Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > .::MEDİNEWEB DİN HİZMETLERİ ALAN BİLGİSİ SINAVLARI-(DHBT).::. > DHBT-1-Sınav Konuları > Deneme Sınavlar/Paylaşımlar

Konu Kimliği: Konu Sahibi f_kryln,Açılış Tarihi:  01 Mart 2012 (22:15), Konuya Son Cevap : 01 Mart 2012 (22:15). Konuya 0 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 01 Mart 2012, 22:15   Mesaj No:1
Medineweb Kıdemli Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:f_kryln isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 14040
Üyelik T.: 01 Ağustos 2011
Arkadaşları:3
Cinsiyet:Byn
Memleket:Ağrı
Yaş:35
Mesaj: 300
Konular: 103
Beğenildi:23
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Sınavlara hazırlık Notları

Sınavlara hazırlık Notları

*Tarihi seyri içerisinde Kıraat ilminin tedvinini kısaca şöyle özetleyebilirim: Ashab-ı Kiram Efendilerimiz Kur'anın kıraatını, her birinin ayrı birer meslek sahibi olmaları dolayısıyla, farklı şekillerde ve detaylarda öğrenmişlerdi. Çünkü yukarıda belirttiğimiz üzere bazı Kur'an kelimeleri birbirinden farklı şekilde okunabiliyordu. Bu farklılıklardan kim daha fazla biliyorsa ona itibar ediliyor, bu konuda seçkinlik kazanmış olanlara"Ashabın Kurrası" deniliyordu.
*Peygamberimiz (s.a.v)'den kıraat elde ediş ve detayları farklı olan Ashab, Kur'an'ı öğrenmek için çeşitli beldelere dağılmış ve her biri öğrendiği okunuş şekillerini öğretiyorlardı. Böylece hepside doğru ve hak olmakla beraber, birbirinden farklı kıraat şekilleri ortaya çıkmış oluyor, her belde sahipleri, öğrendikleri kendi kıraat şekillerini diğerlerine tercih etmeleriyle, kıraat farklılıkları Müslümanlar arasında büyük ihtilaflara sebep oluyordu.
*Diğer taraftan yeni Müslüman olan milletler dolayısıyla Hind, İran, Bizans, Ateşperestlik, Manihaizm, Budizm... gibi eski kültürlerin kaynağını teşkil eden felsefî akımların mensupları da Kur'an ayetlerini kendi istek ve arzularına uyacak şekilde ve İlâhî vahye aykırı tarzlarda okumaya başladılar.
*İşte bu gelişmeler sonucu, Hz. Peygamber (s.a.v)'in ALLAH'tan aldığı vahyi olduğu gibi muhafaza etmek için kıraat bilginlerimiz büyük bir gayret göstererek Kıraat ilmini tedvin etmişler, koymuş oldukları sağlam ve değişmez kaide ve kurallarla hak ile batılı birbirinden ayırmışlardır.
*Hz. Peygamber (s.a.s)'in; "Kur'an yedi harf üzerine nâzil olmuştur. Bunlardan kolayınıza geleni okuyunuz" mânâsıyla açıklanan sözleri kıraatin çeşitlerini ifade eder.
*Hadisteki "Yedi Harf"den maksat: Kur'ân-ı Kerîm'in okunuş tarzları olarak, Allah tarafından nâzil olan farklı ve birden fazla olan kırâatlardır. Bunlardan her hangi birisini okumak, nâzil olan Kur'ân'dan bir kısmını okumak demektir. İşte bu farklı okunuşların, Kur'an'da yediye kadar çıktığı, İbn Kuteybe (276/889), Ebu'l-Fadl er-Râzî (454/1062) ve İbnu'l-Cezerî (833/1429) gibi büyük âlimler tarafından, ayrı ayrı örnekler verilmek suretiyle ortaya konulmuştur. Özel olarak da, Kur'ân'ın bâzı kelimelerinde aynı durum mevcuttur. Ancak bu farklı durumun, Kur'ân-ı Kerîm'in her kelimesinde olması ve aranması da gerekli
*Asr-ı Sa'âdet'te sahâbeler arasında kırâatlarda bazı farklılıklar görülüyordu. Bunlar, Kırâat ilminin ikinci kaynağı olarak belirlenmiştir. Bu farklılıkların çözümü için, Hz. Peygamber (s.a.s) sahâbeler arasında hakemlik yapmış ve her iki tarafin da okuduğunu: "Böyle de nâzil oldu" meâlindeki sözleriyle onaylamıştır.
*Hz. Osman zamânında, yine kırâatlar konusunda ve yine sahâbeler arasında çıkan farklı okuyuşlar Hz. Osman'ı İmam mushafları toplamaya yöneltmiştir.
Hz. Osman'ın çoğalttırarak Mekke, Medîne, Kûfe, Basra ve Şam gibi şehir merkezlerine gönderdiği mushaflarda mukayyed bulunan yazım (yâni resmi hat) farklılıkları da, Kırâat ilmi kaynakları arasında görülür.
*Sahâbe ve Tabiîn ile Tebe-i Tâbiîn'den olarak, sika, yâni güvenilirlik özelliğine sâhib olan âlimler tarafından nakledilen ve hiç bir itirâza da uğramaksızın, İslâm ümmetince kabul gören Kırâat ihtilafları da bu kaynaklardan sayılmaktadır
Kırâatların Kısımları
*Kırâat ilminin ileri gelen âlimlerinden İbnu'l-Cezerî, Kur'ân-ı Kerîm'in kırâatlarını
-Mütevâtir kırâatlar;
-Sahîh kırâatlar;
-Şâz kırâatlar diye üç kısıma ayırarak hükümlere bağlamıştır:

Mütevâtir kırâatları belirlemek için şu üç özelliği tesbit etmiştir.
1-Kur'an diye okunacak kırâat vechinin, bir tek îrab yönüyle de olsa, arapçaya uygun olması.
2-Halîfe Hz. Osman (r.a) tarafından çoğaltılarak Mekke, Medîne, Kûfe, Basra ve Şam'a gönderilen imam mushaflardan birinin yazı şekline, takdîren de olsa uygun düşmesi.
3-O okuma şeklinin yani vechin bizlere kadar tevâtür yoluyla gelip ulaşmış olması

Tarihi itibarı ile Kıraat ilminde ilk ekol "Yedi Kıraat"dır. Hicrî ikinci asrın başında bu tabir meşhur olmaya başlamıştır. Bunlar:
KIRÂAT-I AŞERE
1-Nâfi (169/785). Medîne Kırâ'at İmamı'dır.
2-Abdullah b. Kesir (120/737). Tabiîn'den olup Mekke Kırâat İmamı'dır.
3-Ebû Amr (154/770).Basra kırâ'at İmamı'dır.
4-Abdullah b. 'Âmir (118/736). Şam kırâat İmamı'dır.
5-Âsım b. Behdele (127/744). Tebe-i Tâbi'îndendir, Kûfe kırâat İmamı'dır.
6-Hamza b. Habîb (157/773). Tebe-i Tâbi'îndendir. Kûfe Kırâat imamı'dır.
7-Ali b. Hamza el-Kasâ'î (189/804). Hamza'dan sonra, Kûfe Kırâat imamı olmuştur.
8-Ebu Câ'feri(130/747). Tâbiînin meşhurlarındandır. Medîne Kırâat İmamı'dır.
9-Yâkûb b. İshâk (205/820). Basra Kırâat İmamı'dır.
10-Halef b. Hişâm (229/843). Altıncı İmam Hamza'nın birinci Râvısi Kûfe Kırâat İmamı'dır.

