|
Konu Kimliği: Konu Sahibi MERVE DEMİR,Açılış Tarihi: 07 Aralık 2007 (18:08), Konuya Son Cevap : 24 Kasım 2008 (10:04). Konuya 1 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
07 Aralık 2007, 18:08 | Mesaj No:1 |
Bilâl-i Habeşi ve son ezan Bilâl-i Habeşi ve son ezan Bilal-i Habeşî’nin sahabe arasında ve Rasulullah’ın yanındaki temel misyonu müezzin-i Rasûl olmasıydı. Resul-i Ekrem, Medine’ye gelir gelmez hemen bir mescid inşa etti. Namazlar cemaat halinde topluca burada kılınmaya başlandı. İnsanlar namaza nasıl davet edilecekti? Meşveret meclisinde bu husus görüşmeye açıldı. Kimine göre çan çalınmalıydı, başkaları ateş yakmayı teklif ettiler. Bir kısmı da bayrak dikmeyi teklif ettiler. Çok geçmeden hayırlı bir rüya ile Hz. Ömer çıkageldi. Rüyasında ona ezan-ı Muhammedî talim edilmişti. Efendimiz (sas) bundan sonra namaza daveti ezanla yapacaktı. Ezan, hemen Hz. Bilal’e öğretildi. Medine ufukları, onun ruhlara işleyen gür sesiyle bayram yapmaya ve sahabe onunla namaza koşmaya başladı. Sesleriyle insanları kutlu vazifeye davet eden müezzinler, Efendimiz’in müjdesiyle, “ötelerde de insanların en uzunları olacaklardır”. Hz. Bilal, Medine’de olduğu bütün zamanlarda bu vazifesine devam etti. Bilal-i Habeşî’nin Mekke’nin fethinde Kâbe-i Muazzama’nın d----- çıkarak okumuş olduğu ezan, tarihin sayfalarına ve sahabilerin kalplerine ezandan cennetler inşa etmişti. Dün çöllerde ‘Ehad!’ diye haykıran ses, bugün Kâbe üstünde insanları namaza davet ediyordu ki, görülmeye, onun da ötesinde yaşanılmaya imrenilecek bir tabloydu bu. Hz. Bilal, Peygamber Efendimiz’den sonra, biri Kudüs’te, diğeri de Medine’de olmak üzere sadece ve sadece iki kere ezan okudu. İlkini Hz. Ömer’in, sonuncusunu da Efendimiz’in kendisini görmüş olduğu bir rüyada daveti üzere geldiği Medine’de Peygamber torunları Hz. Hasan ve Hüseyin’in ricaları sonucunda okudu. Hele Medine’deki o son ezanı, gerçekten çok muhteşem olmuştu. Onun sesini duyanlar eski günleri bir daha yaşamışlardı. Uykularından onun sesini duyarak kalkanlar bir an olmayacak şeyin gerçekleştiğini zannettiler. Namazı sanki Hz. Peygamber’in arkasında kılacakmış gibi heyecanla Mescid-i Nebevi’ye koştular... Bilal-i Habeşî, Peygamberlik Güneşi (sas) gurub ettikten sonra, Medine’de kalmaya dayanamadı. O’nun yokluğunda Medine bomboş gibi geliyordu. Hz. Ebu Bekir’den izin istedi. Şam tarafına hicret etti. Onun zamanında buralarda yapılan savaşlara iştirak etti. Hz. Ömer’in Kudüs fethinde yanında hazır bulunanlardan biri de oydu. Onunla beraber Kudüs’e girdi. Ricasını kırmadı, burada vefat-ı Nebi’den sonraki ilk ezanını okudu. Şam’a yakın yerlerden biri olan Havlan’a yerleşti. Bir gün rüyasında Efendimiz’i görmüş, ‘Beni ziyaret etmeyecek misin?’ diyerek kendisini Medine’ye davet etmişti. Bu davete büyük bir şevkle icabet etti. Medine’de eski hatıraları yeniden tüllendi. Resul-i Ekrem’le beraber yaşadığı şeyleri bir kere daha yaşadı. Her tarafı dolaştı, zaman zaman gözyaşlarını tutamayarak ağladı. Mescid-i Nebevi’nin etrafında dolaşırken onu görenler çevresini sardı. Müezzin-i Resul, Peygamber’in (sas) Müezzini gelmişti. Hazreti Hasan ve Hazreti Hüseyin boynuna dolandı. “Ne olur Ya Bilal, ne olur bir kere daha oku ezanı!” diye yalvardılar. Efendimiz, ezan vakti gelince, “Erihna yâ Bilâl!”, “Bizi ferahlat ey Bilâl!” demez miydi... Yıllar sonra bir daha mescidin duvarına çıktı. Kalbi, elleri, dudakları, göz pınarları titriyordu. Tarihin son kez şahit olacağı Bilâl’e has son ezanı okumaya başladı. İlk “Allahü Ekber, Allahü Ekber” dediğinde mesciddekilerin dizlerinin bağı çoktan çözülmüştü. Bütün Medine ahalisi akın akın Mescid-i Nebevi’ye koşmaya başladı. Ses, Peygamber’in müezzininin sesiydi. O mu (sas) gelmişti? Bir mucize miydi, yaşanan... Geldiğini sandılar koşarken... Mescide girdiklerinde Bilal’i gördüler ezan okurken... Sıra “Eşhedü enne Muhammeden Resulullah”a gelince Bilal bunu ancak bir kez söyleyebildi. İkincisine ne onun ne de onu dinleyenlerin takati kalmamıştı. Peygamber dostlarının, peygamber âşıklarının kucağına yığılıverdi. Mescid-i Nebevi’yi hıçkırıklar sarmıştı. Ezan-ı Muhammedî’yi, Efendisi’nin (sas) emriyle ilk okuyan oydu. İki Cihan Serveri’nin vefat ettiği gün de son ezanı yine o okumuştu. Mustafa Aydın | |
Konu Sahibi MERVE DEMİR 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN ülke tv Canlı... | Videolar/Slaytlar | Medine-web | 1 | 2876 | 23 Ağustos 2013 00:41 |
İran Emperyalizmi | Makale ve Köşe Yazıları | Medine-web | 6 | 3621 | 26 Ocak 2013 22:53 |
gerekli gereksiz bir şiir.. | Makale ve Köşe Yazıları | MERVE DEMİR | 0 | 3266 | 06 Aralık 2012 10:48 |
olmamış kayınbiradere mektup :) | Komik Paylaşımlar | Allahın kulu_ | 10 | 7699 | 03 Kasım 2012 23:19 |
İslamın kurtuluşu bilinçlenme ile mümkündür | Makale ve Köşe Yazıları | Esadullah | 11 | 7200 | 02 Ekim 2012 21:16 |
24 Kasım 2008, 10:04 | Mesaj No:2 |
Cvp: Bilâl-i Habeşi ve son ezan Bilal nede sevmişti seni Ey Alemlerin Efendisi!.. Peygamberimiz'in vefatından sonra ayrılık acısına tahammül edemiyerek bir daha ezan okuyamadı Bilal Peygambere olan muhabbetiyle her gün yanıp tutuşuyordu Bilal. Gözyaşları döküyordu. Sonrada Medine kalmaya tahammül edemediği için zamanın halifesi olan Hz. Ebubekir'den izin alıp Şam'a gitmeye karar verdi. Böylece Şam' yerleşmişti Bilal Hz.Ömerin hilafetine kadar. Hz. Ömer ordusuyla Şama gelince, onlara katılıp Kudüs'e gitti. Bir gün Bilal sevgililer sevgilisini rüyasında gördü. Peygamber efendimiz kendisine sitem etti. Ya Bilal!.."Hala bunca ayrılık yetmedi. Ya Bilal kabrimi hala ziyaret etmeyecekmisin? Hala Medine-i münevvereye gelmeyecekmisin?" Cennet bahçesini ziyaret etmeyecekmisin?...." Zavallı yüreği duracak hale geldi Bilal'in. Heyecan ve ter içinde uyandı. Hemen hazırlığa başladı. Şafak sökerken,ince,uzun ve garip deveciğiyle,mübarek Medine yollarına düştü Bilal. Biricik efendisine yaklaştıkça havayı kokluyordu Bilal, taşları,toprağı okşuyordu Bilal. Issız çölleri yara yara Sevgilisine gitti Bilal. "Bunca ayrılık yetmedi Ya Bilal sesi hala kulağındaydı."Bilalin. ona rastlayanlar, selam veriyorlardı. Sonrada