|
Konu Kimliği: Konu Sahibi enderhafızım,Açılış Tarihi: 25 Ekim 2012 (01:34), Konuya Son Cevap : 25 Ekim 2012 (01:34). Konuya 0 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
25 Ekim 2012, 01:34 | Mesaj No:1 | |
Durumu: Medine No : 5879 Üyelik T.:
28 Aralık 2008 | Deccal İle İlgili Hadisler ve Rasûlullahın (S.A) Bazı Sözlerinin Vahye Dayalı Olmamas Deccal İle İlgili Hadisler ve Rasûlullahın (S.A) Bazı Sözlerinin Vahye Dayalı Olmamas Deccal İle İlgili Hadisler ve Rasûlullahın (S.A) Bazı Sözlerinin Vahye Dayalı Olmaması Soru: Tefhim'ul Kuran adlı tefsirinizin birinci cildinin 221. sayfasında, Necm Sûresinin: "Akadasınız sapmadı, azmadı. O havadan konuşmaz, Ona inen Kur'ân veya onun söylediği sözler), kendisine vah-yedilen vahiyden başka bir şey değildir" [163] ayet*lerini açıklarken şöyle yazıyorsunuz: "Bu ayetlerde Rasûlullah'm (s.a) her sözünün Kur'an-ı Kerimle aynı olduğunu belirten hiçbir şey yoktur. Bu ayetle*re göre, herhangi bir söze 'bu Peygamberin (s.a) sözüdür' di*yebilmek için o sözün mutlaka vahye dayalı olması gerekir." "Resâil ve Mesâil" adlı kitabınızın 55. sayfasında Dec-cal'le ilgil ibir soruya cevap verirken ise şöyle diyorsunuz: "Deccal hakkında Rasûlullah'tan (s.a) rivayet edilen ha-dis-i şeriflerin tamamını topluca gözden geçirecek olursak açık bir şekilde şunu görürüz: "Rasûlullah'a (s.a) Allah Teâlâ tarafından bu konuda verilen ilim, Deccal'in çıkmak üzere olduğu, sıfatlarının keyfiyeti ve hangi özelliklere sahip oldu*ğu ile ilgili idi. Onun ne zaman, nerede, Rasûlullah'm (s.a) döneminde mi, yoksa aradan uzun bir zaman geçtikten son*ra mı ortaya çıkacağı hakkında herhangi bir bilgi verilme*miştir. Bu bakımdan Rasûlullah'm (s.a), Deccal'm çıkışı, ni*telikleri ve özellikleriyle ilgili buyruklarında asla bir çelişki yoktur. Çünkü bu bilgiler vahye dayanmaktadır. Fakat ne zaman ve nerede ortaya çıkacağı ile ilgili rivayetler birbirle*riyle çelişmektedir. Bu rivayetler arasında bir uyum sağla*mak da mümkün görünmemektedir. Çünkü zaman ve yer hakkındaki bilgiler vahye dayanmamaktadır."" Biraz ileride ise şöyle diyorsunuz: "Bu meselelerle ilgili nakledilen hadislerdeki farklılıktan ve Rasûlullah'm (s.a) ifade tarzından anlaşılıyor ki, Rasûlullah (s.a) bunları vahye dayanarak değil de kendi zan ve tahminine dayanarak irad buyuî nuştur." Yukarıdaki ifadelerinizde de açıkça görüldüğü gibi bu ha*dislerin birbirleriyle çeliştiklerini iddia ediyorsunuz. Birinci bölümde, "herhangi bir söze 'bu Peygamberin sözüd,ür' diye*bilmek için o sözün mutlaka vahye dayalı olması gerekir" di*yordunuz. İkinci bölümde ise, "Rasûlullah'm (s.a) vahye da*yanmayan buyrukları da vardır. Deccal'in ne zaman ve nerede ortaya çıkacağını haber veren buyrukları gibi. Bu buyruk*lara da Rasûlullah'm kelamı denilebilir" diyorsunuz. Aşağıdaki sualler cevap bekleyen suallerdir: 1- Rasûlullah'm (s.a) hangi buyrukları Kur'an-ı Kerim1 de desteklenmemiştir? Rasûlullah'm (s.a) buyruklarının han*gilerinin vahye dayalı olduğu, hangilerinin olmadığı konu*sunda neye göre karar verilecektir? Eğer bu sorunun cevabı, sizin yukarıda söylediğiniz gibi; 'aralarında çelişki bulun*mayan hadisler vahye dayanır', 'aralarında çeliki bulunan*lar ise vahye müstenid değildir' şeklinde olacaksa ortaya şöyle bir soru daha çıkmaktadır: Hadis kitaplarında birbir*leriyle çelişen öyle hadisler vardır ki, bu hadislerin vahye da*yanan hadisler olduğu kabul edilmekte ve ümmetin mücte-hidleri tarafından onlardan hükümler çıkarılmaktadır. Bu tür hadisler hakkındaki kanaatiniz nedir? 