*Kıraatları meşhur olmuş, hicrî 3.asır kıraat alimlerinden İbnu Mucahid'in (324/934) "Kitab-u Kırâati's-Seb" isimli eseri bu ekolun en büyük kaynağı olmuştur. İslam ümmeti bu yedi imamın kıraatlerinin sıhhat ve doğruluğu hususunda ittifak etmişlerdir.

*Hicrî altıncı asra kadar kıraat ilmi, "Kırâat-ı Seb'a" Yedi Kır'aat adıyla, ismi geçen imamlara nisbet edilen kırâat türleriyle okunmuştur.

Yedi Kırâat;
-Ebu Amr'ın "et-Teysir" isimli eseri ile
-Şatıbî'nin "Şatıbiyye"sinden takip edilmiştir.

On Kıraat;
-İbnü'l-Cezeri'nin "et-Tahbir" ve "ed-Dürre" sinden takip edilmiştir.

*Bir de "Takrib" tarîkı vardır ki, Kırâat'ın aşere imamlarının ravileri ile o ravilerin tariklerı arasında vaki olan ufak tefek ihtilafları içine alan bir kırâat sistemidir.

*Kıraat alimleri arasında, her iki ekolun de kırâat vecihlerinin toplanması ve tertibi iki şekilde yapılmıştır.

1- Teysir Tarîkı : "et-Teysir" ile "et-Tahbir" isimli eserlerin esas alınıp, bunlara "Şatıbiyye" ve "ed-Dürre" adlı eserlerin ilavesiyle oluşan bir eğitim sistemidir. Buna sonra "İstanbul Tarîkı" denilmiştir.

2- Şatıbiyye Tarîkı : Bu tarikta "Şatıbiyye" ve "ed-Dürre" esas alınmış, bunlara "et-Teysir" ve "et-Tahbir" isimli eserler ilave olunmuştur. bu tarîka da "Mısır Tarîkı" denilmiştir.

*İslam ve Kur'an ilimlerinin eğitim ve öğretiminin yapıldığı memleketimize yüzyıllar boyu, diğer ilimler gibi Kırâat ilmininde tedrisatına devame dilmiş ve bu konuya büyük önem verilmiş, bu sahada pek çok bilim adamı yetişmiştir. Son yarım asırda diğer şar'i ilimlerde olduğu gibi bu sahada da bir gerilemenin olduğunu itiraf etmek zorundayız.

*Şunu da şükranla ifade edelim ki, son çeyrek asırı geçen bir zamandan beri Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından bu konu tekrar ele alınmış ve ciddi bir şekilde Kırâat ilminin eğitim ve öğretimine devam edilmekte, her iki tarîk (İstanbul ve Mısır Tarîkı) ile tedrisat sürmektedir.

MEHARİC-İ HURÛF
Mahreç mahalleri beştir.
1- CEVF: Boğaz ile ağız içinde olan boşluktur.
2- HALK: Boğaz
3- LİSAN: Dil.
4- ŞEFEH: Dudak.
5- HAYŞUM: Geniz kovuğudur.

1.HAKİKİ MAHREC:Harf, bir mahrece temas ederek çıkıyorsa, o yere denir. 3tanedir
a)Boğaz:Boğazın göğse bitişik olan yerinden, dil dibine kadar olan yere denir. Üç mahreçtir:
1-Boğaz aşağısı :ه ء
2-Boğaz ortası : ح ع
3-Boğaz üstü :خ غ

b)Dil:Boğazın ağza yakın olan yerinden, ön dişlere kadar ağız içinde olan dile denir. On mahreçtir. ث ذ ظ ص س ز ت د ط ر ن ل ض ى ش ج ك ق

c)Dudak:Ön dişlerden dışarı olan dudaklara denir. Buradanو م ب ف çıkar.

2.TAKDİRİ MAHREC:Harf bir mahrece temas etmeden çıkıyorsa, buna denir. 2 tanedir
a) Geniz :Nun,Mim
b) Ağız ve Boğaz Boşluğu: med harfleri olan “ و: vâv”, “ ى: yâ” ve “ ا: elif” çıkar

İsti'lâ harfleri:Kalın خ ص ض غ ط ق ظ )

İstifâl harfleri: Diğer harfler

*(Ra ( ر )ve Lâm ( ل )harflerinin kalın okunduğu özel durumlar hariç)

İsti'lâ yukarı kaldırmak, yükseltmek demektir. Kalın harflerde, üst çenenin de açılmasıyla, dil yukarı doğru kaldırılır ve ses ağzı doldurarak yukarı yönelir.

İstifâl ise, aşağı indirmek, alçaltmak demektir. İnce harflerde, üst çene sabit kalırken, sadece alt çene aşağı doğru açılır ve dil alt damağa yakınlaştırılarak, ses aşağı yönelir.

Art Arda Gelen iki Harekeli Harfin Telaffuzu
1.Art arda gelen aynı iki harfin birbirinden ayırt edilerek okunmasına dikkat edilmelidir.
2.Çıkış yerleri birbirine yakın olan harflerin art arda gelmeleri halinde de iki farklı mahreci özenle birbirinden ayırt etmek gerekir
3.Elifbâ’nın en zor harfi olan “ ض: dad” harfinden sonra “ ظ: za” harfi gelmesi durumunda yine son derece dikkatli bir telaffuz gerekir

Birincisi Harekeli İkincisi Sakin İki Harfin Telaffuzu
1.Kalın bir harften sonra gelen kalın harf, sükûnu ile birlikte kalın okunur. Mesela “ ”مَرْصُوصٌْ
kelimesindeki ötreli “ ص: sad” harfi kalın okunduğu gibi, sükûnlu olan ikinci “ ص: sad” harfi de kalın
okunur.
2.İnce bir harften sonra gelen ince harf sükûnu ile birlikte ince okunur. Mesela “ْ ”یَصِفُونَ
kelimesindeki ötreli “ ف: fâ” harfi ince okunduğu gibi kelimenin son harfi olan “ ن: nûn” da sükûnu ile
birlikte ince okunur.
3.İnce bir harften sonra gelen kalın harfin sükûnun icrası dikkat gerektirir. Bu durumda, ince harfi telaffuz eder etmez süratlice kalın harfin sükûnuna geçilir ve bu harf kalın okunur. Mesela, “ ”تَقْوَى kelimesindeki “ ت: tâ” harfi ince, sonrasındaki sakin olan “ ق: kaf” harfi kalın okunur.
4.Kalın bir harften sonra ince harfin sükûnuna geçiş de uygulama da dikkat edilmesi gereken
hususlardandır. Bu harflerde geçiş de şu şekilde yapılır; kalın harf kalın bir sesle okunur okunmaz ince
harfin sükûnuna süratlice geçilir ve bu ince harf sükûnuyla birlikte ince okunur. Mesela “ ”فَارْغَبْ
kelimesindeki “ غ: ğayn” kalın, sonrasındaki “ ب: bâ” harfi ince okunur.

