|
Konu Kimliği: Konu Sahibi nuryuzlum,Açılış Tarihi: 24 Ağustos 2009 (02:18), Konuya Son Cevap : 11 Aralık 2009 (18:30). Konuya 16 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
11 Aralık 2009, 01:58 | Mesaj No:11 |
Medineweb Site Yöneticisi Durumu: Medine No : 1 Üyelik T.:
14Haziran 2007 | RE: Kadının Hayızı konusunda ELEŞTİREL BİR YAKLAŞIM
peki kuranda geçen HASTA, MİSAFİR VE YOLCU kısmına gelelim. 1-hasta kimdir?.nezle olmak da hastalıktır.bunun ölçüsü,açıklaması kuranda varmı ? 2-misafir kimdir?.şartları neler?açıklaması kuranda varmı ? 3-yolcu ne demektir? şartları neler ?yolcu olmak için neler lazım vs ? buyurun |
11 Aralık 2009, 02:17 | Mesaj No:12 |
RE: Kadının Hayızı konusunda ELEŞTİREL BİR YAKLAŞIM
alim ve ulemalar aciklamistir(yorumlamistir) hepsini tek tek.mesela yolcu:ben eger türkiyeye yürüyerek veyahut deve yada at üzerinde gelecek olsam oruc zamani zor olur tabiiki.ucakla gelecegim icin tutabilirim.mesafeler kisaldigi icin oruc tutamama durumu cok zayif.kisiye göre degisir.mecburiyeti yinede yoktur.ben zaten alim ve ulemalari red etmiyorumki hasa.amma bazi hocalarin kesinlikle tutamaz haramdir demelerini aklim almiyor neye dayanarak haramdir diyorlar.mecburiyeti yok demekle haram ayni ifadede degilki.alim ve ulemalarin görüsüne göre kadinlarin bu hali hastalik kabul edilmistir.gercekten hastalik derecesine varan vakalarda var.amma olmayanda var.
| |
11 Aralık 2009, 02:25 | Mesaj No:13 |
Medineweb Site Yöneticisi Durumu: Medine No : 1 Üyelik T.:
14Haziran 2007 | RE: Kadının Hayızı konusunda ELEŞTİREL BİR YAKLAŞIM
bakınız sizde kendinize göre,mantığınıza göre bir açılım yapıyorsunuz.deve ile gidersem,uçakla gidersem gibi.. bu işin ehli olan,tüm ömürleri kuranla ilimle geçiren,muttaki alimlerin ortak noktası,ittifakı ile neden yetinmiyoruz ki ? kuranın meali olmazsa kurandan bir ayet bile anlıyamayacak kadar arapça fukarasıyız.meal kuran değildir dikkat edin.o meali yazan alimin anladığıdır. kuranı,arapçayı,sarfı,nahivi,irabı ve nuzulu mekkisini medenisini bilmek lazım ki,bu konuda söz sahibi olalım değilmi kardeşim? bir kardiyolog bacağımızdan aldığı damarı kalbimize naklediyor neden itiraz etmiyoruz,aklımız almıyor demiyoruz ? onunla mücadele edebilmek için kardiyolog olmamız lazım |
11 Aralık 2009, 03:05 | Mesaj No:14 |
RE: Kadının Hayızı konusunda ELEŞTİREL BİR YAKLAŞIM
KURAN'DAKİ ORUÇ Kuranı Kerim'in Bakara Suresi'nin 183,184,185 ve 187 numaralı dört ayetinde oruçla ilgili tüm bilgiler verilir. Bu dört ayeti inceleyen kişi oruçla ilgili bilmesi gereken her noktayı öğrenir. Bu ayetler şöyledir: 183 Ey iman sahipleri! Oruç sizden öncekilerin üzerine yazıldığı gibi, sizin de üzerinize yazıldı. Umulur ki sakınırsınız. 184 Sayılı günlerdedir. Sizden kim hasta veya yolculukta olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutar. Zorlukla dayananlar, fidye olarak bir yoksulu doyurmalıdır. Kim gönülden bir hayır yaparsa, bu da kendisi için hayırlıdır. Oruç tutmanız bilirseniz sizin için daha hayırlıdır. 