|
Konu Kimliği: Konu Sahibi KuM TaNeSi,Açılış Tarihi: 11 Mayıs 2009 (14:21), Konuya Son Cevap : 17 Kasım 2016 (13:47). Konuya 69 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
11 Mayıs 2009, 14:27 | Mesaj No:21 |
Durumu: Medine No : 5998 Üyelik T.:
02 Ocak 2009 | RE: Dev arşiv: A den Z eye Atasözleri ve açıklamaları
Boynuz kulağı geçer (Boynuz kulaktan sonra çıkar ama kulağı geçer) Eğitime sonradan da başlasa kimi yetenekli, becerikli, öğrenme ve kavrama gücü gelişkin olan çırak veya öğrenci, ustasından ya da öğreticisinden daha ileri gidebilir; onlardan daha başarılı olabilir Böyle gelmiş böyle gider Öteden beri süre gelen durum, kurulu düzen, halk arasında yaşayan gelenek ve görenekler kolay kolay değişmez Bugün bana ise yarın sana Neyin ne zaman olacağı bilinmez; bu ister felâket, ister nimet olsun Bugün ben bir felâket ve haksızlıkla karşılaşmışsam, yarın da sen aynı durumla karşılaşabilirsin Bugün sen nimetler içinde bulunup mutluysan, yarın da ben kavuşup mutlu olabilirim Bunu aklından çıkarma Bugünün işini yarına bırakma Bir iş günü gününe yapılmalıdır İşi yarına bırakmak kimi olumsuzlukları da beraberinde getirir Yarın daha önemli bir işin çıkmayacağını nereden bilebiliriz? Diyelim ki çıktı, o zaman ne yapacağız? Kuşkusuz bugünkü işten önce onu yapacağız, bugünkü iş de kalacak Dolayısıyla işler birikmeye başlayacak, çıkmaza girecek Ayrıca bugün yapılması gereken işin sonraki güne bırakılmasıyla önemini yitirmesi, istenen sonucu vermemesi de söz konusu olabilir Bugünkü tavuk yarınki kazdan iyidir Az da olsa bugün elimizde bulunan bir nimet, imkân ya da nesne, büyük de olsa henüz elimize geçmemiş olandan daha daha iyidir Çünkü henüz elimize geçmemiş olan, ihtimal dahilindedir Bir engel çıkıp onun elimize geçmesi gerçekleşmeyebilir Oysa ötekinin elimizde olması gerçekleşmiştir Buğday başak verince orak pahaya çıkar (kıymete biner) Kimi zaman ortada duran, pek önemli görünmeyen şeyler kendilerine ihtiyaç duyulunca çok değer kazanırlar İsteklisi çok olan nesnenin fiyatı artar Sözgelimi yazın ortasında el sürülmek istenmeyen odun ya da kömür, kışa doğru birden kıymet kazanır; ucuzken pahalı olur Buğdayım var deme ambara girmeyince, oğlum var deme yoksulluğa düşmeyince Tarlada ya da harmanda duran, henüz hasadı yapılıp ambara girmemiş ürün bizim sayılmaz Çünkü bir yangın, bir sel, yağmur ya da başka bir felâket onun harap olup yok olmasına yol açabilir Anne ve babanın varlıklı olduğu günlerde oğulun gerçek kişiliği ortaya çıkmaz Ne zaman anne-baba yoksullaşır, işte o zaman gerçek yüzü ortaya çıkar Eğer oğul, anne-babasına karşı olan görevlerini yerine getirmiyor, onlardan yardımını esirgiyorsa, ona iyi bir oğul denemez Buğdayın yanında acı ot da sulanır Mümkün olduğunca dikkatli olunup iyi ve yararlının yanında, kötü ve yararsızın gelişip büyümesine fırsat verilmemelidir Bükemediğin eli öp Kendisiyle mücadele ettiğin rakibinin kuvveti, bilgisi ve becerisi karşısında başarı gösteremeyip mağlûp olduysan rakibinin üstünlüğünü kabul et; bu onurlu bir davranış olacaktır Bülbülü altın kafese koymuşlar, ah vatanım demiş İnsan, özgürlüğünü ancak vatanında bulur Bu bakımdan vatan en değerli varlığıdır insanın Orda doğmuş, orda büyümüş, orda doymuş, orda tatmıştır mutluluğu Bu sebeple yurdundan uzakta yaşamak, ne denli bolluk içinde olursa olsun insana zor gelir Nasıl ki bülbül asıl vatanı olan yeşil tabiatı, kanat çırpacağı mavi gökleri özleyip ister ve altın kafesten kurtulmaya çalışırsa, insan da (hele bir de tutsaksa) özgür yaşayacağı vatanını ister ve hasretini çeker Bülbülün çektiği dil (i) belâsıdır Bir karganın kafese konup beslendiği pek görülmemiştir Ama bülbül için kafesler sürekli yapılır durur Bunun tek sebebi, sesinin güzelliğidir O oldukça güzel öter ve bunun için yakalanıp kafese konur İnsanlar bundan ders almalıdır Çünkü düşünüp taşınmadan, sonunun nereye varacağını hesaplamadan sarf edilen sözler, insanın başına dert açabilir Dili yüzünden belâya saplanıp zarar görebilir Büyük balık, küçük balığı yutar Güçlü olan kendinden güçsüzü ya ezer, ya yok eder, ya da kendisine bağlı kılar Bu durum insan için olduğu kadar, ticarî işletmeler ve devletler arasında da çoklukla söz konusudur Kişiye düşen, yok olmamak için var gücüyle mücadele etmektir Büyük başın derdi büyük olur Bir iş ne kadar büyükse çözüm bekleyen sorunları da o kadar büyük olur Dolayısıyla bir işletmeyi idare eden, bir toplumu yöneten, kısacası büyük işlerin başında bulunan kimselerin de hem sorumlulukları, hem de dertleri büyük olur Büyük lokma ye (de), büyük söz söyleme İnsan çoklukla nefsine yenik düşer Kendini pek çok konuda ön plâna çıkarmak, ne kadar becerikli ve akıllı olduğunu belirtmek ister Bu durum onun böbürlenmesine, �ben olsaydım öyle değil, böyle yapardım; şunu yapsaydı kötü duruma düşmezdi; ben asla onun yaptığı gibi kötü bir şey yapmam; o sözler de söylenir miydi?� gibi sözler sarf etmesine sebep olur ki, böyle bir tavır sergilemek son derece zararlıdır Dünya ve insanlık hâli bu, öyle bir gün gelir ki, yerip kınadığımız kişinin başına gelenler bizim de başımıza gelebilir ve gülünç duruma düşebiliriz Bu sebeple ağzımızdan çıkacak söze dikkat etmeli, büyük söz söylemekten kaçınmalıyız |