MAHRECTE MUHAKKIKIN-I KURRA'NIN GÖRÜSÜ -17- DİR.

1.Cevf:Buradan med harfleri vav, ye, elif ( (و ي ا)çıkar.

2.Aksa-ı halk(boğazın başlangıcı, olan kökü):Buradan evvela hemze ( ء) sonra he ( ه ) çıkar.

3.Vesatu'1-halk (boğazın ortası) :Buradan önce ayın(ع ) )sonra da ha ( ح) çıkar.

4.Edna-ı halk (boğazın ağıza yakın olan yeri):Buradan önce ğayın ( غ) sonra da hı ( خ) çıkar.

5.Aksa-ı lisan (dilin boğaza en yakın kısmı):Buradan büyük dilin dibini üst damağa vurmakla kaf ( ق) çıkar.

6. Mahreç: Kaf harfinin mahrecinin bir parmak miktarı aşağısıdır. Buradan kef ( ك) çıkar.

7.Vesatu’l-lisanilin ortası ile üst damağın ortasıdır. Buradan önce cim ( ج) sonra şin ( ش) sonra da ye ( ي) çıkar.

8. Mahreç: Sağ veya soldan dilin yan tarafını hafifçe üst adrasa(azı dişlerine) dokundurmak suretiyle dat ( ض) harfi çıkar. Dat harfi çıkarılırken dil ucu serbesttir

9. Mahreç: Sağdan veya soldan dat harfinin mahrecinin bitiminden dil ucuna kadar olan kısmı ile karşısı olan üstdamaktır.Buradan lâm( ( ل)çıkar.

10. Mahreç: Dil ucu ile onun hizasındaki iki üst ön dişlerin etleridir. Buradan ihfa olmayan nun ( ن) çıkar. Yeri itibariyle lam harfinin biraz altıdır ve onun mahrecinden biraz dardır.

11. Mahreç: Dilin en uç tarafının biraz arkası ile karşısındaki ön dişlerin üst tarafı olan damaktır. Buradan re ( ر) harfi çıkar. Bu durumda dilin ucu kavislidir.

12. Mahreç: Dil ucu ile üst ön dişlerin dipleridir. Buradan diş etlerine gayet yakın olan yerden tı ( ط), biraz aşağısından dal ( د), dişlerin yarısına yakın olan yerden de te ( ت) çıkar.

13. Mahreç: Dil ucu ile alt ön dişlerin yarısından yukarısıdır.Buradan: Dişlerin yarısına yakın olan yerden sad
( ص), az yukarısından sin(س) ), dişlerin ucundan da ze ( ز) çıkar.

14. Mahreç: Dil ucu ile üst ön dişlerin uçlarıdır. Buradan: Dilin gayet ucunun arkasından zı ( ظ), bunun biraz ardından zel ( ذ) ve bunun da biraz ardından se ( ث) çıkar. Bunların hepsinde dilin ucu dışarı çıkarılır. Zı
harfinde biraz az, zel harfinde biraz daha fazla ve se harfinde de daha fazla çıkarılır. Bu durumda zel ve se peltek okunur.

15. Mahreç:Alt dudağın içi ile üst ön dişlerin uçlarıdır. Buradan fe ( ف) çıkar. Fe harfi çıkarılırken, üfleyerek değil de üst ön dişler, alt dudağın karnını hafif ısırması ile yapılacak.

16. Mahreç: Dudaklardır. Dudakların birbirine kuvvetlice kapanmasıyla be ( ب), dudakların içini uçlarına yakın yerleri hafifçe kapatmakla mim( م) çıkar. Daha ziyade uçlarına yakın olan yerleri birbirine kapanmayarak, ileri doğru uzatmakla vav ( و) çıkar. Vav'da dudaklar fazla sıkılmaz. Dudakları geri çekerek vav çıkarılmaz.

17.Hayşum:Buradan gunne (hayşumdan gelen ses) çıkar. Gunne, mim ve ihfa edilen nun harfine mahsustur.

HARFLERİN SIFATLARI
Sıfat:Mahreçte meydana gelişi esnasında harfin sesinden meydana gelen keyfiyettir.
*Harflerin mahiyetleri ve durumları; aynı mahreçten çıkan harflerin birbirinden ayırt edilebilmeleri; yumuşaklık ve sertlik, zayıflık ve kuvvetlilik, uzunluk ve kısalık… gibi harfte meydana gelen değişmeler ve özellikler, sıfatlar sayesinde bilinebilir.
Sıfatların Faydası:
1-Mahreçleri aynı olan harflerin birbirinden ayrılmalarını sağlarlar. Mesela cim, şın, ya; zî, zâl ve se harfleri gibi.
2-Harflerin kuvvetlisini zayıfından ayırma imkanı verirler. Bu sayede hangi harfin diğerine idğam edileceği; yapılacak olan bu idğamın şekli ve niteliği sıfatlarla anlaşılabilir.
3-Mahreçleri ayrı olan harflerin telâffuzunda güzellik ve zenginlik sağlarlar.

A) SIFAT-I LÂZİME (Lâzimî Sıfat):
Harflerin zatından ayrılması mümkün olmayan sıfatlardır. Zâtî sıfatlar ve vacib sıfatlar da denir. Bu sıfatlar terk edilirse , harfin zatında bir değişiklik meydana gelir ve genellikle ortaya çıkan hata lahn-ı celî (büyük hata) olur.