2- "Herhangi bir şey Hz. Peygamber'in (s.a) tahminine mutabık olarak gerçekleşmemişse, bu ne O'nun nübüvvet makamını zedeler ve ne de masumluğuna bir zarar verir" sö*zünüz kabul edilebilir bir söz değildir. Çünkü, yanlış tah*minlere saplanmak ancak bir felsefecinin işi olabilir. Pey*gamberin durumuna gelince: O, derece ve rütbe bakımından filozoflarla mukayese edilemeyecek bir makamın sahibidir ve bütün (s.a) kusurlardan arınmıştır. Eğer biz, Rasûlullah'm (s.a) filanca tahmini yanlış çıkmıştır, buna benzer yanlış tahminlerde bulunması da tabiidir diye inana*cak ve öyle kabul edecek olursak, Rasûlullah'm (s.a), Allah Teâla mn kendisine yol göstermediği kimi sözlerinde doğru yoldan çıktığını kabullenmek zorunda kalırız ki, bu aynı za*manda Arkadaşınız sapmadı, azmadı[164] ayetinin ye*terli bir delil olduğunu reddetmek anlamına gelir. Cevap: Tefkim'ul Kur'anm birinci cildinde anlattığım Necm "Akadasınız sapmadı, azmadı. O havadan konuşmaz, O(na inen Kur'ân veya onun söylediği sözler), kendisine vahyedilen vahiyden başka bir şey değildir"[165] ayet*lerini açıklarken şöyle yazıyorsunuz: "Bu ayetlerde Rasûlullah'm (s.a) her sözünün Kur'an-ı Kerimle aynı olduğunu belirten hiçbir şey yoktur. Bu ayetle*re göre, herhangi bir söze 'bu Peygamberin (s.a) sözüdür' di*yebilmek için o sözün mutlaka vahye dayalı olması gerekir." "Resâil ve Mesâil" adlı kitabınızın 55. sayfasında Dec-cal'le ilgil ibir soruya cevap verirken ise şöyle diyorsunuz: "Deccal hakkında Rasûlullah'tan (s.a) rivayet edilen ha-dis-i şeriflerin tamamını topluca gözden geçirecek olursak açık bir şekilde şunu görürüz: "Rasûlullah'a (s.a) Allah Teâlâ tarafından bu konuda verilen ilim, Deccal'in çıkmak üzere olduğu, sıfatlarının keyfiyeti ve hangi özelliklere sahip oldu*ğu ile ilgili idi. Onun ne zaman, nerede, Rasûlullah'm (s.a) döneminde mi, yoksa aradan uzun bir zaman geçtikten son*ra mı ortaya çıkacağı hakkında herhangi bir bilgi verilme*miştir. Bu bakımdan Rasûlullah'm (s.a), Deccal'm çıkışı, ni*telikleri ve özellikleriyle ilgili buyruklarında asla bir çelişki yoktur. Çünkü bu bilgiler vahye dayanmaktadır. Fakat ne zaman ve nerede ortaya çıkacağı ile ilgili rivayetler birbirle*riyle çelişmektedir. Bu rivayetler arasında bir uyum sağla*mak da mümkün görünmemektedir. Çünkü zaman ve yer hakkındaki bilgiler vahye dayanmamaktadır. Biraz ileride ise şöyle diyorsunuz: "Bu meselelerle ilgili nakledilen hadislerdeki farklılıktan ve Rasûlullah'm (s.a) ifade tarzından anlaşılıyor ki, Rasûlullah (s.a) bunları vahye dayanarak değil de kendi zan ve tahminine dayanarak irad buyuî nuştur." Yukarıdaki ifadelerinizde de açıkça görüldüğü gibi bu ha*dislerin birbirleriyle çeliştiklerini iddia