11 Mayıs 2009, 14:27 | Mesaj No:22 |
Durumu: Medine No : 5998 Üyelik T.:
02 Ocak 2009 | RE: Dev arşiv: A den Z eye Atasözleri ve açıklamaları
Cahile söz anlatmak, deveye hendek atlatmaktan zordur Cahil kişi, okuyup öğrenim görmemiş, bilgisiz ve deneyimsiz kimsedir Bu bakımdan söylenen bir sözün ne maksatla söylendiğini, hangi anlama geldiğini kavramakta zorluk çeker O ne biliyorsa, doğru onlardır Ne kadar uğraşırsanız uğraşın kendi doğrularından başka bir doğru kabul etmez Öyle de inatçıdır ki deve nasıl hendek atlamamak için direniyorsa, o da görüşünden vazgeçmemek için direnip durur Cambaz ipte, balık dipte gerek Niteliği gereği hemen her varlık farklı bir yerde bulunur, barınır ve iş yapar Niteliğine uygun olmayan yerin şartları onu zor durumda bırakabilir Dolayısıyla her kişi elde ettiği niteliklerin gerektirdiği bilgi, beceri ve uzmanlık sahası içinde çalışmalı; o alanın dışındaki işlerden uzak durmalıdır Cana gelecek (kaza-zarar) mala gelsin Eğer bir kaza gelecek ve zarar görecekse insan, canına değil malına gelsin Çünkü kazaya uğrayan, zarar gören malın tekrar kazanılması veya elde edilmesi mümkündür Ama can için durum böyle değildir Cana gelen felâketler silinmeyecek izler bırakır Bir kazadan ötürü insan ölebilir, sakat kalabilir, dolayısıyla böylesi zararları gidermek mümkün değildir Can boğazdan gelir Her canlı gibi insan da beslenmek zorundadır Bedeni için gerekli olan gıdaları ancak bu şekilde alır İyi beslenmeyen, yeterli gıdaları almayan bir vücut sağlıklı, dinç ve dayanıklı olamaz; bu kimselerin güçsüz kalıp hasta olmaları da kaçınılmazdır O hâlde insan sağlığını korumak istiyorsa, iyi beslenmeye önem vermelidir Can canın yoldaşıdır İnsan yaratılışı gereği tek başına yaşayamaz Bir arkadaşa, bir dosta mutlaka ihtiyaç duyar Bu, gerek iş yapması, gerek sorunlarını çözmesi, gerekse konuşup dertleşmesi için zorunludur Can cümleden aziz (dir) 1 Bir tehlike anında insan önce kendi canını kurtarmaya başlar O anda kendi canı, diğer canlardan daha önemli olur Kimi istisnalar hariç, bu durum hemen her insanda göze çarpar Bu da tabiî bir vak`a olarak görülür 2 İnsanın kendisi hemen herkesten önce gelir Her ne kadar kimi zaman özveride bulunur, fedakârlıklar gösterirse de (bunun da bir yeri ve sınırı vardır), vahim konularda çıkarlar çatışmaya başlayınca, kendi çıkarından asla taviz vermez Can çıkmayınca huy çıkmaz Huy, insanın yaratılış ve ruh özelliklerinin bütünüdür İnsanla birlikte var olmaya başlar; insan büyüdükçe, huy da onun benliğine iyice yerleşir; kişiliğinin bir parçası hâline gelir İster eğitim, ister başka bir yolla olsun, kişinin huyunu değiştirmek mümkün değildir; kişinin ölümüne kadar öylece devam eder Canı yanan eşek attan yürük olur Herhangi bir durumdan ötürü canı yanıp acı çekmiş olan kimse, aynı durumla bir daha karşılaşmamak için kendisinden beklenilenin üstünde bir çaba gösterir Öyle ki altından kalkamaz sanılan işleri bile başarır, çok iyi sonuçlara ulaşır Cefa çekmeyen sefanın kadrini bilmez Sürekli bolluk, rahatlık içinde yaşayan insanlar içinde bulundukları vefa ve mutluluğun kıymetini bilmezler Bunu doğal bir şeymiş gibi görürler Nasıl sağlıklı bir insan, hasta olmadan sağlığın kıymetini bilmezse, sefa içinde olan da darlığa ve sıkıntıya düşmeden rahatlık, huzur ve mutluluğun kıymetini bilemez Cennetin kapısını cömertler açar Cömert kimse, para ve malını esirgemeden veren, eli açık olan, yardım seven, muhtaç kimseleri gözeten kimsedir İslâm dini böyle kimseleri över ve onları cömert olmaya davet eder Eğer böyle davranırlarsa; yetime, kimsesize, yolda kalmışa, düşküne yardım ederlerse sevap işleyecekler ve öbür dünyada yaptıklarının karşılığını kat kat fazlasıyla göreceklerdir |
11 Mayıs 2009, 14:28 | Mesaj No:23 |
Durumu: Medine No : 5998 Üyelik T.:
02 Ocak 2009 | RE: Dev arşiv: A den Z eye Atasözleri ve açıklamaları