Zıddı Bulunan Sıfatlar:
1-Cehr: Sesi aşıkar etmek. Cehr sıfatlı harfleri harekeli olarak okurken, nefesin hapsolunma- sına denir. Çünkü cehr harfleri okunurken mahrece kuvvetli bir şekilde dayanıldığı için,nefes mahreçte tıkanır.Harfleri: ﻱ ﻭ ﻥ ﻡ ﻝ ﻕ ﻍ ﻉ ﻅ ﻁ ﺽ ﺯ ﺭ ﺫ ﺩ ﺝ ﺏ ﺍ

2-Hems: Sesi gizlemek.Harf telâffuz edilirken, mahreçte aralık kalması ve mahrece fazla dayanılmaması sebebiyle, harfle birlikte nefesin akmasına denir.Harfleri: ﻫ ﻙ ﻑ ﺹ ﺵ ﺱ ﺥ ﺡ ﺙ ﺕ

3-Şiddet: Sesin akmaması güçlü okunması. Kendisinde şiddet sıfatı bulunan harfleri sükûn ile okurken, sesin ve nefesin hapsolunmasıdır. Bu harfler okunurken, mahrecin sıkışması sebebiyle, ses kuvvetli çıkar.Harfleri: ﻙ ﻕ ﻁ ﺩ ﺝ ﺕ ﺏ ﺍ

4-Rıhvet: Sesin akması.Rıhvet harflerini sükûnlu olarak okurken, mahrece zayıf bir şekilde da
yanıldığı için,ses ve nefesin beraberce akması mânâsındadır.Harfleri:ﻱ ﻫ ﻭ ﻑ ﻍ ﻅ ﺽ ﺹ ﺵ ﺱ ﺯ ﺫ ﺥ ﺡ ﺙ

5-Beyniyye: Beyniyye harflerini okurken sesin, ne tamamen akması, ne de tamamen hapsolun masına denir.Harfleri: ﻥ ﻡ ﻝ ﻉ

6- İsti’lâ: İsti’la harflerini okurken dilin kökü ile damağa yükselmesi mânâsındadır.
Harfleri: ﻕ ﻍ ﻅ ﻁ ﺽ ﺹ ﺥ

7-İstifâle: İstifâle harflerini okurken dilin, kökü ile birlikte yukarıya yükselmeyip, ağzın dibinde kalmasıdır. Harfleri: ﻱ ﻫ ﻭ ﻥ ﻡ ﻝ ﻙ ﻑ ﻉ ﺵ ﺱ ﺯ ﺭ ﺫ ﺩ ﺡ ﺝ ﺙ ﺕ ﺏ ﺍ
*Kalın okunan (ﺭ) ve kalın okunan (ﻝ) bunların dışındadır.

8-İtbâk: Dil kökünün ve ortasının, yukarı damağa yükselmesiyle birlikte, dilin damakla tam uyuşmasına denir.Harfleri: ﻅ ﻁ ﺽ ﺹ

9-İnfitâh: İnfitâh harfleri okunurken, dil ile damak arasının açılmasına, ayrılmasına denir.
Harfleri: ﻱ ﻭ ﻫ ﻥ ﻡ ﻝ ﻙ ﻕ ﻑ ﻍ ﻉ ﺵ ﺱ ﺯ ﺭ ﺫ ﺩ ﺥ ﺡ ﺝ ﺙ ﺕ ﺏ ﺍ

10-İzlâk: İzlâk harflerini okurken dilin, çabuk ve süratli olmasına denir.Harfleri: ﻥ ﻡ ﻝ ﻑ ﺭ ﺏ

11-İsmât: İsmât harflerinin okunuşundaki zorluk sebebiyle, dört, beş ve altı harfli kelimelerde bu harflerin yan yana gelmelerine engel olunmasıdır.
Harfleri: ﻱ ﻫ ﻭ ﻙ ﻕ ﻍ ﻉ ﻅ ﻁ ﺽ ﺹ ﺵ ﺱ ﺯ ﺫ ﺩ ﺥ ﺡ ﺝ ﺙ ﺕ ﺍ
Zıddı Bulunmayan Sıfatlar:
12-Safîr: Safîr harflerini okurken, dil ucu ile ön alt dişlerin arasında kuş sesi veya ıslık sesine benzer kuvvetli bir sesin çıkmasına denir.Harfleri: ﺹ ﺱ ﺯ

13-Lîn: Lîn harflerinin dile zorluk vermeden zahmetsiz olarak okunmasına denir. Harfleri (ﻮ) ve (ﻱ) dir. Bunların harf-i lîn olması için kendisi sakin, kendisinden önceki harf de meftun (üstün) olmalıdır.

14-İnhırâf: İnhırâf harfleri okunduğunda dil ucuna veya arkasına doğru meyil bulunmasına denir. Bu harfler (ﻝ)ve (ﺭ) dır. (ﻝ) harfinde dil ucuna, (ﺭ) harfinde dil arkasına meyil vardır.

15-Tekrîr: Tekrîr harfi olan (ﺭ) okunurken dil ucunun titremesine denir. Tekrîr sıfatının oluş şekli şöyledir: Dilin ucuna yakın olan kısmını damağa sıkıca basarak oradan ayrılmaksızın sürçer gibi titreyip durmaktır. Şayet dil damaktan ayrılarak kalkarsa titreme işi devam edeceğinden tekrîrin izharı ortaya çıkar ki, bu da lahn (hata) dır; bundan çekinmek gerekir. Çünkü dilin her titreyişiyle bir (ﺭ) söylenmiş olur ve (ﺭ) lar da çoğalır.

16-Tefeşşî: Tefeşşî harfi olan (ﺵ) okunurken sesin dil ile damak ortasında yayılması ve fışıldamasıdır.

17-İstitâle: İstitâle harfi olan (ﺽ) okunurken dil kenarının üst azı dişlerden, lam mahrecine kadar uzanmasına denir.

18-Ğunne: Genizden çıkan sestir. Sakin veya harekeli olan (ﻥ) ve (ﻡ) harflerine mahsus lâzımî bir sıfattır. Bu harfler ister harekeli, ister sakin, ister idğamlı veya izharlı durumda olsunlar, ğunne sıfatı bunlardan ayrılmaz. Yalnız ğunnenin miktarı, sakin oldukları zaman harekeli hallerinden; ihfa halindeyken izharlı durumlarından; idğamlı oldukları zaman da ihfalı okunuşlarından daha fazladır.

19-Kalkale: Mahrecin kımıldamasına denir.Harfleri: ﻕ ﻁ ﺩ ﺝ ﺏ

20-Hafâ: Harflerini söylerken harfin sesinin gizli olmasına denir. 4 harfi vardır; (ﻫ, ﺍ, ﻱ, ﻮ) .

B) SIFAT-I ARIZA (ARIZÎ SIFAT)
Harften ayrılması mümkün olan, ayrıldıkları zaman harfin zatını değiştirmeyen sıfatlardır. Bu sıfatlar terk edilirse ortaya çıkan hata lahn-ı hafî (gizli hata) olur.

