Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.PEYGAMBERLER-ASHAB-I KİRAM-ALİMLER.::. > Peygamberler-Ashab-ı Kiram-Alimler > Hadis-i Şerif

Konu Kimliği: Konu Sahibi KalbinNûru,Açılış Tarihi:  28 Aralık 2007 (22:41), Konuya Son Cevap : 26 Şubat 2024 (11:23). Konuya 33 Mesaj yazıldı

Beğeni Aldı2Kez Beğenildi
Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 14 Ocak 2008, 23:36   Mesaj No:11
Medineweb Sadık Üyesi
KalbinNûru - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:KalbinNûru isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 25
Üyelik T.: 14Haziran 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:42
Mesaj: 549
Konular: 49
Beğenildi:8
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Bir Hadîs-i Şerîf Bir Düşünce

Hz. Zübeyr (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Size ümem-i kadime hastalığı sirayet etti: Bu, hased ve buğzdur. Bu kazıyıcıdır. Bilesiniz; kazıyıcı derken saçı kazır demiyorum. O dini kazıyıcıdır. Nefsimi kudret elinde tutan Zât-ı Zülcelâl'e yemin ederim, sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. Birbirinizi sevmeye yardımcı olacak şeyi haber vereyim mi: Aranızda selâmı yaygınlaştırın."
Tiırmizî, Sıfatu'1-Kıyâme 57, (2512).
hasetlik yani çekememezlik. Bir kimsenin sahip olduğu herhangi bir nîmetin elinden gitmesini istemek. gıpta farklıdır. hasetlik ile karıştırılmamalıdır. Gıpta etmek bir başkasında olan nîmetin aynısınında sende olmasını istemek. Oda bunlar dışında câiz değildir diyor Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-. İbnu Mes'ud (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Şu iki kişi dışında hiç kimseye gıbta etmek caiz değildir: Biri, Allah in kendisine verdiği hikmetle hükmeden ve bunu başkasına da öğreten hikmet sahibi kimse. Diğeri de Allah'ın kendisine verdiği malı hak yolda sarfeden zengin kimse."

Buhârî, İlm 15, Zekât 5 Ahkâm 3, İ'tisam 13; Müslim, Salâtu'l-Müsâ irin 268, (816).
bu kötü hasletten kurtulmamız Îcâb eder. Çünki iyiliklerin bitmesini kim ister. yarın birgün Huzûr-u İlâhî'ye vardığımızda elimiz ya boş kalırsa deriz ki ben çok sevap işledim ama farkında olmadan onlar kül oldu ise :((( o halde hasetlikten vazgeçeceğiz.
Allâl Teâlâ cümlemizi bu kötü davranışlardan muhafaza eylesin. Bizleri Hakkıyla İlmiyle Amel eden kullarının zümresine ilhâk eylesin. Âmîn.
Alıntı ile Cevapla
Alt 11 Şubat 2008, 21:30   Mesaj No:12

NUR

Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:NUR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 127
Üyelik T.: 10 Eylül 2007
Arkadaşları:4
Cinsiyet:
Memleket:ankara
Yaş:32
Mesaj: 1.805
Konular: 527
Beğenildi:30
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Bir hadis-i şerif bir yorum ...

İlerde bir fitne olacak. O fitne içinde kişi mümin olarak sabahlayacak, kafir olarak akşamlayabilecek. Ancak Allah’ın ilimle kalbini dirilttiği kimseler hariç.” (1)




Bu hadis-i şerif fitne ile ilgili hadis-i şerifleri kuvvetlendirmektedir. Burada da fitnenin, bozulmanın yaygın bir hal olacağı anlatılır. Müslüman bir cemiyette sabahleyin Müslüman olarak uyanan, evinden çıkan bir kimse, toplumdan, arkadaşlarından, yayın organlarından veya başka mihraklardan aldığı tesirle, sabah mümin evinden çıktığı halde akşam, bir şüphe, bir söz veya bir başka sebeple evine kafir dönebilecektir. Burada en önemli faktör, kişinin dinini bilmemesi olarak görülmektedir. Çünkü Allah’ın, kalbini İslam bilgisi ile, iman hakikatleri ile dirilttiği kimse bu duruma düşmekten korunabilecektir. Bu durumda fitne ve bozulma devrinde, toplumda İslamı bilenlerin azalacağı, İslamî bilginin kifayetsiz olacağı, İslamı muhtaçlara ulaştırmanın güçleşeceği hususları akla gelmektedir.

