|
Konu Kimliği: Konu Sahibi TufeyL,Açılış Tarihi: 04 Ekim 2007 (22:47), Konuya Son Cevap : 25 Şubat 2008 (09:37). Konuya 6 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
04 Ekim 2007, 22:47 | Mesaj No:1 |
Zikrullah Zikrullah Mânâ ve Önemi: Zikrin mânâsı, Allah-u Teâlâ’nın yüceliğini meth-ü senâ etmek maksadı ile dilden ve gönülden gelen güzel kelimelerle anmak demektir. Zikrullah; mârifetullah yolunun esası, kalbin ve ruhun kavuşturucusudur. Zikrullah; kalplerin nuru, ruhların huzurudur. Gözlerin cilâsı, her derdin devâsıdır. Zikrullah; kalbe itminandır, enistir, en iyi arkadaştır, bir müminin bütün hayatını kaplar. Zikrullahla meşgul olmak, kâlbin düzelmesinin aslıdır. Kalbe ferahlık ve genişlik verir, kalpte inşirah hâsıl olur. Geceleri zikrullahla ihyâ etmek, amellerin üstünü, hallerin en güzelidir. Zikrullah ile gönül mâsivâdan, her türlü pisliklerden temizlenir. Zikrullahla kalbi mâmur olanın iş ve ahlâkı güzel olur. Zikrullah velâyet alâmetidir. Zikri Allah olanın fikri de Allah olur. Zikrullaha devam etmek Allah dostlarının âdetidir, Allah-u Teâlâ’nın bir nimetidir. Hakk’ı zikredeni Hakk da zikreder, Hakk ile ünsiyet kurar, kurbiyet peyda eder, af ve mağfiret kapılarının en büyüğü o sayede açılır. Zikrullah rızkı celbeder. Allah-u Teâlâ rızık sebeplerini halkeder, kişi kolaylıkla rızkını temin eder. Zikrullah kişiye mehabet, halâvet ve güzellik verir. Zikrullahla meşgul olanların kalpleri kuvvetli olduğu gibi, bedenleri de kuvvetli olur. Zikrullah insanı ilâhî azaptan kurtaran yegâne ibadettir. Hata ve günahları giderir, kötülükleri iyiliğe çevirir. Zikrullah meclisleri, meleklerin de katıldığı mahallerdir. Zikrullah meclisleri, meleklerin zikredenleri ziyaret ve tavaf etmelerine sebep olur. Zikrullaha devam edenler kıyamet gününde korkudan, hasret ve pişmanlıktan yana emin olurlar. Zikrullah ile meşgul olanlara, kendileri istemeden de daha üstünü verilir. Zikrullah kul ile cehennem arasında siperdir. Allah-u Teâlâ zikreden kulunu sevinç ve sürura garkolmuş bir halde cennetine koyar. Herşey fânidir, zikrullah bâkidir. İlâhî Emir: Zikrullah ilâhî bir emir gereğidir. Yüce dinimizin emir buyurduğu ne kadar ibadet varsa hepsi de zikrullahın ikamesi ve icrâsı içindir. Allah-u Teâlâ Kur’an-ı kerim’inde: “Benim zikrim için namaz kıl!” (Tâhâ: 14) Âyet-i kerime’si ile dinin direği ve temeli, ibadetlerin rehberi olan namazı emretmiş olduğu gibi: “Ey iman edenler! Allah’ı çok çok zikredin.” (Ahzab: 41) Âyet-i kerime’si ile de kendisini zikretmeyi emretmiştir. Namaz da ilâhî bir emirdir, zikrullah da ilâhî bir emirdir. Âyet-i kerime’de: “Zikrullah elbette en büyük (İbadet)tir.” buyuruluyor. (Ankebut: 45) Zikrullahtan daha büyük, daha üstün bir şey yoktur. Amellerin en yücesi, en iyisidir. Ebu Hüreyre -radiyallahu anh-den rivayet edildiğine göre Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif’lerinde şöyle buyurmuşlardır: “-Müferridler yarışı kazandılar!” “-Müferridler kimlerdir yâ Resulellah?” “-Onlar o kimselerdir ki, Allah-u Teâlâ’nın zikrine bütün benlikleri ile dalmışlardır, başka şeylerle uğraşmazlar. Bu zikir onlardan yüklerini indirmiştir, kıyamete hafif olarak gelirler.” (Hâkim) Dönüşü olmayan bir günde hafif olmak, hiç şüphesiz ki bahtiyarlıkların en büyüğüdür. Zikrullah ve Şükür: Zikrullah, hidayete ermenin bir şükran ifadesidir: “O size nasıl hidayet ettiyse, siz de O’nu öylece zikredin. Bundan önce siz sapıklardan idiniz.” (Bakara: 198) Câhillerden idiniz, Allah-u Teâlâ’yı nasıl zikredeceğinizi bilmiyordunuz. Şimdi ise hidayete ermiş bulunuyorsunuz. Hidayet ve iman nimetine karşılık O’na şükrediniz. Kudsî Hadis-i şerif’te şöyle buyuruluyor: “Ben kulumun zannına göreyim, beni zikrettiği yerde ben onunlayım. Kulum beni kendi içinde zikrederse, ben de onu kendi nefsimde zikrederim. Beni toplulukta zikrederse, ben de onu daha hayırlı bir toplulukta zikrederim.” (Buhârî) Bir kul için bundan daha sevindirici bir müjde olamaz. Kalplerin Şifâsı: Zikrullah; dinimizin emri, imanın alâmeti, ibâdetlerin beyni, aklın nuru, kalbin cilâsı, ruhun hayatı, gönlümüzün miracı ve her derdin ilâcıdır. Hadis-i şerif’te: “Zikrullah kalplerin şifâsıdır.” buyuruluyor. (Münâvî) Zikir nurdur, zikrullahla meşgul olanın içi nurlanır. İç nurlanınca hikmet husule gelir. Zikrullah, kulu gafletten koruyan mânevî bir zırhtır. “İnsan bir şeyi severse dâima onu anar.” (C.Sağîr) Hadis-i şerif’i mucibince, bir şeyi seven onu hiç dilinden düşürmez. Yani bir insan Allah-u Teâlâ’yı çok zikretmezse sevgi iddiâsında yalancıdır. Allah-u Teâlâ zikreden kulunu şu ilâhî iltifatlarla taltif buyurur: “Kulum beni zikredip dudaklarını benim için kıpırdattığı müddetçe ben kulumla beraberim.” (İbn-i Mâce) Zikrullah hayata hayat katar, kabre aydınlık, ahirete azık hazırlar. “Bir kul benim zikrimle meşgul olmasından dolayı kendi ihtiyaçlarının talebini unutursa ben o kuluma kendisi istemezden önce in’am ve ihsan ederim.” (Tirmizî) Allah-u Teâlâ’nın rahmet hazinelerinin sonu yoktur. Sadece ahirette değil, dünyada da huzurlu bir hayat bahşeder. HADİS-İ ŞERİF’LER Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz insan hayatının her safhası için müstesnâ bir numunedir. Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde: “Andolsun ki Resulullah sizin için, Allah’a ve âhiret gününe kavuşmayı arzu edenler ve Allah’ı çok zikredenler için güzel bir numunedir.” buyuruyor. (Ahzab: 21) Allah-u Teâlâ’yı çok çok zikreden müminler, böyle bir zikr-i kesirle Resulullah Aleyhisselâm’a uymuş ve onu kendilerine numune edinmiş olurlar. O Resulullah Aleyhisselâm ki zikrullahın fazilet ve meziyetini Hadis-i şerif’lerinde şöyle beyan buyurmaktadır: “-Amellerinizin en hayırlısını, Melik’inizin katında en temizini, derecelerinizde en yükseğini, altın ve gümüş infâk etmenizden daha hayırlı, düşmanlarınızla karşılaşıp boyunlarını vurmanız ve onların da sizin boynunuzu vurup şehit etmelerinden daha hayırlı olan bir işi haber vereyim mi?” “-Evet yâ Resulellah!” “-Allah-u Teâlâ’yı zikretmektir.” (Tirmizî) • Bir kimse: “Yâ Resulellah! Hangi cihadın ecri daha büyüktür?” diye sordu, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz: “Allah-u Teâlâ’yı en çok zikredenlerinki.” buyurdu. Bundan sonra namaz kılanlar, zekât verenler, hacca gidenler ve sadaka verenler için de aynı soruyu sordu. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz de hepsine aynı cevabı verdi. Bunun üzerine Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh-, Hazret-i Ömer -radiyallahu anh-e: “Hayırların hepsini Allah-u Teâlâ’yı zikredenler alıp gitti.” dedi. Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz de: “Evet” buyurdu. (Ahmed bin Hanbel) • Abdullah bin Busr -radiyallahu anh-den rivayet edildiğine göre Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif’lerinde şöyle buyururlar: “En hayırlı amel, dünyadan ayrılırken dilinin Allah’ın zikriyle meşgul olmasıdır.” (Câmiüs’sağîr: 4025) • Enes -radiyallahu anh-den rivayet edildiğine göre Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif’lerinde şöyle buyururlar: “Allah’ı zikreden bir cemaatle sabah namazı vaktinden güneş doğuncaya kadar birlikte oturmam, bana İsmail oğullarından dört tanesini azat etmemden daha sevgili gelir. Allah’ı zikreden bir cemaatle ikindi namazı vaktinden güneş batımına kadar oturmam dört kişi azat etmemden daha sevgili gelir.” (Ebu Dâvud: 3667) • “Şüphesiz ki her şeye cilâ verecek bir âlet var, kalbin cilâsı ise zikrullahtır. Azaptan kurtulmak için zikrullah gibi birşey olamaz. Meğer ki kılıcın kırılıncaya kadar Allah yolunda muharebe etsen dahi.” (Câmiüs’sağir) Savaşta ölen şehit olur, Allah katında büyük bir mertebeye erer. Nefsine mağlup olan bir kimse ise ahirette büyük azaplarla karşılaşır. Bunun içindir ki nefis terbiyesinde büyük bir âmil olan zikrullahın fazileti bu kadar büyüktür. • Abdullah bin Ömer -radiyallahu anhümâ-dan rivayet edildiğine göre Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif’lerinde şöyle buyururlar: “Gafiller arasında Allah’ı zikreden, cihaddan kaçanlarla birlikte kaçmayıp vuruşmaya devam eden gibidir. Gafiller arasında Allah’ı zikreden, karanlık evdeki kandil gibidir. Gafiller arasında Allah’ı zikreden, şiddetli soğuktan yaprakları dökülmüş ağaçlar arasında yemyeşil duran ağaç gibidir. Gafiller arasında Allah’ı zikreden kişiye Allah cennetteki yerini ölürken gösterir. Gafiller arasında Allah’ı zikreden kimsenin, bütün insanlar ve hayvanlar adedince günahlarını affeder.” (Câmiüs’sağîr: 4311) • Ebu Hüreyre -radiyallahu anh-den rivayet edildiğine göre Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif’lerinde şöyle buyurmuşlardır: “Kim bir yere oturur ve orada Allah’ı zikretmez (hiç zikretmeden kalkar) ise, Allah’tan ona bir noksanlık vardır. Kim bir yere yatar, orada Allah’ı zikretmezse, ona Allah’tan bir noksanlık vardır. Kim bir müddet yürür ve bu esnâda Allah’ı zikretmezse, Allah’tan ona bir noksanlık vardır.” (Ebu Dâvud: 4856 - 5059) • Ebu Ümame -radiyallahu anh-den rivayet edildiğine göre Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif’lerinde şöyle buyurmuşlardır: “Kim yatağına temiz (abdesli) olarak girer ve uyku bastırıncaya kadar Allah’ı zikrederse gecenin herhangi bir saatinde uyanıp da Allah’tan dünya veya ahiret hayırlarından bir şey isterse Allah-u Teâlâ istediğini mutlaka ona verir.” (Tirmizi: 3525) • “Rabbini zikredenlerle etmeyenlerin misali, diri ve ölü gibidir.” (Buhari) Zikrullah ile mânevî gıdasını alan ruhlar dirilir, alamayan ruhlar ölür. Zikrullah, ruhun hayatı için, balığın suya duyduğu ihtiyaç gibidir. • “İçerisinde Allah zikredilen ev ile zikredilmeyen evin misali, diri ile ölü gibidir.” (Buharî) İhlâsla zikrullaha devam edenler bütün bu faziletlere erdikleri gibi, zikrullah yapılan mahaller de bu faziletten nasiplerini almaktadırlar. • Ümmü Hânî -radiyallahu anhâ-dan rivayet edildiğine göre Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif’lerinde şöyle buyurmuşlardır: “‘Lâ ilâhe illâllah’ kelimesini hiçbir amel faziletçe geçemez ve bu kelime hiçbir günah bırakmaz.” (İbn-i Mâce: 3797) • Muaz bin Cebel -radiyallahu anh-den rivayet edildiğine göre Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif’lerinde şöyle buyururlar: “Cennet sakinleri, Aziz ve Celil olan Allah’ı zikretmeden geçirdikleri bir anın dışında hiçbir şeye teessüf etmeyeceklerdir.” (Câmiüs’sağîr: 7701) ZİKRULLAH’TAN KAÇANLAR VE KARŞI ÇIKANLAR Zikrullahla hayat bulanlar Kur’an-ı kerim’de övülürken, diğer taraftan zikrullahı sevmeyenler ve karşı çıkanlar Âyet-i kerime’lerde kınanmakta ve zemmedilmektedir: “Allah ortaksız olarak zikredildiği zaman ahirete inanmayanların kalpleri nefretle çarpar.” (Zümer: 45) Bu tiksinti ve nefretin sebebi, Allah-u Teâlâ’yı ve ahiret gününü inkâr etmelerinden dolayıdır. Onların kalbi kalp olmaktan çıkmıştır. Vicdanları da vicdan olma hususiyetini yitirmiş, çürümüş ve bozulmuştur. “Şeytan onlara galebe çaldı ve zikrullahı onlara unutturdu. İşte onlar şeytandan yana olanlardır.” (Mücâdele: 19) Şeytan