185 Ramazan ayı ki; insanları doğru yola ileten, apaçık ve ayırt edici olan Kuran onda indirilmiştir. öyleyse sizden kim bu aya tanık olursa, onda oruç tutsun. Hasta ya da yolculukta olanlar tutamadığı gün sayısınca diğer günlerde. Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez. Bu, sayıyı tamamlamanız, sizi doğru yola ilettiğinden dolayı Allah'ı yüceltmeniz içindir. Umulur ki şükredersiniz. 187 Oruç gecesi kadınlara yaklaşmanız helal kılınmıştır. Onlar sizin giysiniz, siz de onların giysilerisiniz. Allah sizin benliklerinize yazık etmekte olduğunuzu bilmiş, tevbelerinizi kabul edip, sizi bağışlamıştır. Artık onlara yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazdığı şeyi arayın. Tan yerinde beyaz iplikle siyah iplik ayırt edilinceye kadar yiyin için, sonra da orucu geceye kadar tamamlayın... 2 Bakara Suresi 183, 184, 185, 187 Arka arkaya gelen bu dört ayetten orucu öğreniyoruz. Bu ayetleri incelersek oruç hakkındaki tüm bilgiyi öğrenmiş oluruz. Bu ayetlerin de ışığında orucu şöyle değerlendirebiliriz: 1 Oruç Kuran'ın emrettiği, üzerimize yazılmış bir farzdır.(2Bakara Suresi 183) 2 Oruç Ramazan ayında tutulur.(2Bakara Suresi 185) Ramazan Kuran'ın indirildiği aydır ve oruç bu ayın günlerinde tutulur. Ramazan, Ay takviminin bir ayıdır. Ay'ın hareketlerine göre belirlenir. Ay'ın görünmesiyle başlayan bu ayın başlangıcını astrolojik hesaplarla aylar, hatta seneler önce bilebiliriz. Günümüzde bu ayın başlangıcını takvimlerle çok önceden ve çok rahat bir biçimde bildiğimiz için Ay'ı gözetlememize gerek kalmamıştır. Günümüzde Ay ve Güneş tutulması gibi çok daha kritik gök olayları bile senelerce önceden, hem de nereden en iyi gözlemlenebileceğiyle beraber bilinmektedir. Bazıları "Biz takvimlere itibar etmeyiz, Ay'ı gözetleriz, gök yüzünde Ay'ı gördüğümüz zaman, Ramazan ayı başlar" demişlerdir. üstelik Ay'ı ilk görene ödüller de vaat edilince, ne hikmetse her sene takvimden bir gün önce Ay'ı gördüğünü iddia edenler çıkmış ve Müslümanlar'ın kimi Ramazan ayına bir gün önceden başlamışlardır. Son zamanlarda bu hatanın düzeltildiğini ve astronomiye dayalı hesabın geç de olsa bazılarınca da kabullenildiğini görüp seviniyoruz. Yoksa her sene Ay'ın görülmesinin mümkün olmadığı bir gecede Ay'ı, ödül için bir gün önceden gördüğünü iddia eden birinin çıkması yine devam edecekti. İnşallah artık bu komediye son verilir ve bilimden yararlanmanın Allah'ın bir rahmeti olduğu anlaşılır. 3 Hastalık, ya da yolculuk sebebiyle oruç tutamayanlar tutamadıkları günlerin sayısı kadar başka günlerde oruç tutarlar.(2Bakara Suresi 184) Buna karşılık orucunu kasten bozanın arka arkaya 61 gün oruç tutması gerektiği uydurma hadis ve mezheplerin bir izahıdır, Kuran'da böyle bir izah geçmez. Kuran'da, hacla ilgili bazı eksikliklerde orucun fidye olarak tutulması (2Bakara Suresi 196), yanlışlıkla ölüme sebebiyet verip, köle affetme cezasını yerine getiremeyenlerin iki ay kesintisiz oruç tutması (4Nisa Suresi 92), yemin bozanların kefaret olarak oruç tutması (5Maide Suresi 