Özetleyecek olursak, bidatlar ve dalaletler, müslümanları kuşatmışken, takva ehli dindar kimselerin islamın hükümlerine ve sünnete uymaları, onlara çok büyük sevaplar kazandıracaktır. Çünkü o zamanda imanı muhafaza edebilmek bile, büyük bir iştir.
__________________
EN GÜZEL AŞK: ALLAH!
Alıntı ile Cevapla
Alt 11 Şubat 2008, 21:37   Mesaj No:13
Medineweb Paylaşımcı Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:maşuk isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 523
Üyelik T.: 04 Kasım 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:35
Mesaj: 394
Konular: 1
Beğenildi:2
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cvp: Bir hadis-i şerif

ا اللهم ثبت قلبى على ا لر ينك ا مين
Allahım kalbimi dinin üzere sabit kıl
Amin...
Alıntı ile Cevapla
Alt 11 Şubat 2008, 23:31   Mesaj No:14
Medineweb Sadık Üyesi
AŞK'ÜL İSLAM - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:AŞK'ÜL İSLAM isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 38
Üyelik T.: 30Haziran 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:44
Mesaj: 984
Konular: 245
Beğenildi:29
Beğendi:0
Takdirleri:146
Takdir Et:
Standart Cvp: Bir hadis-i şerif

İlerde bir fitne olacak. O fitne içinde kişi mümin olarak sabahlayacak, kafir olarak akşamlayabilecek. Ancak Allah’ın ilimle kalbini dirilttiği kimseler hariç.” (1)


Burada en önemli faktör, kişinin dinini bilmemesi olarak görülmektedir. Çünkü Allah’ın, kalbini İslam bilgisi ile, iman hakikatleri ile dirilttiği kimse bu duruma düşmekten korunabilecektir.


Kainat Kitabını OKU'mayanların ahvali....Müslümanın görevi önce OKUMAK, sonra FARKINDA OLMAK .. Dinini en ince ayrıntılarına kadar öğrenmek, öğretmek !...Mirası bu hal ile taksim etmek.. Taklidi değil, TAHKİKİ halde yaşamak!.. HAKİKİ İMANI ELDE EDEN, DÜNYAYA MEYDAN OKUR derdi çok sevgili öğretmenim.. Israrla, İnatla.. Selam olsun bu cazibedar fitne asrında, TAHKİKİ imanı UNUTMUŞ gönüllere HATIRLATAN islam ER'lerine...Medine Dolusu Dualarla...
Alıntı ile Cevapla
Alt 21 Şubat 2008, 16:42   Mesaj No:15

NUR

Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:NUR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 127
Üyelik T.: 10 Eylül 2007
Arkadaşları:4
Cinsiyet:
Memleket:ankara
Yaş:32
Mesaj: 1.805
Konular: 527
Beğenildi:30
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Bir hadis -i şerif bir yorum

el mer'u mea men ehabbe...

kişi sevdiği ile beraberdir...

evt arkadaşlar bugünkü hadis i şerifimiz bu olsun. kısa ve gerçekten içerisinde yoğun anlamlar barındıran bir hadis i şerif.şöyle bir kendimizi gözden geçirelim.neleri, kimleri çok seviyoruz? nelere değer veriyoruz.hayatımızın merkezine koyduğumuz şeyler nelerdir? öyle ki ,
Efendimizin bu hatırlatmasını duyan sahabeler sevinçlerinden uçacak gibi olmuşlardır. Çünkü hepsi de Allah Resulü Efendimizi çok seviyorlardı. Efendimizi sevenleri seviyorlardı... İslam ahlakıyla yaşayanları, günahtan kaçanları, haramdan uzak duranları, kötü alışkanlıklardan korunanları seviyorlardı... Yani cennetlik iman, amel ve ahlak sahiplerini seviyorlardı. Biliyorlardı ki, insan kimi seviyorsa onunla birlikte olacaktır sonunda. Öyle ise onlar da bunları seveceklerdi elbette...
kıymetli yorumlarınızı bekliyorum.
__________________
EN GÜZEL AŞK: ALLAH!
Alıntı ile Cevapla
Alt 01 Mayıs 2008, 12:43   Mesaj No:16
Medineweb Emekdarı
Belgin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Belgin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 7
Üyelik T.: 14Haziran 2007
Arkadaşları:1
Cinsiyet:
Yaş:43
Mesaj: 1.277
Konular: 640
Beğenildi:18
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cvp: Bir hadis-i şerif bir yorum ...

