksek sesle;
"Ya Resulallah! Miracınız mübarek olsun! Bizleri senin gibi büyük Peygambere hizmetçi yapmakla şereflendirdiği ve mübarek yüzünü görmekle kalbleri alan ruhları çeken tatlı sözlerini işitmekle nimetlendirdiği için Allahü teâlâya sonsuz şükürler ederim. Ya Resulallah! Senin her sözün doğrudur. İnandım. Canım sana feda olsun!" dedi.
Hazret-i Ebu Bekir'in sözleri kafirleri şaşırttı. Diyecek şey bulamayıp dağıldılar. Şüpheye düşen imanı zayıf birkaç kişinin de kalbine kuvvet geldi. Resulullah efendimiz o gün Ebu Bekir'e "Sıddik" dedi. Bu adı almakla derecesi bir kat daha yükseldi.
Bu hale çok kızan kafirler mü'minlerin kuvvetli imanına Peygamberimizin her sözüne hemen inanmalarına O'nun çevresinde pervane gibi dönmelerinle dayanamadılar. Resulullah efendimizi mahcup ve mağlub etmek için imtihan etmeğe Mescid-ı Aksa hakkında sorular sormaya başladılar.
Resulullah efendimiz hepsine birer birer cevap verdiler. Efendimiz cevap verirken hazret-i Ebu Bekir; "Öyledir ya Resulallah" derdi. Halbuki Resulullah efendimiz edebinden hayasından karşısındakinin yüzüne bile bakmazdı. Buyurdu ki:
"Mescid-i Aksa'da etrafıma bakmamıştım. Sorduklarını görmemiştim. O anda hazret-i Cebrail Mescid-i Aksa'yı gözümün önüne getirdi. Pencerelerini görüp sayıyor ve sorularına hemen cevap veriyordum."
Resulullah efendimiz yolda develi yolcular gördüğünü söyledi. "İnşaallah Çarşamba günü gelirler" buyurdu. Çarşamba günü güneş batarken kervan Mekke'ye ulaştı. Kervandakilere sorduklarında fırtına eser gibi olduğunu ve bir devenin yıkıldığını söylediler. Bu hal mü'minlerin imanını kuvvetlendirdi. Kafirlerin düşmanlığı da gittikçe arttı.
Hicretten bir yıl önce Receb ayının 27'sinde Cuma gecesi vuku bulan bu mucizeye Mirac denir. Resulullah miraca ruh ve bedeni ile uyanık bir halde çıktı. Mirac gecesinde O'na nice ilahi hakikatler gösterildi ve beş vakit namaz bu gecede farz kılındı. Ayrıca Bekara suresinin son iki ayet-i kerimesi ihsan edildi. Mirac; Kur'an-ı kerimde İsra ve Necm suresi ile bazı hadis-i şeriflerde bildirilmektedir.
Sevgili Peygamberimiz Miracdan sonra dört büyük halifesine Cennet'i anlatırken buyurdular ki:
"Ya Eba Bekir'! Senin köşkünü gördüm. Kızıl altından idi. Senin için hazırlanan nimetleri müşahede ettim.
Ya Ömer! Senin köşkünü gördüm. Yakuttan idi. Fakat içeri girmedim. Senin gayretini düşündüm.
Ya Osman! Seni her gökte gördüm. Cennet'te köşkünü görüp seni düşündüm.
Ya Ali! Senin suretini dördüncü semada gördüm. Cebrail'e sual ettim. Dedi ki: "Ya Resulallah! Melekler hazret-i Ali'yi görmeden duramazlar. Hak teâlâ onun suretinde bir melek yarattı. Dördüncü gökte durur melekler onu ziyaret eder bereketlenirler."
Mirac gecesinin sabahında Cebrail aleyhisselam gelerek Resulullah efendimize beş vakit namazı vakitlerinde imam olarak kıldırdı.
Mirac hadisesinin Kudüs'e kadar olan kısmı ayet-i kerime ile sabit olduğundan buna inanmayan dinden çıkar. Hadis-i şeriflerle bildirilen göklere yükselmesi kısma inanmayan bid'at ehli yani sapıkbozuk itikatlı olur.

alıntıdır
Alıntı ile Cevapla
Alt 17 Temmuz 2009, 17:14   Mesaj No:39
Medineweb Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:KayıpKentli isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 3725
Üyelik T.: 12 Eylül 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 130
Konular: 22
Beğenildi:3
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart RE: Miraç Nedir ?

-1)Bu ALINTILANAN yazının KAYNAĞI nedir Kum Tanesi kardeşim?

2) Kur'an'la Kritiği yapıldı mı?
Alıntı ile Cevapla
Alt 17 Temmuz 2009, 17:35   Mesaj No:40
Medineweb Emekdarı
KuM TaNeSi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:KuM TaNeSi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5998
Üyelik T.: 02 Ocak 2009
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:40
Mesaj: 1.956
Konular: 885
Beğenildi:21
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart RE: Miraç Nedir ?

bildiğimiz konular zaten bunlar...
bizim gibi islami bir siteden alıntı yaptım..araştırayım inş..
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 2 Kişi okuyor. (0 Üye ve 2 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Miraç Kandili Tebriği... Esma_Nur Cuma-Bayram-Kandiller 20 06 Şubat 2024 21:22
Hutbe:Miraç Kandili Arasat Tebliğ-İrşad-Vaaz-Hutbe-Nasihat 1 26 Mayıs 2014 01:48
Miraç Kandili Mesajı… mehmet akif2 Diyanetten Duyurular/Haberler 0 26 Mayıs 2014 01:46
Miraç kandili ile nefes alacağız EyMeN&TaLhA Cuma-Bayram-Kandiller 0 03Haziran 2013 18:26
Miraç Kandili Duası SONSUZNUR Dua Bölümü 0 20 Temmuz 2009 01:25

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.