1.Tefhim: Tefhîm harflerini okurken, dil kökünün üst damağa kalkması sebebiyle harfe kalınlık gelmesi ve ağız içinin ses ile dolmasına denir.Harfleri: ﻕ ﻍ ﻅ ﻁ ﺽ ﺹ ﺥ ile;
-Kalın harften sonra gelen ve med harfi olan (ﻭ) ve (ﺍ).
-Kalın okunan (ﻝ), Allah lafzındaki.
-Kalın okunan (ﺭ)
2.Terkîk: Harfin ince okunması.Harfleri: ﻱ ﻫ ﻭ ﻥ ﻡ ﻝ ﻙ ﻑ ﻉ ﺵ ﺱ ﺯ ﺭ ﺫ ﺩ ﺡ ﺝ ﺙ ﺕ ﺏ ﺍ
*Kalın okunması gereken harfleri kalın, ince okunması gereken harfleri de ince okumak vâciptir.
3.İdğam: İki harfi birbirine katıp harfin şeddeli okunması.
4.İhfâ: Şedde yapmadan, izhâr ile idğam arası ğunneli okunması.
5.İzhâr: İki harfin arasının birbirinden ayrılması.
6.İklâb: Bir harfin başka bir harfe dönmesi.
7.Medd: Harfin bir elif miktarı veya daha fazla uzatılması.
8.Vakıf: Nefesle beraber sesin kesilmesi.
9.Sekte: Nefes almadan sesin kesilmesi.
10.Hareke: Harfin harekeli olması.
11.Sükûn: Harfin harekesiz olmasıdır.

FER’Î HARFLER
1-Teshil ile Okunan Hemze
Teshil: sözlükte “kolaylaştırmak” anlamındadır.
Kıraat ıstılahında ise, “birbirini takip eden ikihemzeden ikincisini, hemze ile elif, hemze ile vâv veya hemze ile yâ arası bir sesle okumak” demektir
Bu üç çeşit teshilli okumaya aşağıdaki örnekleri vermek mümkündür:
a)“Hemze” ile “elif” arası bir sesle okunan “hemze” için “ ءَ أَعْجَمِيٌّ ” (Fussilet, 41/44) ayetindeki ikinci“hemze”nin okunuşunu,
b)“Hemze” ile “yâ” arası bir sesle okunan “hemze” için “ أَئِنَّكُمْ ” (En’âm, 6/19) ayetindeki ikinci“hemze”nin okunuşunu,
c)“Hemze” ile “vâv” arası bir sesle okunan “hemze” için “ أَؤُنَبِّئُكُمْ ” (Âl-i İmrân, 3/15) ayetindeki ikinci“hemze”nin okunuşunu örnek gösterebiliriz.
*Asım kıraatinde, sadece birinci gruptaki teshil uygulanmaktadır.

2-İmâle ile Okunan Elif
İmâle:sözlükte “bir şeyi bir şeye meylettirmek” demektir.
Kıraat ıstılahında ise, “med harfi olan elifi, elif ile yâ arası bir sesle”, bir başka deyişle “üstün harekeyi esreye doğru meyilli okumaya” denir.
*İmâle ile okuyuşun Asım kıraatindeki tek örneği “ مَجْرَیھَا ” (Hûd, 11/41) ayetidir.Bu ayette “ra” harfinin harekesi olan üstün, esreye meylettirilerek okunacağından “ra” harfi de ince okunur.

3-İşmam ile Okunan Sad
Bu işmam çeşidi; “ ص: sad” harfinin, “ ص: sad” ile “ ز: zâ” harflerinin karışımından meydana gelen bir harf şeklinde okunmasıdır.
*Asım kıraatinde bu tür bir işmamlı okuyuş bulunmamaktadır.
*Asım kıraatinde “ لاَ تَاْمَنَّا ” (Yusuf, 12/11) âyetinde bir başka işmam çeşidi yapılmaktadır ki bu da âyetteki idğâmlı nun harfinin okunması esnasında, dudakların ötreyi gösterecek şekilde, sessizce ileri uzatılıp geri çekilmesi şeklinde uygulanır

4-Tefhim ile Okunan Lâm
Tefhîm, “ ل: lâm” harfinin kalın okunması demektir. Bu kural, sakin veya üstün harekeli “ ص: sad”,ط“ : ta” ve “ ظ: za” harflerinden sonra gelen “ ل: lâm” harfini kalın okumak şeklinde uygulanır. “ ”الصَّلٰوةَ(Bakara, 2), اَظْلَمَ“ ,( 3 ” (Bakara, 2/20) ve “ اَلطَّلاقُ ” (Bakara, 2/229)
*Asım kıraatinde bulunmayan bu okuyuş Medine kıraat ekolünün ravilerinden Verş ‘e aittir

5-İhfâ ile Okunan Nûn

LAHN
Lahn: “hata etmek, doğrudan sapmak” mânâlarına gelir.

Tecvid ilminde ise: “Kur’an okurken harflerin mahreçlerinde, sıfatlarında, harekelerinde, tecvid kaidelerinin uygulanmasında yapılan hata” anlamındadır.İkiye ayrılır:

1-LAHN-I CELÎ (AÇIK HATA):
a-Harflerin lazımî sıfat ve mahreçlerinde,
b-Harekelerde
c-Sükûnlarda yapılan hatalardır. Mânâyı bozar. Çok zaman namazı bozar.

- Bir harfi , başka bir harfle değiştirdiğimizde; mesela, (ﺩ) harfi yerine (ﺕ) harfini okuduğumuzda…
- Bir harfi, kendisinden sonra med harfi bulunmadığı halde,med harfi varmış gibi uzatarak okuduğumuzda
- Medd-i tabiîleri terk ettiğimizde…
- Üstün yerine ötre okuduğumuzda v.b.
- Sakin bir harfi harekeli okuduğumuzda oluşur.

2-LAHN-I HAFİ: Küçük ve gizli hatadır ki ancak tecvidi iyi bilen, kuran ve kıraat ilmi konusunda ehil olan kimselerin fark edebileceği hatalardır.

a-İhfayı, idğamı, iklabı, izharı yerine getirmemek, vacip medleri eksik çekmek, yahut medd-i tabiiyi fazla uzatmak gibi. Bu hataları yaparak okumak tahrimen mekruh olarak kabul edilmiştir. dresinden kopyalanmıştır
b-“Ra” harfindeki tekrir sıfatında, “nun” ve “mim”deki ğunne sıfatında (ifrad ve tefride kaçmak) hata etmek, lam harfini ince okunması gereken yerde kalın okumak, ra’yı kalın okunması gereken yerde ince okumak gibi. Bu türden lahn-ı hafi tenzihen mekruh olup okuyuşu bu tür hatalardan korumak müstehaptır.
kopyalanmıştır
Lahn-ı Hafî (Gizli Hata): Sıfat-ı ârızlarda meydana gelen hatalardır. Harfin aslını değiştirmez. Mânâ bozulmaz.

Lahn’ın Hükmü:
*Lahn-ı celî haramdır. Kur’an okumak zorunluluğunda olan her müslümanın, kıraatını lahn-ı celîden kurtarması farz-ı ayındır.
*Lahn-ı hafî ise mekruhtur. Kur’an’ı Kerim’in kıraatında bu tür bir hatadan korunmak vaciptir.

*Bir müslümanın kuranı lahn-ı celiden kurtaracak kadar tecvidi uygulaması farz-ı ayn olduğuna göre lahn-ı celi yapan fahiş bir hata ve haram işlemiş olur. Çoğu zaman namaz bozulmuş olur.