ediyorsunuz. Birinci bölümde, "herhangi bir söze 'bu Peygamberin sÖzüd,ür' diye*bilmek için o sözün mutlaka vahye dayalı olması gerekir" di*yordunuz. İkinci bölümde ise, "Rasûlullah'm (s.a) vahye da*yanmayan buyrukları da vardır. Deccal'in ne zaman ve nerede ortaya çıkacağını haber veren buyrukları gibi. Bu buyruk*lara da Rasûlullah'm kelamı denilebilir" diyorsunuz. Aşağıdaki sualler cevap bekleyen suallerdir: 1- Rasûlullah'm (s.a) hangi buyrukları Kur'an-ı Kerim1 de desteklenmemiştir? Rasûlullah'ın (s.a) buyruklarının han*gilerinin vahye dayalı olduğu, hangilerinin olmadığı konu*sunda neye göre karar verilecektir? Eğer bu sorunun cevabı, sizin yukarıda söylediğiniz gibi; 'aralarında çelişki bulun*mayan hadisler vahye dayanır', 'aralarında çeliki bulunan*lar ise vahye müstenid değildir' şeklinde olacaksa ortaya şöyle bir soru daha çıkmaktadır: Hadis kitaplarında birbir*leriyle çelişen öyle hadisler vardır ki, bu hadislerin vahye da*yanan hadisler olduğu kabul edilmekte ve ümmetin mücte-hidleri tarafından onlardan hükümler çıkarılmaktadır. Bu tür hadisler hakkındaki kanaatiniz nedir? 2- "Herhangi bir şey Hz. Peygamber'in (s.a) tahminine mutabık olarak gerçekleşmemişse, bu ne O'nun nübüvvet makamını zedeler ve ne de masumluğuna bir zarar verir" sö*zünüz kabul edilebilir bir söz değildir. Çünkü, yanlış tah*minlere saplanmak ancak bir felsefecinin işi olabilir. Pey*gamberin durumuna gelince: O, derece ve rütbe bakımından filozoflarla mukayese edilemeyecek bir makamın sahibidir ve bütün (s.a) kusurlardan arınmıştır. Eğer biz, Rasûlullah'm (s.a) filanca tahmini yanlış çıkmıştır, buna benzer yanlış tahminlerde bulunması da tabiidir diye inana*cak ve öyle kabul edecek olursak, Rasûlullah'ın (s.a), Allah Teâla nm kendisine yol göstermediği kimi sözlerinde doğru yoldan çıktığını kabullenmek zorunda kalırız ki, bu aynı za*manda "Arkadaşınız sapmadı, azmadı [166] ayetinin ye*terli bir delil olduğunu reddetmek anlamına gelir. Cevap: Tefkim'ul Kur'an'm birinci cildinde anlattığım Necm havadan konuşmaz" [167] ayetinin tefsirini bü*tün genişliğiyle okuma zahmetine katlanmadığınız, sadece bir paragrafını okumakla yetindiğiniz anlaşılıyor. Bunun içindir ki, Tefhim'ul Kur'arida yazdıklarımla, daha sonra yazdığım yazıyı okuyunca aralarında çelişki olduğunu zan*nettiniz. Lütfen Tefhim'ul Kur'an'ı 85. sayfadan 89. sayfa*ya, 220'den 222'ye, 238'den 240'a ve 244'e, 258'den 259'a ka*dar yeniden ve dikkat ederek bir kere daha okuyunuz.[168] Böyle yaptığınız takdirde, bu konu ile ilgili yazdıklarınım ta*mamını bir arada görme ve değerlendirme imkânma sahip olacaksınız. Bununla birlikte, gizli vahyin Rasûlullah'ın (s.a) söz ve hareketlerinde ne Ölçüde rol oynadığı ve Rasûlullah'm (s.a) bir kısım sözlerinin vahye dayalı, bir kı*sım sözlerinin de vahye dayalı olmadığı hususundaki düşün*celerimin neler olduğunu da daha iyi anlamış olacaksınız. Bunu yaptıktan sonra, sizin daha sonra sıraladığınız so*ruların cevaplandırılmasına gerek olmadığını göreceksiniz. Ben yine de herhangi bir teredddün doğmasını engellemek maksadıyla o soruları da cevaplandırıyorum. 