Cesurun bakışı, korkağın kılıcından keskindir Kimi cesur insanlar kararlıdır, mertlikleri ve azimleri yüzlerinden okunur Yüz ifadeleriyle hasımlarını yıldırabilirler Korkak insanlarda ise yürek gücü yoktur Bu güç olmadığından ötürü kılıcı gerektiği gibi kullanamazlar, dolayısıyla kılıçları keskin de olsa bir işe yaramaz Cins horoz yumurtada (iken) öter Kimi soylu ve değerli kimse, daha bebekken, eğitim çağına gelmeden kendini kimi hareketleriyle belli eder; başarılı bir insan olup yararlı işler yapacağını ortaya koyar Cins kedi ölüsünü göstermez Şahsiyetli, soylu bir kimse, sıkıntılı ve kötü durumunu başkasına göstermez ve söylemez Cömert derler maldan ederler, yiğit derler candan ederler Bazı insanlar vardır ki övülmekten çok hoşlanırlar Kimi çıkarcılar da böyle insanları iyi tanırlar Onları �ne kadar cömertsin� diyerek pohpohlayıp överler; bu okşayıcı sözlere kanan kimse de malını, parasını bol bol harcar; ona buna yedirir, sonunda tüketir Benzer bir şekilde, ne amaç güttüğü bilinmez kimseler de kişiyi �ne kadar güçlüsün, sana karşı gelemez� diye pohpohlayıp överler Bu tip övgülerden hoşlanan kimse de, böyle biri olduğunu kanıtlamak için harekete geçer; olmayacak bir dövüşe atılır, bu sırada birisi çıkıp canından eder onu Çabuk parlayan, çabuk söner 1 Bazı insanlar vardır ki bir olay karşısında çok çabuk öfkelenip kızarırlar Ancak öfkelenip kızdıkları gibi de çabuk sakinleşirler 2 Bazı insanlar hak etmedikleri hâlde, kimi yolları kullanarak, yasa ve kurallara uymaksızın önemli mevkilere, makamlara çok kısa zamanda gelirler; ancak o görevin ehli, o makamın adamı olmadıkları anlaşıldığında da çabucak o yerden uzaklaştırılırlar Çağrılan yere erinme, çağrılmayan yere görünme İçinde yaşanılan toplumda sosyal ilişkiler oldukça önemlidir Bu sebeple yapılan davetlere-çok önemli bir sebep yoksa-bir nezaket gereği olarak gitmelidir Toplum dayanışması bakımından bu bir görevdir Kişi, çağrılmadığı yere ise gitmemelidir Geleneğimize göre çağrılmadığı yere gitmek terbiyesizlik ve yüzsüzlüktür Çünkü gittiği o yerde insanların rahatını kaçırabilir Çalıda gül bitmez, cahile söz yetmez Her varlığın bir niteliği, bir yapısı vardır Gülü, ancak gül ağacından alabilirsin Bir çalının gül açması mümkün değildir Çünkü tabiatına aykırıdır Bunun gibi cahil kimselere de bir söz anlatmak hemen hemen mümkün değildir Çünkü cahil kimsenin kavrayışı kıttır, ayrıca inatçıdır ve bildiğinden de şaşmaz Dolayısıyla onu yola getirmek, ondan olumlu davranışlar beklemek son derece zordur; ona ne söylerseniz boşa gider Çalma elin kapısını, çalarlar kapını Kimseye kötülük yapma, kimseyi arkasından çekiştirme, bu tür hareketlerden kaçın Yoksa günü gelir, benzer bir şeyi onlar da sana yaparlar ve zor durumda kalırsın Çam sakızı, çoban armağanı İnsanlar birbirlerini sevindirmek, mutlu etmek için karşılıklı hediyeleşirler Bu hareket insanların gönüllerini okşar, onları birbirlerine yaklaştırır İnsan ne kadar yoksul olsa da böyle bir eylemde bulunmak ister Ne var ki o, varlıklı insanlar gibi değeri yüksek armağanlar veremez Onun armağanı küçük bir şeydir Ama taşıdığı değer büyüktür Davranışı da soylucadır Çanağa ne doğrarsan kaşığına o çıkar İnsan harcadığı çabanın, başkalarına gösterdiği tavrın karşılığını ileride görür Bir işte ne kadar hazırlık yapmışsa o kadar verim alır İnsan diğer ilişkilerinde de böyledir İyilik yapan iyilik, kötülük yapan kötülük bulur Çanakta balın olsun, arı Bağdat`tan gelir Elindeki malın iyi ve değerli ise müşteri bulmakta güçlük çekmezsin Öyle ki nerede olursan ol, alıcılar çok uzakta da olsa gelip seni bulurlar Çarşı iti ev beklemez Boş gezen, şurada burada dolaşan, hiç ciddî bir iş yapmayan ve aylaklığı alışkanlık edinenler düzenli bir iş yapmaya gelemezler Çalışmaktan hoşlanmadıkları gibi kolay kolay disiplin altına da girmezler Çatal kazık yere çakılmaz Bir işe, çok başlılık zarar verir Çünkü her kafadan bir ses çıkar Bir o yana, biri bu yana çeker Dedikleri birbirini tutmadığı için iş bir türlü ortaya gelemez Yapılmamış olarak öylece kalakalır Çıkmadık candan umut kesilmez 1 İnsanların ölüm ve dirimi Yüce Allah`ın takdirine bağlıdır Bu bakımdan eceli gelmeyen kimsenin, ölümcül hâlde de olsan canı çıkmadığı sürece iyileşeceğinden umut kesilmez 2 İşlerimiz içinde durum böyledir Kötü giden, felâkete uğrayan işlerin yok olma kertesine gelmiş de olsa düzelmeyeceğini kim söyleyebilir? Yüce Allah`tan hiçbir durumda umut kesilmez Çıngıraklı deve kaybolmaz Kimi kişiler vardır ki, nerede olurlarsa olsunlar onlar bazı özelliklerini koruyarak kendilerini belli ederler Bir yol bulup toplum içinde yitip gitmelerini önlerler |
11 Mayıs 2009, 14:28 | Mesaj No:24 |
Durumu: Medine No : 5998 Üyelik T.:
02 Ocak 2009 | RE: Dev arşiv: A den Z eye Atasözleri ve açıklamaları