VAKIF (SECAVEND)İŞARETLERİ

*Uygulamada yaygın olarak esas aldığımız vakıf işaretleri, onları geliştiren alimin adı ile söylenir olmuş ve Secâvend işaretleri olarak tanınmıştır.

( م ) Vakfı Lâzım: Geçildiğinde (Vasıl yapıldığında) mana bozulabilir gerekçesiyle, vakıf yapılması önemle istenen ve geçilmemesi gerekli yerde bulunur. Bununla birlikte, geçmek, haram işlemek ve günah kazanmak demek değildir. Kur’an-ı Kerim de 84 yerde yer almaktadır.

( ط ) Vakfı Mutlak: Geçmek için bir gerekçe yoktur, durulmalıdır anlamı taşır. Durulduğunda, her iki tarafın da, mana yönüyle birbirinden bağımsız olabileceği yerlerde bulunur.

( ج ) Vakfı Câiz: Hem vakfın, hem de vaslın (geçmenin) mümkün olabileceği, bununla birlikte, vakfı tercih etmenin öngörüldüğü yerde bulunur.

( ز ) Vakfı Mücevvez: Aynı şekilde hem vakfın, hem de vaslın mümkün olabileceği, bununla birlikte, vaslı tercih etmenin öngörüldüğü yerde bulunur.

( ص ) Vakfı Murahhas: Nefesin yetişmemesi gibi durumlarda, vakıf yapmaya ruhsat vermek için konmuştur. Aksi halde geçmek daha uygundur.

( لا ) Bulunduğu yerin her iki tarafı da, mana yönüyle birbiriyle alakalı olduğunda bu işaret görülür.
*Âyet ortasında bulunduğunda; Burada durma! Eğer zaruret gereği durursan, biraz geriden alarak devam et, anlamı taşır.
*Âyet sonunda bulunduğunda; Durabilirsin, fakat okuyuşu burada bitirme, geriye gelmeden bir sonraki ayete devam et, mananın tamam olduğu bir yere kadar git, anlamı taşır.

( قف ) Mana itibariyle durmanın uygun olabileceği yerlerde bulunur.

( ق ) Vasl alametidir. Geçmek evlâ durmak caizdir. Durulduğunda geriden alınmaz.

( ع ) Rukû‘ işareti denir. Bir mevzunun tamamlandığı ve diğerinin başladığı yerlerde bulunur. *Namazda iken konuyu tamamlayıp sonra rukûya gitmeye yardım ettiğinden bu isim verilmiştir.
*Hatim ve aşır okurken, başlayış ve bitiriş yeri tayininde, veya
*Herhangi bir yeri ezberlerken, ders başı ve sonu olarak da bu işareti esas almak uygun olur.
*Kur’an-ı Kerimde 576 adet bulunmaktadır.

( :. :. ) Vakfı Mu‘âneka: Birbirine yakın iki ayrı yere konan, üçer noktadan ibarettir. Hangisinde durmak tercih edilecekse, diğerinde geçmeyi öngörür.
( مد ) Yazım gereği önünde uzatma harfi bulunmayan fakat uzatılarak okunması gereken harflerin altında bulunur. ( دَاوُدُ ) gibi.

( قصر ) Uzatma görevi yapmayan harflerin altında bulunur. Hiç uzatılmayacağını ve sadece harekesiyle okunacağını ifade eder. ( أُولـٰئِكَ ) ve ( أَنَا - لٰكِنَّا ) gibi.
Kelime sonundaki Elif’in altında bulunduğunda; geçişte sanki Elif yokmuş gibi okunurken, duruş yapıldığında Elif, uzatma harfi olarak devreye girer.

( سكته ) Sekte yapmayı gerektiren lafzın altında bulunur.

( قطع ) Hem vasılda ve hem vakıfta mutlaka okunan Hemzelerin altında bulunur.

( إشمام ) Yûsuf sûresinin 11. âyetindeki ( تَاْمَنَّا ) kelimesinde, şeddeli nûn’un altında bulunur. Kelimenin aslında iki nûn vardır ve ilki ötrelidir ( تَأْمَنُنَا ). Bu duruma işaret etmek için, ilk nûnda ötre sesi çıkarılmadan, sadece dudaklar ötre yönünde uzatılarak çekilir ve şeddeli nûn tamamlanır.

( إماله ) Hûd sûresinin 41. âyetindeki ( مَجْرٰيهَا ) kelimesinin altında yazılıdır ve Ra harfinin İmâle ile okunacağını gösterir. İmâle yapılan harf, üstün-esre arası, fakat esreye daha yakın bir sesle okunur.

( تسهيل ) Fussılet sûresinin 44. âyetindeki (أَأَعْجَمِىٌّ وَعَرَبِىٌّ ) lafzında, ikinci hemzenin altına konur ve onun Teshîl ile okunacağını gösterir. Teshîl, Hemze ile Elif arası bir sesle okuyuşu ifade etmek için kullanılan terimdir.
Hafs rivayetine göre 7 yerde teshil vardır.
آلذَكَرَيْنِ gibi 2 yerde
آلاَنَ gibi 2 yerde
آللهُ gibi 2 yerde
اَعْجَمِيٌّ kelimesinde tek yerdedir.Sadece tek teshil vechi ile okunur.
Diğer 6 yerde ise bir tek tahkik ve bir de teshil ile okunurlar.Ehlinden bil müşafehe öğrenilir.

( إختلاس ) Zümer sûresinin 7. âyetinde ( يَرْضَهُ لَكُمْ ) lafzında, He ( هـ ) harfinin altında bulunur ve onun İhtilâs ile okunacağını gösterir. İhtilâs, harekenin sadece üçte ikisini telaffuz etmek demektir.

( س ) Sâd ile yazıldığı halde Sîn ile okunacağını gösterir.

( ن ) Sonu tenvinli olan kelimeden bir diğerine geçiş yaparken, esreli nûn ile geçileceğini gösterir ve tenvinli harfin altına konur.

İdgam: Kelimenin yazıldığı gibi değil de idgam ile okunur. Yalnızca Hud sûresi 42. âyetinde vardır. "irkeb meanâ" yazılır ise de "irkem meanâ" diye okunur
Sad-Lam-Ya: Geçmek daha iyidir
Sad-Lam-Ha: Geçmek de durmak da câizdir.

Kef:Kezâlik demektir. Kendisinden önce hangi secavent (durak) gelmişse, bu da böyle demektir.