onların kalplerini öyle bir istilâ etmiştir ki, onlara zikrullahı unutturmuştur. İşte şeytan, hâkimiyeti altına aldığı kimselere böyle yapar. “Kalpleri Allah’ı zikretmeye kaskatı olan kimselere ise yazıklar olsun! Onlar apaçık dalâlet içindedirler.” (Zümer: 22) İşte o kalpleri katılaşmış kimseler, açık bir şekilde Hakk’tan uzaktırlar. Kalpleri yumuşamaz, korkmazlar, anlamazlar, farkına varmazlar. “Kim Rabbinin zikrinden yüz çevirirse, Rabbi onu gittikçe artan bir azaba uğratır.” (Cin: 17) Öyle bir azapla muazzeb olunurlar ki, o azapla hiçbir zaman rahat görmezler. Şiddetli azapları artar durur. “Kalbini zikrimizden gafil kıldığımız, hevâ ve hevesine uymuş, haddi aşmış kimselere boyun eğme.” (Kehf: 28) Onlar iradelerini iyiye, doğruya ve güzele sarfetmedikleri için, Allah-u Teâlâ kalplerini zikrullahtan gafil kılmış, şeytanın vesveselerine terketmiştir. “Bizim zikrimize iltifat etmeyen ve dünyâ hayatından başka bir şey istemeyen kimseden yüz çevir.” (Necm: 29) Ümmet-i Muhammed’e bu bir emirdir. Zikrullahtan kaçınan kimselerden kaçınmak lâzımdır. Onlar ezelî istidatlarını kaybetmişlerdir. “Sen Allah de, sonra bırak onları, daldıkları bataklıkta oynayadursunlar.” (En’am: 91) Allah-u Teâlâ’nın zikrinden yüz çeviren, Rabbi ile râbıtasını koparan kimseler hakkında Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde şöyle buyurmaktadır: “Kim benim zikrimden yüz çevirirse, onun hakkı da dar bir geçimdir.” (Tâhâ: 124) Bu gibi kimseler her ne kadar bolluk içinde olsa da, müreffeh bir hayat yaşıyor görünse de, onun hayatı sıkıntılarla, şüphelerle ve darlıklarla doludur. Onun iç huzuru ve gönül ferahı yoktur. Kararsızlıklar ve dengesizlikler içinde bocalar durur. Allah-u Teâlâ münâfıklar hakkında ise Âyet-i kerime’sinde: “Onlar Allah’ı pek az zikrederler.” buyurmuştur. (Nisâ: 142) Allah-u Teâlâ: “Onlar Allah’ı unuttu, Allah da onları unuttu.” (Tevbe: 67) Âyet-i kerime’si ile münâfıklar Allah’ın zikrinden gafil oldukları için, onları lütuf ve ihsanlarından mahrum bıraktığını beyan buyurmaktadır. • Allah-u Teâlâ’nın bir kulunu sevmesi, muhakkak ki o kulun zikrullahı sevmesi ve iştigal etmesi ile kâimdir. Etmeyenlerin ise cezalandırılacakları vaad ve vaîdinin bir neticesidir. Musa Aleyhisselâm Allah-u Teâlâ’ya hitaben: “Yâ Rabbi! Ben istiyorum ki kullarından kimi sevdiğini bileyim de, ben de onu seveyim.”dedi. Allah-u Teâlâ buyurdu ki: “Beni çok zikreden kulumu gördüğün zaman bil ki ben onu severim. Beni zikretmeyenleri de gördüğün zaman anla ki ben ona buğzederim.” (Tirmizî) Hâlik’ın mahlûkunu sevmesinin fevkinde bir güzellik, O’nun gadabının üstünde de bir çirkinlik düşünülemez. Allah-u Teâlâ Kur’an-ı kerim’inde: “Allah’ı unuttuklarından dolayı Allah’ın da kendilerine kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın, onlar fâsıkların ta kendileridir.” (Haşr: 19) Âyet-i kerime’si mucibince, zikir ve fikirden gafil olan müminleri fâsık kelimesi ile vasıflandırıyor. | |
Konu Sahibi TufeyL 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Ebul vefa hz.'nin duası | Dua Bölümü | TufeyL | 0 | 2479 | 19 Mart 2009 15:03 |
Cennet kapısını açan dua | Dua Bölümü | TufeyL | 0 | 2449 | 19 Mart 2009 15:02 |
Gel sana dünyanın misalini göstereyim | Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler | Ağlama_Karanfil | 1 | 2229 | 19 Mart 2009 14:58 |
BabaanneMaceraları | Fıkralar-Hikayeler | Kara Kartal | 2 | 2104 | 18 Mart 2009 00:02 |
Evlilik aşkı öldürür derler.YaLaN.. | Evlilik-Nikah Konuları | Mihrinaz | 5 | 2045 | 17 Mart 2009 22:43 |
05 Ekim 2007, 11:06 | Mesaj No:2 |
Cvp: Zikrullah Dil hanesi pürnur olur, envarı zikrullah ile, İklimi ten mamur olur, mimari zikrullah ile. Ahmed seni ikrar eder Hem zikrini tekrar eder İhlasını iş’ar eder Eş’arı Zikrullah ile III.Ahmed | |
05 Ekim 2007, 13:09 | Mesaj No:3 |
Cvp: Zikrullah
sevgi değer her şeyi öyle sine güzel nizam ve intizamla söylenecek hiç bir söz bırakmamacasına tertib eylemişsinki bu zamana kadar bunca kitab karıştırdım ve okudum sanki cımbızla veya bir damıtıcı güçle özünü çıkarıp buraya sunmuşsun kalbi tebrikler gayri bu mükemmel çalışmaya bir teşekkür ama tüm medine web adına sunsam sanırım hakkını verebilirim tek kelimeyle harika . müthiş ve mükemmel rabbim siret ve suretinde zikrini tamam eylesin mahlan gibi gönlünde zikirle hem hal olsun...amin amin | |
24 Ekim 2007, 23:55 | Mesaj No:4 |
Cvp: Zikrullah Allah razı olsun efendim.. Devam inşaAllah.. GECEYİ İHYA ETMEDE ZİKRİN FAYDALARI İbadetler, maddî bir menfaat elde etmek için yapılmazlar. “Oysa onlar, dini yalnızca O’na halis kılan hanifler (Allah’ı birleyenler) olarak sadece Allah’a kulluk etmek, namazı dosdoğru kılmak ve zekatı vermekten başkasıyla emrolunmadılar. İşte en doğru (dimdik ve sapasağlam olan) din budur.” (Beyyine.98/5) Ayet-i Kerime dinde ihlasa ve ibadetlerin yalnızca Allah (c.c)’a arzına delalet etmektedir. İbadetleri, rûhi boyutundan soyutlayarak maddî bir alan içerisinde ele almak bazı bedensel icraatları kulluk gibi değerlendirmeye veya vasıfları Allah tarafından belirlenmiş ibadetleri maddî olarak algılamaya götürür. Fakat her ibadetin maddî faydalarının olduğu da bir gerçektir. Ama ibadetler bu faydaların temini için icra olunmazlar. Allah Teâlâ zikir gibi bir ibadeti engelleyecek olan şeylere karşı kullarını uyarmıştır. Çünkü zikrin derinlik boyutundan istifade edemeyip olumlu değişime uğramayan insanlar hüsrandadır. Rabbımız bu konuda şöyle buyurmuştur: “Ey iman edenler ne mallarınız, ne çocuklarınız sizi Allah’ı zikretmekten “tutkuya kaptırıp alıkoymasın”; kim böyle yaparsa, artık onlar hüsrana uğrayanların tâ kendileridir.” (Münafikun.63/9) Ne mallarınız, ne evlatlarınız yani dünya işlerinin en vazgeçilmezi olan mal ve evlat işleri, onların bakımı, derdi, zevki bile alıkoymasın. Bunlarla hiç meşgul olmayın değil, fakat bunlar sizi asıl izzetin ruhu olan Allah’ın zikrinden alıkoymasın. Allah için iş yaptırmayı unutturmasın. Ayetteki “Zikrullah” dan kasıt Allah’ı zikir ve ta’zim için yapılan namaz gibi ibadetlere, cuma, cemaat, namaz, oruç, zekat, hacc, cihad, Kur’an okuma, vaaz, nasihat, tehlil, tesbih, hamd gibi sırf Allah’a yakınlaşma için yapılan ve daima Allah’ı andırıp Allah için, Allah’a layık güzel işleri düşündürmeye alıştıran ibadetlerden gafil kılmasın.