İbn Ömer’den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (sav), utangaç kardeşine bu huyundan vazgeçmesini söyleyen Medine’li bir müslümanın yanından geçti ve ona:
“Onu kendi haline bırak; zira hayâ imandandır.” buyurdu.
(Buhari, İman 16; Müslim, İman 57-59)



İşiten, gören ve her şeyden haberdar olan Allah’a inanan her Müslüman bilir ki, yanında hiç kimse olmasa da aslında insan yalnız değildir; her an Rabbinin huzurundadır. Bu “huzurda oluş” şuuru insanda otokontrol sisteminin gelişmesine yardımcı olur. Hayâ duygusu da kaynağını bu hassasiyette bulur ve insanı kötülük yapmaktan alıkoyar.
Utanma duygusu, insanı diğer canlılardan ayıran özelliklerin başında gelmektedir. Modern dünyada bu duygunun, insanı dezavantajlı duruma sokacağı inancı yaygındır. Halbuki hak edilen şeyi elde etmeye engel olan, hayâ duygusunun varlığı değil, kişinin acizliği, çekingenliği, korkaklık ve beceriksizliğidir. Kişiliklerinde bu tip noksanlıkları taşıyanlar bunun vebalini utanma duygusuna bağlayarak bir çeşit savunmaya geçmektedirler. Oysa sahabe hanımlarının, bir hanımın sorabileceği en mahrem soruları Hz. Peygamber (sav)’e iletip, utanma duygusunu dinlerini öğrenmeye engel kılmadıkları için övgüye mazhar olduklarını unutmamak gerekir.
Çocuğun aklî olgunluk emarelerinden birinin, hayâ duygusunun belirmesi olduğunu söyleyen İmam-ı Gazzalî’ye göre bu dönem eğitime başlamak için de en uygun dönemdir. İslamî düşüncede akıl, hem zihnî hem ahlakî aydınlanma aracı olduğu için çocuğun zihnine yerleştirilebilecek sahih bir Allah inancı, davranışlarını da eğiterek güçlü bir vicdanî eğitime de zemin hazırlamış olacaktır. Bundan sonra ortaya çıkacak toplum yapısındaki farklı karakter ve kişilik yapıları zenginlik kaynağı olarak kabul edilecektir. Yeter ki üstünlük yarışının ancak hayırları artırmada olabileceği unutulmasın.


Meral Günel
__________________
Her insan hata eder. Hata işleyenlerin en hayırlıları tevbe edenlerdir.
Tirmizî, Kıyâme, 49; İbn Mâce, Zühd, 30.

Alıntı ile Cevapla
Alt 03 Mayıs 2008, 22:19   Mesaj No:17
Medineweb Emekdarı
Belgin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Belgin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 7
Üyelik T.: 14Haziran 2007
Arkadaşları:1
Cinsiyet:
Yaş:43
Mesaj: 1.277
Konular: 640
Beğenildi:18
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cvp: Bir hadis-i şerif bir yorum ...

İbn Abbâs (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu:
"Sağlık ve boş vakit, insanlardan pek çoğunun bunlardan faydalanmak hususunda aldandıkları iki büyük nimettir"
(Buhari, Rikâk 1)



İnsanı doğum ve ölüm çizgileriyle kuşatan "zaman"ı en anlamlı bir şekilde değerlendirebileceği bilincin zirvesine davet ediyor bu hadis-i şerif. Sahibi olup da kadir ve kıymetini bilemeden hodbince kullandığımız iki önemli nimete dikkatimizi çekiyor: Sağlık ve boş vakit. İnsanın elinden akıp da gidiveren onca nimet arasından bu ikisinin öne çıkarılması manidar değil mi? Biri maddî diğeri manevî tekamülümüz için sıçrama tahtası olabilecek iki önemli değerden söz ediyoruz. Sağlık olmadan birçok ibadeti eda edemiyoruz, sosyal hayatta bazı zorluklarla karşılaşıyoruz. Kendimizle baş başa kalabileceğimiz boş vaktimiz olmadan ise içsel bir yolculuğa adım atamıyoruz.