yanındakilere diyorlardı ki; " İşte Bilal,Bilal'i Hebeşi, işte Hz.Peygamberin Müezzini. Bu dünyaya O'nun gibi ezan okuyan gelmemişti. " Fakat O, hiçbirini duymuyor,görmüyordu. Sanki çok kuvvetli bir mıknatıs onu kendisine çekiyordu. Peygamber Efendimiz'in mübarek kabirlerine doğru ilerledi. Yüce makama erişirken; kur'an-ı Kerim okudu. En sonunda sevgilisinin kabrinin yanında bayılarak yere yıkıldı Bilal. Bu ne sevdaydı Ey Bilal. Bu nasıl bir aşktıki seni Şamlara kadar götürmüştü. Bu nasıl sevdaydı ki yıllar sonra sevgilinin kabrini ziyaret edişinde vücudun dayanamadı ve yere yıkıldı!.. Ayıldığı zaman,baş ucunda, sevgilisini ,sevgili torunları Hasan ile Hüseyin Hazretleri; saçlarını okşuyorlardı. Sanki dünyalar onun oldu. Sarıldılar,kucaklaştılar ve ağlaştılar; "Yavrularım!..ne kadarda Dedeniz Hz. Resulullah gibi kokuyorsunuz!.."dedi. Hz.Hasana sordu; "Dedemiz seni de çok severdi. Ancak O'nun hatırı için, bir şey istesek yaparmısın?" Hz. Bilal çok şaşırdı;" Bu ne biçim söz? Bu kölenizden ne emrederseniz ,yerine getiririm!.." Senden;Bir defada olsa ezan dinlemek istiyoruz!..Ricamız sadece buydu." Dedi. Ertesi gün Bilal-i Habeş son ezanını mescidi Nebevide okudu. Yanık ve hasret dolu sesiyle;" Allahü ekber! Allahü ekber!" dediği zaman;bütün Medine halkı ayağa kalktı. "Eşhedü enla ilahe illalah! Eşhedü enne Muhammed'en Resulullah!.."deyince kadın-erkek,genç-ihtiyar,çolul-çocuk,hatta yataklarındaki hastalar bile sokaklara döküldüler. Mescidi Nebeviye koştular. Halk o kadar coştuki,peygamber Efendimiz yaşıyor sandılar. Bilal-i Habeşleri de başka ezan okumadı. 641 senesinde şamda vefat ettiler. Ey kara ayaklarının altına kurban olduğumuz Sahabe. Ey tüm müezzinlein İmamı. Ey Habeşistan'ın Karanfili, sizin hedefiniz,arzunuz canınızı kurtarmak değildi. Sonu ölümde olsa İslam'ı, İman'ı, Alllah'ı, Kur'an-ı ve Muhammed'i tercih etmekti. çünkü biliyordunuz ki canı korumak canı bağışlayanın elinde. Canlar,canı verenin elinde. Canlar cananının emrini hiçe sayan candan hayır gelirmi? Hem bütün canları elinde tutan O Canlar Cananının emri hiçe sayılarak, o can korunabilir mi?... Ya Resulullah!...bizim rüyamızada gel..bizide ağır o mübarek Ravzana. Bizide kabul et o mübarek mekanına!... Biz Senin hasretinle yanıyoruz Ya Resulullah!.. Biz Senin harestinle tutuşuyoruz Ya Resulullah!.. Biz Senin hasretinle küle döndük Ya Habiballah!.. Gel bu ateşi söndür. Sana olan hasretimize son ver Ey Sevgililer Sevgilisi Efendim ( s.a.v ) | |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Bilal-i Habeşi | 9Esra | Ashab-Kiram(r.a) | 0 | 20Haziran 2015 13:29 |
Erihna Ya Bilal | EyMeN&TaLhA | Makale ve Köşe Yazıları | 1 | 30 Eylül 2014 23:39 |
Bilal & Şehiden Xatuniye 2013 | enderhafızım | İlahiler/Ezgiler | 2 | 05 Kasım 2013 11:14 |
Bunca ayrılık yetmedi mi ya Bilal..[r.a] ? | melis | Ashab-Kiram(r.a) | 6 | 18 Ocak 2013 14:33 |
Sahabelerden Bazılarının Faziletleri - Bilal İbnu Rabah (ra) | Belgin | Hadis-i Şerif | 0 | 01 Aralık 2008 08:59 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|