|
Konu Kimliği: Konu Sahibi f_hoca,Açılış Tarihi: 06 Aralık 2015 (16:22), Konuya Son Cevap : 06 Aralık 2015 (16:22). Konuya 0 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
06 Aralık 2015, 16:22 | Mesaj No:1 |
ictihad-hadis-icma-kıyas-müctehid-ÖZET ictihad-hadis-icma-kıyas-müctehid-ÖZET ictihad = seçkin bir kişiliğe derin bir ilme engin bir düşünceye sahip olan islam hukukçusunun ortaya yeni çıkan ve kuran ve sünnette hakkında hüküm bulunmayan bir olay hakkındaki hükmü kuran ve sünnetin tafsili delillerinden çıkarabilmek için olanca gücünü harcamasıdır. - müctehid = şeri kaynaklardan ( kitap v sünnet) ameli hükümleri çıkarabilecek seçkin bir kişiliğe derin ilme engin bir düşünceye sahip olan kimsedir. fakih yada müfti de denir. *ictihadın hukuki esasları : kuranda allah; bir konuda ihtilafa düşüldüğü zaman konunun allaha rasülüne veya ulül emre götürülmesini emretmektedir. - kurana ve sünnete mürecat edip o konuya çare aramak ictihaddır. - ictihad hz. peygambere dayanmaktadır. hz. peygamber hem kendisi ictihad yapmış hem de sahabenin ictihad yapmasını istemiştir. - müctehid için ictihad yapmak; farzı ayındır. karşılaşılan meselenin çözümü için müracat edilecek başka müctehidler varsa ictihad yapmak farzı kifaye dir. - henüz ortaya çıkmamış tasavvur edilen bir meselede ise ictihad yapmak menduptur. - kasden nassa aykırı olarak yapılan ictihad ise haram olarak nitelendirilir. - hakkında kuran ve sünnette yer almayan ve ortaya yeni çıkan konularda hüküm vermek ancak ictihad ile mümkün olmaktadır. ictihad da ancak vahyin de kendisine muhatap aldığı akıl ile mümkündür. - kuran; vahyi aklın üstünde bir bilgi kaynağı olarak görmektedir. fakat aynı zamanda vahiy yoluyla konulan esasların doğruluğunun ancak akıl aracılığıyla muhakeme edileceğini söylemektedir. * ictihadın alanı islam hukuku ; 1- din olarak islam allah ile insanların ilişkilarini düzenleyen hükümleri en ince ayrıntılarına kadar belirlemiştir. - bu hükümler; kuran v sünnette ayrı ayrı anlatılmıştır. bu hükümleri ibadetle ilgili ( taabbüdi ) hükümler **** verilir. - şaz = genel kabul görmemiş kişisel görüş demektir. - islam hukukçuları ibadetlerde kıyas ve icmaa nın caiz olmadığı görüşünü benimsemişlerdir. - kuran ve sünnette yer almayan bir ibadeti ictihad ve kıyasla ihdas etmeye hiç bir müctehidin hak ve yetkisinin olmadığını kabul etmişlerdir. - ancak ibadetlerle ilgilikonulmuş hükümlerde ictihad yapılabilir. 2- islam hukukunun fert ve toplum olarak insanlar arasındaki ilişkileri düzenleyen hükümleri. bu da ikiye ayrılır: a- kuran ve sahih sünnette yer lan nasslardır. bunlara ahkam ayetleri ve ahkam hadisleri denilmektedir. - imamı şafi nin ahkamıl kuranı; cassasın ibnül arabi ninkurtubinin ahkamıl kuranı ve şevkaninin neylul evtarı gibi eserler ahkam ayetlerini inceler. b- kuran ve sahih sünnette yer alan bu nassları yorumlayan akıl yani ictihaddır. - hakkında kesin ve açık nass bulunan bir konuda ictihada gerek yoktur. ancak kesin ve açık olmayan nasslar ile hakkında hiç nass bulunmayan konularda ictihad yapma zorunluluğu yoktur. * örfün delil olup olamayacağı : islam hukukçuları şeri delillerden ve islam hukukunun temel ilkelerinden birine aykırı olmayan örfün hüküm çıkarılırken dikkate alınması gerektiği kanaatindedirler. * örfün geçerlilik – mutebir sayılmasının şartları : 1- örfün ele alınan hukuki meselelerin hepsinde yada büyük çoğunluğunda halen uygulanıyor olması gerekmektedir. buna “ ıttırad – süreklilik “ veya “ galebe – büyük” çoğunluğun uygulaması denir. 