(Yazır, Muhammed Hamdi, Hak Dini Kur’an Dili, c.4, s. 245-246) Zikrin en büyük faydası Allah’ı Allah olarak uluhiyyet makamında, kulu da kul olarak ubudiyet makamında hatırlama ve hatırlatmaya vesile olur. Ayet-i Kerime’de geçen zikir; bütün farzlardır. Ayrıca Kur’an diyenler olduğu gibi, cihad şeklinde yorum yapanlar da olmuştur. (Zemahşeri, İmam Ebul Kasım Carullah Mahmud b. Ömer, Keşşaf, c4,s. 532 Beyrut) İşte zikir bu farzlardır veya bu farzların tamamlayıcısıdır. Zikrin en büyük faydası; tevhidî açıdan yakîni kazandırmasıdır. İman’ın vasıf itibariyle zikir sayesinde kemâle ermesidir | |
24 Ekim 2007, 23:56 | Mesaj No:5 |
Cvp: Zikrullah ZİKRULLAH’IN KISIMLARI Zikrullah beş kısma ayrılır: 1. Umum müslümanların zikri. 2. Tarikat ehlinin zikri. 3. Hakikat ehlinin zikri. 4. Marifetullah ehlinin zikri. 5. Hass’ül-has olanların zikri. 1. UMUM MÜSLÜMANLARIN ZİKRİ: Allah-u Teâlâ mümin kullarına zâtını çokça zikretmelerini bildirerek, mal ve evlâtlara aldanma hususunda münafıklara benzemekten onları sakındırmaktadır: “Ey iman edenler! Ne mallarınız ne evlatlarınız sizi zikrullahtan alıkoymasın. Kim bunu yaparsa işte onlar ziyana uğrayanlardır.” (Münâfikûn: 9) Zikrullahı bırakıp da dünya hayatının geçici zevklerine aldananların, ahirette çok büyük kayba uğrayacakları şüphesizdir. Allah-u Teâlâ’ya gerçekten iman eden müminler zikrullah ile memurdurlar. Çünkü zikrullah imanın alâmeti, ibadetlerin özüdür, bütün usül ve kaidelerin başıdır. Âyet-i kerime’sinde şöyle buyurmaktadır: “Onlar ayakta iken, otururken, yanları üzerinde yatarken Allah’ı zikrederler.” (Âl-i İmran: 191) Kalplerini zikrullahın nuru ile tenvire çalışırlar. Bu Âyet-i kerime umuma, yani bütün iman edenlere şâmildir. Her ibadetin belli bir şartı olduğu halde, zikrullah için hiçbir şart yoktur. Ayakta, oturarak, yatarak bile zikretmek câizdir. Abdestli olmak efdal olduğu halde, abdestsiz olarak da yapılabilir. Namaz da zikrullahın şümulüne girdiği halde, Allah-u Teâlâ Mâide sûre-i şerif’inin 91. Âyet-i kerime’sinde “Zikrullah” ile “Namaz”ı ayrı ayrı beyan etmiştir: “Şeytan, içki ve kumar yüzünden aranıza düşmanlık ve kin sokmak, sizi zikrullahtan ve namazdan alıkoymak ister.” (Mâide: 91) İnsan zikrullahtan ve namazdan uzaklaşınca, artık her günah işlenir, ne din kalır ne de iman, ne dünya kalır ne de ahiret. Bir Âyet-i kerime’sinde de şöyle buyuruyor: “Namazı bitirdiğiniz zaman, ayakta iken, otururken ve yanlarınız üzerinde yatarken de Allah’ı zikredin.” (Nisâ: 103) Bu emre uyan ve gereğini icrâ edenler Hakk’ın sevgisini kazanırlar. Namaz ibadetlerin büyüğüdür, fakat her zaman kılınmaz. Zikrullah ise ayakta iken, otururken, yatarken... her zaman yapılabilir. Namazın zikrullaha vesile olduğuna dâir Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde şöyle buyurmaktadır: “Eğer korkarsanız, yaya yahut binek üzerinde (namazınızı) kılın. Emniyete kavuştuğunuzda, bilmediklerinizi size öğrettiği gibi Allah’ı zikredin.” (Bakara: 239) Allah-u Teâlâ’yı zikretmek; kaleleri olan, yakınlarında da düşmanları olan ve kalenin içine girerek, kapıları kapatıp kendilerini düşmandan koruyan topluluğa benzer. Hem zikrullah hem de cihad en yüksek mertebedir. Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde buyurur ki: “Ey iman edenler! Düşman topluluğu ile karşılaştığınız zaman sebat edin ve Allah’ı çok zikredin ki umduğunuza kavuşabilesiniz.” (Enfâl: 45) Dünyada da ahirette de muvaffakiyetlere, saâdet ve selâmete eresiniz. • Allah-u Teâlâ: “İman edenlerin zikrullah için kalplerinin saygı ile yumuşaması zamanı hâlâ gelmedi mi?” (Hadid: 16) Âyet-i kerime’si ile müminlerin kalplerini Allah’ın zikrine vermelerini emir buyurmaktadır. Kalplerin Hazret-i Allah’tan gafil olma tehlikesinden korunması, ancak zikrullah ile mümkündür. • Zikrullah ibâdetlerin en kolayı ve fakat en faziletlisidir. Böylesine faziletli ve yüce olunca, elbetteki zikredenler de insanların en yücesi olur. Allah-u Teâlâ diğer birçok Âyet-i kerime’lerinde zikrullahı teşvik buyurarak, zikrullahla meşgul olanları meth-ü senâ etmiştir: “Öyle erler vardır ki, onları ne bir ticaret ne de bir alış-veriş zikrullahtan, namaz kılmaktan, zekât vermekten alıkoymaz. Onlar gönüllerin ve gözlerin halden hâle döneceği günden korkarlar.” (Nur: 37) Şurası unutulmamalıdır ki, ahiret kazancı ve ahiret zenginliği dünyadan çok daha hayırlıdır. Dünya kazançlarının faydaları ömürle sona erer. Dünyada kazanıp ahirette iflâs etmek akıl kârı değildir. “Allah’ı çok zikreden erkek ve kadınlara, Allah mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır.” (Ahzâb: 35) O mükâfatın dünyada iken tasavvuru mümkün değildir. “Onlar bir kötülük yaptıklarında veya kendilerine zulmettiklerinde Allah’ı zikrederek hemen günahlarının bağışlanmasını dilerler.” (Âl-i imran: 135) Allah-u Teâlâ’nın azametini ve kendisine isyan edenlere hazırladığı azabı hatırlar, günahtan uzak dururlar. Yaptıklarına pişman olup, affedilmelerini dilerler, günahlarını kapatacak iyiliklere koşuşurlar. | |