Çiftçinin ambarı sabanın ucundadır Çiftçi, geçimini toprağı ekerek sağlamaya çalışan kimsedir Bu bakımdan toprağı zamanında ve iyi sürmeli, tohumunu zamanında ekmelidir Eğer bu işlerini zamanında ve lâyıkıyla yapmazsa, iyi verim alıp ambarlarını dolduramaz; başkasına muhtaç olup kapı çalar hâle gelir Hemen her işte durum aynıdır İyi sonuç almak isteyen kişi, işini zamanında ve iyi yapmalıdır Çiftçiye yağmur, yolcuya kurak; cümlenin muradını verecek Hakk İnsan ne ile uğraşıyorsa, onun yararına bir sonuç vermesini ister Çiftçinin iyi ürün alabilmesi için yağmura ihtiyacı vardır Bir kimse de güzel ve sıkıntısız bir yolculuk yapabilmek için kurak havayı ister Görüldüğü gibi birinin istediği şey diğerinin zararınadır Ancak sonucu yine Yüce Yaratan belirler O nasıl takdir etmişse öyle olur, kime neyi nasip etmek isterse o gerçekleşir Çingene çingeneye çatmadıkça kasnak boynuna geçmez Kişilerin ne kadar cahil, görgüsüz ve bayağı oldukları ilk bakışta anlaşılmaz Ta ki kendi ayarlarında bir kişiyle karşılaşıp kavga edene dek O zaman gerçek kişilikleri ortaya çıkar Çingeneden çoban olmaz, Yahudi`den pehlivan Her kişinin ayrı bir karakteri vardır, soyu sopu farklıdır Yetişmesi, bilgi ve becerisi doğrultusunda yapacağı işleri de birbirine uymaz Çobanlık öyle sanıldığı gibi kolay bir iş değildir; önce sabır ve sorumluluk, sonra sözünde durma ve bir yere bağlanıp kalmak ister Çingenede ise bu hasletler bulunmaz, bunun için de çobanlık yapamaz Benzer şekilde, pehlivanlık da cesaret, yürek ve mertlik ister Oysa Yahudi tam tersine korkaktır, bu yüzden pehlivanlık yapamaz Çingeneye beylik vermişler, önce babasını asmış Sorumsuz, bayağı ve soysuz kimse eline bir yetki ya da imkân geçince mizacının gereğini yerine getirir Öyle ki değil yabancılara, en yakınlarına bile kötülük yapmaktan çekinmez Ve işe başladığını böyle belli eder Çirkefe taş atma üstüne sıçrar Şerli, etrafa kötülük saçıp duran kimselerden uzak dur; zorunlu olmadıkça onlara çatma, söz atma Çünkü onlar bir kötülük yapmak için fırsat kollarlar Böyle bir fırsatı onlara verirsen onların kötülükleri sana bulaşır, kirlenir ve zararlı çıkarsın Çivi çıkar ama yeri kalır Birine yaptığımız kötülüğü ne denli gidermeye çalışırsak çalışalım, yeni de o kötülüğün bir izi ve hatırası kalır Bunun için kimseyi incitmemeye, kırmamaya gayret edelim Çivi çiviyi söker Güçlü bir şeyin etkisine, en az kendisi kadar güçlü bir başka şeyin etkisiyle karşı konabilir Çobana verme kızı, ya koyun güttürür ya kuzu 1 Kararını vermeden önce iyi düşün Kızını vereceğin kimse ne işle ilgileniyorsa, kızın da o işle ilgilenmek zorunda kalacaktır 2 İncelikli, hassasiyet gerektiren bir işi, o işten anlamayan birine teslim etme Kabalığı, beceriksizliği, dikkatsizliği yüzünden işi berbat edebilir Çobansız koyunu kurt kapar 1 Elindeki nesneleri kaybetmek, birine kaptırmak istemiyorsanız gereken önlemleri alıp koruyunuz 2 Yöneticisi ve koruyucusu bulunmayan, başsız kalan toplum onun bunun saldırısına uğrar; sonunda dağılıp çözülür Çocuğa iş buyuran, ardına kendi düşer (Çocuğa iş, ardına sen düş/ Çocuğu işe sal, ardınca sen var) Çocuk gerek yaşı, gerek bilgi ve becerisi sebebiyle kimi işlerin altından kalkamaz Çocuğa yapamayacağı, üstesinden gelemeyeceği, belli bir sorumluluk gerektiren işi yükleyen kimse, bunun farkına vardığı anda onun arkasından gitmek ve işle ilgilenmek zorunda kalır Çocuğun bulunduğu yerde dedikodu (gıybet) olmaz 1 Çocuk, bir sözün nereye varacağını bilmez Onun için sözün gizlisi ya da saklısı da olmaz Duyduğunu hiç umulmadık bir anda ve yerde lâf olsun diye söyleyip başkalarına aktarabilir Bu korkuyla çocuğun bulunduğu yerde başkasını çekiştirme olmaz, dedikodu yapılmaz 2 Çocuğun bulunduğu yerde dedikodu olmaz Çünkü herkes çocukla meşgul olur, oyalanır ve dedikoduya fırsat bulamaz |
11 Mayıs 2009, 14:28 | Mesaj No:25 |
Durumu: Medine No : 5998 Üyelik T.:
02 Ocak 2009 | RE: Dev arşiv: A den Z eye Atasözleri ve açıklamaları
Çocuğun yediği helâl, giydiği haram Çocuğun sağlıklı, dinç ve güçlü olması için iyi beslenmeye ihtiyacı vardır İyi beslenmeyen çocuk kimi hastalıkların pençesine kolayca düşebilir ve sağlıklı bir gelişim gösteremez Bu bakımdan onun gelişip büyümesi, iyi beslenmesi için ne kadar para harcansa yerindedir Ancak giyim için yapılan hesapsız harcamalar doğru değildir Çocuk giydiği elbisenin kıymetini bilemez, hor kullanır, kirletir ve paralar Ayrıca gittikçe büyüdüğü için bugün kullandığını yarın da kullanamaz Bu sebeple gerekli olan dışında çocuğu pek pahalı giysilerle donatmak yanlıştır Çocuk büyütmek taş kemirmek Çocuk büyütmek büyük fedakârlık ister Çünkü anne_baba çocuğu büyütmek için türlü zahmetler çeker, büyük emek verirler Gerek yeme ve içmeleri, gerek eğitimleri için ellerinden geleni yapıp olmadık zorluklara katlanırlar Çocuk doğmadan kaftan biçilmez Bir iş henüz ortaya çıkmadan, bir neticeye varmadan kimi hazırlıklara girişmek, onun hakkında yorum yapmak yanlıştır Önce iş ya da olay netleşmeli, ne olup olmadığı anlaşılmalı, sonra hazırlık yapılmalıdır Çocuk düşe kalka büyür Hemen her çocuk emeklemeye, yürümeye başladığı zamanda sık sık düşüp şurasını ya da burasını incitebilir Bu durum son derece doğaldır Anne baba bunun için kaygı duymamalıdır Çocuktan al haberi 1 Çocuk gizlilik kavramından haberdar değildir Dolayısıyla duyduğu şeyi kolayca başkalarına söyleyebilir Bunun yanlış olduğunu da düşünemez Bu sebeple başkasının duyması istenmeyen, sır olarak kalması gereken şeyleri çocuğun yanında konuşmaktan kaçınılmalıdır 2 Çocuklar yaşları gereği yalan dolan nedir pek bilmezler Kendilerine sorulan bir şeyi, bildikleri ve tanık oldukları bir olayı, duydukları bir sözü olduğu gibi anlattıkları, çarpıtmadıkları için haberin doğrusu çocuklardan alınır |