2- hakem rolü oynayacak olan örfün söz konusu hukuki işlemin kuruluşu esnasında var olması gerekmektedir. 3- örfün açık bir beyan ile çatışmaması gerekmektedir. - bu bağlamda bir konuda örf olmakla birlikte akdin tarafları bunun aksini kararlaştırdıkları takdirde örfe itibar edilmez tarafların ortak iradesi esas alınır. - bu konudaki genel kural ise “ açık irade beyanı varken delalete başvurulmaz.” kuralıdır. 4- örfün kesin bir şeri delile yahut islam hukukunun ilkelerine aykırı olmaması gerekmektedir. -altın ve gümüş için “ veznilik – tartı “; buğday arpa hurma ve tuz için “ keylilik – ölçek “ esas alınmıştır. örfün; gerek hukuk kuralları koyma konusunda gerek yargı ve fetva açısından islam hukukunun verimli kaynaklarından biri olduğu açıkça anlaşılmaktadır. * seddi zerayi .kötülüğe, mefsedete götüren yolların yasaklanması demektir. - zerayi ; vesile yol anlamına gelen “zeria”nın çoğuludur. seddüz zerai ; kötülüğe giden yolları kapamaya seddüz zeari denir. - fethuz zerai ; iyiliğe giden yolları açmaya da fethuz zerai denir. - islam hukukunda hüküm koymada şeri delil olarak kabul edilen seddüz zerayi; şeran yasak olan bir sonuca yol açması sebebiyle aslında caiz olan fiillerin yasaklahması anlamına gelmektedir. - seddüz zerayi; şeri hükümlerin belirleinmesinde esas alınan dayanaklardan biri olarak bütün islam hukukçuları tarafından kabul edilmiştir. - hüküm çıkarırken “seddi zerayi” esasının en geniş şekliyle yorumlayarak uygulayanlar malikiler olmuştur. - hanefiler ise seddi zeraiye uygulamada yer vermişlerdir. - şeri hükümlerin belirlenmesinde seddi zerayinin dikkate alınması gereken bir delil olduğu kitap sünnet ilesabit ise de seddü zerayi aslında “ maslahatı mürsele “ delilinden doğmuştur ve maslahatı mürseleye bağlanması gereken bir delil olarak değerlendirilmesi daha uygundur. -insanların; topluma zarar vereceksonuçlar doğurabilecek bazı mubah fiilleri bu delile dayanarak siyasi otorite tarafından yasaklanabilecektir. - seddi zerayi ilkesine dayanılarak aslında mubah olan ancak kötülüğe yol açan bir çok durumun yasaklanması mümkündür. ancak yasaklanan mubah fiillerin gerçekten kötülük meydana getirecek bir sonucudoğuracağının kuvvetle muhtemel olması gerekir. * şer u men kablena ; allahın hz. muhammed(s.a.v)in gelişinden önceki toplumlar için koyduğu ve peygamberleri aracılığıyla onlara bildirdiği hükümlere denir. * şer u men kablene açısından hukuki hükümler : 1- münezzel – indirilmiş hükümler : kuran ve sünnet ile sabit olmuş hükümlerdir. 2- müevvel – yorumlanmış hükümler : islam hukukçularının kitap ve sünnetten çıkardıkları hükümlerdir. 3- mübeddel hükümler : şeri nassların usülüne uygun olmayan bir şekilde tevil edilerek elde edilenhükümlerdir. önceki peygamberlere indirilen hükümler “ şer u men kablena “ hz. muhammed(s.a.v)in ümmeti açısından iki kısma ayrılmaktadır : 1- kuranda ve sünnette yer almayan hükümler.: bu hükümlerin müslümanlar açısından bağlayıcı olmadığı hususunda islam hukukçuları görüş birliğine varmışlardır. 