25 Şubat 2008, 09:35 | Mesaj No:6 |
Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 | Cvp: Zikrullah ZİKRULLAH - Sâdık DÂNÂ Allah teâlâ ve tekaddes hazretleri buyurur: "-Beni zikrediniz, anınız ki, ben de sizi anayım. Bana şükredin ve küfre sapmayın." (Bakara: 152) "-Allah'ı çok zikret, ve gece gündüz onu tesbih et." (Âl-i İmran: 41) "-Allah'ı nefsinde, içinde huşu' ve korku ile an, gece gündüz açık gizli onu zikret, sakın gafillerden olma." (A'raf: 205) "-İman edenlerin kalbleri ancak Allah'ın zikriyle mutmain olur. Kalbler ancak Cenâb-ı Hakkı anmakla mutmain olurlar." (Ra'd: 2)) "-Onlar ayakta iken, otururlarken ve yanları üstüne yatarken Allah'ı zikrederler." (Al-i imran: 191) Kudsî hadis-i şerifler: -Ey Âdem oğlu beni dille zikret ki, ben de seni rızamla zikredeyim. -Beni kalbinle zikret ki ben de likamla seni zikredeyim. Kendini alçaltarak, küçülterek beni an ki ben de seni yükselterek anayım. Sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyurur: -Allah'ı zikretmeyi seveni, Allah da sever. -Allah'ı zikredenin kalbinden şeytan kaçar, etmiyeninkine girer. -Lâilâhe illallah diyenin kalbinden perde kalkar. Allahü teâlâ buyurur - kudsi hadis-: Kim benim zikrimle meşgul olur ve bu meşguliyet yüzünden benden bir şey istemeğe vakit bulamazsa, ben ona isteyenlere verdiğimden daha fazîletlisini veririm. Sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyurur: (Ebu'd-Derdâ r. anh'den) -Ey ümmet ve ashâbım! Size amellerinizin hayırlısını, Allah yolunda amellerinizin en temizini, derecelerinizin en yükseğini, altın ve gümüş sadaka vermekden ve düşmanlarınızla karşılaşıb sizin onların, onların da sizin boyunlarınızı vurmalarından (cihaddan) daha hayırlı olanı haber vereyim mi? Sahabe sordu: -Nedir o ey Allah'ın Rasûlü? Rasûl-i Ekrem Efendimiz buyurdu: -Devamlı Allah'ı zikretmek. Bir gün Ebu Hüreyre -radıyu anh- çarşıya girer: -Sizi burada görüyorum, halbuki Rasûlullah'ın mirası mescidde taksim ediliyor, der. Bunun üzerine halk çarşıda işini bırakarak hemen mescide koşar. Fakat ortada bir şey göremeyince, Ebu Hüreyre'ye: -Biz mescidde taksim edilen bir şey göremedik, derler. Ebu Hüreyre -radıyu anh- onlara: -Ne gördünüz? diye sorar. Onlar da: -Allah'ı zikreden bir topluluk gördük, derler. Bunun üzerine Ebu Hüreyre -radıyu anh-: -İşte Rasûlullah'ın mirası budur, buyurur. Ebu Hüreyre -radıyu anh- buyurur: -Yer halkı, gökde yıldızları parlak olarak gördükleri gibi, gök halkı da yeryüzünde zikrullah olan evleri böyle parlak olarak görürler. Davûd -aleyhisselâm- münacaatında: -İlâhî! seni hatırlayıb zikredenlerin meclisinden geçib, gafillerin meclisine gitmekde olduğumu gördüğün vakit, oraya gitmeden ayaklarımı kır. Zira senin böyle yapman, bana bir lütufdur. Allah Teâlâ buyurur: "-Rabbini gönlünden, korkarak, içinden hafif bir sesle sabah akşam an (zikret), gafillerden olma." (A'raf: 205) Sallallahu aleyhi ve sellem buyurur: -Gafiller arasında zikreden, kaçanlar arasında kahramanca harbeden gibidir. Bir din büyüğü Hoca Ali Râmiteni -kuddise sirruh-'a soruyor: - "Allah'ı çok çok zikrediniz!" emrinin belirtildiği zikir, lisan zikri midir? Gönül zikri mi? Buyuruyorlar: - Başda olan dil, sonda olan gönül zikridir. Başda olan tekellüf ve zahmetle canından serfeder; fakat sonda olan, zikir gönlüne işlediği için bütün uzuvları ve zerreleriyle denizin hakikatına ve çok zikretmek sırrına erişmişdir. Böylesinin bir günlük kârı, başkalarının bir yıllık kazancına eşittir. Mevlâna Sadeddin Kaşgarî -kuddise sirruh- buyurur: -Allah ile meşgul olmak âlemde herşeyden kolaydır. Zira insanlar, mevcudlar arasında bir şey bulmak istediler mi? Evvela onu isterler, sonra da bulurlar. Allah'ı ise evvelâ bulurlar, sonra isterler. Eğer bulmasalardı nasıl isteyebilirlerdi? Ebü'l-Mevâhib -kuddise sirruh- buyurur: -Bazı zatlar, zikir üzerinde, ihtilâfa düşdüler, bunun üzerine ki acaba hangisi daha faziletlidir? Açıkdan yapılan zikir mi yoksa gizli yapılan zikir mi? Bu hususda benim fikrim sorulursa şöyle derim: -Henüz bu yola ilk giren, kasvete mağlub olan için, cehren yani açıkdan yapılan zikir daha faziletlidir. Ama cem haline geçmiş; beraberlik âlemine varmış olan için, gizli, sessiz zikir daha faidelidir. Kadı Iyaz -rahimehullah- buyurdu: -Zikir iki kısımdır, bir zikr-i kalbî, diğeri de zikr-i lisanîdir. Zikr-i kalbî de iki kısımdır. Birisi zikirlerin en yükseği ve alâsıdır ki, Allah zü'l-celâl hazretlerinin azamet ve celâlini, ceberut ve melekût âyâtını tefekkürdür. Kıyamet günü olub da, Cenâb-ı Hak mahlûkatını hesaba çektiği vakitde hafaza melekleri, kulun hasenât ve seyyiat defterlerini getirirler. Cenâb-ı Hak buyurur ki; -Kulumun amâlinden bir amel kaldı mı? Melekler de: -Ya Rabb! Biz bir şey bırakmadık. Bildiğimiz şeyleri saydık ve yazdık. O vakit Cenâb-ı Hak ve tekaddes hazretleri buyurur ki: -Benim yanımda kulumun bir hasenesi vardır. Ben o hasene ile o kuluma mükâfat veririm. O da o kulumun hafî olarak zikridir ki meleklerimin işitmediği bir zikirdir |
25 Şubat 2008, 09:37 | Mesaj No:7 |
Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 | Cvp: Zikrullah Hadisi Şeriflerde Zikrullah Alemlerin Efendisi (SAV) Efendimiz bir Hadisi Şerif’lerinde şöyle buyuruyor: “Minberimle evim arası Cennet Bahçelerinden bir bahçedir.” Hadisi Şerif’in şerhinde de buraya zikir ve namaz için Meleklerin adeta hücum ettikleri ve zikir halkaları da öyle olduğundan “Cennet Bahçesi” sayıldığı yazılmıştır.[1] Hz. Resul (SAV) Efendimiz şöyle buyurdu: “Üç taife insanlar şeytanın ve onun askerlerinin şerrinden korunmuşlardır. Birincisi, gece ve gündüz Allah (CC) Hz.leri’ni çok zikredenler, ikincisi seher vaktinde istiğfar eyleyenler, üçüncüsü de Allah (CC) Hz.leri’nin korkusundan ağlayanlardır.”[2] Bir başka Hadisi Şerif’te de: “Sabah akşam Allah (CC) Hz.leri’ni zikretmek, Allah (CC) Hz.leri’nin yolunda bir harbe girip kılıncı kırılıncaya kadar savaşmaktan hayırlıdır.” buyurulmuştur.[3] “Sizden birinizin her uzvu üzerine sadaka lazım gelir. Her tesbih sadakadır. Her tahmid sadakadir. Her tehlil sadakadır. Her tekbir sadakadır. Marufu Emirde (bulunmak) sadakadır. Münkerden nehiy sadakadır. Duha (vaktinde) kılacağı iki rekat (namaz) bunlara bedel olarak kafi gelir.”[4] “Rabbini zikredenle zikretmeyenin benzeri, diri ile ölünün benzeridir. İçinde Allah (CC) Hz.leri’nin anıldığı evle Allah (CC) Hz.leri’nin anılmadığı evin benzeri ölü ile dirinin benzeridir.”[5] “Allah Rasulü (SAV) Efendimiz buyurdu: ‘Müferridler Öne geçtiler.’ Bunun üzerine ashab: ‘Ey Allah’ın (CC) Resulü (SAV), müferridler kimlerdir?’ diye sordular. Resulü Ekrem (SAV) cevaben: ‘Allah (CC) Hz.leri’ni çok zikreden erkekler ve çok zikreden kadınlardır.’ buyurdu.”[6] Bir adam Peygamber Efendimize gelerek: “Ey Allah’ın (CC) Resulü (SAV)! İslam hükümleri bana çok geldiği (için acze düştüm). Bana sımsıkı yapışacağım bir şeyi haber veriniz..” dedi. Peygamber (SAV): “Dilin Allah’ın (CC) zikrinden yaşlanmış olarak devam etsin, (zikre devam et).” buyurdu.[7] Zikrullah, kalbin gıdası, ruhun devası, fikrin cilasıdır. İnsan cesed ve ruhun imtizacı ile meydana gelmiş, bütün canlıların üstünde akıllı bir varlıktır. Cesedin gıdası, ekmek ve su, ruhun ve kalbin gıdası (huu)dur. Yani: O’nu (CC) anmaktır. O’nun (CC) zikri ile kalb rahat, yüz güzel, göz nurlu, zihin şuurludur. Ruhsuz cesed nasıl kokup dağılmaya mahkum ise, zikirden mahrum bir kalbde ızdırab, heyecan, gadab, kin ve kötü düşüncelerle perişan olur. Nebiler Nebisi (SAV) buyuruyor: “Amellerinizin hayırlısını, melikiniz katında en temizinizi, derecelerinizde en yükseğini, sizin için altın ve gümüş infak etmekten hayırlı, düşmanlarınız ile karşılaşıp boyunlarını vurmanız ve onların sizin boynunuzu vurup (şehid) etmesinden daha hayırlı bir işi size haber vereyim mi?” Bunun üzerine ashab: “Evet!” dediler. Resulü Ekrem (SAV): “Yüce Allah (CC) Hz.leri’ni zikretmektir.” buyurdu.[8] Nebiler Nebisi (SAV) bir kadının yanına gittiler. Kadının önünde çekirdekler veya çakıl taşlan bulunuyordu. O bunlarla tesbih ediyordu. Resulü Ekrem: “Sana bunlardan daha kolay veya daha faziletli olanını haber vereyim mi?” buyurdu. (Sonra) şöyle devam etti: “Gökte yarattıklarının sayısınca Allah (CC) Hz.leri’ni tesbih ederim. Yerde yarattıklarının sayısınca Allah (CC) Hz.leri’ni tenzih ederim. Yer ve gök arasındakilerin sayısınca, Allah (CC) Hz.lerini tesbih ederim. Yarattığı şeyler sayısınca Allah (CC) Hz.leri’ni tesbih ederim” de.” buyurdu.[9] Nebiler Nebisi (SAV): “Ya Allah (CC)! İsminle yaşıyor ve isminle öleceğim.” Uykudan uyandığında da: “Hamd, öldükten sonra bizi dirilten Allah (CC) Hz.leri’ne mahsustur, dönüp O’nun (CC) huzuruna varacağız.” derdi.[10] Resuli Ekrem (SAV) buyurdu ki: “Allah (CC) Hzleri’ni her taş ve ağaç yanında zikret.”[11] Demek ki, her uğradığımız yerden zikirsiz geçmemek ve orada bulunan eşyanın buna şahid olması gerektiğini bu Hadisi Şerif’ten anlıyoruz. Yine buyurdu ki: “Allah (CC) Hz.leri’ni o kadar çok zikrediniz ki, görenler size deli, murai desinler.”[12] Alemlerin Fahri Ebedisi, on sekiz bin alemin nur yumağı buyuruyor: “Adem oğluna Allah (CC) Hz.leri’ni zikretmeksizin geçen her saat için kıyamet günü zikirsiz geçirdiği zaman hasret olacaktır.”[13] “Zikrullahtan daha efdal sadaka yoktur.”[14] Hz Aişe (RA) Validemizden “Peygamberimiz boş kalınca ne yapıyor?” diye sordular. Cevaben: “Her zaman zikir ile meşgul olurdu.” dediler.[15] “Muhakkak ki Allahü Teala (CC) Hz.leri’ni zikretmek şifadır, insanları anmak ise dert ve marazdır.”[16] Resulü Ekrem (SAV) Muaz (RA) Hz.leri’nin elini tuttu: “Ben seni severim sana bir tavsiyede bulunacağım. Her namazın arkasında sakın terketmeksizin bunu daima oku.” buyurdu. “Ey Allah’ım (CC)! Seni zikretmek ve Sana şükretmek ve güzel ibadet etmek için bana yardım et.”[17] Nebiler Nebisi (SAV) buyurur ki: “Ya Rabbi! Beni Sana şükreyleyen ve seni zikreyleyen ve Sana rağbet eden ve itaat eyleyenlerden kıl.”[18] Resülullah (SAV) Efendimiz: “Bir müslüman abdestli olarak yatağına yatarda zikirle uyur ve gece uyanıp da Allah (CC) Hz.leri’nden bir istekte ve dilekte bulunursa dünya ve ahirete ait hayırlı olmak şartı ile muhakkak Allahü Teala (CC) Hz.leri o isteğini verir.” buyurmuştur.[19] Resul Efendimiz (SAV): “Her kim Allah (CC) Hz.leri’ni çok zikrederse, Allah (CC) Hz.leri de onu sever.”[20] buyuruyor. Ey mana yolcusuyum diyen kul! Zikre devam edersen, Cenabı Hak Celle ve Ala Hz.leri de seni gafletle yaptığın zikirden uyanık olarak yapılan zikre yükseltir ve bundan sonra da uyanıklıkla yapılan zikre devam sayesinde huzurla yapılan zikre yükseltir. Bu zikir esnasında Allah (CC) Hz.leri’nden başka her şey yok olur ancak Allah Hz.leri kalır ve bu fikirle zikir yapmak mazhariyetine eriştirir. Yine buyurur ki: “Allah (CC) Hz.leri’ni sevmenin alameti onu zikretmektir. Allah (CC) Hz.leri’ne buğuz edişin nişanı da Zikrullaha buğuz etmektir.”