1. Hiçbir yazımda, 'hadis-i şeriflerde çelişki bulunması, onların vahye dayalı olmadığının; çelişki bulunmaması da vahye dayalı olduğunun tek ve kesin işaretidir' demedim. Benim yazdıklarımdan, aralarında çelişki bulunan hadisle*rin vahye dayalı olduğunu inkâr ettiğim anlamı da çıkarıla*maz. Bazen diğer bir takım işaret ve karinelerden dolayı vahye dayandığı açık olan hadisler arasında da görünüş ba*kımından çelişki ve ihtilaf göze çarpmaktadır. Böyle durum*larda çelişkileri te'vil etmek ve başka hadislerle karşılaştır*makla hadisler arasındaki ihtilaf kolayca ortadan kaldırıla*bilir veya o hadislerden birinin nâsih (öncekinin hükmünü ortadan kaldıran), diğerinin mensuh (daha sonra bildirilen buyrukla hükmü kaldırılan) olduğu ortaya çıkmış olur. Bazı rivayetler de kesinlikle çelişki olmamasına rağmen başka bir takım karinelerden açıkça anlaşılıyor ki onlar kanaat ve görüşlere göre söylenmiştir. Benim söylediğim sadece şu olur: Vahye dayanan buyruklar, yorumu yapılamayan çeliş*kilerden arınmıştır. Vahye dayanmayan buyruklarda ise ba*zen bütün karinelerin uygunluk göstermesine rağmen bir tek karinenin çelişki gösterdiği de olabilmektedir. 2. Rasûlullah'm (s.a) buyruklarından hangilerinin Allah Teâlâ'nın bildirdiği bilgiye yani; vahye, hangilerinin de O'nun şahsî kanaat ve tahminlerine dayandığını çoğunlukla Rasûlullah'm (s.a) kendi beyanları vasıtasıyla anlamak imkânma sahibiz. Diğer karineler de buna yardımcı olmak*ta, delil teşkil etmektedir. Meselâ; Deccal konusundaki ha*dis-i şeriflerde belirtilen yer, zaman ve Deccal'in kişiliği ile ilgili bilgilerin Rasûlullah'a (s.a) Allah tarafından verilmiş bir bilgi olmadığı, bizzat Hz. peygamberin (s.a) kendi beyan*larından anlaşılmaktadır. îbn Sayyâd'ın Deccal olabileceği konusunda Rasûlullah'm (s.a) o kadar güçlü tereddüdü var*dı ki, Hz. Ömer (r.a) Rasûlullah'm da (s.a) hazır bulunduğu bir mecliste, İbn Sayyâd'ın Deccal olduğuna yemin etti. Rasûlullah (s.a) ise bu sözü reddetmedi. Fakat Hz. Ömer öl*dürmek için izin isteyince: "Eğer o gerçekten Deccal ise senin asla ona gücün yetmez. Ve eğer, o gerçekten Deccal değilse, senin onu öldürmende hiçbir fayda yoktur" buyurdu.[169] Rasûlullah (s.a) başka bir hadiste de Deccal'ı anlatırken şöyle buyurmaktadır: aranızda (hayatta) iken Deccal ortaya çıkarsa ben sizin adınıza ona karşı koyarım. Eğer ben aranızdan ayrıl*dıktan sonra (dünyadan göçtükten sonra) ortaya çıkarsa her fert kendi adına ona karşı koymalıdır. Benden sonra her müslümanın koruyucusu Allah'tı.[170] Temim ed-Dâri, Rasûlullah'a (s.a) bir deniz yolculuğunda Deccalle karşılaştığım söylediği zaman Rasûlullah (s.a) onu ne doğruladı, ne de yalanladı. Bilakis, "Temim'in söyledikleri beni hayrete düşündü. Çünkü onun söyledikleri, benim size söylediklerime uyuyor" buyur*duktan sonra şunları ilave etti. 'Ama o, Suriye denizinde midir, Yemen denizin de mi? Belki de doğu tarafındadır. [171] Bu rivayetler için herhangi bir söz söylemeye hacet yok*tur. Zira her biri kendi anlamlarını bizzat kendileri açıkla*maktadırlar. 