2- kuran ve sünnette yer alan hükümler : bu hükümler de üçe ayrılır : a- müslümanlar açısından hüküm ifade etmdiklerine (mensuh) dair delil bulunan hükümler . bu tür hükümlerin müslümanlar açısından bağlayıı olmadığı hususunda islam hukukçuları görüş birliğine varmışlardır. b- müslümanlar hakkında da geçerli olduğuna dair delil bulunan hükümler. bu tür hükümler müslümanlar açısından bağlayıcıdır. (örn. oruç; önceki dinlerde farz olduğu gibi hz. muhammed(s.a.v)in ümmetine de farz kılınmıştır. ) c- kabul veya reddedildiğine dair bir işaret bulunmaksızın kuranda ve sünnette zikredilen ve müslümanlar açısından neshedildiğine- hüküm ifade etmeyeceğine dair bir delil de bulunmayan hükümler. bu tür hükümlerin müslümanlar hakkında da geçerli ve bağlayıcı olduğu görüşü kabul edilmiştir. + şer u men kablena ile ancak allah ve hz. peygamberin o hükmü reddetmeksizin zikretmesi ve hükmün müslümanlar bakımından mensuh olduğuna dair bir delilin bulunmaması halinde amel edilir. islam hukukçuları ilmi araştırmalarda uyulması gereken belli ölçüler koydular ictihadlarını üzerine bina edecekleri ilkeleri belirlediler. * bu ilkeliri belirleyen islam hukukçularından biri imam şafi dir. - fahreddin er razi; “ mantık biliminin aristo ya aidiyeti nasılsa fıkıh usülünün de imam şafi ye aidiyeti öyledir.” der. - *** ictihad çeşitleri ** kuran da ve sahih sünnette hakkında açık hüküm bulunmayan bir konu kendilerine ulaştığında şu üç yoldan birine başvurarak o konuda hüküm vermeye çalışırlar. 1- el ictihadül beyani = beyani ictihad : ( tahdidu ma’nan nassil mebhusi ileyh ) : araştırmaya konu olan mesele ile ilgili nassın manasını belirlemek. 2- el ictihadül kıyasi = kıyasi ictihad : ( tahdidul ilelil mucibe lil ahkam ) : kuranda ve sahih sünnette yer alan her hükmün bağlayıcı olan illetlerini belirlemek. 3- el ictihadul ıstıslahi = ıstıslahi ictihad : genel olarak islam hukukunun ruhunu belirlemek. ümmetin yararına olacak- ıstılah ( mablahatı münsele) bir temel ilke belirlemektir. * islam hukukçuları manasını anlamakistedikleri nassı; lafızları ve manaları bakımından ele alıp incelemişlerdir. * lafızları ve manaları bakımından nasslar . 1- siğaları ( kalıpları ) ve sözlük anlamları bakımından diğer bir deyişle vaz olunduğu – konulduğu mana bakımından lafızlar : ( hass amm müşterek ve müevvel) 2- manaya delaletinin açıklığı ve kapalılığıbakımından lafızlar a- vadıhud dalale= manaya delaleti açık olan lafızlar b- hafiyyud delale =manaya delaleti kapalı olan lafızlar) 3- kullandığı mana bakımından lafızlarl hakikat mecaz sarih kinaye) 4- manaya delaletin şekilbakımından lafızlar: ( ibarenin delaleti işaretin delaleti nassın delaleti iktizanın delaleti) *siğaları ( kalıpları) ve sözlük anlamları bakımından diğer bir deyişle vaz olunduğu- konulduğu mana bakımından lafızlar : 1- hass 2- amm 3- müşterek 4- müevvel hass : tek bir manayı teker teker göstermek üzere konulmuş lafızlardır. - hass ın çeşitleri : 1- mutlak : belirli olmayan bir şeyi gösteren ve kendisinin her hangi bir sıfatla kayıtlandığına dair delil bulunmayan lafza mutlak denir. 2- mukayyed : belirli olmayan bir şeyi veya şeyleri göstermekle birlikte kendisinin herhangi bir sıfatla sınırlandırıldığına dair delil bulunan lafza mukayyed denir. 