|
Konu Kimliği: Konu Sahibi Efser,Açılış Tarihi: 14 Nisan 2010 (22:52), Konuya Son Cevap : 18 Şubat 2012 (18:27). Konuya 5 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
14 Nisan 2010, 22:52 | Mesaj No:1 |
Evlilikler Enkaza Dönmesin:( Evlilikler Enkaza Dönmesin:( İnsan yaratılış itibariyle sosyal bir varlık. Bu sebeple de çevresindekilerle sürekli iletişim halindedir. Hatta iletişim insanın temel ihtiyaçları arasındadır diyebiliriz. İnsanlarla sağlıklı iletişim kurmayı başarabilenlerin ise daha mutlu oldukları bilinen bir gerçek. Lakin dünyada zevke düşkünlük, benmerkezcilik çığ gibi büyüdükçe insanların birbirleriyle ilişkileri de bozulmaktadır. İnsanların büyük bir çoğunluğu ya çıkar hesaplarıyla diğerleriyle iletişim içerisinde(buna iletişim değil iletişimsizlik demek daha doğru), ya da bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyerek bananeci. İnsan ilişkilerindeki kanser kadar tehlikeli olan bu parçalanmalara, her ne kadar dünya düzeni ekonomik şartlar gibi bahaneler sebep gösterilse de, kanaatimce insanilik çizgimizin dejenerasyonu daha gerçekçi bir sebep. Çevremize baktığımızda mutsuz, yalnız insan yığınları görmek hiçte zor değil. Toplumsal ilişkilerin sağlam olabilmesi için en başta, toplumun çekirdeği olan aile içindeki, iletişimin sağlıklı olması gerekir. Sağlıklı iletişim için aile içinde herkes kendi yerini bilmeli ve sorumluluklarının farkında olmalı. Sorumluluklarının ve aile içindeki konumunun farkında olan eşler problemler karşısında sen ben davasına düşmezler. Biz bilinci yerleşmiş ailelerde huzur hâkim olduğu gibi topluma faydalı bireylerin yetiştirilmesi de kaçınılmazdır. Aslında temeli evlilik akdiyle atılmış olan ailede eşler birbirlerine olan ihtiyaçlarını bilerek ve kabul ederek hayata bakarlarsa her şey daha kolay olur. Eşlerin birbirlerine olan ihtiyaçlarının en başında sevgi, saygı, sadakat ve karşılıklı güven gelir. Mevlana Hz.'leri diyor ki “Sevgi acıları tatlandırır, bakırları altın eder. Sevgi sayesinde bulanık ve durgun sular duru hale gelir.” En kötü zamanlar bile eşlerin birbirlerine olan sevgisiyle daha kolay atlatılabilir. Çünkü samimi sevgi beraberinde insana has birçok güzel ahlakın da gelişmesine sebebiyet verir. Eşler birbirlerini seviyorlarsa fedakâr da olurlar zaman zaman birbirlerine müsamaha da gösterebilirler. Sevgiyle birlikte; merhamet, vefa ve bir evlilik için hakikaten çok önemli olan dayanışma duygusu da gelişir. Kısacası sevmeyi ve sevginizi göstermeyi becerebilirseniz aileniz için yapabileceklerinizin sınırlarını genişletmiş olursunuz hatta aile bağlarınızı kopmamacasına sağlamlaştırmış olursunuz.Sevgisizliğin insana ve aileye verdiği zararı anlamak için sokaklarda bali çeken, hiç için insan öldüren, hak etmediğini zorbalıkla insanlardan almaya çalışanlara bakmak yeterli olur sanırım. Bugün, dünyanın tek süper gücü olarak gösterilen Amerika'nın, sevgisizlik yüzünden çekirdek ailesinin genel itibarıyla sadece anne çocuk veya sadece baba çocuk olacak kadar küçüldüğü bilinen bir gerçek. Ki kendileri de tabiri caizse bu gerçeğin iliklerine kadar farkında olduklarından, Hollywood'da Rambo'culuk oynamaktan vazgeçtiler ve artık daha çok aile içerikli senaryolara rağbet ediyorlar. Çünkü ailenin toplumun ta kendisi olduğunu, aile sağlam olmazsa toplumda karmaşanın, suç oranlarının ne kadar arttığını yakinen gördüler. Bunun içinde yıllardır, diğer toplumların 'sağlam aile değerlerini' planlı bir