Yaşadığımız çağ, içinde bulunulan "ân"ı idrak etmemize fırsat tanımıyor. Geleceğe endekslenmiş hayatlar yaşıyoruz. Düşünme ve nefis muhasebesi için ayıracak zamanımız yok. Belki de bunlardan kaçarak gereksiz meşguliyetlere sığınıyoruz. Varlığımızın anlamına ilişkin sorularla karşılaşma korkusu, bize nereden gelip nereye gittiğimizi, kim ve ne olduğumuzu hatırlatacak herkes ve her şeyle aramıza mesafe koyuyor. Böylece zengin olan fakirden, sağlıklı olan olmayandan, genç olan yaşlı olandan uzaklaşıyor. Bizi tefekkürün eşsiz derinliğine, insan olmanın yüceliklerine ulaştırabilecek vakitlerimizi de, Allahu Teala'nın üzerine yemin ettiği (Asr Suresi) kudsiyetinden koparıp, "boş" sıfatı aldıklarında "öldürülecek" ucûbeler olarak algılıyoruz.

Zaman merkezli bir medeniyet kuran İslam'ın bu konudaki tavrı daha çok ibadet anlayışında ortaya çıkar. İslam, günlük (beş vakit namaz), haftalık (Cuma namazı), yıllık (oruç) ve ömürlük(hac) periyotlarda ifa edilmesi gereken ibadetler koyarak, insanı daima zamanın bilincinde olmaya davet eder (Ali Murat Daryal, Dinî Hayatın Psiko-Sosyal Temelleri). Hatta mü'min kardeşinin ölümünde kılacağı cenaze namazı gibi insanı rutin planlamalarının dışına da çıkarabilir. Bu bilinç, "O halde önemli bir işi bitirince hemen diğerine koyul; ve yalnız Rabbine yönel (isteyeceğini O'ndan iste)" (İnşirah/ 7-8) kelamıyla zirve yapar. İbadet, dua, tebliğ ve irşad gibi dinî faaliyetler kadar çalışma, üretme, öğrenme-öğretme, yardımlaşma ve dayanışma gibi dünyevî faaliyetler de ayetin kapsamına dahil edildiğinde İslam'ın, hayatın her iki cephesini (dünya-ahiret) nasıl dengelediği daha açık görülecektir.

Sürdürdüğü ömrün her anının hesabını vereceğini bilen insan için boşa geçirilecek zaman yoktur. Ömür, ancak en kıymetli sermaye olarak değerlendirildiğinde arkada "hoş bir seda" bırakılabilir ve boş vakitler, arınma ve yeniden dirilme fırsatı olarak görülebilir.

Ataullah İskenderî'ye atfolunan şu söz, bu konuda yolumuzu aydınlatıcı olacaktır: "Allah katındaki değer ve kıymetini öğrenmek isteyen, hangi işle meşgul olduğuna baksın."
__________________
Her insan hata eder. Hata işleyenlerin en hayırlıları tevbe edenlerdir.
Tirmizî, Kıyâme, 49; İbn Mâce, Zühd, 30.

Alıntı ile Cevapla
Alt 07 Mayıs 2008, 14:32   Mesaj No:18
Medineweb Emekdarı
Belgin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Belgin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 7
Üyelik T.: 14Haziran 2007
Arkadaşları:1
Cinsiyet:
Yaş:43
Mesaj: 1.277
Konular: 640
Beğenildi:18
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cvp: Bir hadis-i şerif bir yorum ...

قَالَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم ) مَنْ لَزِمَ الاِسْتِغْفَارَ جَعَلَ اللهُ لَهُ مِنْ كُلِّ هَمٍّ فَرَجاً، وَمِنْ كُلِّ ضِيقٍ مَخْرَجاً، وَرَزَقَهُ مِنْ حَيْثُ لاَ يَحْتَسِبُ


"Bir kimse istiğfarı dilinden düşürmezse, Allah ona her darlıktan bir çıkış, her üzüntüden bir kurtuluş yolu gösterir ve ona beklemediği yerden rızık verir." (Ebû Davud, Vitr 26)


İstiğfar... Bağışlanmayı dilemek... Yapılan yanlışlıkların hiç yapılmamış sayılmasını arzulamak... Bu dileğe dili ve bedeni şahit tutmak... Diliyle affolunmayı dilerken davranışlarla bu dilekteki samimiyeti göstermek...