TECVİD İLMİ
Tecvid:Kur’ân-ı Kerim’i üsulüne uygun olarak okuma ilmi. Bir şeyi güzel yapmak.
Tecvidin konusu:Kur’ân harfleridir
Tecvidin gayesi:Kur’ân kelimelerini Hz. Peygamber’den (s.a.s) alındığı şekliyle muhafaza

Tecvid:Sıfatları yönünden harflerin hakkını ve müstehakkını vermektir.
*Tanımda geçen“hakkını” kelimesinden maksat harfleri cehr, hems, şiddet, rihvet gibi sıfatı lâzımelerine uygun okumak,
*“müstehak” kelimesinden maksat ise harfleri lîn, kalkale vb. sıfatı ârızelerine uygun,güzel bir şekilde ne eksik ne fazla okumak demektir

etmek ve Kur’ân tilâvetinde hata yapılmasını önlemektir
*Tecvid, ilim olarak farz-ı kifâye, uygulama olarak Kur’ân okuyan kişilere farz-ı ayındır.
*Tecvid, harflerin mahrec ve sıfatlarına uymak suretiyle, Kur’ân-ı hatasız okumayı öğreten ilimdir.
*Nitekim Rasulullah da Kur’ân-ı tecvid ile okumuş ve tecvidin lüzumunu belirtmiştir.
*Ashab-ı Kiram da tecvid ile okumuş, tecvid konusunda icma’ hâsıl olmuştur.
*Bu durumda tecvidi inkâr etmek küfürdür.
*Ona gereken önemi vermemek ve saygı göstermemek de büyük günah sebebidir.
*Tecvid hem teorik hem de pratik yönü olan bir ilimdir.
*Nazari yönü tek başına öğrenilse bile ameli yönü mutlaka tecvidi bilen bir üstadı gerektirir.

Tecvid ve Tilavet Adabı:
Abdullah İbni Mesud (r.a.), güzel ve yüksek sesli bir okuyucu idi. Kur'ân’ı güzel okurdu. Güzel okuyuşun; hem okuyanda ve hem de dinleyende, huşu ve tevazu içinde, Kur'ân’ın mânâlarını anlama ve i'cazının sırlarını kavrama hususunda etkisi vardır. Resulullah (s.a.v.) onun hakkında şöyle buyurmuştur:
"Her kim Kur'ân'ı indirildiği gibi, taze ve yumuşak okumayı seviyorsa, onu, ibni Ümmi Abd'in (yani Ibni Mesud'un) okuduğu gibi okusun."

*İbnü'l-Cezerî demiştir ki: "Tecvidde olgunluğa ve kemale erişmek için, dilin alıştırılması ve güzel okuyan kişinin ağzından duyulan lafzın tekrar edilmesi gibi (mükemmel başka bir metod) bilmiyorum. *Bunun kaidesi; vakf, imâle, idgam, hemzeli okuma, terkîk, tefhim ve harflerin çıkış yerlerinin keyfiyyetine dayanır.''
*Âlimler, tecvidsiz okuyuşu, lahn saymışlardır.
*Âlimler, insanların bu konuda icad ettikleri bid'atlere dikkati çekerek bunları şöyle adlandırmışlardır: Ter'îd, terkîs, tatrîb, tahzîn veya terdîd.

Süyûtî bunları, "el-İtkân"da nakletmiş,
Er-Râfiî de bunları, "Î'câzu'l-Kur'ân"da şu sözü ile ifade etmiştir:
*Kıraat ve eda hususunda icad edilen bid'atlardan biri de, bugüne kadar sürüp gelen bu telhîn olup, onu, kalbleri fitne ve fesada uğrayanlar ve bir de bunların halini beğenenler birbirlerine nakledip Kur'ân'ı şarkı gibi okuyorlar.

Telhîn: Nağme (Şarkı) gibi okumak.
Ter'îd: Okuyanın sesini, soğuktan veya elemden titriyormuş gibi titretmesidir.
Terkîs: Sakin üzerindeki sükûnu acele ile yapıp, koşar veya zıplar gibi hemen harekeye geçmektir.
Tatrîb: Kur'ân okurken, terennüm ve tegannîde bulunarak, med gerekmiyen yerde med yapmak, med yapılacak yerde fazlaca uzatmaktır.
Tahzîn: Hudû ve huşu içinde, ağlarcasına, hüzünlü bir biçimde yapılan kıraettir.
Terdîd: Kur'ân okuyanın kıraeti bitiminde, cemaatin bu vecihlerden bir vecih üzere, bir ağızdan ona karşılık vermeleridir.

VAKIF
Vakıf ve Özellikleri:
*Vakıf, durmak demektir. Okuyuşa devam etme niyetiyle, herhangi bir kelime sonunda, kısa bir duraklama yaparak, nefes almak veya vermekle gerçekleşir.
*Kur’ânı Kerîm okurken, “Duruş ve durulan yerden başlayarak devam etme” bilgi ve becerilerini konu alan “Vakıf ve İbtidâ” ilmi Tecvidin temel meselelerinden biridir.
*Tefsir ve diğer Kur’ân ilimlerinde yeterli bilgi düzeyinde olmayanlar, bu konuda sıkıntı çekmemek için, alimler tarafından öngörülen yöntemlerden yararlanma durumundadırlar.
*Bazı Kur’ânı Kerîm nüshalarında görülebilen, vakıf yerleri ve işaretlerindeki farklılıklar, bu konudaki uzman alimlerin tercih ve yorumlamalarından kaynaklanmakta ve herhangi bir sorun oluşturmamaktadır.
*Ayrıca, nefes zarureti ile veya vakıf becerisini sınama gerekçesiyle, kelime ortasında olmamak üzere, her yerde vakıf yapılabilir.
*Kur’ânı Kerîm’de, herhangi bir sebebe bağlı olmaksızın, durulması emredilerek farz olan veya yasaklanarak haram olan hiçbir vakıf yoktur.
*Kısalığı-uzunluğu ve varsa vakıf işareti ne olursa olsun, âyet sonlarında vakıf yapmak, Peygamber Efendimizin (Sallallâhu ‘aleyhi vesellem) yaygın uygulaması olarak sünnettir. Geçmek de câizdir.
*Vakıfta, Kur’ânı Kerîm’in yazım şekline uyum esastır.
*Kelime sonundaki harf harekeli ise; harekesi kaldırılır ve harf, cezimli gibi okunur. Buna sükûn üzere durma denir. ( بِرَبِّ النَّاسِ - بِرَبِّ النَّاسْ ) gibi.
*Üzerinde durulan harekeli harf, Vâv ( و ) veya Ye ( ى ) olduğunda; kendinden önceki harfin harekesi uygunsa, Med harfine dönüştürülür. ( فَنَسِىَ - فَنَسِى ) gibi.
*Tenvinli ise; Elif’siz olarak Hemze üzerine konan İki Üstün ( ءً ) veya Elif’le birlikte diğer harflerin üzerine yazılan İki Üstün’ler (اً) kaldırılır. Pozisyon Meddi Tabî’ye dönüşür ve bir Elif miktarı uzatılarak durulur.
*“Kapalı Te” üzerine yazılan İki Üstünler ve diğer Tenvinler ise, duruşta Cezim’e çevrilir.