3- emir : emir; bir teklif sorumluluk yükleme sigası kalıbıdır. - emir sigasının delalet ettiği talep ya vücub gereklilik veya nedb ifade eder. - islamın temel ilkemerini açıklayan ayet ve hadislerdeki emirler genellikle vücub bildirmektedirler. * islam hukukçularının çoğunluğu; emrin emredilen fiilin “ vücub” una delalet ettiği görüşündedirler. bunlara göre; 1- şayet karine; ibaha ya delalet ediyorsa emredilen fiilin “ mubah” olduğunu ifade etmiş olur. 2- eğer karine; emrin emredilen fiilin nedb yoluyla taleb edildiğini göskeriyorsa emrin “ mendup” veya müstehab olduğuna hükmedilir. 3- karine eğer; emrin bazı dünyevi faydaların sağlanmasına yönelik bir hatırlatma olduğunu ve emredilen fiilin “ irşad” yoluyla taleb edildiğini gösteriyorsa emrin irşad yol gösterme aydınlatma manasında anlaşılması gerekmektedir. 4- şayet karine; emrin eğtim ve güzel tutum ve davranışlara alıştırma amacıyla fiilin yapılmasının talep edildiğini gösteriyorsa böyle bir durumda emir te’dip ifade etmektedir. 5- eğer yukarıda belirtilen durumlar söz konusu değilse yani emrin emredilen fiilin vücub una delalet etmesini engelleyen bir karine ortada yoksa o zaman emrin yapılması emredilen fiilin kesin ve bağlayıcı bir şekilde yerine getirilmesini talep ettiği anlaşılmalıdır. 4- nehiy : fiilden el çekme ve fiili terketme isteğine talebine delalet eden söz sözcüktür. - nehiy de bir teklif ( sorumluluk) yükleme sigasıdır. bu de kesinlik ifade eder. - usülcülerin çoğunluğuna göre nehiy;nehyedilen fiilin haram kılındığını gösterir ve özel bir karine bulunmadıkça “ tahrim “ haram kılma dışında bir anlama çekilemez. ** amm =tek bir manayı göstermek üzere konmuş bulunan ve belirli bir miktarla sınırlı olmaksızın bu mananın kendisinde gerçekleştiği bütün şeyleri kapsayan bir lafızdır. - amm lafız kendi manası kapsamında kabul edilebilecek bütün şeyleri ifade etmek üzere konulmuştur. - amm bilginlerin çoğunluğuna göre umum genellik için konulmuş bir lafızdır. - hanefilere göre; amm ın muhassısları tahsis edenleri ; 1-akıl 2-örf ve adet 3- amm a mukarin müstakil nass dır. *mücmel: her biri ayrı bir vaz ile olmak üzere birden fazla manaya sahip olan lafızdır. örn. ayn lafzı müşterek bir lafızdır. casus su pınarı göz ve altın manalarına gelmektedir. *müevvel: lafzın zahir olan manasından alınıp bir delile dayanarak zahir olmayan başka bir manaya çekilmesine “ te’vil” ; başka bir manaya çekilmiş bu lafza da te’vil edilmiş meüvvel denir. **te’vilin sahih olması için şu şartları taşıması gerekir : 1- lafız; tevili kabul eden bir lafz olmalıdır. 2- lafzın; tevil edildiği mana o lafzın muhtemel bulunduğu ve mecaz yoluyla bile olsa kendisine delalet ettiği manalardan olmalıdır. 3- tevil; lafzın zahir manasından alınıp başka bir mahaya çekilmesine elverişli şeri bir delile dayanmalıdır. ** usülcüler tevili ikiye ayırmaktadırlar : 1- hatıra kolayca gelen tevil = et tevilil karib : bu çeşit tevilin doğruluğunu ispat için güçlü bir delil gösterilmesine gerek yoktur. herhangi bir delil yeterlidir. 