biçimde çökertmeyi en etkili silah olarak kullanıyorlar. Ne acı gerçek ki Türk aile yapısı da bu yapılanmadan oldukça zarar gördü. Uyanmazsak zarar görmeye de devam edecek. Aslında mevzu oldukça uzun ama aile içi iletişimde sevginin önemini anlamak için bu kadarı da yeter herhalde. Konumuza dönersek sevgisizlik ya da sadece kendimize sakladığımız sevginin ailede huzursuzluk, mutsuzluk, düzensizlik getireceği aşikâr. Diyelim sevgi meselesini aştık peki saygı nedir? Saygı; onun öfkeli olduğu anlarda susup beklemektir. Ortam yumuşayınca var olan problemi çözme girişiminde bulunulmalı. Saygı; eşini düşündüklerinden, hatalarından, dolayı küçümsememek kınamamaktır. Hoşgörü ile birçok yanlış huzursuzluk nedeni olmadan telafi edilebilir. Saygı; bencilliği bir tarafa bırakıp eşinin duygularını, ihtiyaçlarını göz önüne alarak gerektiği kadar 'sencil' olabilmektir. Saygı; isteklerimizi onun üzerinde hâkimiyet kurmaya çalışarak kabul ettirmek değildir. Kendisine verdiğimiz değeri dilimizle tavrımızla eşimize gösterirsek, çoğu zaman isteklerimizi anlaması için gözümüze bakması bile yeter. Kelama hacet kalmaz. Saygı; eşimize kızdığımızda, hakaret dolu bir ağızla onun karşısına çıkmamaktır. Haklı dahi olsak. Öfke anında söylediklerimizden daha sonra mahcup olabiliriz ya da öfkemizin izlerini silmemiz bizim yıllarımızı alabilir. Evlilik birlikteliğinde ne kadın erkeğin ne erkek kadının malı değildir. Evlilikte, erkek ve kadın bir yapbozun parçaları kadar birbirlerinin tamamlayıcısıdır. Eşler birbirlerini anlamak için yeterli çabayı gösterip, birbirlerini dinlemeyi becerebilirlerse, ön yargılarının esiri olmazlarsa, zor zamanlarında yıkıcı eleştirilerde bulunup, işi yokuşa sürmeden diyalog kurabilirlerse her şey daha kolay halledilebilir. Aksi takdirde evlilikler enkaza dönüşür ki etrafımızda örnekleri pek çoktur. Anlaşılan odur ki; evlilikleri çıkmaza sokan, aile bireylerine evi cehenneme çeviren problemlerden çok, fertlerin birbirleri ile sağlıklı iletişim kuramamalarıdır. Yine söylüyoruz konuşmayı, dinlemeyi, anlamayı, empati kurmayı(kendini karşısındakinin yerine koyma), affetmeyi, hoşgörüyü, karşımızdakinin bizim üzerimizdeki hukukunu göz ardı etmeden yaşamayı öğrenelim, öğrenelim ki sağlıklı iletişim kurabilelim. Emin olunuz ki ailemizle kuracağımız sağlıklı iletişim bizim hayatımızı kolaylaştıracaktır. | |
Konu Sahibi Efser 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Anlamsızlığı Anlamsızlıkla Dolduranlar | Makale ve Köşe Yazıları | Efser | 0 | 1509 | 14 Nisan 2010 22:54 |
Evlilikler Enkaza Dönmesin:( | Evlilik-Nikah Konuları | Esma_Nur | 5 | 2535 | 14 Nisan 2010 22:52 |
Sevgiyi Paylaşmayı Bilenlere | Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler | Yitiksevda | 1 | 1830 | 11 Nisan 2010 23:32 |
Kalbura Dönen Eğitim | Çocuk ve Aile Sağlığı | Efser | 0 | 1819 | 11 Nisan 2010 21:11 |
Menfaatsiz İyilik Enayilik Mi | Makale ve Köşe Yazıları | Yitiksevda | 1 | 2499 | 10 Nisan 2010 22:15 |
17 Nisan 2010, 12:19 | Mesaj No:2 |
Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 | RE: Evlilikler Enkaza Dönmesin:(
erkek odunsa bayan ne yapsın sayın feminist. (bugünde elimden sopayı düşürmedim) |
17 Nisan 2010, 12:25 | Mesaj No:3 |
Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 | RE: Evlilikler Enkaza Dönmesin:(
bir bakıma doğrusun demek istediğim hep bir taraf alttan alırsa alttan alan elinde sonunda bir gün infilak eder..oda pek iyi sonuçlar doğurmaz.