11 Mayıs 2009, 14:29 | Mesaj No:26 |
Durumu: Medine No : 5998 Üyelik T.:
02 Ocak 2009 | RE: Dev arşiv: A den Z eye Atasözleri ve açıklamaları
Çoğu zarar, azı karar Her şeyin bir ölçüsü ve bir sınırı vardır Bunları ihlâl eden, aşan, aşırıya kaçan insan zararla karşılaşır Böyle bir sonuçla karşılaşmamak için en uygun ölçü olan �karar� sınırında kalınmalı, öteye gidilmemelidir Çok arpa atı çatlatır At arpayı çok sever ama ölçüyü kaçırıp da gereğinden fazla yerse zararını hemen görür Bunun gibi her işte de bir ölçü vardır, ölçüyü kaçırıp işte aşırı gitmek zararımıza olur Çok bilen çok yanılır Bir insan çok bilgi sahibi olabilir Ama bu demek değildir ki her şeyin mahiyetini biliyor Onun da bilmediği, inceliğini kavramadığı pek çok şey vardır Bu bakımdan bilgisi sebebiyle bir insan kendisine güvenip öyle olur olmaz şeylere karışmamalıdır Yoksa yaptığı bir hareket, söylediği bir söz, fark etmediği bir durum onu yanılgıya düşürüp zor durumda bırakabilir Çok gezen çok bilir Bilgi edinmenin çeşitli yolları vardır Bunlardan biri de gezip görerek öğrenmedir İnsanlar gezdikleri yerlerde gördükleriyle ilgili pek çok bilgi edinirler Ne kadar çok yer gezerlerse, bilgileri de o kadar çok artar; bu yolla, bildikleri üzerine bilgi katarlar, bilgi dağarcıklarını zengin kılarlar Çok havlayan köpek ısırmaz Bilinen şu ki, bağırıp çağıran, yapacağı kötülüğü açıkça söyleyen, sözleriyle karşısındakini korkutmaya çalışan kimse, saldırıda bulunamaz; istese de bunu yapamaz Bunun aksine, sesini çıkarmayıp sinsice hareket edenler tehlikelidirler Onlar yapacaklarını yapıp gösterirler Çok koşan (seğirten) çabuk (tez) yorulur Hemen her işte sağlıklı sonuca ulaşmak dengeli çalışmakla mümkündür İnsanın gücü bellidir Gücünün üstünde çalışır, aşırı çaba gösterirse çabuk yorulur; yorgun düşer, dolayısıyla sonuca da geç ulaşır Gücünün üstüne çıkmadan, kendisini çok yormadan çaba harcayanlar hem sürekli çalışırlar, hem de sonuca daha kolay ulaşırlar Çok söyleme arsız olur, aç koyma hırsız olur (Aç bırakma hırsız olur, çok söyleme arsız olur) Yönettiğin, eğittiğin, koruduğun kimselere aşırı ölçüde söylemek, ardı arkası kesilmeyen buyruklar vermek, eleştirilerde bulunmak sözlerinin gücünü kırıp tesirsiz bırakabilir; dolayısıyla o kimseler yüzsüz ve söz dinlemez olurlar Benzer bir şekilde bu kimseleri aç da bırakma, haklarını ver; gerek yiyecek, gerek para bakımından bir sıkıntıya düşürme; yoksa onları kötü yola iter, hırsızlığa sevk edersin Çok yaşayan bilmez, çok gezen bilir İnsanın bilgisi yaşıyla ölçülemez Uzun bir ömür süren ama çevresinden hiç ayrılmayan kimselerin bilgileri de sınırlıdır Oysa çok gezen, çok yer gören kimseler daha bilgilidirler Çünkü onlar gördükleri yerler hakkında ayrı ayrı bilgiler edinmişler ve bilgi dağarcıklarını zenginleştirmişlerdir Çürük tahta çivi tutmaz 1 Gerçek niteliğini yitirmiş, aslı bozulmuş, eskimiş, işe yaramaz bir hâle gelmiş bulunan bir şeyi, ne kadar uğraşırsak uğraşalım faydalanabilecek bir duruma getiremeyiz 2 Şahsiyetini yitirmiş, soyluluğu kalmamış, kaypak ve güvenilmez kimselerle bir işe girişilemez Bu gibi kimselerle kurulacak ilişkilerin sonu hüsranla biter |
11 Mayıs 2009, 14:29 | Mesaj No:27 |
Durumu: Medine No : 5998 Üyelik T.:
02 Ocak 2009 | RE: Dev arşiv: A den Z eye Atasözleri ve açıklamaları
Dağ başı dumansız olmaz Tabiatları gereği dağ başları genellikle dumanlı olur Nasıl dağ başlarından duman eksik olmazsa, toplumda yüksek mevkilere, makamlara çıkan ve sorumluluk alan kimselerin başında da dert eksik olmaz Dağ dağa kavuşmaz, insan insana kavuşur İnsanlar gezen, dolaşan, hareket eden varlıklardır Bir yerden kalkıp başka bir yere gidebilirler Arkadaşlar, dostlar, tanıdıklar birbirlerinden ne kadar uzakta olurlarsa olsunlar, günün birinde, bir yerde karşılaşabilirler; hatta hiç karşılaşmayacaklarını sanan insanlar dahi birbirlerine kavuşabilirler Dağ ne kadar yüce olsa yol (onun) üstünden aşar 1 Güçlünün daha güçlüsü, yetkilinin daha yetkilisi, yönetilmez sanılanın bir yöneteni vardır 2 Çözümü güç meselelerin, yenilmesi imkânsız gibi görünen zorlukların da üstesinden gelinebilecek bir yol vardır Yeter ki gerekli azim, sabır ve cesaret gösterilsin, yılgınlığa düşülmesin Damlaya damlaya göl olur Her çok azdan