[21] Nebiler Nebisi yine bir Hadisi Şerif’lerinde buyurur ki: “Her şeyin bir cilası vardır. Muhakkak kalblerin cilası da Zikrullahtır. Zikrullahtan daha fazla kabir azabından kurtaran bir şey yoktur.” Bunun üzerine ashab sordular: “Allah (CC) Hz.leri’nin yolunda cihaddan da mı üstündür?” dediklerinde buyurdu ki: “Allah (CC) Hz.leri’nin yolunda cihattan da Zikrullah üstündür. Ancak cihad eden kimse kılıcı kırılıncaya kadar düşmanla çarpışırsa, o müstesnadır.”[22] “Allah (CC) Hz.leri’nin zikri olmaksızın çok konuşma, çünkü zikirsiz çok söz söylemek kalbin kasvetindendir Kalbi kararmış kimseler yani fikirsizler Allah (CC) Hz.leri’nden muhakkak çok uzaklaşmışlardır.”[23] “Yemeğinizi Zikrullah ve namazla eritiniz ve öyle yapmadan uyumayınız. Çünkü kalbiniz kararır, çok yemek zulmettir, zikir ise nurdur, zikrin nuru ile taamın zulmeti gider.”[24] Alemlerin Efendisi Zikrullahın, Yüce Allah (CC) Hz.lerini zikretmenin faziletine yönelik şöyle buyuruyor: “Gafiller içinde Allah (CC) Hz.leri’ni zikreden, arkadaşları kaçtığı halde sabredip de yalnız başına düşmanla savaşan gibidir.”[25] “Tek başına Allah (CC) Hz.leri’ni zikreden, tek başına küffar ile çarpışan kişi gibidir.”[26] “Bir cemaat bir mecliste oturup da zikirsiz ve salavatsız kalkarlarsa, kokmuş eşek leşinden daha kokmuş olarak dağılırlar.”[27] “Rabbini zikreden, etmeyen diri ile ölüye benzer.” buyurulmasından anlıyoruz ki, zikredenin hayatı şehidin hayatından iyidir. Eğer o şehid zakirlerden (zikreden) değilse düşmanla çarpışıp düşmanı öldürmek veya kendisinin şehid olmasında da hayırlısı Allah (CC) Hzleri’nin zikri olduğu buyuruluyor.”[28] Diğer Hadisi Şerif’lerinde de Şahı Resul (SAV) şöyle buyuruyor: “Her gece bir melek kabir halkına bağırır ve der ki:’ Ey ehli gubur (kabir ehli)! Bugün kimlere gıpta ettiniz?’ Onlar da cevaben derler ki: ‘Mescidlerin ehline gıpta ediyoruz, çünkü onlar oruç tutuyor biz tutamıyoruz, namaz kılıyorlar, biz kılamıyoruz ve Allah (CC) Hz.leri’ni zikrediyorlar, biz zikredemiyoruz.’ buyurdular.”[29] Nebiler Nebisine (SAV) Sahabei Kiram (RA) sordular: “Zikir sadaka gibi belaları def eder mi?” Nebiler Nebisi (SAV): “Evet! Bu zikri söyleyen, beladan şeytandan zarardan zehirden akrep sokmasından bir fenalık isabetinden emin olur.”[30] Hanzala b. Er Rabi: “Ebibekir (RA) ile karşılaştım. Bana: ‘Ya Hanzala, nasılsın?’ dedi. Ben: “Hanzala münafık oldu.” cevabını verdim. O: ‘Sübhenallah ne söylüyorsun?’ dedi. Ben: ‘Biz Resulüllah (SAV) Efendimiz’in huzurunda bulunuyoruz. Bize cennet ve cehennemin ateşinden anlatıyor, sanki (Onu) gözümüzle görür gibi oluyoruz. Resulüllah’ın huzurundan çıkıp zevcelerimizin ve çocuklarımızın işleriyle oyalanmaya ve (şahsi) işlerimize başlayınca (dinlediklerimizin) çoğunu unutuyoruz.’ Hz. Ebu Bekr (RA): ‘Andolsun ki biz de bunun benzeri ile karşılaşıyoruz.’ dedi. Ben ve O yola koyulduk, nihayet Resulüllah (SAV) Efendimiz’in huzuruna girdik. Ben: ‘Ey Allah’ın (CC) Resulü (SAV)! Hanzala münafık oldu.” dedim. Resulü Ekrem: ‘O ne biçim laf.’ buyurdu. Ben: ‘Ey Allah’ın (CC) Resulü (SAV)! Senin huzurunda bulunuyoruz, bize (cehennem) ateşinden ve cennetten anlatıyorsunuz, biz (onu) sanki gözümüzle görür gibi oluyoruz. Yanınızdan çıkıp ailelerimiz ve çocuklarımızla oyalanmaya ve işlerimize başlayınca (anlattıklarınızın) çoğunu unutuyoruz.’ dedim. Resulü Ekrem (SAV): ‘Nefsim (kudret) elinde bulunana (zata) (CC) andolsun ki, huzurumda bulunduğunuz hal üzere ve zikre devam edebilmiş olsaydınız, yataklarınız üstünde ve yollarda melekler sizinle müsafaha ederlerdi. Lakin ey Hanzala! Bir saat (İbadet ve taat ile) bir saat (işlerinizle ve geçiminizle uğraşınız) diye üç defa tekrarladı.”[31] Resulullah (SAV) Efendimiz Ebuzer’e (RA) şöyle buyurmuştur: “Kur’ân tilavet et ve Allah’ı (CC) çokça zikret. Zira bu iş senin göklerde zikredilmene sebep ve yeryüzünde senin için nur olur.”[32] İmam Hasan (RA) Hz.leri’nin Resuli Ekrem (SAV) Efendimiz’den şöyle rivayet ettiği nakledilmiştir: “Cennet bahçelerine doğru yarışın.” Ashab: “Cennet bahçeleri nelerdir?” diye sorunca, Hazret (SAV): “Zikir halkalarıdır.” cevabını verdiler.[33] İmamı Sadık (RA) Hz.leri, Resulullah (SAV) Efendimiz’in şöyle buyurduğunu nakleder: “Gafiller arasında Allah’ı (CC) zikreden kimse (savaştan) kaçanlar arasında bir mücahid gibidir ve Cennet böyle bir mücahide farzdır.”[34] Hz. Resulullah (SAV) Efendimiz’in ashabına şöyle buyurduğu nakledilmektedir: “Cennet bahçelerinden yararlanın.” Asbahı: “Ya Resulullah! Cennet bahçeleri nelerdir?” diye sorunca Hz. Resul (SAV): “Zikir meclisleridir. Gece gündüz Allah’ı (CC) zikredin. Her kim Allah (CC) Hz.leri yanında kendinin değer ve makamını bilmek istiyorsa, Allah’ın (CC) kendisi yanında makamının ne olduğuna baksın. Çünkü Allahu Teâlâ (CC) Hz.leri kulunu, kulunun O’nun (CC) kendisi (Allah) için seçtiği makama ulaştırır. Bilin ki, sizin derecenizi her amelden daha yukarı çıkaran ve sizin için güneşin ışıdığı şeylerden daha iyi olan amellerinizin en iyisi, Allah’ı (CC) zikretmektir. Zira Allahu Teâlâ şöyle buyurmuştur: ‘Ben, beni zikredenle birlikteyim.”