89), hacda avlanma yasağını çiğneyenin kefaret olarak oruç tutması (5Maide Suresi 95), hanımlarını cahiliye adetlerinde olduğu gibi anası, kız kardeşi gibi yakın akrabası ilan edip, boşanmaya kalkmanın cezası olan köle azadını yerine getiremeyenlerin, kesintisiz iki ay oruç tutması geçer (58Mücadele Suresi 4). Görüldüğü gibi Kuran, bazı suçların cezasında orucun, suçun dünyevi bir karşılığı olarak tutulmasını söyler. Tüm bu detayları veren Allah, orucun kasten bozulmasının iki ay kesintisiz oruç tutma gibi bir cezası olsaydı, bunu da açıklardı. Madem ki açıklamamıştır; böyle bir ceza yoktur. Yukarıdaki suçları incelersek, bu suçlardan kiminin oluşma ihtimali binde birden bile az bir ihtimaldir. İnsan hayatında olma ihtimali bu kadar az olan şeyleri açıklayan Allah'ın, kişilerin kasten oruç bozması gibi olma ihtimali çok daha yüksek olan bir olayın özel bir cezası olması gerekseydi, bunu açıklamamış olması hiç mümkün müdür? 4 Oruca zorlukla dayananlar bir yoksulu doyuracak kadar fidye verirler.(2Bakara Suresi 184) Bazı mezhepçiler "zorlukla dayanma" ifadesini yaşlılık, iyileşmeyen hastalık gibi ifadelerle sınırlamaya çalışmışlardır. Bu şekildeki yorumlar, Allah'ın ifadesini şahsi görüşle sınırlamaya çalışmanın bir ürünüdür. Eğer gerekseydi Allah kendisi bu sınırlamayı yapardı. Allah oruca zorlukla dayananların, bir yoksulu doyuracak şekilde fidye vermelerini öngörmüş ve zorlukla dayanmaya bir kayıt getirmemiştir. Herkes 2Bakara Suresi 186. ayetinde belirtildiği gibi Allah'ın bize yakın olduğunu unutmadan değerlendirmesini yapacaktır. 2Bakara Suresi 185. ayetin sonundaki oruç tutmanın bizim için daha hayırlı olduğu göz önünde bulundurularak "zorlukla dayanma" ifadesi değerlendirilir. Yoksulu doyurmak isteyenlerin, yoksulu neyle, ne kadar, kaç öğün doyuracakları hususlarını belirlerken aynı ayetteki "Gönülden hayır yapanın kendisi için hayırlı olacağı" ifadesini göz önünde bulundurulmasında fayda vardır. 5 Orucun vakti tan yerinin ağarmasıyla başlar. Bu vakitte (tan yerinde) siyah ipliğin beyaz iplikten ayrılması ifadesi açıklanırken; tan yerinde beyazlığın, ufukta yatay uzanan bir ip gibi görülmesinden dolayı, tan yeri ağarmasına ip dendiği söylenir. Ayrıca kimileri Arapça'daki "hayt(ip)" kelimesinin mecazen renk anlamında kullanıldığını söylerler. Bu açıklamalarla ve "sizce" ifadesiyle, orucun başlangıç vaktinin tan yerinin hemen başı değil, aydınlık ve karanlığın birbirinden seçilebildiği zaman olduğu söylenmiştir. Şimdiki takvimlerde orucun başlangıcı tedbiren tan yerinin hemen başı olan ilk ışık belirtileriyle başlamaktadır. Yani bu izahlara göre orucun başlangıcında bir miktar daha esneklik olduğu düşünülebilir. Orucun süresi geceye dek devam eder. Kuran'da günün gece ve gündüz diye iki kısım olduğunu görüyoruz. Orucun bitiş zamanı gecenin başı yani gündüzün sonudur.(2Bakara Suresi 187) 6 Oruç gecesi kadınlara yaklaşabileceğimiz söylenir.