2- hatıra kolayca gelmeyen tevil = et tevilil baid : bu çeşit tevilin doğruluğunu ispat için uzaklığı telafi eden ve tevil ile ulaşılan manayı zahir manadan üstün kılan bir delilin gösterilmesi grekir. ** manaya delaletinin açıklığı ve kapalılığı bakımından lafızlar : 1- manaya delaleti açık olan lafızlar = vadıhul delale : (zahir nass müfesser muhkem) 2- manaya delaleti apalı olan lafızlar=hafiyyüd delale: (hafi müşkil mücmel müteşabih.) *manaya delaleti açık olan lafızlar : kastadilen mananın anlaşılması için bir açıklamaya veya harici karineye ihtiyaç duyulmamaktadır. manaya delaletin açıklığı vüduh bakımından lafızlar dört çeyşittir. : 1- zahir 2- nass 3- müfesser 4- muhkem * zahir = manasının anlaşılması için harici bir karineye ihtiyaç duyurmayacak şekilde bu manaya açık olarak delalet eden fakat tevil ve tahsis ihtimaline açık bulunan ve kerdisinden çıkarılan hüküm sözün asıl sevk konulma sebebi olmayan lafızdır. - zahirin hükmü; aksine bir delil bulunmadıkça lafızdan çıkan zahiri manaya göre amel emektir. *nass : manasına açık bir şekilde delalet eden ve kandisinden çıkarılan hüküm sözün asıl sevk sebebini teşkil eden bununla beraber tevil ve tahsis ihtimaline açık bulunan lafızdır. - nass ın hükmü; zahirin hükmü gibidir. nass; zahir gibi tevil v tahsisi kabul etmektedir. nass ayrıca neshi de kabul eder. - hiç kimse neshin her asırda vukuu bulacağını söyleyemez. esasında nesh; sadece hz. peygamberin sağlığında gerçekleşmiştir. * müfesser : hükme açık bir şekilde delalet eden tevil ve tahsis ihtimaline de kapalı bulunan lafızdır. - müfesser; açıklık bakımından zahir ve nass dan daha kuvvetlidir. - müfesserin hükmü; kesin olarak delalet ettiği manaya uygun şekilde amel etmektir. tevile ve başka bir şekilde anlaşılmaya müsait değildir. - kuran ve sünnetteki bütün nass lar nesih konusunda muhkem hükmündedir yani nesih ve iptal kabul etmezler. * muhkem : hükme delaleti açık tevil tahsis ve neshe ihtimal olmayan lafızdır. - muhkemin hükmü; kesin olarak delalet ettiği manaya uygun amel etmenin gerekliliğidir. * bu dört çeşit ( zahir nass müfesser muhkem ) lafzın açıklık ve delalet gücü bakımından en güçlüsü; muhkem müfesser nass ve zahir dir. *manaya delaleti kapalı olan lafızlar :lafızlarda mananın anlaşılması için bir açıklamaya veya harici bir karineye ihtiyaç duyulmamaktadır. manaya delaletinin kapalılığı hafa bakımından dört çaşittir : 1- hafi 2- müşkil 3- mücmel 4- müteşabih | |
Konu Sahibi f_hoca 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Karaciğerini Temizlemek mi istiyorsun..İşte... | Sağlık / Beslenme | su damlası | 1 | 1734 | 17 Aralık 2015 21:45 |
Öksürüyor mu sunuz ? İşte Çözümleri/MEDİNEWEB | Tıbbı Nebevi ve Alternatif Tıp | f_hoca | 0 | 1535 | 17 Aralık 2015 21:10 |
Arapça alfabe yazı çalısmaları | Genel Arapça | Allahın kulu_ | 7 | 2557 | 17 Aralık 2015 20:14 |
İHL Arapça Kelimeler ve Anlamı | Genel Arapça | f_hoca | 1 | 2158 | 15 Aralık 2015 19:57 |
İHL 10.Sınıf Arapça Çalışma Kelimeler ve Anlamı | Genel Arapça | f_hoca | 5 | 3070 | 15 Aralık 2015 15:31 |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
hadis dersi özet | eylül15 | Hadis | 0 | 29 Mayıs 2014 00:41 |
Hadis tarihi ve usulu 1/10 özet ve soru cevap | umut628 | Hadis Tarihi Ve Usulü | 9 | 05 Mart 2014 14:14 |
sakarya ilitam Hadis Usulü1-2-3-4. Haftalar Özet | Medineweb | SAKARYA İlitam | 1 | 28 Aralık 2013 14:35 |
Hadis-İcma,kıyas ve ictihat bilgileri | Medineweb | Hadis Dersi | 0 | 31 Temmuz 2012 23:06 |
Müctehid'lerin Tabakaları | Emekdar Üye | İslam/Dinler/Mezhepler | 0 | 21 Temmuz 2008 06:15 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|