olur Küçük ve önemsiz şeyler birikerek büyük şeyleri meydana getirirler Bunun için küçüktür, azdır, önemsizdir deyip hiçbir şey hor görülmemelidir; bunların önemi bilinmeli, çarçur edilmemelidir Danışan dağı aşmış, danışmayan (-ın) yolu şaşmış Kimi meseleler vardır ki, insanın onu tek başına halletmesi mümkün değildir Bu durumda yapacağı tek şey, bilmediği şeyler hakkında uzmanlara başvurmak ve onlardan bilgi almaktır Bu durumda, işleri kolaylaşacak, güçlükleri zorlanmadan yenecektir Aksine hareket etmek, bilene sorup danışmaktan kaçmak, işleri zorlaştıracak, insanı çıkmazın içine itecektir Darı unundan baklava, incir ağacından oklava olmaz Her işin kendine has araç ve gereci vardır O işten sağlıklı bir sonuç alınmak isteniyorsa uygun olan araç ve gereç kullanılmalıdır Kötü, uygun olmayan araç ve gereçlerle iyi bir şey, kaliteli bir ürün alınamaz Davul dengi dengine çalar Bir işte çalışacaklar, dostluk ve arkadaşlık kuracaklar, özellikle de evlenecek olanlar her bakımdan (zenginlik, makam, alışkanlık, karakter vb) kendilerine uygun kimseleri seçmelidirler Aksi takdirde kısa zamanda anlaşmazlıklar başlar, kurulan ilişkiler bozulur Davulun sesi uzaktan hoş gelir İçindekilere hiç tat vermeyen, onları rahatsız eden kimi işler vardır ki uzakta olanlara kolay, hoş ve sevimli gelir Ne zaman ki işin içine girerler, işte o zaman gerçeği görüp yanıldıklarını anlarlar Değirmen iki taştan, muhabbet iki baştan Birlikte iş görmek, birlikte yolculuk etmek, birlikte yaşamak isteyen karı-koca gibi insanlar arasında öncelikle bir uyumun olması şarttır Bu uyum da karşılıklı saygı ve sevgi temeline dayanır Tek taraflı sevgi ve saygı uyumu sağlamaya yetmez, ortada düzen diye bir şey kalmaz, kurulan beraberlikten de hayır gelmez Deli deliden hoşlanır, imam ölüden Kişiler, her bakımdan (mevki, yaş, fikir, duygu, eğitim vb) kendilerine benzeyen, uygun olan ya da yarar yağlayabilecekleri kimse ve şeylerden hoşlanıp onlara yaklaşırlar Deli ile çıkma yola, başına getirir (gelir türlü) belâ Kavrayışı kıt, akılsız, aşırı davranışları olan kimselerle ne işe girilir, ne de yolculuk edilir Buna kalkışan başına türlü dertler alır, çok zarar görür Deliye her gün bayram Aklı kıt, kavrayışı az, sorumluluk nedir bilmeyen, hiçbir şeyi kendisine dert edinmeyen, istediği işi yapıp istediği yerde dolaşan, ne kazanıp ne kaybettiğinin farkında olmayan kişinin hâli tıpkı bir delinin hâli gibidir Onun için günlerin birbirinden farkı yoktur, hemen her gününü bayram neşesi içinde geçirir Demir nemden, insan gamdan çürür (Duvarı nem, insanı gam yıkar) Bir demirin paslanıp niteliğini kaybetmesine nasıl nem sebep oluyorsa bir insanın yıpranmasına, çöküntüye uğramasına, için için erimesine, harap olmasına da üzüntü, sıkıntı ve çeşitli dertler sebep olur Bu bakımdan insan her olur olmaz şeyi kendisine dert edinmemelidir Demir tavında dövülür Demirin istenilen biçime sokulabilmesi, çekiçle dövülüp işlenebilmesi için önce ateşte ısınıp kızarması, yumuşaması gereklidir Bunun gibi her işin yapılması, o işten iyi netice alınması için de en uygun zamanı kollamak ve bundan yararlanmak gereklidir Denize düşen yılana sarılır Son derece tehlikeli bir durumla karşı karşıya gelen, çaresiz kalan, kurtuluş için bir çıkar yol bulamayan kişi, bu kötü durumdan kurtulmak için her türlü yola başvurur Öyle ki, en tehlikeli şeylere bile sarılmaya çalışır, onlardan yardım bekler Çünkü hiçbir tutar seçeneği kalmamıştır |
11 Mayıs 2009, 14:29 | Mesaj No:28 |
Durumu: Medine No : 5998 Üyelik T.:
02 Ocak 2009 | RE: Dev arşiv: A den Z eye Atasözleri ve açıklamaları
Derdini söylemeyen derman bulamaz Her derdin, müşkülün, güç ve sıkıntının altından insanın tek başına kalkması mümkün değildir Böyle kötü bir durumda bulunan kişi, içinde bulunduğu bu durumu kendisine yardımı dokunacak kimselere, yakınlarına açmalıdır Derdine ancak bu şekilde çare bulabilir, sıkıntılarından kurtulup rahatlayabilir Dertsiz baş (kul) olmaz Hemen herkesin az veya çok bir derdi vardır Dertsiz insanın düşünülmesi mümkün değildir İnsan bunu bilmeli ve karamsarlığa kapılmadan dertlerini azaltmaya çalışmalıdır Dervişin fikri ne ise, zikri de odur Bir insan ne düşünüyor, gönlünden ne geçiriyorsa, bunu hareket ve sözleriyle belli eder; açığa vurur Devamlı kafasında ve gönlünde taşıdıklarının gündemde kalmasını ister Destursuz bağa girilmez (gireni sopa ile kovarlar) İzin alınmadan girilmeyecek bir yere girmeye, yapılmayacak bir işi yapmaya kalkan kimse, bunun cezasını fazlasıyla çeker Deveden büyük fil var Hiçbir insan sahip olduğu makamın büyüklüğü, elindeki yetki ve imkânların genişliği ile övünmemeli, bunlara sırtını dayayarak büyüklenmemeli, kimseyi hor görmemelidir Çünkü ondan büyüğü ve üstünü her zaman vardır Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur Tamah, açgözlülük insanı küçük çıkarlar peşinde koşturur; onu tehlikelere iter, felâketlerle karşı karşıya bırakır ve zarar görmesine yol açar Devletin malı deniz, yemeyen domuz Kimi vatan haini, rüşvetçi, menfaatçi kimseler soygunculuğu kural edinmişlerdir Bunlara göre devletin malı çalıp çırpmakla, yemekle tükenmez; bir yolunu bulup da bu maldan aşırıp yararlanmayandan daha budala kim olabilir Dibi görünmeyen suya girme İç yüzünü iyi bilmediğin, anlamadığın, öğrenmediğin, bir işe girişme; yoksa tehlikeye düşüp zararlı çıkabilirsin Dikensiz gül olmaz Hoşumuza giden, bizi sevindiren, fayda temin ettiğimiz hemen her güzel şeyin kusurlu, eksik ve kötü bir yanı da bulunabilir Eğer bunları elde etmek istiyorsak, hoşa gitmeyen ve bize sıkıntı veren bu yanlarını da hoş görmeliyiz Dilim seni dilim dilim dileyim, başıma geleni senden bileyim İnsanların başına kimi felâketler, sıkıntılar da çok kez dilleri yüzünden gelir Dilini tutmayan, ne zaman ve nasıl konuşacağını bilmeyen insanların başlarına belâ geldiği ve bu yüzden pişmanlık duydukları çok görülmüştür Dilin cismi küçük, cürmü büyük Konuşma organımız olan dil, küçük hacimli bir nesnedir Küçük olmasına küçüktür ama büyük suçlar onunla işlenir Kimi zaman sarf ettiği kötü sözler insanın başını belâya sokup felâketini hazırlayabilir Dilin kemiği yok Dil kolayca her yana dönebilir Bu özelliğe sahip olan dilde, her türlü kelimeler de kolayca çıkar; insan doğru olmayan, birbiriyle çelişkili sözleri söyleyebilir; önce söylediğini sonra inkâr edip başka şekle çevirebilir Dinsizin hakkından imansız gelir Acımasız, kötü, insafsız ve ahlâksız bir kişinin hakkından ancak ondan daha kötü bir kişi gelebilir Doğmadık çocuğa kaftan (don) biçilmez Daha ihtimal dahilinde olan, henüz ne olacağı belli olmayan, ele geçmeyen, ortaya çıkmayan bir şey için önceden hazırlık yapmak ve kesin karar vermek doğru değildir Çünkü beklediğimizin aksine bir durumla karşılaşıp zarar görebiliriz Doğrunun yardımcısı Allah`tır Hak ve adaletten kopmayan, işlerinde doğruluktan ayrılmayan kişiye Yüce Allah her zaman yardım eder Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar Özellikle çıkarlarını düşünen insanların çoğaldığı, fedakârlığın azaldığı yerlerde yalan dolan, hile, ahlâksızlık artar ve insanlar iki yüzlü olurlar Böyle bir ortamda doğru sözlü olan, sözünü esirgemeyen ve sakınmadan herkesi eleştiren kişiyi kimse sevmez Herkes onu kınar, yanından ve yöresinden uzaklaştırmaya çalışır Çünkü bu kişi doğru sözleriyle ahlâksızlık üzerine bina edilmiş menfaat düzenini bozmaya çalışır ve çok kimseyi rahatsız eder Dolayısıyla çıkarları zedelenen, kusurları yüzüne söylenen, ikiyüzlülükleri yüzlerine çarpılan insanlar tarafından hor görülüp kovulurlar |
11 Mayıs 2009, 14:30 | Mesaj No:29 |
Durumu: Medine No : 5998 Üyelik T.:
02 Ocak 2009 | RE: Dev arşiv: A den Z eye Atasözleri ve açıklamaları
Doğru söz (ağıdan) acıdır Kimi insanlara (özellikle yalancı, çıkarcı, ahlâkı bozuk) kusurlarını, yanlışlarını, düzensizliklerini, yolsuzluklarını ortaya çıkaran sözleri yüzüne karşı söylemek çok acı gelir Çünkü çoklukla bu tür insanlar ya açıklarının ortaya çıkmasını istemezler ya da doğru sandıkları hareketlerinin yanlış olduğunu kabul etmezler Dokuz at bir kazığa bağlanmaz 1 Her tedbir, tehlikenin büyüklük oranı düşünülerek alınmalıdır Gücü büyük olan tehlikelere küçük ya da zayıf tehlikelerle önlenemez 2 Bir işin başına, birbiri ile anlaşması mümkün olmayan birden çok yetkili kimse getirilmemelidir Çünkü her biri bir yana çeker, anlaşamaz ve birbirlerine düşerler İşi aksatıp geciktirirler Dolu bardak su almaz Bilinmeli ki, her insanın kaldıracağı, taşıyacağı bir yük vardır Eğer bu yükten fazlası kendisine yüklenir ve taşıması istenirse verimli bir sonuç da umulmamalıdır Çünkü gücünün üstündeki bir yükün altından yıkılıp kalması, çöküp ezilmesi kaçınılmazdır Bu bakımdan her kişiye ancak yapabileceği bir işi yüklemek lâzımdır Dolu küpün sesi çıkmaz Boş fıçı çok langırdar Domuz derisi post olmaz, eski düşman dost olmaz İslâm dinine göre domuzun her şeyi pistir Eti haramdır, beslenmesi yasaktır Bu nedenle onun derisi de kullanılamaz Üstünde namaz kılınamadığı gibi oturulamaz da Eski düşman da domuz derisi gibidir Ne kadar iyi niyet beslerse beslesin, yakınlık gösterirse göstersin ona güvenilemez; dostluğuna inanılamaz Hiç ummadığımız bir zamanda bize kötülük yapabilir Çünkü kolay kolay düşmanlık duyguları silinmez Dost acı söyler Dost sevilip güvenilen, yakın arkadaş, gönüldaş, iyi görüşülen kimsedir Dostlar hiçbir çıkar kaygısı gütmeden yaklaşırlar insana Düşman kimselerin aksine, insanın iyiliğini isterler Sevinci paylaştıkları gibi üzüntüyü de paylaşırlar Bu bakımdan dostlarımız olanlar eksikliklerimizi, kusurlarımızı, yanlışlıklarımızı