(2Bakara Suresi 187) Yaklaşma kelimesi mecazi anlatımlı bir kelimedir. Kadın erkek cinselliği için aynı şekilde Türkçe'de de "beraber olma" gibi deyimler kullanılmakta, bu deyimle cinsel ilişki kastedilmektedir. Yine 2Bakara Suresi 187. ayette orucun başlangıç vaktine kadar yiyebileceğimiz ve içebileceğimiz söylenir. Böylece orucu oluşturan üç unsur olan: 1 Yememe 2 İçmeme 3 Cinsel ilişkiye girmemenin, oruç vaktinde yerine getirilmesi anlaşılır. Belirtilen zaman dilimi içinde bu üçünün yapılmamasıyla oruç gerçekleşir. Orucun bitiş vakti olan gecenin başlangıcından sonra bunlar serbesttir. Kan vermenin, kusmanın, küfretmenin, kavga etmenin orucu bozduğu şeklindeki izahlar uydurmadır. Orucu oluşturan unsurlar bellidir. Yeme, içme ve cinsel ilişki dışında hiçbir şey orucu bozmaz.Küfür ve vesaire durumlar sevabini azaltir. | |
11 Aralık 2009, 03:33 | Mesaj No:15 |
RE: Kadının Hayızı konusunda ELEŞTİREL BİR YAKLAŞIM
bütün alimlerde fikir birligi etmemistir.ayri düsenlerde var.islam mantiga aykiri degildir.okur ve düsünürsek Kuran da akla ve mantiga yatmayan hicbir konu yoktur.arapca bilmek ne kadar güzel olur.ben alim degilim,alimlerden rivayet edilenlerin,yazilanlarin ne kadari dogrudur onu sorguluyorum.sahih olmayan hadisler gibi.müslüman körü körüne inanamaz.inanirsa müslümanligi ögrenmek isteyen bir gayri müslüme nasil mantikli aciklamalar yapar. 20. maddede kadınların özel hallerinde (âdet görürken ve lohusa iken) "namaz kılma, oruç tutma gibi dini yükümlülüklerden muaf tutuldukları" açıkça ifade edilmiş, bu hüküm ise onların pis olmalarına değil, "psikolojik ve fizyolojik yüklerini hafifletme" hikmetine bağlanmıştır. Maddenin devamında ise şöyle denmiştir: "Ancak bu gibi durumlarda Kur'an okunmasının, mescitlere girilmesinin ve -çoğunluk bilginlerce aksi görüş belirtilmekle birlikte- bazı bilginlerce tavaf yapılmasının mümkün olduğu da ifade edilmiştir." Dikkat edilirse burada, "bazı bilginlerin bunları caiz gördüğü" zikredilmiş; yani tercih ile fetva bile verilmemiş, yalnızca bilgi verilmekle yetinilmiştir. Şimdi bu fıkıh alimlerinin tavaf, mescide girme ve Kur'an okuma konularında neler söylediklerini aktarabiliriz: İbn Kayyim el-Cevziyye, İ'lâmu'l-muvakk'în isimli fıkıh usulü kitabının 3. cildinde, hayızlı kadının tavaf meselesini tartışıyor. "Haccın tamamlayıcı parçalarından (rükünlerinden) biri olan tavâfı yapamadan hayız görmeye başlayan bir kadın -eğer yol arkadaşları (kervan, grup) bekleyemiyorlarsa- ne yapacak?" sorusunu soran İbn Kayyim, "Bekler, gidip sonra bir daha gelir, hayızlı yapar ve ceza öder..." gibi çözümleri birer birer tartışarak reddediyor ve şu sonuca varıyor: Allah kullarını, güçlerinin yetmeyeceği, kendilerine çok zor gelen ibadetlerle yükümlü kılmaz. Ayakta namaz kılamayan oturup kılar, su bulamayan teyemmüm eder, elbise bulamayan çıplak kılar, kıbleyi bilemeyen tahmin ederek bir tarafa yönelir...Hayızlı kadın da temizlenmeyi bekleyemiyorsa öylece tavâfını yapar ve kasten bir kuralı ihlal etmediği ve yasağı çiğnemediği için ceza da gerekmez...