06 Eylül 2008, 22:46
|
Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 2609 Üyelik T.:
12 Temmuz 2008 Arkadaşları:0 Cinsiyet: Yaş:36 Mesaj:
550 Konular:
114 Beğenildi:8 Beğendi:0 Takdirleri:10 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | O Gece Kadir Gecesi miydi???? O Gece Kadir Gecesi miydi???? Bu soru Hz. Peygamber'den bu yana her Ramazan'da birçok müslümanın gündeminde yer alagelmiştir. Gerçi sorunun zaman kipi değişmekle beraber içeriği aynılığını muhafaza etmiştir. Kur'an ayeti ile bin aydan hayırlı diye haber verilen bir geceyi aramanın heyecanıdır insanı bu soruya sevkeden. Birçok soru gibi bu sorunun da tek bir cevabı yok. Kimilerine göre cevap iki şıktan oluşacak kadar basittir: evet veya hayır. Kimilerine göre ise sorunun kesin bir cevabı olamaz. Kuantumdaki belirsizlik ilkesi gibi olasılıkla tahmin edilebilir, ancak kesin olarak bilinmez. Kimileri de Allah'ın sevgili kullarının bir nevi ilhamla bu geceyi bileceklerini iddia eder. Kimileri ise bu denli müstesna bir gecenin fizik aleminde kainat çapında bir alameti olduğuna inanır ve atomlardan ta galaktik sisteme kadar bu geceye işaret eden bir fiziki hadiseyi aramaya koyulur. Hasılı arayış metotları farklı da olsa hepsi bir gaye için çırpınır: Kadir Gecesini bulmak. Bu Ramazan, birçok müminle beraber, bu arayışa katılanlardan biri olarak, yaşadığım serüveni sizinle paylaşmak istedim. Kadir Gecesini ararken ilginç bir hakikatle karşılaştım. Kadir Gecesini bilip bilmediğimi Allah bilir, ancak Kadir Gecesini bilenleri biliyorum artık. Kimler mi? İşte hikayesi... Kadir Gecesi arayışına çıkarken fark ettiğim ilk şey Türkiye'deki müslümanlar ile diğer müslümanlar arasında bu gece ile ilgili farklı telakkilerin varlığıydı. Hadislerde Kadir Gecesini son on gecede ve hususan tekli gecelerde arayın denilmesine rağmen Türkiye'de yirmiyedinci gece Kadir Gecesi olarak idrak edilegelmiştir. Oysa Amerika'da karşılaştığımız diğer müslümanlar tek gece yerine, hadisin manasına uygun olarak, son on geceye odaklanmayı daha uygun buluyor. Bir kısmı bu geceyi elden kaçırmamak için son on günde itikafa çekilmeyi bile tercih ediyor. Kadir Gecesinin kadrini bilenler herbir geceyi Kadir gecesi olabilir diye değerlendirirken, onun kadrinin idrak etmeyenler ise herbir geceyi Kadir gecesi olmayabilir diye ihyadan içtinap ediyor. Bu iki yaklaşım da Kadir Gecesinin bir imtihan eseri olarak saklı tutulmasının sırrına münasiptir. Kadir Gecesi arayışına devam ederken şahit olduğum başka birşey ise arama metotlarının farklılığıyla alakadar. Kimileri bulutlu bir gecede okyanusa gidip sabaha kadar balık arar gibi arıyor. Kimileri yüksek ücretli yeni bir iş arar gibi arıyor. Kimileri Bayram arefesinde kârını maksimum kılmak için uygun bir pazar arayan tüccar gibi arıyor. Kimileri fizik alemindeki olağandışı haberlerin içinde arıyor onu. Kimileri rüyalarda arıyor. Kimileri de aramayı bırakmış, şeyhinden veya üstadından gelecek bir haberi beklemekle iktifa ediyor. Geçenlerde bir akşam üstü iftardan sonra birkaç arkadaşın balık avına çıkmak üzere hazırlık yaparken konuştuklarına kulak misafiri oldum. Hepsi bir gaye etrafında odaklanmıştı: mümkün olduğu kadar çok balık yakalamak. Yaklaşık iki saat uzaklıktaki okyanusa gidip oltayla balık yakalayacaklardı. Biri kocaman okyanusta balıklar oltamızdan başka birşey mi bulamaz diye kuşkusunu dile getirirken, bir diğeri kocaman okyanusta da balık bulamazsak başka nerde bulabiliriz diye ümitvar olduğunu beyan ediyordu. Gerçi halk arasında balık gibi yakalamak diye bir tabir kullanılsa da, dinlediğim kadarıyla balıklar öyle kolay yakalanmazmış. Hava durumu, kullandığın yem, gittiğin bölge ve gidiş zamanı gibi birçok farklı faktörü dikkate almak gerekiyormuş başarılı bir arayışa çıkmak için. Bulutlu havada ve gece vaktinde balık bulmak kuvvetle muhtemelmiş. Balıkçı arkadaşlar bu noktalarda fikir birliğine vardıktan sonra yola çıkmaya karar verdiler. Gerçi uykularından fedakarlık yapacaklardı. Bütün gece ayakta kalmakla kendilerine bir nevi eziyet edeceklerdi. Bu olumsuzluklar akıllarına geldiğinde, ellerininin arasına alacakları büyük balıkları hayal ediyorlardı. Rasyonel bireyler olarak, alacakları mükafat karşısında, uykusuzluk gibi bir maliyet ödemeye razıydılar. Belki de onlara göre gündüz vakti balığa gitmek irrasyoneldi. Onların tatlı müzakerelerine kulak verirken, hayalim