İnsana kendi ruhundan üfleyerek onu şereflendiren Allahu Teâlâ ile kulun ilişkisinde dengeyi sağlayan bir fonksiyonu vardır istiğfarın. İstiğfar kulluğun gereğidir; insanın mutlak saltanat sahibini tanıyıp kendi acziyet hududunu çizebilmesinin gereğidir. Kulun Rabbini unutmadığının nişanesidir.

Hatadan berî olmak insan için muhal. Hatasız yaşamayı dilemek, melek olmayı dilemek demektir. Oysa "Canım kudretiyle elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, siz hiç günah işlemeseydiniz, Allah sizi yok eder, sizin yerinize, günah işledikten sonra Allah'tan af dileyecek bir millet getirir ve onları affederdi." (Müslim, Tevbe 11) buyurmuştur Hz. Peygamber. Buradan anlaşılıyor ki İslam'a göre insandan beklenen şey, günaha hiç düşmemek değil, günahta ısrar ederek ona dadanmamaktır. Zira bu ısrar insanda potansiyel olarak mevcut olan iyiliğe meyli köreltir, kötülüğü normal görmeye zemin hazırlar ve kişiyi, kendini temize çıkarabilmek için dinin hükümlerini olduğundan farklı yorumlamaya sevk eder. Günahtan/ kötülükten uzak durmaya çalışmanın bile bizatihi hayır olduğunu (Buhari, Itk 2) kavramaktan uzaklaştırır. Böylelikle iyilik yapma fırsatları da birer birer kaçmaya başlar.

İnsan hatasını düzeltebilme, hatalardan yola çıkarak öğrenebilme yeteneği ile yaratılmıştır. Hatayı düzeltebilmek için ise ilk önce bunu istemek, yapılan yanlıştan dolayı pişmanlık duymak gerekir. Bunun da temel şartı doğru ile yanlışın ne olduğu konusunda bilgi ve fikir sahibi olmak, bunların arasını ayırabilme feraset ve basiretini kazanmış olmaktır. Hatanın ne ve nerede olduğu, kimden kaynaklandığı konusunda sağlıklı bir bilgi ve düşünceye ulaşamamış insan ne için bağışlanma dileyecektir? İşte tam bu noktada peygamberlik müessesesinin fonksiyonu önümüze çıkar: İnsanın bütün davranış, fikir ve ahlakının büyük ölçüde kaynağı olan bakış açısı ve düşünce tarzını oluşturma ve yeniden yapılandırmada peygamberler son derece önemli rol üstlenmişlerdir. Kuran ve sünnet, insan davranışına, doğru ile yanlışın, iyi ile kötünün ayrımında göreceli formattan uzak, ilâhî temele dayalı argümanlar sunmak suretiyle yön verir. “Bize göre” doğru olan ile “dine göre” doğru olan arasındaki ayrımı yapabilmek, olan bitenler ve olması gerekenlerdeki kişisel payımız hakkında farkındalık şuuru geliştirmek sorumlu müslüman olmanın gereğidir. "Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir; kaldı ki O birçoğunu da bağışlar." (Şura 42/30) ayeti bize şimdi ve şu anda, gelecekte yaşamak istemediğimiz dünyevî-uhrevî tüm musibetler için önemli bir mesaj vermektedir: Kendi davranışlarımızı kontrol ederek bugün için üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirmek. Bu açıdan istiğfar, görünürdeki sebeplerin ötesinde bir yerde saklı duran kendi sorumluluklarımızı idrak etmemizi sağlayacak en önemli şuurlanma aracıdır aynı zamanda.

[SIZE=3]İstiğfar, insanı kibir, şımarıklık ve her nimeti kendinden bilme sarhoşluğundan korur. Önünde eğildikçe insanlığımızın yükseleceği bir kemal kapısı sunar bizlere. Bizi günaha karşı duyarlı ve donanımlı kılar. Bu duyarlılık ve donanım ise dikkati diri tutarak kişiyi günahtan uzaklaştırır. İnsanın Rabbi ile ilişkisinde yeni bir dönüm noktası oluşturur. Bütün varlığın sahibine kendisini emanet edebilmiş olmanın huzuru ile bütün sıkıntılarında O'na sığınarak arınabilmeyi öğretir. Allah'ın sevdikleri arasına girme fırsatı verir. Ancak kendisi için af dileyen insan affedilmenin ne demek olabileceğini kavrar ve insanlara karşı hoşgörü sahibi olur.