(Bak. İbn Kayyim, İ'lâm, Mısır, 1955, , 25, 34 vd.) İbn Rüşd, Bidâyetü'l- müctehid nihâyetü'l-muktesıd isimli eserinde "cünüplük ve hayız halinin hükümleri" başlığı altında "mescide girme, Kur'an'a dokunma ve onu okuma" konularını ele alıyor ve özetle şunlar kaydediyor: Fıkıh âlimlerinin, cünüp ve hayızlı olanların mescide girmelerinin cevazı konusunda üç farklı ictihadları vardır: 1. Malik (Hanefîler de bu görüştedirler) girmeleri caiz değildir diyor. 2. Şâfi'î "orada oturmak üzere giremezler ama mescide bir kapısından girip diğerinden çıkarak yollarına devam edebilirler" diyor. 3. Dâvûd Zâhirî ve onun yolundan gidenler ise "cünüp ve hayızlının mescide girmeleri, orada oturmalar caizdir" diyorlar. Bu konuda farklı yorum ve ictihadların bulunmasının sebebi, ilgili âyetin farklı anlaşılması, hadisin de sahih olup olmadığı konusundaki farklı değerlendirmedir. İlgili âyetin meali şöyledir: "Ey iman edenler! Ne söylediğinizi bilir hale gelinceye kadar sarhoş iken namaza yaklaşmayın, guslünüzü edinceye kadar da -yoldan geçmeniz dışında- cünüp iken (namaza yaklaşmayın)" (Nisâ: 4/43). Mealde geçen "namaza yaklaşmayın" cümlesi iki şekilde anlamaya müsaittir: a) Namaz kılmayın. b) Namaz yerine (mescide) yaklaşmayın; yani girmeyin. Âyeti birinci şekilde anlayanlar, hayızlı ve cünüp iken namaz kılınmaz ama mescide girilebilir demişlerdir. Hadis de "Cünüp ve hayızlı için mescidi helal kılmıyorum" mealindedir. Bu hadisi sahih bulmayan müctehidler onu delil olarak kullanmamışlardır. Zâhiriyye mezhebinin güçlü âlimi İbn Hazm de el-Muhallâ isimli fıkıh kitabında, "cünüp ve hayızlı olanların mescide giremeyeceklerini" savunan alimleri tenkit ediyor ve özetle şu delillere dayanıyor: İleri sürdükleri âyeti "mescide yaklaşmayın" şeklinde anlamak doğru değildir. Hadis de sahih değildir. Hz. Peygamber zamanında Suffe ashâbı mescidde kalırlardı ve elbette ihtilam olurlardı. Azat edilen bir siyah cariyeyi Peygamberimiz uzun zaman mescidde oturttu; bu esnada onun da âdet görmüş olması tabîîdir... (İbn Hazm, el-Muhallâ, II, 77, , 184; İbn Rüşd, Bidayetü'l-müctehid, Beyrut, 1987, , 29 vd.) (Görüldüğü üzere âdet gören kadının mescide girmesi konusu eskiden de tartışılmış, farklı görüşler ortaya çıkmış, "giremez" diye bir icmâ oluşmamıştır. Kur'an'a dokunup onu okuması konularında karara geçen ifadeler de tartışma konusu olmuştu 1. Dokunma konusu: İbn Rüşd Mushaf'a dokunma konusunda özetle şunları söylemiştir: Cünüp olanın Mushaf'a dokunmasını bazı fıkıhçılar caiz görmüş, çoğunluk ise menetmişler; yani caiz olmadığı hükmüne varmışlardır. Bunlar abdesti olmayan kimselerin de Mushaf'a dokunmalarının caiz olmadığını söyleyenlerdir. Bu ihtilafın (farklı ictihadın) sebebi, "Ona tertemiz olanlardan başkası dokunamaz" (Vâkıa: 56/79) mealindeki âyettir. Abdest bahsinde bu âyetle ilgili farklı anlayışlardan söz ettik. Hayızlı kadınların Mushaf'a dokunmasını caiz görmeyenler de yine aynı delile dayanmaktadırlar. İbn Hazm de Mushaf'a abdestsiz veya cünüp ve hayızlı olanın dokunmalarının caiz olduğunu savunurken Hz. Peygamber (s.a.)in