[35] Şeyhi Ekber (RA) buyurur ki: “Zikrin hakikati Allah (CC) Hz.leri’nin mütekellim ismi ile tecelli etmesinden ibarettir. Zira cem ve tafsilde mertebeleri itibariyle Kelam, Kemal sıfatını açıklar. Zikrin a'lası cem, makamın da olanıdır. Allahü Teala (CC) Hz.leri önce kendi zatını zikrettikten sonra Resuli Ekrem’i (SAV) ve daha sonra diğer Peygamberleri (AS) anmış ve methetmiştir. Sonra Mukarreb Melekleri ve daha sonra Mücerred Ruhları bundan sonra da bedenleri zikretmiştir. O halde Allah (CC) Hz.leri’ni zikir, gaza ve bütün ibadetlerden üstündür. Çünkü diğer ibadetlerin sevabı cennet, zikrin mükafatı ise bizzat Yüce Allah (CC) Hz.leridir. Nebiler Nebisi bir Hadisi Şerif’lerinde buyuruyor: “Allah (CC) Hz.leri’ne giden yolların en yakını zikir yoludur..”[36] Hadisi Şerif’i meali mucibince Hak Teala (CC) Hz.lerine vasıl edecek en yakın yol zikir yoludur. Allah (cc) Hz.lerine ancak zikir yolu ile ulaşılır. “(Gök gürültüsü işitince) Yüce Allah (CC) Hz.leri’ni zikre başlayın, çünkü yıldırım zikredenlere isabet etmez.” buyurulmuştur.[37] “Bir kimse yatağına yatar da zikretmezse, zikirsiz uykuya varırsa, yarın kıyamet gününde bir noksanlık ve pişmanlık olduğu gibi bir mecliste oturup da orada Allah (CC) Hz.leri’ni zikretmeden kalkarsa bu da kıyamette pişmanlık ve noksanlık olur.”[38] Diğer Hadis mealinde bir kişi sordu: “Ya Resulellah (SAV)! Mücahidlerin hangisi üstün ve sevabı ecri en büyüktür?” Peygamberimiz (SAV) buyurdu ki: “Allahü Teala (CC) Hz.leri’ni en çok zikredendir.” O sahabe tekrar sordu: “Oruç tutanlardan hangisinin sevabı büyüktür?” Yine cevap vererek: “Allahü Teala (CC) Hz.leri’ni en çok zikredenin ecri en çoktur.” buyurdu. Sahabe yine sırası ile namaz kılanların ve zekat Hac ve sadakadan hangilerinin sevabının çok olduğunu sordu. Hepsine Nebiler Nebisi cevaben: “Allahü Teala (CC) Hz.leri’ni en çok zikredenlerin sevabı en çoktur.” buyurdu. Bunun üzerine Ebubekir Sıddık (RA) Hz.leri, Hz. Ömer (RA) Hz.leri’ne dedi ki: “Ya Eba Hafs, şu halde zakirler (zikredenler) hayırları toplayıp gidiyorlar.” Bunun üzerine Resuli Ekrem (SAV) Efendimiz, Ebubekir (RA) Hz.leri’ni tasdik ederek: “Evet haklısın.” Buyurdu.[39] “Her kim Zikrullahı çok yapmazsa, imandan yoksun olur.”[40] Nakledildiğine göre, Resulü Ekrem (SAV) Efendimiz miraca vardığı zaman kıyamda sağ elini sol eli üzerine bağlayarak Allah (CC) Hz.leri’nden dilekte bulundu. Allahü Teala (CC) Hz.leri: “Habibim (SAV)! Dile benden ne dilersen!” buyurdu. Resul (SAV) Efendimiz: “Allah’ım! Ümmetime senden yakınlık dilerim.” dedi. Allahü Teala (CC) Hz.leri: “İzzetim hakkı için senin ümmetine yakın olmayı ben de isterim, kafirleri cennete koymam. Rahmet ve nimetini mü'minler için hazırladım. Benim rızamı isteyen, dili ile beni zikretsin, bedenini benim ibadetimde kullansın. Beni sevmenin nişanı benim sözümden başka söz dinlememek, gönlünde benim sevgimden başka sevgi bulundurmamaktır. Beni sevenler dilleri ile beni, tekbir ederlerken ellerini kaldırsınlar, ayakları ile kıyam etsinler. Gözleri yaşlı olsun. Bu hal üzere olanlara herkesten yakın olurum.” buyurdu.[41] Resuli Ekrem (SAV): “Ya Rab, dünyadan yüz çevirip ahirete yönelmek nedir, nasıl olur?” diye sordu. Allahü Teala (CC) Hz.leri: “Dünya nimetlerinden az ve yetecek kadarını alıp fazla yığmamak, benim zikir ve fikrim ile meşgul olmaktır.” buyurdu. Resuli Ekrem (SAV): “Devamlı olarak Senin zikrin ile meşgul olmak nasıl olur?” diye sordu. Allahü Teala (CC) Hz.leri:” İnsanlardan uzaklaşıp bana ibadet etmekle olur.” buyurdu. Resuli Ekrem (SAV): “Ey Rabbim! Bana beni sana yaklaştıracak bir ameli öğret.” dedi. Allahü Teala (CC) Hz.leri: “Geceni ibadet ve gündüzünü oruçla geçir, kimde üç haslet bulunursa onu cennete korum.” buyurdu. Resuli Ekrem (SAV): “Bu üç haslet nedir?” diye sordu. Allahü Teala (CC) Hz.leri: “Dilini benim zikrimden başka bir şey için hareket ettirmemek, kalbini şeytanın vesvesesinden korumak ve açlığı göz nuru bilmektir. Habibim! Açlık, yalnızlık ve sükutun zevkine varaydın ve bunların sonuç ve faydalarını hileydin, bütün olgunlukları bulurdun.” buyurdu.[42] [1] Mişkatül Mesabih Şerhi Cild 1 S.448 [2] Ramuz Metni S.266 [3] Ramuz Metni S.336 [4] Ebu Zer (RA) Hz.leri’nden riv.ed. Had. Şerif, Buhari [5] Ebu Musa Eşari (RA) Hz.leri’nden riv.ed. Had.Şer, Buhari [6] Buhari ve Müslim [7] Abdullah B. Büsr (RA) Hz.leri’nden riv.ed. Had.Şer.; Tirmizi: “Hadis Hasendir” demiştir. [8] EbudDerda (RA) Hz.leri’nden riv.ed. Had.Şer. [9] Sa’d Bin Ebi Vakkas (RA) Hz.leri’nden riv.ed. Had.Şer. [10] Huzeyfe ve Ebu Zer (RA) Hz.leri’nden riv.ed. Had.Şer [11] Allah’ı Niçin Anıyoruz? [12] Ramuz Metni S.80 [13] Ramuz Metni S.383 [14] Camiüssağir Ş.Feyz K. Cild 5. S.451 [15] Ramuz Metni S.554; İbni Kesir Cilt 4 [16] Ramuz Metni S.122 [17] Riyazül Cennet S.26, 91.Nolu H.Ş [18] Riyazül Cennet S.23, 86.Nolu H.Ş [19] Feyzül Kadir Cilt 5. S.497 [20] Feyzül Kadir Cilt 6. S.83 [21] Ramuz Metni S.449 [22] Allah’ı Niçin Anıyoruz? [23] Ramuz Metni S.478 [24] Ramuz Metni S.444 [25] Ramuzel Hadis S.351. 3566 Nolu Had.Şer. [26] Ramuzel Hadis S.351. 3567 Nolu Had.Şer. [27] Allah’ı Niçin Anıyoruz? [28] Bak. Allah’ı Niçin Anıyoruz? [29] Allah’ı Niçin Anıyoruz? [30] Allah’ı Niçin Anıyoruz? [31] Mişkatül Meşabih Şerhi Cild 3. S.11 [32] Biharul Envar, C.93, S.154 [33] Biharul Envar, C.93, S.156 [34] Biharul Envar, C.93, S.163 [35] Biharul Envar, C.93, S.163 [36] Allah’ı Niçin Anıyoruz? [37] Camiüssağir Ş.Feyz K. Cild 1. S.23 [38] Camiüssağir Ş.Feyz K. Cild 1. S.147 [39] Allah’ı Niçin Anıyoruz? [40] Taberani Merfuan Riv. ettiği Had. Şer. [41] Envarül Aşikin Mirac Olayı S.258 [42] Envarül Aşıkin S.262 |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Teferruatla Zikrullah... | TufeyL | Tasavvuf-Tarikat | 1 | 07 Mayıs 2021 19:07 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|