3. ikinci sorunuzda çok ağır bir söz söylemişsiniz. Böyle bir söz söylemeden Önce, bunu Kitap ve Sünnet'ten araştır-saydımz ne kadar iyi ederdiniz. Kur'an-ı Kerim, Yunus (a.s) hakkında şöyle buyuruyor: "Zünnûn'a (balık karnına girmiş olan Yûnus ibn Mat-ta'ya) da (lütfettik). Zira (o, kavmine) kızarak gitmişti, bizim kendisine güç yetiremeyeceğimizi, (kavminin arasından çıkmakla kendisini kurtaracağını) sanmıştı.[172] Bu ayette bizzat Allah Teâlâ bir peygamberi için zan (tah*min) kelimesini kullanmakta ve yine Kur'an-ı Kerim'de bu tahminin doğru olmadığını haber vermektedir. Sahih-i Müslim'de, Kitab'ul-Fedâil adı altında müsta*kil bir bölüm vardır. Bu bölümün başlığı şöyledir: "Rasûlullah'ın (s.a) şer'i yolda söyledikleri şeylere uyma*nın vacib olduğu, şahsî kanaatine dayanarak dünya mesele*leri ile ilgili sözlerine uymanın ise vacib olmadığı hakkın*da." Bu konuda İmam Müslim; Hz. Talha, Hz. Râfî b. Hadîc, Hz. Âişe ve Hz. Enes'ten naklederek şu olayı anlatmaktadır: "Rasûlullah (s.a) Medine'ye geldiklerinde gördüler ki, Medine halkı dişi hurmalara erkek hurmaları aşılamakta*dırlar. Bunun üzerine O: 'Bunun herhangi bir yararının olacağını sanmıyorum, buyurdu. Halk bunu işitince hurmaları aşılamaktan vazgeçti. Fakat ağaçlar o sene iyi mahsul vermedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a): "Eğer yaptığınız iş size bir fayda temin ediyorsa, onu yap*maya devam ediniz. Ben o sözü bir tahmin olarak söylemiş*tim. Bu sebeple bana tarizde bulunmayınız. Ama ben size Al*lah tarafından bir söz söylersem onu mutlaka alınız ve kabul ediniz. Çünkü hiçbir zaman Allah adına yalan söylemem mümkün değildir." Bu açıklamalar bizzat Allah Rasûlü'nün açıklamalarıdır. Yukarıda Allah Teâlâ'nın açık ifadelerini de gördünüz. Bundan sonra, kendi görüşünüzün mü, yoksa Allah ve Rasûlu nün anlattıklarının mı doğru olduğuna ka*rar vermek size düşer. [173] Alıntı:
Mevdudi - Fetvalar (Darulkitap) | |
Konu Sahibi enderhafızım 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
En Pratik Sağlık Bilgileri | Pratik / Faydalı Bilgiler | enderhafızım | 0 | 175 | 14 Ekim 2023 13:10 |
Kur'an Güzel Konuşun Diyor, Konuşuyor... | Serbest Kürsü | su damlası | 3 | 2570 | 24 Kasım 2016 14:16 |
Geeflow - Diriliş (15 Temmuz Darbe Rap Şarkısı) | İlahiler/Ezgiler | enderhafızım | 0 | 2101 | 23 Kasım 2016 12:06 |
Otuz Kuş & Dursun Ali Erzincanlı (Şehit Ömer... | İlahiler/Ezgiler | Esma_Nur | 1 | 2832 | 23 Kasım 2016 11:44 |
15 Temmuz Demokrasi Marşı (İndir) | İlahiler/Ezgiler | enderhafızım | 0 | 2415 | 23 Kasım 2016 11:10 |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Tıbbi Nebevi Eserlerindeki Bazı Uydurma Hadisler ve Bilgiler | Esadullah | Tıbbı Nebevî | 2 | 30 Nisan 2019 23:29 |
Hz. Peygamber’in, Sefine Tarafından Rivayet Edilen Deccal ile İlgili Hutbesi | enderhafızım | Tebliğ-İrşad-Vaaz-Hutbe-Nasihat | 0 | 25 Ekim 2012 00:44 |
Vahye Ait Bazı Terimler | NUR | Kur'ân-ı Kerim Genel | 0 | 18 Mart 2009 23:53 |
Tüy İle İlgili Hadisler | MERVE DEMİR | Hadis-i Şerif | 0 | 01 Aralık 2008 10:28 |
Namazın Evsafını Bildiren Bazı Hadisler | Aysima | Hadis-i Şerif | 0 | 26 Kasım 2008 13:45 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|