Herakliyüs'e gönderdiği mektupta âyetin de bulunduğu, mektubun bir gayr-i müslime verildiği ve onun âyete dokunmasında sakınca görülmediği vâkasına dayanmaktadır. Çoğunluğun dayandığı "Mushaf'a abdestsiz ve cünüp olanların dokunamayacağını ifade eden" rivayetin ise sahih olmadığını, sahih olanın ise mürsel olduğunu (Hz. Peygambere kadar raviler zincirinin kesintisiz olmadığını) ileri sürmektedir. Yukarıda meali geçen âyete gelince İbn Hazm'ın onunla ilgili yorumu şöyledir: Allah Teâlâ "...dokunmasınlar" demiyor, "...dokunmazlar diyor. Biz vâkıa olarak Kur'an'a herkesin (temiz, pis, müslüman, kâfir...) dokunduklarını görüyoruz; şu halde bu âyette geçen kitaptan maksat Mushaf değil, 78. âyette açıklanan "meknûn; yani gizli, saklanan" kitaptır, Kur'an'ın levh-i mahfuzdaki aslıdır ve ona ancak melekler dokunabilir.... (81-84) 2. Okuma konusu: İbn Rüşd konuyu şöyle özetliyor: Bu konuda fıkıhçılar farklı hükümlere vardılar. Çoğunluk cünüp ve hayızlı olanın Kur'an' okumasını caiz görmezken bazıları caiz gördüler. İhtilaf sebebi "Hz. Peygamber'i, Kur'an okumasını, cünüplükten başka hiçbir şey engellemezdi" mealindeki rivayettir. Caizdir diyenlere göre bu rivayet bir şey ifade etmez; Hz. Peygamber "Cünüplük yüzünden okuyamıyorum" demedikçe rivayetten bu sonuç çıkarılamaz; cünüp olduğunda okumamasının başka sebepleri de olabilir. Caiz değildir diyenlere göre bu sözü rivayet eden sahâbî kendiliğinden bunu söyleyemez, bir bilgisi olmalıdır. Çoğunluk hayızlı kadın konusunda da iki gruba ayrılmışlardır. İmam Malik, hayızın uzunca bir müddet sürdüğünü göz önüne alarak "az miktarda okur" derken diğerleri hayızlı ile cünübü birbirinden ayırmamışlardır (31-32). İbn Hazm "Kur'an' okumak, tilavet secdesi, Mushaf'a dokunmak ve Allah'ı anmak; bunların hepsi abdestli olana ve olamayana, cünübe ve hayızlı olana caizdir" diye başlık attıktan sonra genel delilini şöyle açıklıyor: "Bunlar hayırlı işlerdir, teşvik edilmiş, sevap vadedilmiş fiillerdir; bunların bazı hallerde yapılamayacağını söyleyenlerin delil getirmesi (delil ile isbat etmeleri) gerekir". İbn Hazm karşı tarafın ileri sürdükleri delilleri ise ya sahih olmayan rivayetlerden ibaret oldukları veya hükme delalet etmedikleri gerekçesiyle reddetmekte, sahabe ve tabiûn müctehidlerinden kendi ictihadını destekleyen örneklere de yer vermektedir (77-81). Fıkıhçıların ihtilaf ve ittifak ettikleri hükümleri açıklayan iki kaynaktan konumuz ile ilgili ictihadları aktarmış olduk. Görülüyor ki "kadınların özel hallerinde namaz kılamayacakları ve oruç tutamayacakları" konularında ittifak (icmâ) var; "mescide girme, Kur'an'a dokunma ve onu okuma, gerekli tavâf yapma" konularında ise ihtilaf edilmiş; çoğunluk bunları caiz görmemiş ama bazı fıkıh alimleri caiz görmüşlerdir. İstişare toplantısı kararlarında da söylenen bundan ibarettir. Fıkıhta icmâ bağlayıcıdır, ama çoğunluğun görüşü bağlayıcı değildir. Meşhur dört mezhepte de bazen biri, diğerlerinin tamamına (bu mânada cumhura, çoğunluğa) muhalif olduğu halde mensupları -çoğunluğun ictihadını değil- tek kalmış olan mezhebin ictihadını uygulamaktadırlar. Özel hallerinde kadınları kimse mescide girmeye, Kur'an okumaya...zorlamıyor; ama onlar farklı (caiz diyen) ictihada uyar da bunları yaparlarsa yine kimsenin onları engellemeye veya kınamaya hakları olamaz. kaynak islamhukukusayfasi.org.tr buradada görüldügü gibi alimlerin hepsi ittifak icinde degiller.ayri görüsede sahip olanlar var.Allahu alem. | |