|
19 Nisan 2010, 10:58 | Mesaj No:5 |
Durumu: Medine No : 5710 Üyelik T.:
18 Aralık 2008 | RE: Evlilikler Enkaza Dönmesin:(
Galiba bir dernekler paradoksu işlesek iyi olacak. insanımız derneklerin iktisadi gerçeklikler olduğunu unutuyor sanırım Ben de diyorum ki, Şayet eşler birbirlerine anne , baba, akraba, medya vs. penceresinden bakmak yerine, direkt çıplak gözle bakabilseler sorun yaşamazlar. |
18 Şubat 2012, 18:27 | Mesaj No:6 |
Durumu: Medine No : 4458 Üyelik T.:
19 Ekim 2008 | Cevap: Evlilikler Enkaza Dönmesin:( Hatice yürekli olabilmek... Dünya çalkantı içinde… Aileler sancılı… İnsanlık çağının Haticelerini arıyor. Umudun tükenişiyle birlikte yeni çareler peşinde. Vefayı arıyor yürekler. On beş yaşında bir çocuk bile vefasızlıktan yakınıyor. İnsanlar birbirini kınıyor. Ama o kınadıkları şeyi en ala bir şekilde kendileri yaşıyor. Çağın Hacer’leri nerede? Babalar neden suskun? Sımsıcak yürekli anneler? Çağlayanlar neden çağıldamıyor? Neden bu kadar tatsız aileler? Nerede o sevgi tüten yürekler? Vefa… Ah nerelerdesin? İstanbul ‘da bir semtte mi yadedilir oldu adın? Nerede hayat arkadaşını rahatsız etmemek adına gözükmeden gizlice sıvışan şefkat abideleri? Hani o Hira nın zirvesine üç gün üç gece beklemişti. Kıyamamıştı ona. Huzuru bozmamak için huzura çıkmamıştı. Rabbiyle arasına girmemişti eşinin. Efendisinin gönül gamını gideren Hatice’ler nerede? “ Maaş vakitleri eşimi yağlarım parayı aldıktan sonra işim biter,” diyen bir dünyanın kül yutmaz hatunları yetiştirdikleri kızları yuvalara eş olarak veriyorlar. “Ezilme ez, baskın çık, göz açtırma,” teraneleriyle yuvaya giren kız bin entrika binbir dümenle direksiyonu ele geçirir. Erkeğin bütün özlük hakları onun elindedir. Git dersem gideceksin, gel dersem geleceksin. Öyle ulu orta yerde annenle görüşemezsin. Kız kardeşini benim yanımda arayacaksın. Kimseye bensiz tek kuruş harcamayacaksın. Sen bana hizmet edeceksin. Anneme kardeşime hediyeler alacaksın. Bize özel davranacaksın. Ama seninkilere sıra gelince karışmam. Ben yuvama kimseyi karıştırmam. “Ama sen anneni karıştırıyorsun,” diyen kocaya türlü nazlar sitemler ve hakaret etti gerekçesiyle dökülen gözyaşları. Biz nereye gidiyoruz a dostlar.?Şanlı Osmanlının pembe mendilini hatırlıyorum. Savaşa katılan bir binbaşıya eşi tarafından yazılmış mektuplar vardı hani o minik bohçada. O kadar öz ve o kadar içtendi ki anlatılanlar. Pembe mektuba tutunanlar o sahiplerin asude huzurunu tadardı. Dostlar! Yuvalarda yangın var. Her yerden ahlar eninler duyuluyor. Tam bir muhabbet, bütüncül bir samimiyet yok eşler arasında. Ağzını açan diğerini suçluyor. Güven tarümar olmuş ayaklar altında. Pes dedirtecek oranda kıskançlık takipleri var. Her şüphe, aldatılma ve aldatma korkusu. Babalar ilgisiz. Hiçbir şeyde ilgilenmiyor olmaları şikayet konusu. Yuvaya dört elle sarılamayış olmalarından yakınıyor yürekler. Eş, çocuk ve yuvayla kayıtsız. Her yerden aynı yürek çığlıkları yükseliyor. Artık anneler için çocuğuna bakmak zor ve zül geliyor. Bakıcı bakınca klas anne bakınca değil. Ev hanımı yaftası yemeye kolay kolay kimsenin gönlü el vermiyor. Geçenlerde bir hanım toplantısında kişiler tek tek kendilerini tanıtıyorlar. Öğretmen, psikolog, işletmeci, manken, mimar. Sıra dört çocuklu nur yüzlü bir anneye geliyor. Ikıla sıkıla “ev hanımıyım,” deyiveriyor. Yüreğim kaynıyor. Bu nasıl şeydir ki; kadınımıza mesleğini söylemek bile zül geliyor. Yüz ifadesinden keşke ah keşke bir titrim olsaydı da söyleseydim. Ama yok ki, der gibi… Nurdan Damla
__________________ Birbirimize Fikirlerimiz uyuşmasa bile İNSAN olduğumuz için SAYGI duymamız lazım... Ne MUTLU MÜSLÜMANIM DİYENE.... |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
“Kopyala/Yapıştır” Evlilikler… | NUR | Evlilik-Nikah Konuları | 5 | 22 Kasım 2023 13:40 |
Şifa Evlilikler | Belgin | Evlilik-Nikah Konuları | 4 | 21 Eylül 2019 23:41 |
Ticari Ahlaksızlığa Dönüşen Evlilikler | muallime | Evlilik-Nikah Konuları | 3 | 29 Ağustos 2012 22:47 |
***İslami Olmayan Evlilikler Hüsrandır*** | Seher Yeli | Evlilik-Nikah Konuları | 0 | 24 Şubat 2009 21:54 |
Mutlu evlilikler nereye gitti? | cavidan_sultan | Evlilik-Nikah Konuları | 24 | 14 Temmuz 2008 13:11 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|