yüzümüze karşı söylemekten çekinmezler Bizi memnun etmek için değil doğruyu göstermek için konuşurlar Amaçları bizi düzeltmek, acı da olsa gerçeği yüzümüze söylemektir Bu bakımdan iyiliğimiz için söyledikleri sözlerden ötürü onlara kırılmamalıyız Dost başa bakar, düşman ayağa Temiz giyinip kuşanmak hem dost, hem de düşman için oldukça önemlidir Bu durum başımızı yukarıda görmek isteyen dostlarımızı sevindirecek, ayağımızın kaymasını bekleyen düşmanlarımızı da kahredecektir Dost dostun eyerlenmiş atıdır Hakikî dost, dostunun en sıkışık zamanında yardımına koşmaya hazır durumda bekler Dost ile ye, iç; alış veriş etme Her türlü alış verişin temelinde çıkar yatar Dolayısıyla çıkarların çatıştığı yerde tatsızlıkların baş göstermesi, giderek de dostluğu bozması mümkündür O hâlde dostluklarını sürdürmek isteyen kimseler birbirleriyle alışveriş yaparken ya çok dikkatli olmalı, ya da alışveriş yapmaktan mümkün olduğunca kaçınmalıdırlar Dost kara günde belli olur Varlıklı, iyi, güzel ve mutlu günlerimizde bizimle dostluk kuran, arkadaşlık eden, yanımızdan ayrılmak istemeyen çok olur Herkesin mutluluktan bir pay almaya çalıştığı böyle günlerimizde, etrafımızdaki bu kişilerin hepsine gerçek dost diyebilir miyiz? Kuşkusuz hayır Bu ancak işlerimizin kötü gittiği, üzüntülerimizin arttığı, felâketlerin bizi boğmaya çalıştığı günlerimizde belli olur İyi ve mutlu günlerimizde olduğu gibi, bizi kara günlerimizde de yalnız bırakmayan, sıkıntılarımızı paylaşan kişiler gerçek dostlarımızdır Dostluk başka, alış veriş başka Alış verişin temelinde çıkar, dostluğun temelinde ise fedakârlık yatar Bunu bilip dost kalmak isteyenler alış verişlerini arkadaşlık ilişkisinden ayrı tutarlar Bu kişiler arasındaki dostluk, birinin ötekine fedakârlık yapmasını gerekli kılmaz Dostun attığı taş baş yarmaz Dostun acı sözünden veya sert davranışından bize kötülük gelmez Biliriz ki, onun bu yaptığı bizim iyiliğimiz içindir Duvarı nem, insanı gam yıkar Demir nemden, insan gamdan çürür |
11 Mayıs 2009, 14:30 | Mesaj No:30 |
Durumu: Medine No : 5998 Üyelik T.:
02 Ocak 2009 | RE: Dev arşiv: A den Z eye Atasözleri ve açıklamaları
Dünya malı dünyada kalır Mal, varlık, servet, insanın hoşuna gidecek durum ve şartların bütünü bu dünya içindir İnsan bunların hiçbirini öldükten sonra öbür dünyaya götürecek güçte değildir Öbür dünyaya götüreceği ise iyilik ya da kötülükleridir Bu bakımdan dünya malına fazla tamah etmemeli, kendisini sıkıntıya sokmamalı, gerek kendisi ve gerekse başkaları için malını harcamaktan kaçınmamalıdır Dünya Sultan Süleyman`a bile kalmamış Peygamber Hz Süleyman, aynı zamanda büyük ve zengin bir hükümdardı da İnsan, cin, hayvan ve rüzgâr bile Allah`ın izniyle onun hükmüne tâbi idi Ancak o bile bu eşsiz egemenliğine rağmen ölümden kurtulamadı, öbür dünyaya gitti O hâlde ibret alınmalı, bu dünyaya tamah edip bel bağlanmamalıdır Dünya tükenir, yalan tükenmez Dünyada yalancıları saymak mümkün değildir Yalancıların çokluğu, yalanın hemen her yerde barınmasına imkân hazırlamıştır Yalanın ortadan kalkması, insanların yalan söyleme alışkanlıklarından vazgeçmeleriyle mümkündür Ancak bu da çok zordur, dolayısıyla yalan sürüp gidecektir Düşenin dostu olmaz, hele bir yol düş de gör Zenginliğini, makamını, itibarını kaybeden ve bir felâketle karşılaşan kişinin etrafında kimse kalmaz; iyi, güzel ve mutlu günlerin dostları birer birer kaybolur; çünkü çıkar sağladıkları kaynak kurumuştur Bunun böyle olduğunu ise, ancak bu duruma düşen bilir Düşman düşmana rahmet (gazel, yasîn) okumaz Hiçbir zaman düşmandan bir yakınlık, yumuşama ve bir iyilik umulup beklenmemelidir O, eline fırsat geçse kötülüklerin en beteriyle üstünüze yürür Düşmez, kalkmaz bir Allah Hayatta hiçbir şey olduğu gibi kalmaz Hemen her şey değişip hâlden hâle girer Sağlıklı bir insan hastalanabilir, zengin de yoksul düşebilir Küçük imkânlar içinde olanlar büyük imkânlara kavuştukları gibi, büyük imkânlar içinde olanlar da ellerindekini yitirebilirler Olumlu ve olumsuz tüm değişmelerin dışında kalan sadece Yüce Allah`tır Bu bakımdan insan kendini büyük görmemeli, elindeki imkânların sürekli varolacağını düşünüp de kibirlenmemelidir |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Islam ülkeleri geniş arşiv | Medine-web | İslam/Dinler/Mezhepler | 2 | 19 Temmuz 2020 18:39 |
50 bin arşiv belgesi ile Said Nursi'yi anlatıyor | EyMeN&TaLhA | Risale_i Nur (Said Nursi) | 0 | 03 Mart 2015 09:59 |
Çizimli Kur'an Açıklamaları | FECR | Videolar/Slaytlar | 12 | 12Haziran 2014 08:23 |
E Kitap Arşiv indir | enderhafızım | Kitaplar/Kütüphane | 0 | 02 Kasım 2012 18:32 |
Çin Atasözleri | KEVİR | Güzel Sözler-Deyımler-Nükteler | 0 | 01 Ağustos 2008 12:22 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|