11 Aralık 2009, 14:24 | Mesaj No:16 |
Durumu: Medine No : 458 Üyelik T.:
23 Ekim 2007 | RE: Kadının Hayızı konusunda ELEŞTİREL BİR YAKLAŞIM
Selamun Aleykum kardeşlerim, Abdulmelik kardeşim ve diğer kardeşlerim konuyu gerçekten çok güzel açıklamışlar, özellikle Abdulmelik kardeşimin soruları çok mantıklı. Bence sorulması gereken soru şu: Siz Peygamberin verdiği bir kararı, kalbinizde herhangi bir şüphe olmadan kabul eder misiniz? Cevabınız hayır ise o zaman Kuran-ı Kerim ile ters düşmüş olursunuz çünkü Kuran-ı Kerim'de Allah: Hayır öyle değil; Rabbine andolsun, aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem kılıp sonra senin verdiğin hükme, içlerinde hiç bir sıkıntı bulmaksızın, tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça, iman etmiş olmazlar. (Nisa 65) buyurur. Cevabınız EVET ise o zaman aşağıdaki hadis-i Şerif hakkında ne söyleyeceksiniz? Hadis-i Şerif şöyledir: "Âdetin devam ettiği sürece namazı bırak, sonra boy abdesti al ve namaz kıl." (Buhâri, Hayz, 19, 24, Vüdû, 63; Müslim, Hayz, 62; Ebû Davûd Tâhâret, 109). Hz. Âişe (r.anha) validemiz, "Bizlerden birisi Resul-u Ekrem (s.a.s) zamanında, hayızdan temizlendikten sonra orucunu kaza eder, namazı ise kaza etmezdi" (Fethül-Kadir, I,114) Eğer bu Hadis-i Şeriflerin doğru olmadığını söylerseniz o zaman Peygamberimiz (SAV) devrinden bu Hadis-i Şerifleri yalanlayan uygulamalar getirmelisiniz. Sorun şuradan kaynaklanmaktadır: Siz sadece Kuran bana yeter derseniz işin içinden çıkamazsınız. Ne namaz konusunda, Ne oruç konusunda, Ne başörtüsü konusunda . . . Bu iş uzar gider. Böye bir düşünce ile "Gitar ile neden namaz kılınmaz konusuna cevap veremezsiniz!" Hepinizden Allah razı olsun. |
11 Aralık 2009, 18:30 | Mesaj No:17 |
Durumu: Medine No : 10660 Üyelik T.:
16 Eylül 2009 | RE: Kadının Hayızı konusunda ELEŞTİREL BİR YAKLAŞIM
hepinizden Allah razı olsun. Abdulmelik Hocamın cevabı süper olmuş alimoğlunun fıkrasıda manidar olmuş |
Konuyu Toplam 3 Kişi okuyor. (0 Üye ve 3 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Sigara Konusunda Son Söz/medineweb | FECR | İlmihal Bölümü | 7 | 25 Kasım 2018 15:06 |
Hac Konusunda Testler | Medine-web | Diyanet Hacc Görevlileri Sınavı | 0 | 20 Aralık 2013 08:11 |
ZEKAT konusunda test | Medine-web | Seviye Belirleme Sınavı-(MBSTS) | 0 | 20 Aralık 2013 08:10 |
NAMAZ konusunda testler | Medine-web | Seviye Belirleme Sınavı-(MBSTS) | 1 | 20 Aralık 2013 08:09 |
Avret Konusunda Muhtelif Konular | Belgin | Namaz-Abdest-Teyemmüm | 0 | 19 Mart 2009 16:54 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|