Cumhur-u ulamaya göre vakıf 4 kısımdır.
Vakf-ı tam يَوْمُ الدِينُ gibi
Vakf-ı hasen الحمدالله gibi
Vakf-ı kâfi اَمْ لَمْ تُنْزِرْهُمْ لا يُؤْمِن gibi
Vakf-ı kabih لَقَدْ كَفَرالذِينَ قالوُ gibi

VAKIF ÇEŞİTLERİ

1.IZTIRÂRÎ VAKF: Tilâvet esnasında meydana gelen, nefes kısılması, unutma veya devam etmeye güç yetmeme gibi herhangi bir zarûrî sebeple yapılan vakfa denir. Böyle durumda mana tamam olmasa bile vakf caizdir. Ancak başlanırken manaya uygun daha öncesinden başlamak gerekir.

2.IHTİYÂRÎ VAKF: Zaruri bir sebep bulunmadan isteğe bağlı olarak yapılan vakıftır.

3.İHBÂRÎ VAKF:İmtihan esnasında hocanın herhangi bir kişinin kıraat bilgisini ölçmek için yaptırdığı vakftır.

4. İNZÂRİ VAKF:Bir kelime üzerinde, muhtelif rivâyetleri cemettiğinde, başkasını ona atfetmek için yapılan vakıflara bu isim verilmiştir.

VAKFIN DİĞER ÇEŞİTLERİ

1.VAKF-I ĞUFRÂN: Peygamber efendimizin dua ve niyazda bulunmak maksadıyla yapmış olduğu vakıflardır. On yerde bulunduğu rivayet edilmektedir.
Bunlar Mâide 51, En’am 36, Secde 18, Ya’sin 12, 30, 52, 61, 81, Mülk 19.
2.VAKF-I CİBRÎL: Vahy meleği olan Cebrâil’in (a.s) vahy esnasında yapmış olduğu vakflara denir. Aynı zamanda bunlara vakf-ı münzel de denilmektedir. Sayıları konusunda ihtilaf bulunsa da meşhurları sekiz tanedir.
Bunlar: Bakara 120, 276, Âl-i İmrân 7, 95, Enâm,36, 124, Araf, 187, Yasîn 51.

3.VAKF-I NEBÎ: Peygamber efendimizin vakf yaptığı yerlerdir. Bunların sayısı ihtilaflı da olsa dokuzu meşhur olmuştur.
Bakara 148, Al-i İmrâ 7, Yunus 2, 52, Nahl 4, Kadr 2, 4, Nasr 3.

4.VAKF-I BEYÂN: Feth sûresi 9. ayetinde bir birini takip eden iki zamirden birincisinin Rasülüllah’a ait olduğunu göstermek için وتوقروه ifadesinde durulur. İkinci zamir de Allah’a döner. Tevbe sûresi 40. ayette de سكينته عليه ifadesinde zamiri Hz. Ebû Bekr’e döndüğü için durulması durumudur. Yine Yusuf sûresinin 27. ayetinde فكذبت ifadesinde Hz. Yusuf’un doğrulardan olduğunu vurgulamak için durulması vakf-ı beyan

VAKFIN HÜKÜMLERİ(özel durumlar)

1. Vakf esnasında hareke üzerinde durulmaz. Son hareke sakin kılınır.
2. Sonu sukünlü olan kelime olduğu gibi bırakılır. قل عصوا
3. Sonu üstünlü ise sakin kılınır. العالمين
4. Sonu esreli ise ya sükün üzerine durulur veya ravm ile durulur. الرحيمِ
5. Sonu ötreli olan kelimede sükün, ravm ve işmam üzerine durulabilir. نستعين
6. Sonu şeddeli ise şeddeye riayet edilerek sükün üzerine durulur. وتب
7. Sonu harekeli vav veya ya yahut da elif ise önceki harfin harekesi de kendi cinslerinden ise med üzerine durulur. هو لن ندعوا
8. Sonu iki ötre veya iki esre ile biten kelimelerde vakıf esnasında kelimenin son harfinin harekesinin düşmesiyle bu harfe eklenen zaid nunda düşmüş olacak dolayısıyla sükun üzerine okunacaktır. عذابُ من نحيل
9. Sonu iki üstün ile bitiyorsa o zaman tenvinden bedel olarak elif üzerinde vakıf yapılır. عليما
10. Son harf yuvarlak tâ ise durulma esnasında he sesi ile durulur. رحمة
11. Son harf açık ta ise sükün üzerine okunur. في السماوات
12. Son harfi zamir olan kelimeler de sükün kılınırlar. اجتباه فيه
13. Sonu te’kid nunu ile biten Yusuf 32 وليكونا Alak 15 لنسفعا de durak elif üzerine yapılır.
14. انا kelimesinde vakıf elif üzerine yapılır.
15. Vakf için kelimenin sonundaki iki sakin harf birleştirilebilir. من قبل
16. Vasl halinde iki sakinin bir araya gelmesinden dolayı kelimenin sonundan lafzan hazfedilen med harfleri vakıf halinde isbat edilerek okunurlar. وقودها الناس
17. Kehf 18/38 da لكنا vakıf halinde çekilerek okunur. Vasl halinde Hafs ve bazı kıraat imamları çekmeden okumuşlardır.
18. Ahzap 33/10 الظنونا Hafs’a göre vakıf halinde çekilerek vasl halinde çekilmeden okunur.
19. Ahzap 33/66 الرسولا da vakıf halinde çekilerek vasıl halinde çekilmeden okunur.
20. İnsan 76/4 de سلا سلا vakıf hakinde çekerek veya çekmeden okunmuş vasıl halinde ise sadece çekmeden okunmuştur.
21. İnsan 76/15 قواريرا vakf halinde çekerek vasl halinde çekilmeden okunur.
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi f_kryln 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Harflerin mahrecleri Kur'ân-ı Kerim Genel f_kryln 0 5076 10 Kasım 2013 00:57
Kuran eğitimi ve teknik bilgiler Kur'ân-ı Kerim Genel f_kryln 0 3937 10 Kasım 2013 00:54
pratik arapça - HAFTANIN GÜNLERİ- Genel Arapça f_kryln 0 2866 10 Kasım 2013 00:47
pratik arapça - POLİS KARAKOLUNDA- Genel Arapça f_kryln 0 3051 10 Kasım 2013 00:46
pratik arapça - BANKADA- Genel Arapça f_kryln 0 2873 10 Kasım 2013 00:45

Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
İlahiyat hazırlık Dilaraturan Arapça 1 0 28 Ağustos 2022 02:50
Ölümü Tefekkür Ahirete Hazırlık... su damlası Muhtelif Konular 4 13 Kasım 2014 21:01
Diyanet Yeterlilik Sınavına Hazırlık sharpx İmam-Hatip/Müezzin DHBT Sınavı 0 09 Temmuz 2014 04:28
Bir İlahiyat Hazırlık Öğrencisine Nasihatlar FECR Soru Cevap Arşivi 3 01Haziran 2014 16:41
MBSTS hazırlık testleri Medineweb Seviye Belirleme Sınavı-(MBSTS) 19 09 Ocak 2013 17:01

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.