beni başka bir arayışa götürmüştü: Kadir gecesi arayışı. Nefsim Ramazan denizinde Kadir Gecesini aramak için bir gece dahi olsa rahatından vazgeçip arayışa çıkmama razı olur muydu acaba? Hem bu dünya okyanusunda yakalanan balıklar bir öğünlük olmasına rağmen, sonsuz öğünlerde soframa gelecek balıkların avına çıkmak daha rasyonel değil miydi? Sonsuz gecelerde rahata kavuşmak için bir gecelik rahatı feda etmek çok mu ağırdı? Nefsim bir derece iknaya yanaşmaşmakla beraber başka bürhan istiyordu. Ramazan'ın yirminci günüydü, bir fizikçi arkadaşla Kadir gecesi sürecinden bahsediyorduk. Ben aramak için hazırlığa başlarken, o bana bu gece Kadir gecesi olabilir dedi fiziki bir olaya dayanarak. Bu denli kıymettar bir gecenin kainat ölçeğinde fiziki bir olayla irtibatı olmalıydı onun anlattığına göre. Üyesi olduğu fizikçi grubundan aldığı habere göre bu gece Andremoda galaksisinin tutulması hadisesi yaşınıyordu. Galaktik ölçekte büyük bir hadise. Daha da ilginci bu olay her yıl Ramazan'ın son on gecesinde cereyan ediyormuş. Tıpkı Kadir Gecesi gibi hangi gecede olduğunu bilinemiyormuş. Argümanlar pek ikna ediciydi. Geçen sene bu hadise Ramazan'ın yirmi sekizinde olmuş bu sene ise bu geceye tekabül etmiş. Bilime olan güvenimin etkisiyle bu izahlara hayli inandım. Kuşkulu dahi olsa bu gece Kadir gecesi olabilir diye bir derece edaya karar verdim. Bu kararımda akşama doğru sanal dünyadan aldığım bir haberin de etkisi olmuştu. İnternet üzerinde sohbet ettiğim dost birine duyduklarımı hikaye ederken ilginç bir cevap aldım. Biliyor musun dedi muhatabım, bugün bir başkasından da benzer bir haber aldım. Gündüz vakti dostum bir okuyucusunda samimi ve heyecanlı bir ses tonuyla Kadir Gecesi ile ilgili bir müjde alır. Rivayete göre veli bir zat bu gecenin Kadir gecesi olduğunu bildirmiş. Dostlara düşen bu muazzam fırsattan birbirlerini haberdar etmekti. Bu iki hadise karşısında hem akıl hem de kalp cevabını bulmuş gibi bir derece sevinmişti. Geceyi bir nebze ihya etmek için gayret gösterdikten sonra, içimden yükselen karşı argümanların etkisiyle soluğu yatakta aldım. Saat gecenin ikisini gösteriyordu yattığımda. Çok geçmeden dehşetli bir rüya ile uyanırken aklıma gelen ilk şey şuydu: Bu gece gerçekten Kadir Gecesi mi yoksa? Bir süre daha uyanık durduktan sonra nefsimin tercihine tabi olup istirahata devam ettim.Günler birbirini kovalarken yirmiyedinci geceye ulaşmıştım. Arayışım devam ediyordu. Bu gece Kadir Gecesi olması kuvvetle muhtemeldir diye nefsimi iknaya çalıştım. Gecenin ilerleyen saatlerinde nefsimden yükselen kuşkulu sesler karşısında aklım tatmin edici bir bürhan aradı. Ramazan Risalesindeki bir teşbihten hareketle birkaç arkadaşa telefon etmeye karar verdim. Hem onlarla bir hakikatı paylaşacaktım, hem de onlarla beraber nefsimi iknaya çalışacaktım. Oyuncak helikopter satan tüccar bir arkadaşı aradım önce. Selam ve tebrikten sonra asıl konuya geldim. "Helikopterlerini kaça satıyorsun?" "Tanesini 10 dolara." "Senenin belirli bir zamanında gece vakti açılacak bir pazarda onların tanesini 1000 dolara satmak imkanı olursa ve daha da ötesi pazara götürebildiğin malların hepsinin satın alınacağı garantisi varsa ne yaparsın?" "Bir sene öncesinden hazırlıklarımı yaparım. Fabrika ile irtibata geçip azami miktarda ürünle pazara katılırım." "Peki bir gece vakti tanesine 30 000 dolar veren bir pazar olursa ne yaparsın?" "Hiç tereddütsüz tüm geceyi pazarda geçiririm." Ahizeyi indirdikten sonra kendi kendime düşündüm. Böyle pazarlarda en karlı ticareti yapıp bütün dünyanın maliki bile olsak,Ramazan pazarında kazanacaklarımızın yanında bir kıymet ifade eder miydi? Ra'd suresinde Cenab-ı Hak gök gürültüsü şiddetinde bir sesle bize söyle sesleniyor: "Ona (Rabbinin emrine) uymayanlara gelince, eğer yeryüzünde olanların tümü ile bunun yanında bir misli daha kendilerinin olsa, (cehennemden kurtulmak için) onu mutlaka feda ederler."(Ra'd, 18) O halde nefsimi karlı dünya pazarına tereddütsüz razı edip, ahiret pazarından uzaklaştıran neydi acaba? Telefonun tuşlarına bir daha bastım. Bu sefer Amerika'nın kuzeyinde bilgisayarda doktora yapan bir arkadaş vardı karşımda. Hoşbeşten sonra ona da asıl konuyu açtım. "Bildiğime göre okulda asistan olarak çalışıyorsun. Saat ücretin kaç dolar?" "15 dolar" "Burada hayli yüksek ücret veren bir iş imkanı var. Başvurmayı düşünür müsün?" Furkan Aydıner |
| |