Bağışlanma dile(ye)memek ise kendini müstağni görmenin sonucu olabilir ancak. Kişinin önündeki en büyük engellerden biri de bu büyüklenmeci benlik algısıdır. Nefsin kendini temize çıkarmak için akıl almaz yöntemleri olduğunu da akıldan çıkarmamalı. Bizi kendimizle hesaplaşmaktan uzak tutacak hangi sebebin zihnimizin bize oynadığı oyun/bahane olduğuna dikkat etmeli. Burada mantıkî açıklamaların tuzağına da düşmemek gerekir. Çünkü her hata için geçerli bir neden bulabiliriz. Oysa unutmayalım ki İblis'i şeytanlaştıran şey de "hiçbir kimse" önünde eğilmeyen o mağruriyeti idi.


"Kim bir kötülük yapar yahut nefsine zulmeder de sonra Allah'tan kendini bağışlamasını dilerse, Allah'ı çok bağışlayıcı, çok merhametli bulacaktır." (Nisa 4/ 110)



Meral Günel
__________________
Her insan hata eder. Hata işleyenlerin en hayırlıları tevbe edenlerdir.
Tirmizî, Kıyâme, 49; İbn Mâce, Zühd, 30.

Alıntı ile Cevapla
Alt 01Haziran 2008, 14:39   Mesaj No:19

NUR

Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:NUR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 127
Üyelik T.: 10 Eylül 2007
Arkadaşları:4
Cinsiyet:
Memleket:ankara
Yaş:32
Mesaj: 1.805
Konular: 527
Beğenildi:30
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cvp: Bir hadis-i şerif bir yorum ...

çok sevdiğim hadis- i şeriflerden bir tane daha:



Sevgili Peygamber edendimiz Hz.Ali ye şöyle buyurmuş:

Ya Ali, ya öğrenen ol, ya öğreten ol, ya dinleyen ol, yada bunları seven ol...beşinci olma; helak olursun...

peygamberimiz hz.ALİye bu güzel sözleri söylerken aslında ümmetine de sırati müstakim yolunun nerelerden geçtiğini öğretmiş. yolumuzu çizmiş önümüze koymuş.Bizlerin de mümin olarak beşinci grup olma gibi bir şansımız yok. yaş , çevre, statü, önemli değil, her an öğrenme , birilerine bir şeyler öğretme halindeyiz.öyle bir dine mensubuz ki , bu yoldakileri sevenlere bile bir mükafat var, şükran lillah....

sizlerin de değerli yorumlarıızı beklerim kardeşlerim...
__________________
EN GÜZEL AŞK: ALLAH!
Alıntı ile Cevapla
Alt 01Haziran 2008, 14:55   Mesaj No:20
Medineweb Paylaşımcı Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:maşuk isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 523
Üyelik T.: 04 Kasım 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:35
Mesaj: 394
Konular: 1
Beğenildi:2
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cvp: Bir hadis-i şerif bir yorum ...

ewt değerli kardeşim
ama en önemlisi Rabbim yaşatsın o ilmel bildiklerimizi.

şu an mesela bi gıybet hususu.
hepimiz biliriz deriz.

ancak çevremizde bu hal üzere birileri bulunduğunda ne kadar müdahale edebiliyor ve onları uyarabiliyoruz ?

bilmek yetmiyor.
çok tanış var ki böyle durumlarda ne yazıkki susmayı tercih ediyor

sonuçta yazık yaşamayana oluyor.
kitap tabiriyle
kitap yüklü eşek olunuyor..
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Bir Hadis-i Şerif, Bir Deney NUR Hadis-i Şerif 1 08 Kasım 2019 23:02
Cuma namazına gitmemek (bir hadis bir yorum) MERVE DEMİR Namaz-Abdest-Teyemmüm 1 10 Nisan 2009 00:20
Bir çok Hayrı İçeren Hadis-i Şerif NUR Hadis-i Şerif 0 04 Kasım 2008 14:08
40 Kutsi Hadis- i Şerif NUR Hadis-i Şerif 0 16 Ekim 2008 16:17
HADÎS-İ ŞERÎF'LER bölüm 3 KalbinNûru Hadis-i Şerif 5 03 Ekim 2007 11:53

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.